Bizi Takip Edin

ASYA

Güney Kore parlamento seçimleri Yoon’un programı için de belirleyici olacak

Yayınlanma

Güney Koreli seçmenler yarın ülkenin Ulusal Meclis üyelerini seçmek üzere sandık başına gidiyor. Sonucun Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol’un beş yıllık görev süresinin kalan üç yılı için kalıcı etkileri olabilir.

Ülkenin parlamentosu olan Ulusal Meclis’teki 300 sandalyenin tamamı için yarışılan seçimlerde Yoon’un muhafazakar Halkın Gücü Partisi (PPP), Demokrat Parti (DP) liderliğindeki liberal blok karşısında çoğunluğu kazanmayı hedefliyor.

Sabah 6’da açılacak sandıklar akşam 6’da kapanacak ve seçmenler dört yıl boyunca görev yapacak Ulusal Meclis üyelerini seçecek. Sandık başında 300 sandalyenin 254’ü doğrudan bölge seçimleriyle belirlenirken, ülkenin kısmi nispi temsil sistemi kapsamında seçmenler ayrıca bir siyasi parti seçerek kalan 46 sandalyenin paylaşımına karar verecek.

Ancak Yoon’un nispeten zayıf destek oranı -şu anda %30’un ortalarında seyrediyor- göz önüne alındığında, PPP ülkedeki siyasi kutuplaşmanın kötüleştiği bir ortamda meclisteki çoğunluğu ilerici bloktan almak için zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya kalacak.

Gözlemciler bunun yerine seçimden çıkması en muhtemel senaryonun statükoya daha çok benzeyen bir durum olduğunu, iki tarafın da uzlaşma aramaya devam etmek zorunda kalacağını ya da en önemli gündem maddelerinde tıkanma ihtimaliyle karşı karşıya kalacağını söylüyor.

Seçimler öncesinde PPP’nin ivme kazandığı görülürken Gallup Korea tarafından geçen ayın sonlarında yayınlanan bir ankete katılanların %37’si Yoon’un partisini, %29’u DP’yi ve %12’si de en popüler üçüncü parti olan ve DP ile bağları bulunan Ulusal Yenilik Partisi’ni desteklediğini belirtti.

Analistler seçimin, Yoon’un ezeli rakibi mevcut DP lideri Lee Jae-myung’u sadece %0,73 gibi Güney Kore başkanlık seçimleri tarihindeki en düşük farkla kıl payı mağlup ettiği 2022 başkanlık yarışına yakınlık açısından büyük ölçüde benzeyeceğini söylüyor.

Yine de uzmanlara göre, Yoon ve PPP’nin performansından memnun olmayan seçmenlerin, liberal bloğa cumhurbaşkanlığı vetolarını geçersiz kılacak ve hatta cumhurbaşkanının görevden alınmasına yönelik tedbirleri ileri sürecek 200 sandalyelik bir çoğunluk vererek onu ve partiyi sandıkta cezalandırma ihtimali var.

Tokyo ve Washington yakından takip ediyor

Yoon’un seçimlerde nasıl bir performans sergileyeceği Tokyo ve Washington’da yakından takip edilecek.

Güney Kore lideri, Washington’ın güçlü teşvikiyle Seul’ün Japonya ile bir zamanlar yıpranmış olan ikili ilişkilerini yeniden inşa etmeye yardımcı olmak için iddialı ve siyasi açıdan sıkıntılı adımlar atarken, aynı zamanda Kuzey Kore’nin artan nükleer ve füze tehdidi karşısında iki ülkenin ortak müttefiki ABD ile üçlü bağları güçlendirdi.

Yoon ayrıca, Çin’in iddialı dış politikasına karşı Washington’un Asya’daki ittifaklarını yeniden canlandırmaya çalışan ABD Başkanı Joe Biden yönetimiyle yakın işbirliği içinde.

Seçimlerin Seul’ün dış politika yönelimini tam olarak nasıl etkileyeceği belli değil, ancak kim kazanırsa kazansın önemli bir değişiklik beklenmiyor. Gözlemciler, Güney Kore’nin başkanının gündem belirleme ve politika uygulamada aşırı güce sahip olduğunu ve Ulusal Meclis’e başkanın dış politika gündemini üstlenme konusunda çok az hareket alanı tanıdığını söylüyor.

İki Kore konusunda uzman ve King’s College London’da profesör olan Ramon Pacheco Pardo, “Seçimin Güney Kore’nin dış politikası üzerinde bir etkisi olacağını sanmıyorum” dedi ve DP’nin Ulusal Meclis’teki mevcut gücüne rağmen “Yoon’un ABD ile yakın ve Japonya ile çok daha yakın bağlar kurabildiğini” belirtti.

The Japan Times’a konuşan Ramon, “Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Yoon’un mevcut dış politikasını Ulusal Meclis’ten büyük bir engelle karşılaşmadan sürdürebileceğini umuyorum” diye ekledi.

Yine de Seul’ün Washington ile ittifakı Güney Kore genelinde ezici bir çoğunlukla popülerliğini korurken, muhalefetin zaferi ise Kore Yarımadası’nı 1910’dan 1945’e kadar sömürge olarak yöneten Japonya ile üçlü işbirliğinin sürekliliğine ilişkin şüpheleri artırabilir.

Güney Kore halkı arasında bu hamleye verilen destek Yoon’un itici gücüyle artmış olsa da, konu tartışılmaya devam ediyor ve Seul’ün Tokyo ile olan bağları – ve 1965’teki normalleşmeden bu yana ilişkiyi engelleyen sayısız tarihi sorun – geleneksel olarak muhafazakarlara karşı güçlü bir siyasi silah olarak kullanılıyor.

Tokyo ve Washington’ın bu yüzden sadık müttefikleri Yoon’un geleceğini ilgilendiren seçim sonuçlarıyla ilgili endişeli olabileceği düşünülüyor.

Güney Kore’nin işçi sınıfı seçimler öncesi iktidarın vaatlerini gerçekçi bulmuyor

Mecliste çoğunluğu sağlayamazsa gündemini ilerletmede zorlanabilir

Gerçekten de, tıkanmış ve politika arayışlarını savunmak için kaynak ayırmak zorunda kalan Yoon yönetimi, özellikle de onay oranlarını durgunlaştıran skandallar ve gaflarla boğuşurken, başkanın gündemini ilerletmekte zorluklarla karşılaşabilir.

Başkanın geçen ay bir süpermarket ziyareti sırasında Güney Kore yemeklerinde yaygın olarak kullanılan yeşil soğanın fiyatını “makul” olarak nitelendirdiği gafı, seçmenlerin enflasyonla ilgili endişeleri arasında dev bir eleştiri dalgasına yol açtı.

Yolsuzluk da pek çok seçmenin gündemindeki en önemli konulardan biri olmaya devam ediyor. Bir yolsuzluk soruşturmasıyla karşı karşıyayken atamasına ilişkin tartışmalar nedeniyle geçen ay istifa eden Avustralya Büyükelçisi ve First Lady Kim Keon-hee’nin 3 milyon wonluk (2.250 dolar) lüks bir çanta hediyesini kabul ettiği iddia edilen Dior çanta skandalı, Yoon ve PPP’yi savunmaya itti.

Uzmanlara göre, halk Yoon’u kendi dertlerine kayıtsız görürken, özellikle de partisi seçimlerde bir gerileme yaşarsa bunun zincirleme etkileri olabilir.

ASYA

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Çin ziyareti başladı: ‘Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesi’ mesajı

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin ziyareti kapsamında Pekin’deki Halk Kongresi binasına geldi. Putin, mevkidaşı Xi Jinping tarafından karşılandı.

İki devlet başkanı el sıkıştıktan sonra top atışları eşliğinde içeriye geçtiler. Halk Kongresi binasında genişletilmiş formatta toplantı başladı.

Putin, toplantının başında Çin’in Rusya’nın ticari ve ekonomik alandaki ana ortağı olduğunu söyledi.

RİA Novosti‘nin aktardığına göre Moskova ile Pekin’in ortak çalışmaları sırasında ‘sağlam bir pratik işbirliği bagajı’ biriktirmeyi başardıklarına işaret eden Putin, 2023 yılında ikili ticaret hacminin neredeyse dörtte bir oranında artarak 227 milyar dolara ulaştığını hatırlattı.

Putin, “Rusya, geçen yılın sonunda Çin’in ticaret ortağı ülkeler listesinde dördüncü sıraya yükseldi. Mart 2023’te Moskova’ya yaptığınız ziyaretin ardından 2030 yılına kadar Rus-Çin ekonomik işbirliğinin kilit alanlarının geliştirilmesine yönelik planın onaylanması bunda doğrudan rol oynadı,” dedi.

Devlet Başkanı ayrıca Rusya ve Çin arasında yüksek teknolojiler, inovasyon, altyapı inşası ve ulaştırma alanlarındaki işbirliğine de dikkat çekti.

‘Rusya ile Çin arasındaki ödemelerin yüzde 90’ı yuan ve ruble cinsinden yapılıyor’

Bunun yanı sıra Putin, ülkeler arasındaki ikili anlaşmaların yüzde 90’ının ruble ve yuan cinsinden yapıldığını ve bu durumun, iki ülke arasındaki ticaret akışının genişlemesine ivme kazandırdığını ifade etti.

Putin, “Şimdi küçük bir grupla, hem Rusya hem de Çin ekonomilerinin çıkarları doğrultusunda ilişkilerimizi daha da geliştireceğimiz alanlar hakkında konuştuk. Planlanan tüm faaliyetlerin yerine getirileceğinden eminim,” yorumunu yaptı.

Moskova ile Pekin’in 80 büyük ortak yatırım projesinden oluşan bir portföy oluşturduğunu kaydeden Putin, şöyle devam etti: “Pandeminin sonuçlarına ve gelişmemizi engellemeye yönelik bazı eylemlere, üçüncü ülkelerin bazı eylemlerine rağmen, Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi iyi bir hızla artıyor.”

Xi: Büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı

Öte yandan Çin Devlet Başkanı Xi, Putin’e iki ülke arasındaki ilişkilerin testlerden geçtiğini ve bir mihenk taşı haline geldiğini söyledi.

Xinhua‘nın aktardığına göre Xi, “Yeni kampanyada, her zaman olduğu gibi Rusya ile iyi komşu, güvenilir dost ve güvenilir ortak olma niyetindeyiz,” diye konuştu.

Xi, ülkesinin ‘iki halk arasındaki asırlık dostluğu sürekli olarak güçlendirme’ ve ‘uluslararası eşitlik ve adaleti birlikte koruma’ niyetinde olduğunu vurguladı.

Son üç çeyrek yüzyılda Rusya ile ilişkilerin ‘zor koşullar altında sertleştiğini ve değişken bir uluslararası ortamın testine dayandığını’ belirten Xi, bu etkileşimin ‘büyük güçler ve ve komşu ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bir mihenk taşı’ haline geldiğini dile getirdi.

Çin lideri, söz konusu ilişkilerin ‘kolay olmadığını ve azami özen gösterilmeyi hak ettiğini’ de sözlerine ekledi.

Kapsamlı ortaklığın derinleştirilmesine ilişkin bildiri imzalandı

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından devlet başkanları kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği ilişkilerinin derinleştirilmesine ilişkin ortak bir bildiri imzaladı. İki ülke arasında işbirliğine ilişkin toplam on belge imzalandı.

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, daha önce Moskova ile Pekin’in imzalayacağı ortak bildirinin 30 sayfadan fazla detaylı bir belge olduğunu bildirmişti.

Uşakov’a göre bildiride, ‘ikili ilişkilerin özel niteliğine’ dikkat çekiliyor ve ‘Rusya ve Çin’in adil ve demokratik bir düzenin şekillendirilmesindeki öncü rolünü teyit ederek, ikili ilişkilerin tüm yelpazesini geliştirmenin yolları’ özetleniyor.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bloomberg: Çin’de devlet, satılmayan konutları satın alacak

Yayınlanma

Bloomberg’e konuşan konuyla ilgili bilgi sahibi kişiler, Çin’in zor durumdaki emlak piyasasını kurtarmak için şimdiye kadarki en iddialı girişimlerinden biri olacak şekilde, ülke genelinde yerel yönetimlerin satılmamış milyonlarca evi satın almasını sağlayacak bir öneriyi değerlendirdiğini söyledi.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen bu kişiler, Devlet Konseyi’nin ön planla ilgili olarak çeşitli eyaletlerden ve hükümet kuruluşlarından geri bildirim istediğini söyledi. Çin, devlet finansmanı yardımıyla fazla konut envanterini temizlemek için halihazırda birkaç pilot program denemiş olsa da, son plan ölçek olarak çok daha büyük olacak.

Bilgi veren iki kişiye göre, yerel kamu iktisadi teşebbüslerinden, devlet bankaları tarafından sağlanan kredileri kullanarak sorunlu müteahhitlerden satılmamış evleri büyük indirimlerle satın almalarına yardımcı olmaları istenecek. Mülklerin çoğu daha sonra uygun fiyatlı konutlara dönüştürülecek.

Yetkililerin planın ayrıntılarını ve uygulanabilirliğini hâlâ tartıştığını söyleyen kişiler, Çin liderlerinin planı uygulamaya karar vermesi halinde sonuçlanmasının aylar alabileceğini de sözlerine ekledi.

Yetkililerin harekete geçmesi halinde, devletin dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin önündeki en büyük engele yönelik yakından izlenen kampanyasında yeni bir aşamaya geçilmiş olacak.

Çin’de konut satışlarının ilk dört ayda yaklaşık %47 oranında düşmesi ve satılamayan konut stokunun son sekiz yılın en yüksek seviyesinde seyretmesi ekonomiyi zorlayan unsurlar arasında.

Bu planın işleyebilmesi için 1 trilyon yuan (138 milyar 500 bin dolar) civarında bir fona ihtiyaç duyulduğu hesaplanıyor.

2023 yılının başlarında Çin Halk Bankası, özel bir borç verme fonu aracılığıyla bazı finans kuruluşlarına 100 milyar yuan sağlamıştı. Bu para, deneme amaçlı olarak sekiz şehrin yerel sübvansiyonlu kiralama programlarında kullanılmak üzere satılmamış mülkleri satın almasına yardımcı olacaktı.

The Economic Observer gazetesi bu yılın ocak ayında Qingdao ve Fuzhou gibi şehirlerin bu fonları daire satın almak için kullanmaya başladığını bildirdi. Yine de, Merkez Bankası’nın son üç aylık verilerine göre mart ayı itibariyle program kapsamında sadece 2 milyar yuan kullandırıldı ve bu da bankalar ve yerel yetkililer arasında ihtiyata işaret ediyor.

Geçen ayki ÇKP Politbüro toplantısından bu yana, Alibaba Group’un ana merkezi Hangzhou da dahil olmak üzere birçok büyük şehir, işlemleri canlandırmak için konut alımları üzerindeki kalan tüm engelleri kaldırdı.

Bu arada, 50’den fazla Çin şehri, konut talebini artırma çabalarının bir parçası olarak, sakinlerine eski evlerini satmaları ve yeni mülklere geçmeleri için teşvikler sunan “takas” programları başlattı. Tianfeng Securities tarafından bu hafta yayınlanan bir nota göre, bunların arasında 11 yerel hükümet veya şehir destekli kuruluş konut envanteri satın alma denemeleri yürütüyor.

Bloomberg Economics’e göre, buna rağmen Çin’in emlak sektörünün konut arzı ve talebi arasındaki fark kapanana kadar istikrara kavuşması pek mümkün görünmüyor.

Resmi verilere göre satılmayan konut stoku geçen yıl 3,6 milyar metrekareye yükselerek 2016’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Tianfeng Securities’in tahminlerine göre hükümetin 18 ay içinde bu stoku eritmesi en az 7 trilyon yuan ya da Çin’in bu yılki bütçe açığının %78’ine mal olacak.

Konut fazlalığını azaltmak için yerel yönetimlerin görevlendirilmesine yönelik yeni plan, geçen yıl itibariyle gayrisafi yurtiçi hasılanın %56’sına yükselen borç seviyelerini daha da kötüleştirebilir. Bilançoları artan batık krediler ve daralan marjlar nedeniyle zaten aşınmış olan bankalar da baskı altında kalacak.

Okumaya Devam Et

ASYA

Asya hükümetleri, para birimlerini dolara karşı korumaya çalışıyor

Yayınlanma

Asya hükümetleri, bu yıl güçlü Amerikan doları tarafından zorlanan yerel para birimlerinin düşüşünü durdurmak için piyasaya giderek daha fazla müdahale ediyor. 

Nikke Asia’da yer alan habere göre Amerikan ekonomisinin göreli gücü ve daha uzun süre devam edeceği anlaşılan yüksek faiz oranları Asya para birimlerinin zayıflamasına neden oldu.

Asyalı politika yapıcılar doların gücüne karşı sözlü uyarılardan faiz oranlarını yükseltmeye kadar farklı derecelerde tepki veriyor. Hatta bazılarının yerel para birimlerini piyasadan satın alarak müdahalede bulunduğuna inanılıyor. Haberde, bu hamlenin ‘merkez bankalarının güvenilirliğini zedeleyebileceğine’ inanıldığı belirtiliyor. 

Analistlerin odağında, çarşamba günü açıklanacak ABD nisan ayı tüketici fiyat endeksi var. Geçen ayki veriler, Japon yeninin dolar karşısında hızla değer kaybetmesine neden olmuştu. Japon yeni, beklenenden daha güçlü seyreden ABD ekonomisinden en çok etkilenen Asya para birimlerinden biri.

Japonya’da yenin gerileyişine müdahale sürüyor

Analistler, resmi veriler henüz açıklanmamış olsa da, Japon hükümetinin yeni desteklemek için 29 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde iki kez müdahale etmiş gibi göründüğünü söylüyorlar. Şüpheli ilk müdahaleden önce yen, dolar karşısında 160 seviyesini aşarak son 34 yılın en düşük seviyesine gerilemişti. 

Yenin düşüşü, ABD ve Japonya arasındaki tahvil getirilerindeki yaklaşık 5 puanlık farktan kaynaklanıyor. Refinitiv’e göre Japon yeni bu yıl %9,4’lük bir düşüşle dolar karşısında 155 seviyelerinde seyrediyor.  

Mizuho Securities stratejisti Shoki Omori’ye göre, Washington’dan destek almadan Tokyo için daha fazla dolar satışı ve yen alımı müdahalesi zor olabilir. 

Japonya Merkez Bankasının (BoJ) geçen hafta açıklanan nisan ayı para politikası toplantısına ilişkin görüşlerin özeti, Başkan Kazuo Ueda’nın daha önce kamuoyuna yaptığı açıklamalara kıyasla “şahin bir tonda” olduğunu gösterdi. Bazı kurul üyeleri faiz artışının hızlanabileceğini düşünürken, birçoğu da BoJ’nin tahvil alımlarını azaltması gerektiğini söyledi.

Bununla birlikte Omori, yendeki zayıflığı tersine çevirecek “sihirli bir değnek olmadığı” için temeller değişene kadar yene karşı “short” pozisyonlarının devam edeceğini düşünüyor. 

Güney Kore Merkez Bankası ‘dolar yaktı’

Kore Merkez Bankası verilerine göre, Güney Kore’de forex rezervleri, kısmen ülkenin wonun düşüşünü durdurma çabaları nedeniyle geçen ay mart ayına göre yaklaşık 6 milyar dolar azaldı. 

Ülkenin merkez bankası yaptığı açıklamada, forex rezervlerindeki düşüşün, Eylül 2022’de uygulamaya konulan “Ulusal Emeklilik Hizmeti ile döviz takası gibi piyasa istikrar önlemleri” de dahil olmak üzere çeşitli faktörlerle bağlantılı olduğunu söyledi. 

Seul’deki Korea Investment & Securities’de ekonomist Moon Da Woon’a göre, piyasalar Güney Kore hükümetinin wonun hızlı düşüşünü engellemeye yardımcı olduğunu düşünüyor.

Güney Kore Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası nisan ayında, wonun ABD doları karşısında yaklaşık bir buçuk yıl sonra ilk kez 1.400 seviyesine ulaştığı sırada, hızlı kur hareketleri konusunda uyarıda bulunarak sözlü müdahalede bulunmuştu.

Endonezya faiz artırdı

Endonezya’da ise merkez bankası, para birimini güçlendirmek için geçen ay gösterge faiz oranını beklenmedik bir şekilde 25 baz puan artırarak %6,25’e yükseltti. 

Endonezya Merkez Bankası Başkanı Perry Warjiyo geçen hafta düzenlediği basın toplantısında verilerin şimdilik daha fazla faiz artışına gidilmeyeceğini gösterdiğini söyledi ve para birimini dolar karşısında 16.000’in altına kadar güçlendirmek için çalışma sözü verdi. 

Rupiah, sürpriz faiz artışından önce yaklaşık 16.300 seviyesinden dolar karşısında yaklaşık 16.000 seviyesine kadar güçlendi fakat geçen ay son dört yılın en düşük seviyesine geriledikten sonra henüz toparlanamadı.

Hint rupisi ve Malezya ringiti de düşüşte

Asya’nın en istikrarlı para birimlerinden biri olan Hindistan rupisi, geçtiğimiz ay dolar karşısında 83,739 ile şimdiye kadarki en düşük seviyesine geriledi. 

Singapur’’daki ING’nin Asya Pasifik baş ekonomisti Rob Carnell’e göre, rupi hemen hemen ekim ayından bu yana Hindistan Merkez Bankası tarafından “yoğun bir şekilde yönetiliyor” ve yaklaşık 83 civarındaki dar bir aralıkta işlem görüyor. 

Carnell, Malezya hariç Asya’daki tüm merkez ve bölge bankalarının yeterli rezerv eşiği olan altı aydan fazla ithalatı karşılayacak forex rezervine sahip olduğunu söyledi. 

Malezya ringiti, Şubat ayında 26 yılın en düşük seviyesi olan 4,7965’e geriledikten sonra dolar karşısında 4,737 seviyesinden işlem görüyor. 

Ringitin zayıflığı doların güçlenmesinden, Malezya’nın cari işlemler fazlasındaki düşüşten ve para biriminin yine zayıflayan Çin yuanı ile olan güçlü korelasyonundan kaynaklanıyor. 

Gözler ABD TÜFE’sinde  

ABD’nin en son açıklanan en önemli ekonomik verilerinden tarım dışı istihdamın beklenenden zayıf gelmesi, Asya para birimlerinin biraz nefes alabileceği anlamına geliyor. Fakat Singapur merkezli Maybank’ta kıdemli döviz stratejisti olan Fiona Lim’e göre bu tek başına doları aşağı çekmeyecek.

Lim, yaklaşan ABD enflasyon verilerinin dolar-Asya para birimleri için bir sonraki hareketi belirleyeceğini söyledi ve “Veri açıklanmadan önce muhtemelen bir tür konsolidasyon göreceğiz,” dedi.

Federal fonların faiz oranlarını takip eden CME FedWatch’a göre, yatırımcılar haziran ayındaki bir sonraki Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısından sonra ABD’de faiz indirimi ihtimalini %8,5, temmuz ayındaki bir sonraki toplantı için ise yaklaşık %33 olarak öngörüyor. 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English