Bizi Takip Edin

AVRUPA

Gürcistan’dan protestolar: Polis müdahalesinde 150 gözaltı

Yayınlanma

Gürcistan’da, hükümetin Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerini askıya alma kararına karşı dördüncü gün üst üste düzenlenen protestolarda on binlerce kişi sokaklara dökülürken, Başbakan Irakli Kobahidze erken seçim çağrılarını geri çevirdi.

Ülke 26 Ekim’de yapılan ve AB yanlısı muhalefetin hileli olduğunu iddia ettiği parlamento seçimlerinden bu yana siyasi çalkantılarla karşı karşıya.

İktidardaki Gürcü Rüyası partisinin zafer kazandığı seçimlere yönelik tepkiler artarken, muhalefet yeni parlamentoyu boykot ediyor. Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ise seçim sonuçlarının iptali için anayasa mahkemesine başvurarak mevcut hükümeti “gayri meşru” ilan etti.

Ekim ayı sonunda yapılan parlamento seçimlerinde iktidardaki Gürcü Rüyası partisi oyların yüzde 53,93’ünü alarak çoğunluğu elde etti. Ancak AB ve ABD, idari kaynakların kullanımı, oy satın alma ve seçmenlere baskı dahil olmak üzere çok sayıda ihlal yaşandığını öne sürerek seçimleri tanımadı.

Öte yandan Gürcistan İçişleri Bakanlığı, protestolar sırasında yaklaşık 150 kişinin gözaltına alındığını duyururken, Gürcistan Genç Avukatlar Derneği bu rakamın 200 olduğunu belirtti.

Gürcistan, AB üyelik müzakerelerini 2028’e kadar askıya aldı

Polis, bazı durumlarda protestoculara sert müdahalede bulunarak plastik mermi ve göz yaşartıcı gaz kullandı.

AFP’ye göre, pazar akşamı parlamento binası önünde AB ve Gürcistan bayrakları sallayan on binlerce kişi toplandı.

Bazı protestocular güvenlik güçlerine havai fişek ve taşlarla saldırırken, diğerleri parlamentonun girişindeki metal kapılara vurdu. Polis tazyikli suyla müdahale etse de kalabalığı dağıtmayı başaramadı.

Muhalefetteki Birleşik Ulusal Hareket’in lideri Levan Habeyişvili, yaklaşık 15 maskeli polis memurunun kendisine saldırdığını ancak protestocuların yardımıyla kurtulduğunu söyledi.

Gürcistan’da ‘seçim hilesi’ iddiaları Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

Yeni seçim taleplerine ret

Muhalefetin erken seçim çağrılarına rağmen Başbakan Kobahidze, yeni bir seçimin yapılmayacağını açıkladı. Bunun yerine, iktidar partisi, büyük ölçüde sembolik bir görev olan cumhurbaşkanlığı için eski futbolcu Mihail Kavelaşvili’yi aday gösterdi.

Ancak Cumhurbaşkanı Zurabişvili, tartışmalı parlamento seçimleri yenilenene kadar görevinden ayrılmayacağını söyledi.

Zurabişvili, kendisini “ülkedeki tek meşru kurum” olarak tanımlarken, Brüksel seçim sonuçlarını tanımadığını ve “ciddi usulsüzlükler” hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini savundu.

Eho Kavkaza‘nın aktardığına göre Zurabişvili, “Ben siyasi sürecin başında olacağım ve sizin cumhurbaşkanınız olarak kalacağım. Meşru bir parlamento yok, dolayısıyla gayri meşru bir parlamento yeni bir cumhurbaşkanı seçemez ve dolayısıyla yemin töreni de olamaz. Benim görevim, yerime meşru bir şekilde birini seçecek meşru bir parlamento oluşana kadar geçerlidir. Sizinleyim ve sizinle olacağım,” ifadelerini kullandı.

Protestolara müdahale Batı’dan tepkilere yol açtı. Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis, Estonya, Letonya ve Litvanya’nın Gürcistan’daki meşru protestoları bastıranlara karşı yaptırım uygulayacağını açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller ise, protestoculara karşı “aşırı güç kullanılmasını” kınadı.

Avrupa Parlamentosu, Gürcistan seçim sonuçlarını tanımadı

AVRUPA

Bundesbank başkanından daha yumuşak borç freni çağrısı

Yayınlanma

Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) Başkanı Joachim Nagel, Avrupa’nın en büyük ekonomisinin “karmaşık” ve “zayıf” bir görünümle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunarak Berlin’i katı harcama kurallarını yumuşatmaya çağırdı. 

Nagel Financial Times’a (FT) verdiği demeçte bir sonraki hükümetin, Almanya’nın karşı karşıya olduğu uzun vadeli iktisadi riskleri ele almak için Berlin’in herhangi bir mali yılda GSYİH’nin yüzde 0,35’inden fazla borçlanmasını yasaklayan anayasal borç freninde reform yapması gerektiğini savundu.

Nagel, savunma harcamalarını artırmak ve ülkenin altyapısını modernize etmek gibi yapısal tehditleri ele almak için daha fazla mali alanın “çok akıllıca bir yaklaşım” olacağını söyledi.

Nagel, mevcut görünümün 21. yüzyılın başındakinden bile “daha karmaşık” olduğunu söyledi. Bankacıya göre o dönemde işsizlik çok daha kötü olsa da, “jeopolitik parçalanma yoktu ve dünya ticareti güçlü bir şekilde büyüyordu.”

Almanya ekonomisi 2021’in ikinci yarısından bu yana gerçek anlamda büyüme göstermedi ve baskın imalat sektörü yüksek enerji maliyetleri ve azalan rekabet gücünün baskısı altında.

Bundesbank bu ayın sonuna kadar büyüme tahminini resmi olarak güncellemeyecek fakat Nagel, 2025 yılının Alman ekonomisi için “bir başka zayıf büyüme yılı” olacağını ve merkez bankasının tahmininin muhtemelen yüzde 0,4 civarında olacağını söyledi.

Nagel, Trump’ın taahhüt ettiği ölçekte kapsamlı gümrük tarifeleri uygulaması halinde büyümenin daha da zayıflayabileceğini söyledi.

Bankacı, “Mevcut tahminlerin üzerine gümrük vergilerindeki büyük artışları koyarsanız, ekonomi genel olarak daha da uzun süre durgunlaşabilir,” dedi ve işgücü piyasasının bile “daha belirgin bir zayıflık gösterebileceğini” ekledi.

Almanya’nın Federal İstihdam Kurumu tarafından tanımlanan mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı yüzde 6,1 ile nispeten düşük kalmaya devam ediyor. Fakat bu seviye kısmen, iyi ücretli imalat işleri pahasına hizmet sektöründe çok sayıda düşük ücretli pozisyon yaratılmasını yansıtıyor.

Nagel, ülkenin krizlerin üstesinden gelebileceğinden hâlâ emin olduğunu söyledi ve “Geçmiş deneyimler gösteriyor ki Almanya acıyı hissettiğinde değişecektir,” dedi.

Almanya’nın nasıl üstesinden gelebileceğine örnek olarak anayasal borç freninin reformuna ilişkin tartışmaları gösteren Nagel, “Yapısal yatırımlar tarafında daha fazla hareket alanı elde etmek için tüketim harcamaları ile yatırımlar arasında bir ayrım yapmayı düşünebiliriz,” diyerek Almanya’nın borcunun GSYİH’ye oranının önemli ölçüde düştüğüne ve AB’nin istikrar ve büyüme paktı kuralları tarafından belirlenen yüzde 60 seviyesine yaklaştığına işaret etti.

Bundesbank ilk olarak 2022 yılında borç freninde reform yapılması için fikirler ortaya atmıştı. Nagel mart ayında yaptığı açıklamada Almanya’nın “belirli dönemlerde” istikrarı tehlikeye atmadan “biraz” daha yüksek açıklar verebileceğini söylemişti.

Nagel, 2009 yılında kabul edilen borç freninin, küresel mali krizin ardından kamu borcunun dramatik bir şekilde artmasının ardından “çok yararlı bir araç” olduğunu kabul ediyor. Örneğin ona göre Avro krizi sırasında, frenin yürürlükte olması “hükümetlerin borç ve açık durumlarını kontrol altına almaları gerektiği” mesajını da verdi.

Avrupa Merkez Bankası’nın yönetim konseyinde oy hakkına sahip olan Bundesbank patronu, 12 Aralık’ta yapılması planlanan bir sonraki faiz kararına ilişkin görüşlerini belirtmekten kaçındı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Starmer: Artık Kiev’i müzakereler için güçlendirmeye odaklanmalıyız

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer pazartesi yaptığı açıklamada ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ı uyararak, Brüksel ve Washington arasında bir seçim yapması yönündeki çağrılara rağmen, AB’ye karşı Amerika’nın yanında yer almayacağını söyedi.

Önemli bir dış politika konuşması yapan Başbakan, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün Britanya’nın Avrupa ya da ABD ile yakınlaşması gerektiği anlamına geldiğini öne sürmenin “tamamen yanlış” olduğunu söyledi.

Bunun yerine her ikisiyle de köprüler kurma sözü veren Başbakan, “Amerikalı dostlarımızla bu transatlantik bağa her zamankinden daha fazla yatırım yapma” ve “Avrupa ile de bağlarımızı yeniden inşa etme” sözü verdi.

Konuşmasında Trump’a da seslenen Başbakan, Ukrayna’yı barış müzakerelerine hazırlamak gerektiğini vurguladı ve Avrupa’yı savunmaya daha fazla harcama yapmaya çağırdı.

Trump’ın geçen ay ABD başkanlık seçimlerinde kazandığı büyük zaferden bu yana Starmer’ın ABD’yi mi yoksa Avrupa’yı mı kucaklaması gerektiği tartışılıyor.

Cumhuriyetçi Parti’nin bazı müttefikleri de bu tartışmaya dahil oldu. Trump’ın üst düzey ekonomi danışmanı Stephen Moore geçen ay yaptığı açıklamada, Birleşik Krallık’ın AB’nin “sosyalist modelini” reddetmesi gerektiğini söylemişti.

Starmer öte yandan da, Trump’ı reddetmesi ve AB ile bağlarını yeniden inşa etmesi için kendi partisi içinden gelen baskılarla karşı karşıya.

Fakat Başbakan pazartesi akşamı Londra’daki “Lord Mayor’s Banquet”te yaptığı konuşmada “ya o ya da bu” seçeneğini reddetti.

İngiliz lider, “İçinde bulunduğumuz bu tehlikeli dönemde, müttefiklerimiz arasında bir seçim yapmamız gerektiği düşüncesi, yani bir şekilde ya Amerika’nın ya da Avrupa’nın yanında yer almamız gerektiği düşüncesi son derece yanlıştır. Bunu tamamen reddediyorum,” dedi.

Britanya’nın ulusal çıkarlarının her ikisiyle de çalışmayı gerektirdiğini savunan Starmer, “Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerimiz yüzyılı aşkın bir süredir güvenliğimizin ve refahımızın temel taşı olmuştur. Bundan asla geri dönmeyeceğiz. Buna özel ilişki dememizin bir sebebi var. Bu ilişki kuru ve tozlu bir anlaşmayla değil, ortak fedakarlıkların mürekkebiyle yazılmıştır,” ifadelerini kullandı.

Avrupa ile de bağlarını yeniden inşa edeceklerini kaydeden İngiliz lider, kendisinden önceki Muhafazakâr hükümetlerin “dünyaya sırtlarını döndüklerini”, “hayati önem taşıyan ilişkileri hafife aldıklarını”, “bazı müttefiklerini ihmal ettiklerini, bazılarını da yüzüstü bıraktıklarını” öne sürdü.

Ukrayna’nın barış görüşmelerine hazırlanmasının zamanının geldiğini savunan Starmer, konuşmasında müttefiklerin artık Kiev’i “müzakereler” için güçlendirmeye odaklanması gerektiğini söyledi.

Starmer, “Ukrayna’yı desteklemeye devam etmeli ve ne kadar sürerse sürsün öz savunmalarını desteklemek için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Ukrayna’yı müzakereler için mümkün olan en güçlü konuma getirmeliyiz ki kendi güvenliklerini, bağımsızlıklarını ve kendi geleceklerini seçme haklarını garanti altına alan adil ve kalıcı bir barışı kendi koşullarında sağlayabilsinler,” dedi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan’da protestolar devam ediyor

Yayınlanma

Gürcistan’da Avrupa Birliği (AB) ile entegrasyonun askıya alınmasına karşı düzenlenen protestolar beşinci gününde devam etti.

Tiflis’te polis, protestoculara karşı tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandı. Kolluk kuvvetleri, göstericileri parlamento binası yakınındaki Rustaveli Caddesi’nde gözaltına aldı.

Paper Kartuli‘nin haberine göre, özel kuvvetler 2 Aralık akşamı protestoları dağıtmaya başladı. Kolluk kuvvetleri kalabalık arasından insanları gözaltına alırken, protestocuların büyük bir kısmı Cumhuriyet Meydanı’na doğru ilerledi. Polis ve özel kuvvetlerin müdahalesine karşılık göstericiler, havai fişeklerle karşılık verdi.

Öte yandan News Georgia‘nın aktardığına göre, çevik kuvvet birimleriyle yaşanan çatışmalarda birkaç kişi yaralandı. Güvenlik güçleri, parlamentoya çıkan paralel sokakları da kapattı.

Gürcistan İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Rustaveli Caddesi’nde devam eden eylemler barışçıl gösteri çerçevesinin dışına çıkmıştır. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı, parlamento çevresindeki bölgeyi boşaltmak için yasal çerçevede özel tedbirler uygulayacaktır.”

Daha önce Gürcistan parlamentosunu gayri meşru ilan eden ve cumhurbaşkanlığı görevinden istifa etmeyi reddeden Salome Zurabişvili, hükümet karşıtı protestolara destek çağrısında bulundu.

Zurabişvili, sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda, “Üniversitelerden sonra şimdi Gürcistan genelindeki protestolara destek verme sırası okullarda,” ifadelerini kullandı.

Protestolar, iktidardaki Gürcü Rüyası partisinin ekim ayı sonunda parlamento seçimlerini kazanmasının ardından başladı.

Oylama sonuçlarının bir kısmı kamuoyunda tepkiyle karşılandı ve seçimlerde hile yapıldığı iddiaları gündeme geldi.

Geçen hafta Başbakan İrakli Kobahidze’nin, AB ile Gürcistan’ın entegrasyonuna yönelik müzakerelerin 2028 yılına kadar erteleneceğini açıklaması üzerine, halktaki hoşnutsuzluk daha da arttı.

Tiflis, Batum, Kutaisi gibi şehirlerde geniş çaplı protestolar düzenlenirken, protestolar sırasında sert polis müdahaleleri yaşandı.

Protestoların devam ettiği sırada, Gürcistan’ın yurt dışındaki beş büyükelçisi istifa etti. 135’ten fazla diplomat, hükümetin Avrupa entegrasyon müzakerelerini erteleme kararını kınayan bir bildiri imzaladı.

Merkez Bankası, Eğitim Bakanlığı, Tiflis Belediyesi ve Anayasa Mahkemesi çalışanlarından da benzer eleştiriler geldi. Ayrıca ülkedeki bazı üniversiteler, Avrupa entegrasyonunun reddedilmesine karşı greve giderek dersleri durdurdu.

Litvanya, Letonya ve Estonya, Gürcistan hükümeti yetkililerine yaptırım kararı aldı. Bu yaptırımların, aralarında milyarder ve eski Başbakan Bidzina İvanişvili’nin de bulunduğu bazı üst düzey isimleri kapsadığı belirtildi.

Estonya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, bu kısıtlamaların “Gürcistan’ın kendi kendini ilan eden hükümetinin liderliğine” yönelik olduğu ve Avrupa Birliği ile ABD için örnek teşkil etmesi gerektiği ifade edildi.

Gürcistan’dan protestolar: Polis müdahalesinde 150 gözaltı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English