Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail Hudeyde saldırısına yanıt bekliyor

Yayınlanma

İsrail, Husilerin kontrolündeki Kızıldeniz kıyısında bulunan Hudeyde Limanı’na düzenlediği hava saldırısına yanıt bekliyor.

İsrail, Husilerin Tel Aviv’e düzenlediği ve İsrail’de “şok” etkisi yaratan saldırıya yanıt olarak cumartesi günü Hudeyde Limanı’nı vurdu. 2 kişinin hayatını kaybettiğini, onlarca kişinin de yaralandığı saldırı İsrail Hava Kuvvetleri’nin bugüne kadar düzenlediği saldırılardan en uzak hedeflerden biri oldu. Hudeyde Limanı İsrail’den yaklaşık bin 800 kilometre uzaklıkta.

ABD öncülüğündeki koalisyonun Yemen’de gerçekleştirdiği saldırılarda sadece Husilerin askeri altyapısı hedef alınmıştı ancak İsrail’in vurduğu Hudeyde Limanı Yemen’e insani yardımların ulaştırılması da dahil sivil hedeflerde kullanılıyordu.

Husiler: Saldırılarımızı durdurmayacağız

İsrail basınında yer alan haberlere göre Hudeyde saldırısından sonra İsrailli yetkililer sadece Husilerden değil, Suriye ve Irak’taki milis gruplar ile Hizbullah’tan da saldırılarını artırmasını bekliyor.

Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, İsrail’in Yemen’e düzenlediği saldırının, Gazze Şeridi’ne artırarak verdikleri desteği sürdürmelerini engelleyemeyeceğini söyledi.

Yemen halkının Filistin halkına destek amacıyla “cihat” bayrağını kaldırdığına dikkati çeken Husi, halkın duruşundan, kararından ve tercihinden asla etkilenmeyeceğini, geri adım atmayacağını vurguladı. Husi, “Destek cepheleri (Lübnan, Irak ve Yemen), düşman İsrail’i Filistin dışındaki savaşlarla meşgul ederek, Gazze’nin kontrolünü ele geçirme ve burayı işgal etme stratejisini yenmeyi başardı” ifadelerini kullandı.

İsrail’in caydırıcılığını kaybetmeye başladığına dikkati çeken Husi, “Düşman (İsrail) çöküşe, geri çekilmeye ve caydırıcılığını kaybetmeye doğru ters yönde ilerliyor” şeklinde konuştu.

“Şok” eden saldırının neden engellenemediği araştırılıyor

Öte yandan Husilerin Tel Aviv’i hedef alan ve bir kişinin ölümüne yol açan cuma günkü saldırıdan sonra Hava Kuvvetleri, İHA’nın neden tespit edilemediğini araştırıyor.

İsrail Hava Kuvvetleri’nin soruşturmasına göre modifiye edilmiş İran yapımı Samad-3 tehdit olarak sınıflandırılmadığı için müdahale edilmedi. Tehdit olarak sınıflandırılmamasının bir nedeninin İHA’nın doğrudan bir rota izlememesi olduğu değerlendirildi.  İHA Yemen’den batıya doğru Kızıldeniz üzerinden uçarak Eritre’ye ulaştı, ardından Sudan ve Mısır üzerinden Akdeniz’e ve daha sonra batıdan Tel Aviv’e yaklaştı. Ayrıca soruşturmaya göre operatörler o sırada Irak’tan fırlatılan bir İHA’yı izlemeye odaklanmıştı.

Soruşturma, hedef ilk tespit edildiğinde şüpheli olarak sınıflandırılmış olsaydı, savaş uçakları veya hava savunma sistemleri kullanarak onu vurmak için yeterli zamanı olacağını ortaya koydu. Özetle İHA saldırısının başarılı olma nedeni “insan hatasıydı.”

Saldırının ardından İsrail Hava Kuvvetleri hedeflerin kaçırılmaması ve doğru sınıflandırılması için radar sistemlerini analiz eden operatör sayısını iki katına çıkardı. Ayrıca gelen tehditleri daha iyi tespit edebilmek için özellikle Akdeniz’de hava devriyelerini arttırdı.

Eylat Limanı’nda işçilerin yarısı işten çıkarılıyor

İsrail ordusuna göre Yemen’deki Husiler Gazze halkıyla dayanışma amacıyla son dokuz ay içinde İsrail’e 220’den fazla balistik füze, seyir füzesi ve insansız hava aracı fırlattı; bu saldırıların çoğunun hedefi İsrail’in en güneyindeki Eylat kentiydi.

İsrail’in Maariv gazetesinin haberine göre, Eylat Limanı Müdürü Gideon Golber, geçen yılın kasım ayının sonunda Husilerin “NYK” adlı gemiyi mürettebatıyla kaçırması ve nakliye hattını kapatması sonrasında, Eylat Limanı’nın faaliyetlerini durdurduğunu aktardı. Gemilerin Eylat Limanı’na başka herhangi bir rotadan ulaşamadığını ifade eden Golber, “Tüm faaliyetler durdu ve gelirler de durdu” ifadelerini kullandı.

Eylat Limanı’nın büyük bir ekonomik sıkıntı içerisinde bulunduğunu ve bu hafta işçilerin yarısının çıkarılacağını belirten Golber, çalışan sayısının toplamda 400 ila 520 arasında değiştiğini kaydetti.

ORTADOĞU

SDG’den sonra ENKS de geçici Anayasa’ya itiraz etti

Yayınlanma

ahmet şara-mazlum abdi

Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) rakip olarak Türkiye’nin de desteği ile kurulan ve Erbil’e yakınlığıyla bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), yeni Suriye anayasa taslağını eleştirdi.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetiminin lideri Ahmed Şara dün geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. “İslam hukuku yasaların temel kaynağıdır” maddesinin de bulunduğu yeni anayasaya HTŞ ile hafta başında el sıkışan SDG’den sonra ENKS de tepki gösterdi.

ENKS’den yapılan açıklamada “Bu bildiri, Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtan demokratik bir devlet inşa etme yönündeki beklentilerden uzak, hayal kırıklığı yaratan bir belgedir” denildi.

Taslağın, “Suriye’nin çeşitli siyasi, etnik ve dini bileşenlerini temsil etmeyen bir komisyon tarafından hazırlandığına” vurgu yapılan açıklamada, “Bu durum, belgenin kapsayıcılığını ve ulusal uzlaşıyı zayıflatmış, dışlama politikasını ve iktidarın tekelleşmesini pekiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

ENKS, geçici anayasanın “Suriye’nin çok uluslu ve çok dinli bir devlet olarak çoğulcu doğasını görmezden geldiği, ülkedeki etnik ve dini bileşenlerin haklarını güvence altına almadığı” eleştirisinde bulunduğu açıklamada, “Devletin isimlendirilmesinde tek bir etnik kimliği sabitleyerek diğer bileşenleri açıkça dışlamıştır. Ayrıca, cumhurbaşkanının dini konusundaki şartı koruyarak devletin dinler karşısında tarafsızlığı ilkesine aykırı davranmış, demokratik bir sistemin temeli olması gereken eşit vatandaşlık ilkelerine ters düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Rudaw’ın aktardığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bunlara ek olarak bildiri, merkezi yönetim sistemini güçlendirmiş ve cumhurbaşkanına, güçler ayrılığı veya kurumsal denge için net garantiler sunmadan geniş yetkiler vermiştir. Bu durum, otokratik yönetimin yeni biçimlerde yeniden üretilmesi konusunda endişe yaratmaktadır. Bildiri ayrıca sivil ve bireysel özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmiş, kadının rolünü sosyal statüsünü ve toplumsal rolünü korumakla sınırlandırmıştır. Bu yaklaşım, baskı ve toplum üzerindeki kısıtlamaların bir uzantısıdır.”

“Geçiş döneminin adil katılım garantileri olmaksızın beş yıl olarak belirlenmesi, bu süreci gerçek bir siyasi dönüşümün hazırlığı olmak yerine mevcut durumu pekiştiren bir araca dönüştürmektedir. Bu durum, krizi çözmek yerine derinleştirmektedir.”

“Suriye Kürt Ulusal Konseyi, bu bildiriyi tekçiliği ve iktidarın tekelleşmesini pekiştiren bir adım olarak görmektedir. Bu durum, siyasi ve etnik çoğulculuğu sağlamak için bildirinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde tüm ulusal demokratik ve etnik güçlerden sorumlu bir duruş gerektirmektedir.”

“Konsey ayrıca, Kürt meselesinin yerli bir halkın meselesi olarak adil ve demokratik çözümü için mücadele etme, tüm vatandaşlarının haklarını garanti altına alan ve aralarında adalet ve eşitliği sağlayan adem-i merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde mücadele etme kararlılığını vurgulamaktadır.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakacak

Yayınlanma

Edan Alexander

Hamas, ateşkese arabulucu ülkelerin sunduğu öneriye yanıt olarak Gazze’de esir tutulan biri hayatta 4’ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurdu.

Hamas’tan yapılan açıklamada, dün arabulucu ülkeler Mısır ve Katar’dan müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin bir öneri alındığı ve olumlu şekilde değerlendirildiği belirtildi. Öneriye cevaben Hamas’ın ABD vatandaşlığı da bulunan hayattaki İsrail askeri Edan Alexander ile 4 ABD-İsrail vatandaşının naaşını teslim edeceği aktarıldı.

Hamas’ın ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere başlamaya hazır olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’e ateşkes anlaşmasına tam uyma çağrısı yapıldı.

Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart’ta sona ermişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.

İsrail, 2 Mart’ta Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart’ta da Gazze Şeridi’ne elektrik tedarikini kesmişti.

İsrail müzakere heyetinin 10 Mart’ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar’ın başkenti Doha’ya ulaştığı bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da müzakerelere katılmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Suriye’den sonra Lübnan’da da kalıcı işgale hazırlanıyor

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kara sınırını belirlemek için Lübnan’la yapılması planlanan müzakerelere rağmen İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki beş stratejik noktada “süresiz olarak” kalacağını söyledi.

Katz’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, dün Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve diğer üst düzey askeri yetkililerle yaptığı değerlendirme toplantısında Katz, “Ordunun Lübnan’daki tampon bölgeyi kontrol eden beş noktada süresiz olarak kalacağını ve bunun, kuzeydeki İsrail vatandaşlarını korumak adına alınan bir karar olduğunu” net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bu durumun gelecekte, sınırdaki anlaşmazlık noktalarıyla ilgili olası müzakerelerle bağlantılı olmadığını açıkladı.

Times of Israel’de yer alan habere göre Katz, orduya bu beş stratejik noktadaki mevzilerini güçlendirmesi ve uzun süreli işgale hazırlanması talimatını verdi.

İsrail ve Lübnan; ABD ve Fransa arabuluculuğunda iki ülke arasındaki kara sınırı dahil sorunların çözümü için üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmıştı. İsrail basınına göre Tel Aviv yönetimi bu sürecin sonunda Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Hizbullah’a yakın medyaya göre “yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.” Ancak yine de “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English