Bizi Takip Edin

ASYA

Güney Kore’de önemli akademik görevlere Japonya yanlısı sağcı isimlerin atanması büyük tepki çekti

Yayınlanma

Güney Kore’de önemli akademik atamalarla ilgili tartışmalar Seul ve Tokyo arasındaki eski savaş yaralarını yeniden açtı ve yetkililer Tokyo ve Washington ile güvenlik bağlarını güçlendirmek için Japonya’nın sömürge yönetimini meşrulaştırma suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.

South China Morning Post’un haberine göre, bu hafta yapılacak olan Kurtuluş Günü kutlamalarına gölge düşürme tehlikesi taşıyan tartışma, muhafazakar yönetimin Japonya’ya sempati duyduğu düşünülen akademisyenleri, tarihi çalışmalara odaklanan devlet destekli üç önemli araştırma enstitüsünün başına seçmesiyle başladı.

Kore’nin Japonya’dan bağımsızlığını kazanması için mücadele eden savaşçıların torunları ve muhalif siyasetçiler, 15 Ağustos’ta yapılacak ve Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol’un da bir konuşma yapacağı üst düzey töreni boykot edeceklerini açıkladılar.

Tartışmaların merkezinde, bağımsızlık yanlısı savaşçıların anılarını ve sömürge döneminde çekilen acıları korumaya adanmış bir kurum olan Kore Bağımsızlık Salonu’nun yeni başkanı olarak tarih profesörü Kim Hyung-seok’un atanması yer alıyor.

Kore Bağımsızlık Mirası (HKI) ve bu savaşçıların ailelerini temsil eden diğer 24 kuruluş Kim Hyung-seok’un istifasını talep ederek onu sömürge dönemindeki Japon yanlısı işbirlikçilere benzemekle suçluyor.

Sol eğilimli Hankyoreh gazetesi cumartesi günü yayınladığı başyazıda, “Kim en başından beri Bağımsızlık Salonunu Japon yanlısı işbirlikçilerin itibarını iade etmek için bir platform olarak kullanma niyetinde olduğunu açıkça ortaya koydu” dedi.

Kim, Japonya’ya sempati duymakla suçlanan bir grup akademisyenden oluşan ve Yeni Sağ olarak adlandırılan grupla bağlantılı olduğunu reddetti.

Grup, Kore Cumhuriyeti tarihinin 1948’de, 1945’ten 1948’e kadar üç yıl süren ABD askeri yönetiminin ardından hükümetin kurulmasıyla başladığını savunmaktadır.

1 Mart 1919’daki bağımsızlık yanlısı ayaklanmanın ardından kurulan sürgündeki hükümeti reddediyor ve sömürge döneminde Korelilerin fiilen Japonya İmparatorluğu’nun tebaası olduğunu savunuyorlar. Bu bakış açısı, Kore’nin sanayileşme yoluyla sömürge yönetiminden yararlandığını ve bağımsızlık yanlısı savaşçıların “teröristlerden” başka bir şey olmadığını savunan Japonya’nın sağ kanadının görüşleriyle örtüşüyor.

Kim pazartesi günü gazetecilere verdiği demeçte, “Eğer argümanlarım hatalıysa, akademik olarak sorgulanmalıdır, ancak bunun yerine bir kanguru mahkemesine, yani kamusal bir cadı avına maruz kalıyorum” dedi.

“Ben hiçbir zaman bağımsızlık hareketini karalamadım ya da herhangi bir bağımsızlık aktivistine iftira atmadım. Aksine, çok sayıda konferans ve makale aracılığıyla bağımsızlık ruhunu teşvik etmek için ön saflarda yer aldım” diye ekledi.

HKI başkanı ve önde gelen bağımsızlık yanlısı bir aktivistin torunu olan Lee Jong-chan, Kim’i sert bir dille eleştirerek onu bağımsızlık savaşçılarını Japon yetkililere ihbar eden Japon yanlısı Koreli ajanlara benzetti.

Eleştirmenler, Yeni Sağ ile bağlantılı kişilerin kilit tarihi görevlere atanmasının, bazı muhafazakarların Japonya ile ilişkilerin geliştirilmesinin önünde engel teşkil eden uzun süreli tarihi anlaşmazlıkları bir kenara bırakma çabalarıyla örtüştüğüne işaret ediyor.

Washington iki komşunun aralarındaki kırgınlıkları bir kenara bırakarak Çin’e karşı üçlü bir savunma ittifakı kurmaları için bastırıyor.

Sungkonghoe Üniversitesi’nde Japon çalışmaları profesörü olan Yang Kee-ho, This Week in Asia’ya verdiği demeçte “Kuzey’den gelen tehditler karşısında tarih revizyonistleri, Japonya ile daha güçlü savunma işbirliğini destekleyen mevcut güvenlik ortamını kendi söylemlerini yaymak için kullanıyorlar” dedi ve ekledi: “Ancak, görüşleri hiçbir zaman genel nüfus tarafından kabul görmeyecek ve girişimleri Japon karşıtı duyguları yeniden alevlendirerek geri tepecektir.”

Kookmin Üniversitesi’nde Japon çalışmaları profesörü olan Lee Won-deog, bu atamalarla ilgili tartışmaların hükümetin Japonya’ya yönelik diplomatik duruşuna yönelik eleştirileri yoğunlaştırdığını belirtti.

Lee, “Bu durum, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri ile güvenlik işbirliğini güçlendirmeye çalışan hükümet için yeni bir zorluk teşkil ediyor ve solcu ve muhalefet partilerine Japonya’ya karşı algılanan hoşgörüsüne saldırmak için cephane sağlıyor” dedi.

En büyük iki muhalefet partisi olan Kore Demokratik Partisi ve Kore’yi Yeniden İnşa Partisi de Kim’in istifasını talep ederek yaklaşan Kurtuluş Günü törenini boykot etme tehdidinde bulundu.

ASYA

Rusya, Çin ve Hindistan’la petrol ticaretinde kripto para birimlerine yöneldi

Yayınlanma

Reuters‘ın haberine göre, Rusya, Batı yaptırımlarını aşmak için Çin ve Hindistan’la yaptığı petrol ticaretinde kripto para birimlerini kullanmaya başladı. Kripto para birimleri, uluslararası ödemelerde yaşanan zorlukları aşmak ve işlemleri hızlandırmak için kullanılıyor. Bu yöntemin henüz küçük bir hacmi kapsadığı belirtilse de, işlem sayısının giderek arttığı ifade ediliyor.

Reuters haber ajansının konuya vakıf dört kaynağa dayandırdığı haberine göre Rusya, Batı yaptırımlarını aşmak amacıyla Çin ve Hindistan ile yaptığı petrol ticaretinde kripto para birimlerini kullanıyor.

Kaynaklar, sistemin işleyişini şu şekilde açıklıyor: Rus petrolünü satın alan Çinli veya Hintli alıcı, aracı bir ticaret şirketine yuan veya rupi cinsinden ödeme yapıyor.

Bu para bir off-shore hesabına aktarılıyor ve ardından Bitcoin, Ethereum veya Tether gibi stabil kripto paralara dönüştürülüyor.

Daha sonra bu kripto paralar başka bir hesaba aktarılıyor ve Rusya’da rubleye çevriliyor.

Reuters‘a konuşan kaynaklar, kripto para birimiyle yapılan işlemlerin henüz Rus petrol ticaretinin küçük bir bölümünü oluşturduğunu belirtiyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), bu ticaretin yıllık değerini 192 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Fakat, bu türden işlemlerin sayısının giderek arttığı vurgulanıyor.

Kaynaklar, Batı yaptırımları kaldırılsa ve Rus petrol şirketlerinin yeniden dolar kullanmasına izin verilse bile, Rusya’nın petrol ticaretinde kripto para birimlerini kullanmaya devam etmesinin muhtemel olduğunu belirtiyor.

Kaynaklara göre, kripto para birimleri, işlemleri daha hızlı gerçekleştirmeye ve uluslararası ödemelerde yaşanan zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olan kullanışlı bir araç.

Geçtiğimiz yıl, Rus emtia şirketlerinin Çin ile ticarette kripto para birimi kullanmaya başladığı ortaya çıkmıştı.

Bloomberg‘in haberine göre, yaptırım uygulanan en az iki büyük metal üreticisi, ödemelerde Amerikan dolarına (USDT) sabitlenmiş stabil kripto paralara geçti. Bu ödemeler, Hong Kong üzerinden gerçekleştiriliyordu.

Ajansa konuşan bir kaynak, Rusya Merkez Bankası’nın şirketlerin sınır ötesi transferlerde kripto para birimlerine başvurmasına izin verdiğini, ancak bu türden işlemlerin kamuoyuna açıklanmamasını tavsiye ettiğini belirtmişti.

Bu gelişmelerin ardından Rusya’da uluslararası ticarette dijital para birimleriyle ödeme yapılmasına izin veren bir yasa kabul edildi.

Moskova ayrıca, yaptırımları aşmak için teknoloji satın alımında Tether ve USDT stabil kripto paralarıyla ödeme yapmıştı.

Geçtiğimiz yıl ABD ve İngiltere, 2022’den beri ABD yaptırımları altında olan ve bu yıl 24 Şubat’tan itibaren AB kısıtlamalarına tabi tutulan Rus kripto para borsası Garantex aracılığıyla USDT ile yapılan 20 milyar doları aşkın işlemi soruşturmaya başladı.

Mart ayı başlarında, borsanın yönetimi faaliyetlerini askıya aldığını ve Rus kullanıcıların kripto para cüzdanlarında bulunan 2,5 milyar rubleden fazla parayı bloke ettiğini duyurdu.

Okumaya Devam Et

ASYA

Bişkek’te tarihi anlaşma: Kırgızistan ve Tacikistan sınır sorununu çözdü

Yayınlanma

Kırgızistan ve Tacikistan devlet başkanları, Emomali Rahmon ve Sadır Caparov, Bişkek’te iki ülke arasındaki idari sınırları belirleyen anlaşmayı imzaladı. 20 yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerin ardından imzalanan anlaşma, iki ülke arasındaki sınır sorunlarına çözüm getiriyor. Anlaşma kapsamında, ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda işbirliğinin artırılması hedefleniyor.

Tacikistan ve Kırgızistan devlet başkanları Emomali Rahmon ve Sadır Caparov, iki ülke arasındaki tartışmalı bölgelerle ilgili 20 yılı aşkın süren müzakerelerin ardından Bişkek’te idari sınırları belirleyen imzaladı.

Tacikistan Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, iki ülke lideri video konferans aracılığıyla iki sınır kontrol noktasının açılışını yaptı.

Rahmon ve Caparov ayrıca, dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerinin daha da güçlendirilmesine yönelik ortak bildiriye imza attı.

Özellikle, iki ülke kara ve hava yolu ulaşımını yeniden başlatmayı planlıyor.

Toplamda, görüşmede ekonomik, ticari, kültürel ve insani alanlarda, tarım alanında işbirliği, ayrıca karayolu inşaatı ve işletilmesi konularında olmak üzere 16 yeni işbirliği belgesi imzalandı.

Müzakereler kapsamında, devlet başkanları başbakanlar başkanlığında bir hükümetler arası konsey kurulması yönünde de karar aldı.

Bu yeni mekanizmanın karşılıklı ticaret hacmini 500 milyon dolara çıkarma hedefi belirlendi.

Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki idari sınırın uzunluğu yaklaşık 980 kilometre.

Aralık 2002’den bu yana sınırın kesin olarak belirlenmesi ve haritaya işlenmesi anlamına gelen sınır belirleme çalışmaları yürütülüyordu.

Çözüme kavuşturulamayan bu sorun nedeniyle, yerel halk ve askeri personel arasında çatışmalar yaşanıyordu.

Özellikle, 14 Eylül 2022’de Kırgızistan-Tacikistan sınırında meydana gelen çatışmada her iki taraftan onlarca kişi hayatını kaybederken, 200’den fazla vatandaş yaralandı.

Daha sonra Bişkek, Tacikistan’ı ülkenin topraklarını ele geçirmeye çalışmakla suçladı.

Tacikistan ise Bişkek’i ağır silahlar kullanarak sınır karakoluna saldırmakla suçladı.

Geçtiğimiz aralık ayında iki ülke anlaşmaya vardı ve ortak devlet sınırının tanımlanmasını tamamen tamamladı.

Bu ay Caparov, ülkelerin sınır belirleme sürecinde tartışmalı sınır bölgelerinde karşılıklı toprak değişiminde bulunduğunu açıkladı.

Caparov, artık bu konuda “nokta konulduğunu, her iki tarafın da çıkarlarının dikkate alındığını” belirtti.

Okumaya Devam Et

ASYA

Japonya Başbakanı Ishiba’nın iktidar milletvekillerine hediye çeki dağıtması tepki çekti

Yayınlanma

Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’nın azınlık hükümeti bütçeyi ve önemli yasa tasarılarını geçirmek için muhalefetin desteğine ihtiyaç duyuyor, ancak açıklamaları tartışma yarattı.

Cuma günü üst meclisin bütçe komitesi toplantısında konuşan Ishiba, “Görüşlerimin sağduyu ile uyumlu olmadığı yönündeki eleştirileri kabul etmek zorundayım. Sebep olduğum güvensizlik ve öfke için içtenlikle özür dilerim” dedi.

Ishiba perşembe günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, kişi başına 100,000 yen (676 $) değerindeki hediye çeklerinin Liberal Demokrat Parti’nin 15 ilk dönem milletvekiline, 3 Mart’ta başbakanın resmi konutunda bir grup yemeği için bir araya gelmelerinden önce dağıtıldığını söyledi. Başbakanın iktidar partisinin yeni vekillerine hediye çeki dağıtması sadece muhalefetin değil, iktidar partisi vekillerinin de tepkisine yol açtı.

Hediye çeki alan bir milletvekilinin ofisi, 3 Mart akşamı toplantıdan önce Ishiba’nın ofisinden bir sekreterin çeki takdim ettiğini ve şöyle dediğini söyledi: “Bu bir hediye. Peşin olarak veriyoruz.” Milletvekilinin ofisi o zamandan beri kuponu iade ettiğini de sözlerine ekledi.

LDP temmuz ayında yapılacak üst meclis -ya da Meclis- seçimlerine hazırlanırken, Ishiba hükümetine yönelik eleştiriler LDP içinde bile giderek artıyor.

LDP’nin üst meclis üyelerinden Hiroshi Yamada cuma günü X’te yazdığı yazıda bunun “başbakanın sorumluluk duygusu ve yetkinliği hakkında soru işaretleri uyandıran çok ciddi bir mesele” olduğunu belirtti.

Bir LDP yöneticisi şunları söyledi: “Bu asla gerçekleşmemeliydi. Kamuoyunda herhangi bir şüphe oluşmasını önlemek çok önemlidir.” Bir başka parti yöneticisi ise “Bu savunulamayacak kadar pervasız bir hareketti” diyerek yakındı.

Eylül 2024’te Ishiba, birçok kişi tarafından merhum Shinzo Abe’nin veliahtı olarak görülen muhafazakar Sanae Takaichi’yi ikinci tur oylamada yenerek LDP başkanı seçildi. Ishiba alt meclis olan Temsilciler Meclisini dağıttı ve kasım ayında genel seçim çağrısında bulundu. İktidardaki LDP-Komeito koalisyonu sandalye kaybetti ve o seçimde çoğunluğu kazanamadı.

Kilit soru, kuponların dağıtımının siyasi faaliyetler için bağış niteliği teşkil edip etmediği. Siyasi Fonların Kontrolü Kanunu, bireylerin siyasi faaliyetlerle ilgili olarak siyasetçilere hediye çekleri de dahil olmak üzere para ve menkul kıymet bağışı yapmasını yasaklıyor.

Ishiba perşembe gecesi resmi konutunda gazetecilere yaptığı açıklamada “Bu siyasi faaliyetlerle ilgili bir bağış değildi” dedi.

Bir siyasi parti başkanı olarak insanları yemeğe davet etmenin siyasi bir faaliyet olmadığı iddiasının kamuoyu tarafından kabul edilip edilmeyeceği sorulduğunda Ishiba, muhabire “Bu neden siyasi bir faaliyet olarak değerlendirilsin ki?” diye sordu. Bir parti lideri olarak “minnettarlığını ifade etmenin” siyasi faaliyetten ayrı olduğunu savundu.

Katılımcıların hiçbirinin Ishiba’nın seçim bölgesinde yaşamadığını ve dolayısıyla Siyasi Fonların Kontrolü Kanunu veya Kamu Görevlileri Seçim Kanunu’nun ihlal edilmediğini vurguladı. Ayrıca hediye çeklerini ilk kez dağıtmadığını da açıkladı.

Nihon Üniversitesi’nde emeritus profesör ve siyasi finansman uzmanı olan Tomoaki Iwai, Nikkei Asia’ya yaptığı açıklamada, 100,000 yenlik kuponların kişisel bir hediye için çok fazla olduğunu belirtti. “Siyasi Fonların Kontrolü Kanunu’nun 21. Maddesinin ihlali olarak değerlendirilebilir” dedi.

Mali raporlarda siyasi kuruluşlar arasında bağış olarak kaydedilmesi halinde bu tür işlemlere izin verilebilse de, Iwai bu örnekte “Genellikle bireysel politikacılara bağış olarak kabul edilir” diye ekledi.

Muhalefetteki Japonya Anayasal Demokrat Partisi lideri Yoshihiko Noda cuma günü yaptığı açıklamada “Bu miktar sosyal standartlara göre çok yüksek” dedi. Noda, Ishiba’nın istifasını talep etmenin “tartışma konusu olmadığını” belirtti, ancak “parlamento tartışması yoluyla kendisinden tam bir açıklama talep edeceğiz” dedi.

İktidar koalisyonu ile birlikte 2025 bütçe tasarısını revize etmek ve alt meclisten geçirmek için çalışan Japonya Yenilik Partisi’nin eş lideri Seiji Maehara, “Bu konuyu, üst mecliste görüşülmekte olan bütçe tasarısına ilişkin oylamaya bağlayıp bağlamamak da dahil olmak üzere parti içinde tartışmak istiyorum” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English