Diplomasi
Görüşmeler ikinci gününde: Xi’den Putin’e davet

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki görüşmeler ikinci gününde devam ediyor.
Xi ve Putin, dünkü ilk buluşmanın ardından bu sabah heyetler arası kapsamlı görüşmelere başladı.
Xi Jinping, Putin’i resmi olarak Çin’i ziyaret etmeye davet etti. Xi, Çin’in Kuşak ve Yol 3. Uluslararası İşbirliği Forumu’na ev sahipliği yapacağını belirterek, inisiyatifin Çin ve Rusya arasındaki işbirliğinde önemli bir konu olduğunu, bu nedenle Putin’i kesinlikle Çin’i ziyaret etmeye davet ettiğini söyledi.
Çinli lider ayrıca, Rusya Başbakanı Mişustin’i de Çin Başbakanı Li Qiang ile yakın ilişkiler kurmak için mümkün olan en kısa sürede Çin’i ziyaret etmeye davet etti. Mişustin, Xi’nin davetini kabul ettiğini bildirdi.
İki lider, dün basın önünde samimi bir tokalaşma ile poz vererek, 4,5 saate yakın baş başa görüş alışverişinde bulunmuştu.
İlk görüşmede, Xi’nin liderliğini ve Çin’in kalkınmasını öven Putin, Pekin’in Ukrayna’da barışa ilişkin önerilerini “dikkatlice incelediğini” söyledi.
Putin, Rusya’nın Çin’i sürekli olarak tarafsız, nesnel ve dengeli bir konumu desteklediği ve önemli uluslararası konularda adaleti savunduğu için takdir ettiğini belirtti.
Rusya’da gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimleri için Putin’e tam desteğini sunan Xi Jinping, Çin-Rusya ilişkilerini pekiştirmenin ve geliştirmenin, Çin’in “kendi temel çıkarları ve dünyadaki hakim eğilimler temelinde yaptığı stratejik bir seçim” olduğunu kaydetti. Xi, Çin’in, Rusya ile stratejik koordinasyonu güçlendirme yönündeki genel istikamette kararlı olduğunu vurguladı.
Ukrayna gündemi
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov salı günü gazetecilere verdiği demeçte, iki liderin pazartesi günü baş başa bir araya geldiklerinde Çin’in Ukrayna’daki ihtilafın çözümüne ilişkin planını da görüştüklerini söyledi.
Peskov, bu konuda herhangi bir ilerleme olup olmadığı sorusuna, “Ben herhangi bir değerlendirme yapmayacağım. [Liderlerin salı günkü görüşmelerin ardından] medya için yapacakları açıklamaları bekleyelim” dedi.
Xi’nin bu haftaki resmi ziyareti sonrasında Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile de görüşmesi bekleniyor. Çinli yetkililer bu konuda açıklama yapmadı, ancak Ukraynalı yetkililer bu tür görüşmelere istekli olduklarının sinyallerini veriyor.
Ukrayna Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Oleg Nikolenko, The Washington Post’a verdiği demeçte, “Pekin’in, Ukrayna’ya karşı saldırgan savaşa son vermesi için Moskova üzerindeki etkisini kullanmasını bekliyoruz” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise, Washington’da düzenlediği basın toplantısında, Xi’nin ziyaretinin Rusya’yı “Ukrayna’da işlenen zulümlerden sorumlu tutma konusundaki isteksizliğini gösterdiğini” savundu.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby de, Washington’da gazetecilere verdiği demeçte, Xi ve Putin’in “bir sevgiden çok, bir çıkar evliliği” ile bağlantılı göründüğünü söyledi.
Kirby, “Bunlar, dünya çapında ABD liderliğini uzun süredir tedirgin eden iki ülke” ifadesini kullandı.
Pekin’den UCM çağrısı: Yargı dokunulmazlığına saygı duyun
Xi’nin Rusya ziyareti, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) cuma günü Putin’in savaş suçu işlediği gerekçesiyle tutuklanması için emir çıkarmasından sonra geldi.
UCM’nin Roma Statüsü’ne taraf olmayan Kremlin, kararı “hukuksuz ve hükümsüz” ilan ederek reddetmişti.
Çin dışişleri bakanlığı da Xi’nin ziyareti ile aynı gün yaptığı açıklamada, UCM’yi bir devlet başkanının “yargı dokunulmazlığına saygı duymaya” ve “siyasileşmeden ve çifte standarttan kaçınmaya” çağırdı.
Enerji gündemi ve Sibirya Gücü 2 hattı
Bugün devam eden heyet görüşmelerinde, çeşitli alanlarda ikili işbirliği mekanizmalarının hayata geçirilmesinin planlanması ve özellikle de enerji gündeminin ele alınması bekleniyor.
Kuzey Akım 2’nin yerine geçebilecek, Çin’e doğal gaz sevkiyatı için inşa edilmesi planlanan Sibirya’nın Gücü 2 doğal gaz boru hattı tartışılacak önemli başlıklardan biri olacak.
Rus enerji devi Gazprom salı günü yaptığı açıklamada, Sibirya’nın Gücü boru hattı aracılığıyla Çin’e tedarik ettiği gaz hacminde günlük rekor seviyeye ulaştığını söyledi.
Şirket, Xi ile Vladimir Putin arasındaki resmi görüşmeler öncesinde yaptığı açıklamada da, “Gazprom talep edilen hacimleri teslim etti ve Çin’e günlük gaz tedarikinde yeni bir tarihi rekor kırdı” dedi.
Moskova, ABD yaptırımlarının etkisini Çin ile savuşturdu
Geçen yıl, Kremlin’in bütçe gelirinin yüzde 40’ından fazlasını oluşturan Çin’in Rusya’dan enerji ithalatı 52.8 milyar dolardan 81.3 milyar dolara çıktı.
Rusya, Çin’in en büyük ikinci ham petrol ve kömür tedarikçisiydi. Çin gümrük verilerine göre Ocak ayında Rusya; Katar, Türkmenistan ve Avustralya’yı geçerek Çin’in en büyük gaz tedarikçisi oldu ve o ay 2,7 milyar metreküp sevkiyat yaptı.
Geçen yıl ikili ticaret hacmi, üçte bir oranında artarak 190 milyar dolara yaklaştı. Bu yıl ikili ticaret hacminin 200 milyar dolara ulaşması hedefleniyor.
Financial Times, Kremlin’e yakın bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Moskova’nın savaşı kazanma umutları için Çin’e olan ekonomik güvenini çok önemli gördüğünü yazdı. FT’ye konuşan yetkili, Çin’in ABD yaptırımlarının etkilerini savuşturmadaki yardımının Rusya için “yeri doldurulamaz” olduğunu, Rusya’nın zengin doğal kaynaklarının ise Pekin’in “sürekli desteğini güvence altına alacağını” söyledi.
Diplomasi
New York Post: Trump’ın İran’a misilleme yapma niyeti yok

New York Post’a konuşan Amerikalı bir askeri yetkili, İran’ın Katar’daki bir ABD üssüne yönelik misilleme saldırısının ardından Başkan Trump’ın daha fazla eylemde bulunma niyetinde olmadığını açıkladı. Yetkilinin iddiasına göre, Tahran’ın fırlattığı 10 füzeden 9’u imha edilirken, saldırının Katar’ın ‘itibarını kurtarmak’ için koordineli olduğu düşünülüyor.
İsmi belirtilmeyen Amerikalı bir askeri yetkili, İran’ın geçtiğimiz saatlerde Katar’daki bir ABD üssüne yönelik “başarısız misilleme” saldırısının ardından Başkan Donald Trump’ın İran’a karşı daha fazla eylemde bulunmayı planlamadığını açıkladı.
New York Post‘a konuşan askeri kaynak, “Mevcut durum devam ettiği sürece, Trump’ın ‘başarısız misilleme’ için karşılık verme niyeti yok,” ifadelerini kullandı.
Yetkilinin aktardığına göre Tahran, el-Udeyd Hava Üssü’ne toplam 10 füze fırlattı ve bu füzelerden 9’u başarıyla imha edildi.
Geriye kalan tek mühimmatın ise “açık bir alana” isabet ettiği ve herhangi bir can kaybına yol açmadığı belirtildi.
Beyaz Saray tarafından X platformu üzerinden yayımlanan bir fotoğrafta, Başkan Donald Trump’ın 21 Haziran 2025’te Beyaz Saray’daki Durum Odası’nda olduğu görülüyor.
Aynı kaynak, gazeteye yaptığı değerlendirmede füze saldırılarının koordineli bir şekilde gerçekleşmiş gibi göründüğünü ve Katar’ın “itibarını kurtarmak” amacıyla kendisinin hedef alınmasına izin verdiğini öne sürdü.
Trump: İran’ın yanıtı oldukça zayıftı
Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleer tesislerinin yerle bir edilmesine yönelik resmi yanıtının “oldukça zayıf” olduğunu ve buna “son derece etkili” bir şekilde karşılık verdiklerini açıkladı.
Kendi sosyal medya platformu Truth Social’dan paylaşımda bulunan Trump, İran’ın saldırı öncesinde kendilerine erken bilgi verdiğini belirterek bu jest sayesinde herhangi bir can kaybı ya da yaralanma yaşanmadığını ifade etti.
Trump, yaptığı açıklamada, İran tarafından toplam 14 füze ateşlendiğini, bunlardan 13’ünün düşürüldüğünü, birinin ise tehdit oluşturmayan bir yöne gittiği için “serbest bırakıldığını” belirtti.
Saldırıda hiçbir Amerikalının zarar görmediğini ve neredeyse hiç maddi hasar meydana gelmediğini memnuniyetle bildirdiğini söyledi.
‘Umarım nefret sona erer’
İran’ın bu hamleyle “içini boşalttığını” ifade eden Trump, “Umarız bundan sonra artık nefret sona erer,” dedi. Trump, İran’a saldırıdan önce kendilerine bilgi verdiği için teşekkür ettiğini de sözlerine ekledi. Bu erken bilgilendirmenin can kaybı ve yaralanmaların önüne geçtiğini vurguladı.
Açıklamasının devamında bölgedeki barış ihtimaline de değinen Trump, “Belki artık İran, bölgedeki barış ve uyum yönünde ilerleyebilir,” ifadelerini kullandı. Trump, aynı zamanda İsrail’i de benzer bir adım atması için “güçlü şekilde teşvik edeceğini” belirtti.
Diplomasi
Çin, Rusya ve Pakistan İran’a yönelik saldırılara karşı BMGK’ye ortak karar tasarısı sundu

Çin, pazar günü ABD ve İsrail’i sert bir şekilde eleştirerek, İran ile çatışmayı yatıştırmaları, sivil güvenliğini öncelikli hale getirmeleri ve uluslararası hukuka uymaları çağrısında bulundu. Bu arada, Çin, Rusya ve Pakistan İran’a yönelik saldırılara karşı BMGK’ye ortak karar tasarısı sundu.
Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Fu Cong, 10 gün içinde üçüncü kez toplanan BM Güvenlik Konseyi (BMGK) acil toplantısında, Washington’un İran’ın egemenliğini ihlal ettiğini, “Orta Doğu’daki gerilimi tırmandırdığını ve uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme rejimine ağır bir darbe vurduğunu” söyledi.
Fu, “Uluslararası toplum adaleti savunmalı ve durumu yatıştırmak, barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için somut çabalar göstermelidir” diye ekledi.
Veto hakkına sahip beş daimi üye ve 10 geçici üye, genel hatlarıyla çatışmanın sona erdirilmesinin önemine değinirken, açıklamaları hızla jeopolitik çizgilerle bölündü. Çin ve Rusya İran’ı savunurken, ABD ve müttefikleri İsrail’i savundu ve her iki taraf da birbirini kınadı.
Pekin’in, B-2 uçaklarından GBU-57 Massive Ordnance Penetrator bombaları kullanılarak İran’ın Fordo, Natanz ve İsfahan tesislerini hedef alan karmaşık bir operasyon olan ABD saldırısını eleştirisi büyük ölçüde diplomatik şekilde ifade edilirken, Moskova daha sert ifadeler kullandı: “Rusya, ABD’nin sorumsuz, tehlikeli ve kışkırtıcı eylemlerini en kesin şekilde kınamaktadır. Washington, bir kez daha uluslararası topluma olan tam saygısızlığını göstermiştir.”
Çin, Rusya ve Pakistan da pazar günü, acil ve koşulsuz ateşkes çağrısı yapan ortak bir karar tasarısı sunacaklarını, taslak metni dağıttıklarını ve BM üyelerinden pazartesi akşamı kadar geri bildirim istediklerini açıkladılar.
Taslağın kabul edilmesi için en az dokuz olumlu oy ve ABD, Fransa, İngiltere, Rusya veya Çin’den oluşan P5 üyelerinden hiçbirinin veto etmemesi gerekiyor.
Arab News’e göre, karar, “İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer programının tamamen barışçıl niteliğini garanti altına almak karşılığında tüm çok taraflı ve tek taraflı yaptırımların tamamen kaldırılmasını” öngören bir anlaşma çağrısında bulunuyor.
Fu, ateşkes ve sivillerin korunmasının yanı sıra, pazar günü açıkladığı dört maddelik planda, diyalog taahhüdü ve Güvenlik Konseyi’nin daha güçlü adımlar atması çağrısında bulundu ve Çin-Rusya-Pakistan kararını küresel konsensüs için ideal bir araç olarak gösterdi.
Çin’in dış politika alanında 38 yıllık deneyime sahip deneyimli diplomat Fu, “Büyük bir kriz karşısında seyirci kalamaz” dedi. “Çin, sinerjiyi teşvik etmek, adaleti korumak ve Orta Doğu’da barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için uluslararası toplumla işbirliği yapmaya hazırdır” diye ekledi.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, perşembe günü İsrail’in İran’a yönelik saldırıları hakkında konuştu ve her ikisi de saldırıları kınadı. Çin Dışişleri Bakanlığı, İran’dan yaklaşık 1.800 Çin vatandaşının ve İsrail’den birkaç yüz kişinin tahliyesini koordine ettiğini açıkladı.
Pazar günü Washington, saldırısını varoluşsal ve gerekli olarak gerekçelendirdi.
ABD Büyükelçisi Shea, “40 yıldır İran hükümeti Amerika’ya ve İsrail’e ölüm çağrısında bulunarak komşularının, ABD’nin ve tüm dünyanın barış ve güvenliğine sürekli bir tehdit oluşturmuştur” dedi.
“ABD’nin müttefiklerini, kendi vatandaşlarını ve çıkarlarını savunmak için kararlı bir şekilde harekete geçme zamanı nihayet geldi” diye ekledi.
Son haftalarda, başlangıçta temkinli davranan Trump’ın desteğini kazanarak saldırıyı gerçekleştiren İsrail, ABD başkanını övgüyle bahsetti.
İsrail’in BM Büyükelçisi Danny Danon gazetecilere, “Diğerleri harekete geçmezken harekete geçen ABD ve Başkan Trump’a teşekkür ederiz. Diğerleri başka yere bakarken kararlı durduğunuz için teşekkür ederiz. Dostlarımızla ve ahlakla özgür dünyayı koruduğunuz için teşekkür ederiz” dedi ve ekledi: “Dün gece ABD inanılmaz bir cesaret ve ahlakla hareket etti. Şimdi dünyanın geri kalanı minnettarlığını göstermeli.”
Diplomasi
AB’nin Gazze incelemesi İsrail’i kızdırdı

AB’nin İsrail ile olan ticaret anlaşmasını içten incelediği bir raporda, Gazze işgalinde anlaşmada yer alan insan hakları taahhütlerinin “ihlal edildiğine dair işaretler” tespit edildi.
Medyaya sızdırılan bir iç belgede, “Yukarıda bahsedilen bağımsız uluslararası kurumların değerlendirmelerine göre, İsrail’in AB-İsrail Ortaklık Antlaşmasının 2. maddesinde yer alan insan hakları yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair işaretler bulunmaktadır,” deniyor.
Fakat sızdırılan AB belgesi çeşitli uyarılarla dolu. Bu belge, konuyla ilgili son söz olarak değil, AB-İsrail ilişkilerinin “devam eden gözden geçirilmesine katkıda bulunmak” amacıyla hazırlanan bir ‘not’ olarak sunuluyor.
Belge, AB Dışişleri Bakanı Kaja Kallas veya AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından “herhangi bir değer yargısı” içermiyordu.
Rapor, Hamas’ın “şiddet eylemlerini dışarıda tuttuğu” için özür diledi fakat bunun kendi kapsamı dışında olduğunu belirtti.
Rapora göre, İsrail’in gıda ablukası nedeniyle Gazze’de “yarım milyon insan (beş kişiden biri)” “açlıkla karşı karşıya” idi. Raporda, “İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka ve kuşatma, toplu cezalandırma niteliğinde… ve aynı zamanda savaş yöntemi olarak açlık kullanımı anlamına da gelebilir,” ifadesi yer aldı.
AB raporunda, İsrail’in “soykırım sözleşmesi kapsamındaki eylemlerin işlenmesini önlemek” amacıyla alınan “Uluslararası Adalet Divanı’nın geçici kararını ihlal ettiği” belirtildi. Raporda ‘soykırım’ kelimesi ilk ve tek kez kullanıldı.
Metinde, “sivil halkın barındığı yerlere hava bombaları da dahil olmak üzere ağır silahlarla yapılan [İsrail’in] ayrım gözetmeyen saldırılar”dan bahsedildi.
AB’nin diplomatik servisi olan Avrupa Dış Eylem Servisi tarafından yürütülen inceleme, bloğun üye devletlerinin çoğunluğunun geçen ay Gazze için resmi bir soruşturma açılması talebinin ardından gerçekleştirildi.
İspanya ve İrlanda söz konusu girişimini geçen yıl başlatmış olsa da, Avrupalılar ancak son gündemlerde İsrail’in Gazze’deki savaşı konusunda sert tavırlarını sertleştirdiler fakat insani yardımın nasıl sağlanacağı konusunda derin görüş ayrılıkları devam ediyor.
İncelemenin bulguları, kamuya açık kaynaklara ve üçüncü tarafların açıklamalarına dayanan ve İsrail’in bu yükümlülüklerini ihlal ettiğini tespit eden 2024 tarihli bir önceki iç değerlendirme ile aynı metodolojiyi izliyor.
Öte yandan resmi inceleme talebi, bulguların ne gibi sonuçlar doğuracağı konusunda oybirliği olacağı anlamına gelmiyor.
AB dışişleri bakanları ve hafta sonlarında AB liderleri, hukuki incelemenin sonuçlarını ve artan sayıda seçenek, İsrail’in Gazze Şeridine yönelik bombardımanını durdurmayı tartışacak.
İrlanda gibi en sert İsrail muhalifleri bile ilişkilerin tamamen askıya alınmasından yana değil ve incelemeyi, ülkenin sahadaki tutumunu değiştirmeye yardımcı olabilecek bir siyasi araç olarak görüyor.
Anlaşma veya İsrail ile siyasi ilişkilerin tamamen askıya alınması için AB’nin 27 ülkesinin oybirliği gerekirken, ticaret ve enerji gibi unsurların kısmen askıya alınması için nitelikli çoğunluk yeterli.
AB-İsrail ticaret ilişkilerinin tamamen askıya alınması olası görünmese de, bir dizi AB diplomatı, üye ülkelerin çoğunluğunun bloğun en üst düzey diplomatı Kaja Kallas’ı temmuz ortasına kadar politika seçenekleri geliştirmekle görevlendireceğini tahmin ediyor.
Raporun sızmasının ardından Binyamin Netanyahu hükümeti AB’yi sert bir şekilde kınadı.
POLITICO’nun gördüğü ve İsrail hükümeti tarafından AB’ye sunulan özel bir belgede, Brüksel’in Tel Aviv ile ortaklık anlaşmasını yeniden gözden geçirme kararı “korkunç ve ahlaksız” olarak nitelendirildi.
Rapor, AB yetkililerini önyargılı kanıtlara dayanmakla ve İsrail’e adil bir yanıt verme şansı vermemekle suçladı.
İsrail 18 Haziran tarihli notasında, “Bu acı gerçekliğin ortasında, Avrupa Birliği İsrail ile ilişkilerini ‘gözden geçirme’yi düşünüyor. Bu bir politika değişikliği değil, ahlaki bir çarpıtmadır. Böyle bir girişim sadece haksız değil, aynı zamanda çirkin ve ahlaksızdır. Bu girişim, vatandaşlarını savunan bir demokrasi ile İsrailli sivilleri hedef alan ve kendi vatandaşlarını insan kalkanı olarak kullanan soykırımcı ülkeler ve örgütler arasında ayrım yapamamanın açık bir başarısızlığını yansıtmaktadır. Bu girişim, İsrail’e, bölgesel istikrara ve nihayetinde Avrupa’nın kendisine yönelik gerçek tehdide karşı körlüğü göstermektedir,” dedi.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu6 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Avrupa6 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?