Bizi Takip Edin

AMERİKA

Gizli belge skandalı büyüyor: Biden’ın garajında yeni belgeler bulundu

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden’ın düşünce kuruluşu Penn Biden Merkezinde bulunan ve Biden’ın Başkan Yardımcılığı yaptığı Obama dönemine ait olduğu tespit edilen gizli belgelerin yarattığı skandal büyüyor.

İddiaya göre belgeler, 2 Kasım 2022’de Biden’ın avukatlarının düşünce kuruluşunda Başkan’ın kullandığı odadaki bir dolapta ‘az miktarda’ bulundu.

Biden’ın bu ofisi kullanmayı, 2019’daki başkanlık kampanyasının başlangıcında bıraktığı ileri sürülüyor.

Beyaz Saray, bulunan belgeleri aynı gün Ulusal Arşiv’e bildirdiğini ileri sürüyor.

Ulusal Arşiv 3 Kasım’da bu belgeleri teslim aldığını, ertesi gün ise Adalet Bakanlığına teslim ettiğini söylüyor.

Daha sonra, 20 Aralık’ta, Biden’ın avukatları, Başkan’ın Wilmington’daki evinin garajında yeni gizli belgeler bulunduğunu tespit ettiler. Bu bilgiyi, dün Joe Biden’ın Özel Hukuk Müşaviri Richard Sauber kamuoyuna açıkladı.

Adalet Bakanlığına teslim edilen bu belgelerin de ‘az sayıda’ olduğu, garajın yanındaki bir odada da tek sayfalık bir belgenin bulunduğu vurgulandı.

9 Ocak’ta CBS’in skandalı duyurması üzerine Beyaz Saray, düşünce kuruluşunda belge bulunduğunu doğruladı ama garajda bulunan gizli belgelere atıf yapılmadı.

10 Ocak’ta Mexico City’de muhabirlere konuşan Biden, düşünce kuruluşundaki eski odasında belge bulunmasına ‘şaşırdığını’ söyledi ama garajında bulunan belgelerden o da söz etmedi. 

Beyaz Saray hasar kontrolü yapıyor

Dün ise Beyaz Saray nihayet garajda bulunan belgeleri kabul etti. Açıklamada, Biden’ın Rehoboth Beach’teki evinin de arandığı ama burada gizli belge bulunmadığı ileri sürüldü. Yetkililer, bu aramanın ne zaman yapıldığını açıklamadılar.

Başsavcı Merrick Garland ise soruşturmanın başına ve belgelerin incelenmesine eski Özel Müşavir sıfatıyla Başsavcı Robert Hur’un getirildiğini açıkladı.

Biden’ın avukatları ise aramanın Çarşamba gecesi yapıldığını ve Wilmington’daki garajda belge bulunduğunu doğruladı. Fakat Wilmington’daki belgelerin halihazırda geçen Aralık’ta bulunduğu biliniyor.

Joe Biden ise, gizli belgeleri neden Corvette otomobilinin yanına sakladığı yönündeki bir soruya, “Lafı gelmişken, Corvette’im kilitli bir garajda, tamam mı? Yani sokağın ortasında durmuyorlar,” cevabını verdi.

Öte yandan bu garaja, Biden’ın adı skandallara karışan oğlu Hunter Biden’ın da erişimi bulunuyor.

Trump’vari işler

Joe Biden’ın basın mensuplarına yaptığı açıklamalar, zamanında eski Başkan Donald Trump’ın verdiği cevapları hatırlatıyor.

Trump da Mar-a-Lago’da bulunan devlete ait gizli belgelerin kilitli tutulduğunu ve evinin Gizli Servis tarafından korunduğunu söylemişti.

FBI, Trump’ın evine baskın yapmıştı. Trump da Biden’ın gizli belgelerine işaret ederek, “FBI ne zaman Trump’ın evine baskın düzenleyecek?” diye sormuştu.

Biden’ın avukatları ve Demokratlar ise Biden’ın durumunun Trump’a benzemediğini, Başkan’ın belgeleri bulduğu anda işbirliği yapmaya başladığını ileri sürüyorlar.

Beyaz Saray, belgelerin 2017’de Trump yönetimindeki iktidara geçiş döneminde taşınmış olabileceğini öne sürüyor. Ama aynı zamanda Biden’ın ilgili ofisi 2017 ortasından itibaren kullanmaya başladığı da belirtiliyor. Dolayısıyla Beyaz Saray’ın açıklamaları çelişkili görünüyor.

Cumhuriyetçiler ipin ucunu tuttu

Cumhuriyetçi senatör James Comer ise Joe Biden’a tepkili. Senatör, Trump’a kızan Demokratları hatırlatarak, “[Dönemin] Başkan Yardımcısı gizli belgelerle ne yapıyordu?” diye sordu.

Comer, ismini bile bilmedikleri ‘Biden’ın avukatları’nın belgeleri alıp bunları bakanlığa ve arşive ilettiğine dikkat çekti. 

Yeni Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Kevin McCarthy ise bir basın toplantısı düzenleyerek, gizli belge skandalının ‘Biden yönetiminin yeni bir falsosu’ olduğunu söyledi.

Biden’ın adının karıştığı skandal ile Trump’ın Mar-a-Lago’daki evinin uğradığı muameleyi kıyaslayan McCarthy, meselenin Kongre tarafından soruşturulması gerektiğini savundu.

Politico’ya konuşan bir Demokrat Parti yetkilisi ise açık konuşarak, “Bütün Trump skandalının masadan kalktığını düşünüyorum,” dedi.

Financial Times (FT) ise Trump vakası ile Biden vakası arasında fark olduğunu, eski başkanın 100’den fazla gizli belgeyi elinde tutarken Biden’da bu sayının 10 civarında olduğunu söylüyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English