Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İran kamuoyunda Laricani-Celili tartışması

Yayınlanma

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 19 Mayıs’ta helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından 28 Haziran’da yapılacağı açıklanan cumhurbaşkanlığı seçimleri için 25’ten fazla aday başvuru yaptı. Adaylık başvurusu yapan kişilerin seçime katılmak için “ehliyet” sahibi olup olmadıklarına Anayasayı Koruyucular Konseyine bağlı bir heyet karar verecek ve yarışa katılacak isimler 11 Haziran’da resmen duyurulacak.

Resmi takvim işlerken İran kamuoyunda muhafazakâr-reformist tartışması daha çok iki aday üzerinden dönüyor. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, kamuoyunda yürütülen tartışmalara ve olası senaryolara mercek tutuyor:

***

İran’daki erken seçimlere siyasi yelpazenin dört bir yanından adaylar katılıyor

İran’da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışmak üzere siyasi yelpazenin farklı kesimlerinden yüksek profilli isimler adaylık başvurusu yaptı. Ancak özellikle iki siyasetçi, rakip kampların hararetli eleştirilerinin hedefi haline geldi.

Ilımlı ve reform yanlısı sesler, cumhurbaşkanı olarak İran’ı dünyaya daha da kapatacağını söyleyerek muhafazakâr Said Celili’ye saldırıyor. Öte yandan muhafazakâr medya, ılımlı eski meclis başkanı Ali Laricani’nin sicilini sorguluyor ve onu kampanya sloganıyla merhum Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’ye (2021-24) saygısızlık etmekle suçluyor.

Bu arada adaylık için son başvuru tarihi yaklaşırken gözler görevdeki Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dördüncü kez cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına çevrilmiş durumda.

Resmi IRNA haber ajansının başvuruda bulunan adaylar listesine göre adayların büyük çoğunluğunu muhafazakârlar ve şahinler oluştursa da reform yanlısı önde gelen isimler de kayıt yaptırdı.

Şahin kanattan eski nükleer baş müzakereci Celili, beş günlük kayıt süresinin ilk günü olan 30 Mayıs’ta adaylık için başvurdu.

  • Celili’nin adaylığı ilk olarak, 2007-13 yılları arasında Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi sekreteri olarak görev yaptığı dönemde İran’da yasaklanan Twitter/X platformunda duyuruldu. Celili’nin halen konsey üyesi olduğu, ancak dini liderin kişisel temsilcisi olarak görev yaptığı belirtiliyor.
  • Celili’ye atfedilen X hesabının aktif olmasına rağmen, İran medyası 1 Haziran’da Celili’nin tek resmi hesabının İran sosyal medya platformlarında olduğunu bildirdi. Haberlerde X hesabının “Celili’nin destekçilerinden biri” tarafından yönetildiği iddia edildi.
  • X’te kullanıcılar, Celili’nin hesabının web sitesinde yayınlanmadan önce sürekli olarak içerik yayınladığına dikkat çekerek bunun hesabın Celili’ye ait olduğunu söylediler.

Celili’nin İran siyasetindeki yakın vadeli beklentilerine gelince, son Cumhurbaşkanı Reisi’nin hükümetinde bir miktar desteğe sahip olduğu görülüyor.

  • İstifa etmeden önce Reisi’nin (2021-23) ekonomi işlerinden sorumlu yardımcısı olarak görev yapan ve daha sonra cumhurbaşkanının danışmanı olan Muhsin Rızai, 31 Mayıs’ta birkaç üst düzey hükümet yetkilisinin Celili ile görüştüğünü belirtti.
  • Rızai, Celili ile görüşen yetkililer arasında Cumhurbaşkanı Vekili Muhammed Muhbir, Yol ve Şehir Planlama Bakanı Mehrdad Bezrpaş, Kültür ve İslami Rehberlik Bakanı Muhammed Mehdi İsmaili, Tahran Belediye Başkanı ve Reisi’nin danışmanı Alireza Zakani ve Reisi’nin yardımcısı Emir Hüseyin Gazizade Haşimi’nin bulunduğunu söyledi.
  • Ertesi gün İsmaili ve Zakani de cumhurbaşkanlığı adaylığı için başvuru yaptı. Reform yanlısı Entekhab internet sitesi 2 Haziran’da İsmaili’nin Celili’yi “korumak” için yarışa dahil olduğunu iddia etti ki bu, Zakani’nin 2021 seçimlerinde Reisi için oynamakla suçlandığı rolün aynısıydı.

Bu arada eski Meclis Başkanı Ali Laricani (2008-20) de 31 Mayıs’ta, X’te aday olacağını ima ettikten bir gün sonra, adaylık başvurusunda bulundu.

  • Laricani, X’te yaptığı bir paylaşımda “yükselmek” ya da “irtifa kazanmak” olarak da çevrilebilecek ana kampanya sloganlarından birini açıkladı.
  • Merhum cumhurbaşkanının destekçileri Laricani’yi, 19 Mayıs’ta helikopter kazasında hayatını kaybeden Reisi’ye saygısızlık etmekle suçladı.
  • Şahin görüşlü Kayhan gazetesi 31 Mayıs’ta Laricani’nin Batılı ülkelerin “tuzağına” düşmeye eğilimli olduğunu, örneğin 2015 nükleer anlaşmasının onaylanmasını meclis başkanı olarak denetlediğini iddia etti.
  • Kendini savunan Laricani 31 Mayıs’ta X’e yazdığı mesajda “çekişmelerin üstesinden gelmemiz gerektiğini” söyledi. Ayrıca Reisi’yi övdü ve merhum cumhurbaşkanının adını ve itibarını “kötüye kullananları” eleştirdi.

Siyasi kamplar arasındaki sözlü atışmaların yanı sıra Celili ve Laricani 31 Mayıs’ta X kanalında da kısa bir süre karşılıklı atıştılar.

  • Celili, Laricani’nin adını açıkça anmadan eski meclis başkanının yolsuzlukla mücadele konusundaki sicilini sorguladı.
  • Buna cevaben Laricani, ChatGPT adlı yapay zekâ programından, meclis başkanlığı sırasında yolsuzlukla mücadele için parlamentodan hangi yasaların geçtiğini listelemesini istediğini söyledi. Verdiği yanıtın ekran görüntülerini yayınlamaya devam etti.

Bağlam/analiz: Reisi 19 Mayıs’ta İran’ın kuzeybatısında meydana gelen bir helikopter kazasında Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile birlikte hayatını kaybetti. Olay, İran anayasası uyarınca 50 gün içinde erken seçime gidilmesini zorunlu kıldı.

Eski bir Devrim Muhafızları komutanı ve devlet yayın kuruluşunun şahin başkanı (1994-2004) olan Laricani yavaş yavaş siyasetin merkezine doğru kaymaya başladı. Ilımlı Hasan Ruhani’nin cumhurbaşkanlığı döneminde (2013-21) reform yanlısı hükümetin kilit müttefiklerinden biri haline geldi ve muhafazakâr kesimin tepkisini çekti.

  • Laricani nüfuzlu bir ailenin üyesi. Kardeşi Sadık Amuli Laricani’nin başyargıç olarak görev yaptığı 2009-2019 yılları arasında aile, hükümetin üç kolundan ikisini kontrol etti.
  • Eski meclis başkanı, İran ile altı büyük dünya gücü arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın parlamento tarafından hızla onaylanmasını sağlamıştı. Laricani o zamandan bu yana anlaşmaya karşı çıkan şahinlerin sık sık hedefi haline geldi.

Dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmesi ve tüm yaptırımları yeniden uygulamaya koymasının ardından Ruhani yönetimi giderek zayıfladı.

  • Muhafazakârlar nüfuzlarını artırırken, Laricani 2021 cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Ruhani’nin olası halefi ve Reisi’nin en büyük rakibi olarak görülüyordu.
  • Ancak, çoğu siyasi gözlemci için şok etkisi yaratan bir kararla Laricani 2021’de Muhafız Konseyi tarafından adaylıktan men edildi. Neredeyse tüm diğer reform yanlısı adayların da diskalifiye edilmesi, İran tarihinin en düşük katılımlı cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşti.
  • Reisi’nin ölümünün ardından siyasi alanda olası bir açılıma dair işaretlerin ortasında, Tahran’daki üst düzey bir siyasi kaynak geçen günlerde Amwaj.media’ya yaptığı açıklamada Laricani’nin adaylık konusunu görüşmek üzere Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney ile bir araya geldiğini söyledi.

Celili ise halen Hamaney’in Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’ndeki temsilcisi olarak görev yapıyor. Ayrıca, İran’ın baş diplomatının 19 Mayıs’taki ölümünün ardından, öğrencisi Ali Bakıri Kani dışişleri bakanlığına vekâleten atandı.

  • 2013’ten beri İran Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Üyesi üyesi olan Celili, 2007-13 yılları arasında Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri olarak görev yaptığı dönemde İran’ın en üst düzey nükleer müzakerecisiydi. Bu dönemde nükleer konuda hiçbir ilerleme kaydedilemedi.
  • Celili, son yıllarda mevcut yönetime “yardım etmek” için bir “gölge hükümet” yönettiği konusunda ısrar ediyor.

Adayların cumhurbaşkanlığı adaylığı için kayıt yaptırmaları için belirlenen süre bugün sona eriyor.

  • Üyeleri doğrudan ya da dolaylı olarak Hamaney tarafından atanan ve muhafazakarların ağırlıkta olduğu Muhafız Konseyi, adayları inceleyecek ve nihai listeyi 10 Haziran’da İçişleri Bakanlığı’na sunacak.
  • İçişleri Bakanlığı ertesi gün kesinleşmiş listeyi yayınlayacak ve onaylanan adayların kampanya için 15 günleri olacak.
  • Seçimler 28 Haziran’da yapılacak ve tek bir adayın en fazla oyu alamaması halinde ikinci tur seçimleri 5 Temmuz’da yapılacak.

Öngörü: Muhafız Konseyi 2020’den bu yana önemli ılımlı ve reform yanlısı siyasetçileri ulusal seçimlere katılmaktan men ederek seçime katılımın rekor düzeyde düşük olmasına katkıda bulundu.

  • Önde gelen ılımlıların ve reformistlerin seçimlere katılmasına izin verilmesi, Hamaney’in seçmen katılımını artırmak ve İslam Cumhuriyeti’nin meşruiyeti üzerindeki soru işaretlerini gidermek için siyasi süreci açmaya karar verdiğini gösterecektir.
  • Ancak dört yıldır tek taraflı yarışlara şahit olan pek çok İranlı, sandık yoluyla değişim beklentisi konusunda daha da hayal kırıklığına uğramış durumda. Bu nedenle, siyasi alanın açılmasının seçmen katılımında anlamlı bir artışa yol açması kesin değil.
  • Aday başvurusu için son tarih yaklaşırken gözler görevdeki Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’ın dördüncü kez cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına çevrilmiş durumda. Laricani ve Kalibaf’ı karşı karşıya getirecek bir yarış, özellikle de başka muhafazakârların da adaylıklarının kesinleşmesi halinde, hararetli bir ikinci tura kalabilir.

ORTADOĞU

Netanyahu’dan ABD’ye “ters köşe”

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD ve Fransa’nın öncülük ettiği Lübnan’da ateşkes önerisinin formüle edilmesinde rol aldı ancak koalisyon ortaklarından gelen tehditler üzerine bu öneriye karşı çıktı. Benzer bir durum ABD Başkanı Joe Biden’ın Gazze’deki ateşkes önerisinde de yaşanmıştı. Netanyahu Biden’ın dünyaya duyurduğu önerinin hazırlanmasında rol oynamış ancak Biden bu öneriyi kamuoyuna açıkladıktan sonra geri adım atmıştı.

ABD ve Fransa’nın girişimiyle 10 ülkenin ve Avrupa Birliği’nin (AB) imza koyduğu ortak bir açıklamayla Lübnan’da üç haftalık geçici bir ateşkes çağrısı yapıldı. Aynı saatlerde İsrail basını Netanyahu’nun bu girişime sıcak baktığı hatta olumlu karşılık verdiğini ve Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’ı müzakereleri yürütmekle görevlendirdiği basına sızdı. Netanyahu resmi bir açıklama yapmamasına rağmen aşırı sağcı koalisyon ortaklarının yanı sıra kendi partisi ve muhalefet ateşkes girişimine sert tepki gösterdi. Koalisyon ortakları her anlaşmazlıkta olduğu gibi Netanyahu’yu yine hükümeti düşürmekle tehdit etti.

Kısa bir süre sonra açıklama yayınlayan Başbakanlık Ofisi, Netanyahu’nun ABD ile Fransa’nın Lübnan’da geçici ateşkes çağrısına yanıt vermediğini ve “İsrail ordusuna tüm gücüyle kuzeyde saldırılarına devam etmesi talimatı verdiğini” açıkladı.

İsrail’den ateşkes iddiasına yalanlama

Konuyla ilgili İsrail’in Walla haber sitesinde, sürecin nasıl geliştiğine ilişkin bilgilere yer verildi.

Adı açıklanmayan ABD’li ve İsrailli yetkililere dayandırılan habere göre, Netanyahu ve ona yakın isimler ateşkes önerisinin formüle edilmesinde doğrudan rol aldı.

ABD ve Fransa’nın girişimleriyle hazırlanan önerinin basına yansıması üzerine İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich Hizbullah ile ateşkese karşı oldukları ve Netanyahu’nun kabul etmesi halinde hükümetten çekilecekleri tehdidinde bulundu. Bunun üzerine Netanyahu, öneriden geri adım atarak Hizbullah’a yönelik saldırılara devam edecekleri mesajını verdi.

Beyaz Saray: İsrail’in haberi vardı ve tavrı olumluydu

Bu açıklama üzerine Beyaz Saray, ateşkes önerisinin hazırlanmasında Netanyahu’nun rol aldığını “eğer İsrail’den olumlu dönüş almasalardı ortak açıklamayı bu şekilde yayımlamayacaklarını” söyleyerek ima etti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, telekonferans yoluyla düzenlediği basın brifinginde ortak ateşkes çağrısı açıklamasından önce İsrail’in bundan haberi ve bilgisinin olduğunu vurguladı.

Kirby, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ateşkes anlaşması önerisine sıcak bakmadığı ve Lübnan’a yönelik saldırılara devam edeceklerini beyan eden açıklamalarının, dünkü ortak açıklamanın tam zıddı olup olmadığı yönündeki birçok soruya net yanıtlar vermekten kaçındı.

“Tek söyleyebileceğim şey, İsrailli dostlarımızla bu görüşmeler ortak açıklamadan önce de yapıldı, bugün de devam ediyor” şeklinde konuşan Kirby, Netanyahu’nun açıklamalarıyla ilgili yorum yapmayacağını kaydetti.

İsrail tarafından dün olumlu bir geri dönüş almış olmasalar dünkü ortak açıklamayı yayımlamayacaklarını vurgulayan Kirby, “Eğer üst düzey İsrailli yetkililerle dün yaptığımız görüşmelerden destek mesajı almasaydık (ortak açıklamayı) bu şekilde yayımlamazdık” dedi.

Netanyahu itirazını yumuşattı

Beyaz Saray’ın açıklamasından sonra Netanyahu, ABD-Fransa ortak girişimini doğrudan reddeden tavrını yumuşattı.

İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, “ABD bu hafta başında uluslararası, bölgesel ortaklarıyla Lübnan’da bir ateşkes teklifi sunma niyetini iletti. ABD liderliğindeki girişimin kuzey sınırındaki vatandaşların evlerine güven içinde dönmesi amacını İsrail de paylaşıyor” ifadeleri kullanıldı. Başbakanlık, “Amerika ve İsrail heyetinin ABD’nin girişimini ve İsrail’in kuzey sınırındaki vatandaşların güvenli şekilde eve dönmesi ortak amacının nasıl sağlanabileceğini ele aldıklarını, ilerleyen günlerde görüşmelerinin devam edeceğini” kaydetti.

Gazze’deki ateşkes için de aynısını yapmıştı

Netanyahu benzer bir durumu Gazze için Hamas’la yapılması planlanan ateşkes sürecinde de yaşatmıştı. ABD Başkanı Joe Biden, İsrail ile istişare ederek ateşkes önerisi hazırlamış ve bunu kamuoyuna açıklamıştı. Ancak Netanyahu yine koasliyon ortaklarınca tehdit edilmiş ve tüm dünyada büyük beklenti yaratan ateşkes önerisine itiraz etmişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’den ateşkes iddiasına yalanlama

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD ile Fransa’nın Lübnan’da geçici ateşkes çağrısına yanıt vermediğini, kuzeye saldırıların azaltılması yönündeki haberlerin doğru olmadığını ve “İsrail ordusuna tüm gücüyle kuzeyde saldırılarına devam etmesi talimatı verdiğini” açıkladı.

İsrail Başbakanlık Ofisi, yaptığı yazılı açıklamada, Netanyahu’nun Lübnan’da geçici bir ateşkesi görüşmeye razı olduğuna ilişkin haberleri yalanladı.

Netanyahu geçici ateşkes için müzakereye onay verdi mi?

Açıklamada, “Ateşkesle ilgili haberler doğru değil. Netanyahu, ABD-Fransa’nın teklifine yanıt vermedi. İsrail’in kuzeydeki saldırılarını azaltması yönündeki haberler gerçeği yansıtmıyor. Netanyahu, kendisine sunulan planlara göre İsrail ordusuna kuzeyde tüm gücüyle saldırılarına devam etmesi talimatı verdi. Gazze’deki saldırılar da savaşın tüm hedefleri gerçekleşene kadar sürecektir.” ifadelerine yer verildi.

Netanyahu’nun ateşkes iddialarını yalanlamasının ardından Dışişleri Bakanı Israel Katz “Kuzeyde ateşkes olmayacak” dedi. Katz, “Zafere ve kuzeyde yaşayanların güvenli bir şekilde evlerine dönmesine kadar Hizbullah terör örgütüyle tüm gücümüzle savaşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

İsrail basınındaki haberlerde, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ABD ve Fransa’nın girişimiyle Lübnan’da üç haftalık geçici bir ateşkes sağlanmasının görüşülmesine izin verdiği ve bunun için bir bakanını görevlendirdiği iddia edilmişti.

Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de dün hedeflerinin İsrail’in kuzeyinde yaşayanların evlerine geri dönmesi olduğunu ve bunun için Lübnan’a “kara saldırısı manevrasına hazırlandıklarını” açıklamıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu geçici ateşkes için müzakereye onay verdi mi?

Yayınlanma

binyamin netanyahu

New York’ta bugün BM Genel Kurulu’na hitap edecek İsrail Başbakanı, ABD dahil diğer ülkelerden gelen eleştirileri hafifletmeye çalışıyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD ve Fransa’nın girişimiyle Lübnan’da üç haftalık geçici bir ateşkes sağlanmasının görüşülmesine izin verdiği ve bunun için bir bakanını görevlendirdiği iddia edildi.

Israel Hayom gazetesine konuşan siyasi kaynak, İsrail’in “başarı ihtimalini küçük gördüğü” ABD ve Fransa’nın 21 günlük ateşkes girişimini görüşmeye olumlu karşılık verdiğini ve Netanyahu’nun, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’ı müzakereleri yürütmekle görevlendirdiğini belirtti.

Söz konusu kaynak, ABD-Fransa’nın ortak girişiminin “şansının düşük olduğu”, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın bunu reddetmesiyle “İsrail’in Lübnan’daki saldırılarını genişletmesi için meşruiyet sağlanacağını” savundu.

Bu arada Lübnan sınırında İsrail bölgelerinde dün akşamından itibaren sükunetin hâkim olduğu gözleniyor. Hizbullah sınır hattında dün akşamdan beri İsrail bölgelerine herhangi bir saldırı gerçekleştirmedi.

Öte yandan Netanyahu, gece saatlerinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na hitap etmek üzere New York’a hareket etti. Netanyahu’nun bu ateşkesi için müzakereleri kabul ettiği iddiasının Genel Kurul’da özellikle ABD ile yapılacak görüşmelerde elini kuvvetlendirmek ve kendisine yönelecek tepkileri azaltmak için öne atıldığı yorumu yapılıyor. Dün akşamdan bu yana sınırda sağlanan görece sükûnetin zirveden sonra çeşitli gerekçelerle yeniden bozulma ihtimalinin güçlü olduğu belirtiliyor.

Politico: İsrail’in Lübnan saldırısı Biden yönetimini böldü

Bir iddia da Lübnan’da yayın yapan özel MTV kanalından geldi. İddiaya göre Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’nin, Hizbullah’ın BM Güvenlik Konseyi 1071 kararına göre, İsrail sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıktaki Litani Nehri’nin kuzeyine doğru çekilmesi için ikna edebileceği yönünde ABD’ye güvence verdi. İsrail, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyine çekilmesi talebini saldırılarına gerekçe olarak gösteriyor.

İtiraz gecikmedi

Netanyahu’nun Gazze’deki ateşkese de karşı çıkan aşırı sağcı koalisyon ortaklarının yanı sıra kendi partisi ve muhalefetten de Lübnan’da ateşkes girişimine itiraz gecikmedi.

İsrail basınındaki haberlere göre, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, yaptığı açıklamada, “kuzeydeki harekatın sadece Hizbullah’ın ezildiği ve kuzeydeki vatandaşlara zarar verme becerisinin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanması gerektiğini” dile getirdi.

Hizbullah’a “aldığı ağır darbelerden iyileşmesi ve 21 gün sonra savaşa devam etmesi için zaman verilmemesi gerektiğini” savunan Smotrich, “Hizbullah’ın teslim olması ve savaşın, ülkenin kuzeyinde güvenliğin tesisi için tek yol olduğunu” ileri sürdü.

Aşırı sağcı Ulusal Misyonlar Bakanı Orit Strock da Lübnan’da “21 gün değil 21 saat ateşkes için meşru bir zemin olmadığını” öne sürdü.

Netanyahu’nun Likud Partisi’nden hükümette yer alan Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar da “Hizbullah’ın gerilediği durum olmaksızın bir ateşkesin ciddi bir hata olduğunu ve haberlerin doğru olmadığını ümit ettiğini” kaydetti.

Muhalefetten de itiraz

Eski Başbakan Naftali Bennett de “İsrail’in Hizbullah’a karşı çok geç hareket ettiğini ve grubu kademeli olarak geriletmeye başladığını” öne sürerek, “İsrail’in Hizbullah tehdidini ortadan kaldırması ile ateşkes için Hizbullah’ın silahsızlanmayı kabul etmesi ve sınırdan uzaklaşması gerektiğini” savundu.

Ana muhalefet Gelecek Var Partisi’nin lideri ve eski Başbakan Yair Lapid de Hizbullah’ın komuta ve kontrol sistemlerini yeniden toparlamasına izin vermemek için İsrail’in, ABD-Fransa’nın ateşkes girişimini 21 gün değil sadece 7 gün için kabul etmesi ve “Hizbullah’ın sınırdan uzaklaştırılmadığı hiçbir formüle razı olmaması gerektiğini” belirtti.

Aynı şekilde yakın zamanda partisiyle hükümete katılmak için müzakereler yürüten Milletvekili Gideon Saar da geçici ateşkese karşı çıkarak “(Beyrut’un güneyinde Hizbullah’ın hâkim olduğu mahalle) Dahiye’yi altüst edin. Geçici ateşkesten sadece Hizbullah fayda sağlar.” ifadesini kullandı.

ABD ile Fransa’nın öncülük ettiği ve Avrupa Birliği (AB) ile 8 ülkeyi daha bir araya getiren ortak açıklamada, İsrail ile Lübnan arasındaki çatışmaların durdurulması ve diplomasiye alan açılması için 21 günlük acil ateşkes çağrısı yapıldığı bildirilmişti. Bu süreçte de Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakerelerinin tamamlanması istendi.

Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada, ABD ile Fransa’nın, İsrail-Lübnan sınırında bir ateşkes çağrısı konusunda mutabık kaldığı ve bu yöndeki ortak açıklamaya AB, Avustralya, Kanada, Almanya, İtalya, Japonya, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de (BAE) katıldığı belirtilmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English