Asya
Hindistan, Rusya yerine ABD’den petrol almaya başladı

Hindistan, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Rus petrolüne yönelik yaptırımlarının ardından, Rus petrolünün yerini almak üzere ABD’den petrol alımını önemli ölçüde artırdı. Şubat ayında ABD’den yapılan petrol ithalatı günlük 357 bin varile ulaşarak son iki yılın rekorunu kırdı.
Hindistan, eski ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Rus petrolüne uyguladığı son yaptırımlar nedeniyle Rus petrolünün yerini almak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) petrol alımını kayda değer ölçüde artırdı.
The Economic Times‘ın Kpler veri analiz şirketinin tanker taşımacılığı istatistiklerine dayandırdığı haberine göre, Hindistan’ın ABD’den petrol ithalatı şubat ayında günlük 357 bin varile ulaşarak son iki yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Şubat 2024’e kıyasla, ABD’den Hindistan’a olan petrol akışı yüzde 60 arttı; bu da günlük 136 bin varil daha fazla petrol anlamına geliyor.
Diğer yandan Vortexa kıdemli analisti Rohit Rathod, “Hint rafinerileri, özellikle hafif petrol olmak üzere tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışıyor. Rus tankerlerine uygulanan son yaptırımlar, Hintli alıcıları alternatifler aramaya zorladı,” dedi.
Ocak ayında ABD, Moskova’nn Batı’nın uyguladığı kısıtlamaları aşarak petrol taşımak için oluşturduğu “gölge filoya “ait 180’den fazla gemiyi yaptırım listesine almıştı.
Önceki yaptırımlarla birlikte, kara listedeki tanker sayısı 270’i aştı. S&P Global’in tahminlerine göre, bu tankerler Rusya’nın petrol ihracatının üçte birini, yani Çin’e günlük yaklaşık 1 milyon varil ve Hindistan’a yaklaşık 500 bin varil petrol taşıyordu.
Bu durum, Rusya’ya yıllık yaklaşık 40 milyar dolar gelir sağlayan Rusya-Hindistan petrol ticaretini olumsuz etkiledi. Şubat ayında petrol sevkiyatı günlük 1,4 milyon varile düşerek son iki yılın en düşük seviyesine geriledi.
Ocak ayına göre hacimler yüzde 14 azalırken, yaz aylarındaki zirveye göre ise üçte birden fazla düşüş yaşandı.
Yaptırımlar Hindistan’ı alternatif arayışına itti
Reuters‘a konuşan kaynaklar, Hintli petrol alıcılarının, işlemler hangi para birimiyle yapılırsa yapılsın, hatta Hint rupisiyle bile, yaptırım uygulanan tankerlerle çalışmayı reddettiğini belirtti. Yeni Delhi ile anlaşma girişimi ise başarısızlıkla sonuçlandı.
Rusya’nın önde gelen deniz taşımacılığı şirketi Sovcomflot’un yöneticisi İgor Tonkovidov Hintli yetkililerle görüşmek üzere Hindistan’a gitse de, rafineri temsilcileri Hindistan Petrol Bakanlığı Sekreteri Pankaj Jain’in daha önce dile getirdiği pozisyonu yineledi: Hint rafinerileri yalnızca yaptırım uygulanmayan tankerlerle taşınan petrolü kabul edecek.
Jain, “Bana gereksinimlerime uygun olanı teslim etmek tedarikçinin sorumluluğunda,” diye ekledi.
ABD petrolünün yanı sıra Hindistan, Orta Doğu ve Afrika’dan da alımlarını artırıyor.
Suudi Arabistan’dan yapılan ithalat şubat ayında günlük 744 bin varile ulaşarak son üç ayda yüzde 20 arttı.
Hint rafinerileri Irak’tan günlük 1,2 milyon varil petrol satın aldı; bu da kasım ayına göre üçte bir oranında bir artış anlamına geliyor.
ABD ile ticaret hedefi 25 milyar dolar
Bunun yanı sıra ülke Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Vikram Misri, şubat ayında Başbakan Narendra Modi’nin ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmenin ardından, Hindistan’ın ABD’den petrol alımını yıllık 25 milyar dolara çıkarmayı hedeflediğini söyledi.
Geçtiğimiz yıl Hint rafinerileri ABD’den 15 milyar dolar değerinde petrol ithal etti.
Misri’ye göre, alımlardaki artış, Hindistan’ın gümrük vergilerinden kaçınmasını sağlayacak bir anlaşma kapsamında gerçekleşebilir.
Asya
Çin ve Vietnam, Xi Jinping’in ziyareti sırasında 45 anlaşma imzaladı

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping pazartesi günü Vietnam’a gitti ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından sarsılan çok taraflı ticaret sistemini savunma çağrısında bulundu. Çin ve Vietnam , Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in devlet ziyareti sırasında aralarında demiryolu bağlantılarının da bulunduğu 45 işbirliği anlaşması imzaladı.
Xi, ziyareti öncesinde Vietnam Komünist Partisi’nin resmi gazetesi Nhan Dan’da yayınlanan bir makalede “Ticaret savaşlarının ve gümrük tarifesi savaşlarının kazananı yoktur ve korumacılığın çıkış yolu yoktur” diye yazdı.
“Çok taraflı ticaret sistemini kararlılıkla savunmalı, küresel üretim ve tedarik zincirlerinin istikrarını kararlılıkla korumalı ve açık ve işbirliğine dayalı bir uluslararası ortamı kararlılıkla sürdürmeliyiz” dedi.
Xi havaalanında ekim ayında göreve gelen Vietnam Devlet Başkanı Luong Cuong tarafından karşılandı. Bir devlet başkanının yabancı bir VIP’yi havaalanında karşılaması nadir görülen bir durumdur. Bu üst düzey havaalanı resepsiyonları genellikle Trump’ın 2017 ve 2019’daki ziyaretlerinde olduğu gibi hükümet bakanları veya üst düzey parti üyeleri tarafından verilir.
Başka hiçbir üst düzey Çinli lider Vietnam’ı Xi kadar sık ziyaret etmedi. Xi’nin bu ülkeye yaptığı gezi, 18 aydan kısa bir süre içinde gerçekleştirdiği ikinci ziyaret.
Xi, bu yılki ilk yurtdışı turu olan mevcut Güneydoğu Asya gezisi sırasında Malezya ve Kamboçya’ya da gidecek.
Pazartesi günü imzalanan 45 anlaşma arasında iki taraf tedarik zincirinde işbirliği yapma konusunda anlaştı. Belgede “İki ülke arasında üretim zincirleri ve tedarik zincirlerinde işbirliği potansiyeli muazzamdır ve iki ülkenin ve halklarının temel çıkarlarıyla uyumlu parlak beklentilere sahiptir” denildi.
Çin lideri, Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam ile bir araya geldi ve “Geçtiğimiz 75 yıl boyunca, uluslararası durum nasıl gelişirse gelişsin, iki taraf her zaman birbirini destekledi” dedi.
Xi, “Değişken bir uluslararası durumla karşı karşıya kalan Çin ve Vietnam, ısrarla barışçıl kalkınmayı sürdürdü ve dostane işbirliğini derinleştirerek dünyaya değerli bir istikrar ve kesinlik getirdi” diye ekledi.
Yerel göre liderler iki ülke arasında demiryollarının geliştirilmesi için bir komite kurulması ve bu alandaki işbirliğinin artırılması konusunda mutabık kaldılar.
En büyük ticaret ortağı
Çin, 1950 yılında komünist Vietnam ile resmi olarak diplomatik ilişki kuran ilk ülke oldu.
Çin aynı zamanda, Vietnam’ın en büyük ticaret ortağı ve Vietnam da Çin’in Güneydoğu Asya’daki en büyük ticaret ortağı.
İki ülke arasındaki ticaret geçen yıl 260 milyar dolara ulaştı.
ABD ile ticaret savaşı hızlandıkça, Çin’deki üreticiler gümrük vergilerinden kaçınmak için Vietnam da dahil olmak üzere diğer ülkelere yatırım yaptı.
2025’in ilk çeyreğinde Çin, 1,2 milyar dolarla Vietnam’da yeni kaydedilen doğrudan yatırımların en büyük ikinci kaynağı oldu. Çinliler geçen yılın tamamında 2,8 milyar dolar kaydetmişti. Çin, küresel tedarik zinciri için hammadde sağlamada çok önemli bir rol oynamaktadır. Vietnam bölgesel bir üretim merkezi haline geldikçe, Çin hammaddelerine olan bağımlılığı artmıştır. Çin, Vietnam’ın en büyük ithalat kaynağı konumunda.
Xi ayrıca üretim ve tedarik zincirlerinde işbirliğinin güçlendirilmesi ve Vietnam ile 5G ve yapay zeka işbirliğinin genişletilmesi çağrısında bulundu.
COMAC Yönetim Kurulu Başkanı He Dongfeng ile ayrı bir görüşme yapan Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh, Çinli uçak üreticisini Vietnam’da uçak garanti, bakım ve onarım merkezlerine yatırım yapmaya çağırdı. Ayrıca uçak satın alma ve kiralama konularında da işbirliği talebinde bulundu.
İhracat odaklı Vietnam, Trump’ın ticaret savaşını tırmandırdığı bir dönemde riskleri çeşitlendirmek için Çin’e tarımsal ve diğer sevkiyatları artırmaya çalışıyor. ABD, Vietnam’ın en büyük ihracat pazarı konumunda.
Çin Komünist Partisi’nin yayın organı People’s Daily’de bir makale kaleme alan To Lam, iki ülke ve taraflar arasındaki kapsamlı ilişki için güven, samimiyet ve karşılıklı anlayışa atıfta bulundu. Çin %145’lik ABD gümrük vergisi oranıyla karşı karşıyayken, Vietnam Trump yönetimi tarafından uygulanan %46’lık gümrük vergisinin düşürülmesi için müzakereler yürütüyor.
Asya
Görevden alınan eski Güney Kore Devlet Başkanı Yoon ‘ayaklanma’ suçlamasıyla yargılanıyor

Görevden alınan eski Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol pazartesi günü ayaklanma suçlamasıyla yargılandığı ilk davada kendini savundu. Aralık ayındaki sıkıyönetim ilan etme girişiminin ayaklanma anlamına gelmediğini söyledi.
Yoon, davanın görüldüğü Seul Merkez Bölge Mahkemesi’ne siyah bir güvenlik aracıyla geldi ve basına yakalanmamak için yeraltı otoparkından giriş yaptı. İlk duruşma sabah saat 10’dan kısa bir süre önce başladı, mahkeme kararı uyarınca basının fotoğraf ve video çekmesine izin verilmedi.
Eski bir başsavcı olan Yoon, 3 Aralık’ta Ulusal Meclis’e asker göndererek kısa süreli sıkıyönetim ilan etmesi nedeniyle bir ayaklanmaya öncülük etmekle suçlanıyor. Yoon, muhalefetin çoğunluğundaki Meclisin işlemez hale geldiğini ve Kuzey Kore ile işbirliği yaptığını savunmuş, milletvekillerine karşı meclise asker ve polis göndermişti. Ancak hem muhalefet hem iktidar partisinden vekillerin hem de halkın yoğun tepkisi sonrası sona erdirilen başarısız sıkıyönetim, ülke genelinde aylar süren bir siyasi krize yol açmıştı.
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon, günler sonra Ulusal Meclis tarafından görevden alındı ve Anayasa Mahkemesi’nin oybirliğiyle görevden alınmasını onaylamasının ardından 4 Nisan’da tamamen azledildi.
Savcılığın suçlamalarının bir özetini sunmasının ardından Yoon, “İddianame sadece 3 Aralık saat 22:30 ile gece 2-3 arasında birkaç saat boyunca yaşananlara ilişkin soruşturmanın ayrıntılarını listeliyor” dedi.
“Sadece birkaç saat süren ve Ulusal Meclis’in kaldırma talebinin kabul edilmesi üzerine şiddet içermeyen bir şekilde derhal kaldırılan bir olayın çıktısı gibi görünen bir iddianameye dayanarak ayaklanma davası açmak hukuki ilkelere aykırıdır” diye ekledi.
Ancak savcılık, Yoon’un devlet işleriyle ilgili görüşlerine ve sıkıyönetim ilanından önceki hazırlıklarına atıfta bulunarak, “Anayasa’yı yıkmak” amacıyla “isyan başlatma” niyetinde olduğunu iddia etti.
Güney Kore anayasasında ayaklanma suçunun cezası, ömür boyu hapisten ölüm cezasına kadar uzanabiliyor. Ancak Güney Kore, uzun yıllardır idam cezasını fiilen uygulamıyor.
Bugün hala devam eden duruşmada iki askeri yetkili tanık olarak sorgulanacak.
Yoon’un serüveni
Ülkenin en yüksek makamına gelmeden önce 1994 yılında savcı olarak kariyerine başlayan Yoon, Park’ın yolsuzluk skandalıyla ilgili bir soruşturma ekibine liderlik ederek yükseldi ve nihayetinde Park’ın görevden alınmasına ve ardından hapse atılmasına neden oldu.
2019 yılında dönemin Devlet Başkanı Moon Jae-in tarafından ülkenin en üst düzey savcısı olarak atandı ancak eski Adalet Bakanı Cho Kuk’un aile üyelerine yönelik soruşturmaları yürüttüğü için yönetimle çatıştı.
Moon yönetiminin artan baskısı karşısında 2021 yılında görevinden istifa eden Yoon, kısa bir süre sonra siyasete girdi ve 2022 yılında muhafazakâr Halkın Gücü Partisi’nin adayı olarak başkanlık seçimlerini kazandı.
Yoon’un dönemi, ana muhalefetteki Demokrat Parti’nin hakim olduğu Ulusal Meclis ile çatışmalarla geçti. Yoon, Ulusal Meclis tarafından kabul edilen 25 yasa tasarısına karşı başkanlık veto yetkisini kullandı.
DP ile yaşanan gerilim aralık ayı başlarında ana muhalefetin ülkenin en üst düzey denetçisini ve üst düzey bir savcıyı görevden almak için önergeler sunması ve Yoon’un 3 Aralık’ta sıkıyönetim ilan etmesiyle had safhaya ulaştı ve nihayetinde Yoon’un düşüşüne neden oldu.
Asya
Japonya Başbakanı uyardı: ABD’nin tarifeleri küresel ekonomik düzeni bozma potansiyeline sahip

Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba pazartesi günü yaptığı açıklamada ABD’nin gümrük vergilerinin küresel ekonomik düzeni bozma potansiyeline sahip olduğu uyarısında bulundu. Ancak Japonya’nın, iki ülkenin ticaretten ulusal güvenliğe kadar çeşitli konularda nasıl işbirliği yapabileceği konusunda ABD ile ortak bir zemin arayacağını da vurguladı.
Ishiba parlamentoda yaptığı konuşmada “ABD ile müzakere ederken Trump’ın görüşlerinin ardında yatan mantığı ve duygusal unsurları anlamamız gerekiyor” dedi.
“Şu ana kadar yaşananların küresel ekonomik düzeni bozma potansiyeline sahip olduğunun tamamen farkındayım” dedi.
Japonya Başbakanı Ishiba ayrıca hükümetin şu anda bir ek bütçe çıkarmayı düşünmediğini, ancak ABD gümrük vergilerinden kaynaklanan ekonomik darbeyi hafifletmek için zamanında harekete geçmeye hazır olduğunu söyledi. Ishiba daha önce de, Trump’ın gümrük vergilerinin etkilerini Japonya için ‘ulusal kriz’ olarak adlandırmıştı. Ishiba, “Bunu ulusal bir kriz olarak adlandırmalıyız. Hükümet, tüm ülkeyi kapsayan bu krize yanıt vermek için elinden geleni yapacaktır” ifadeleri kullanmıştı.
Söz konusu açıklamalar, perşembe günü gümrük tarifeleri ve tarife dışı engellerden döviz kurlarına kadar çeşitli konuları kapsaması beklenen ikili ticaret görüşmelerinin başlamasından önce geldi.
Trump pazar günü yaptığı açıklamada, gümrük tarifelerine ilişkin son açıklamasında, ithal yarı iletkenlere uygulanacak gümrük vergisi oranını önümüzdeki hafta içinde açıklayacağını söyledi.
Japonya’nın ABD ile ticaret görüşmelerindeki en üst düzey müzakerecisi olan Ekonomi Bakanı Ryosei Akazawa, döviz kurlarına ilişkin herhangi bir tartışmanın Japonya Maliye Bakanı Katsunobu Kato ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent arasında yapılacağını söyledi.
Kato aynı parlamento oturumunda yaptığı konuşmada “Her iki ülke de aşırı piyasa oynaklığının ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olacağı görüşünü paylaşıyor” dedi.
Trump’ın gümrük vergilerinin Japon ekonomisine ağır bir darbe vurması bekleniyor. Ishiba’nın vereceği başarısız bir yanıt, partisini bu yaz yapılacak üst meclis seçimlerine götürürken başbakan için bir sorumluluk haline gelebilir.
Başbakan Ishiba’nın kabinesi LDP içinde zaten sallantıdaydı ve düşük onay oranlarından mustaripti. Hükümeti, ülke içinde etkilenen endüstrileri müzakere sonucuna uymaya ikna etmek ve yardım önlemleri hazırlamak gibi zor bir görevle karşı karşıya.
-
Avrupa2 hafta önce
Almanya’daki Porsche fabrikaları tank üretmeye başlayacak
-
Görüş2 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 3
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan’ın Trump stratejisi işe yarıyor mu?
-
Dünya Basını2 hafta önce
‘Sonluluklar’ kapitalizmi: Ne savaş, ne barış
-
Ortadoğu2 hafta önce
İsrail’den Türkiye’ye “bombalı” mesaj
-
Görüş1 hafta önce
Yemen’de 48 saatlik Husi karargâhı ziyareti…
-
Dünya Basını2 hafta önce
HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor
-
Görüş1 hafta önce
Sosyalizmin yeni dünya-sistemindeki yeri – 4