Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail kabinesinde “sızıntı” tartışması: Netanyahu ile Gallant konuşmuyor

Yayınlanma

Gazze’deki savaş uzadıkça İsrail yönetimi içinde tartışmalar alevleniyor.

İsrail Savaş Kabinesi Üyesi Gideon Saar, Hamas’ın hâlâ ayakta ve yenilgiye uğramaktan çok uzak olduğunu belirtti.

İsrail ordu radyosuna konuşan Saar, “Birileri, Gazze Şeridi’nde hâlâ ayaktayken Hamas yönetimine bir alternatifin ortaya çıkacağını düşünüyorsa, o zaman bu gerçekleşmeyecek” yorumunda bulundu. Saar, Tel Aviv yönetiminin Gazze’ye yönelik saldırılarda ortaya koyduğu Hamas’ın “ortadan kaldırılması”, İsrailli esirlerin geri getirilmesi gibi hedeflere bağlı kalması gerektiğini kaydetti.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının üzerinden yaklaşık 3,5 ay geçmesine rağmen İsrail’in Hamas’ı ortadan kaldırma ve İsrailli esirleri geri getirme hedeflerinin gerçekleşmemesi İsrail yönetimi içindeki tartışmaları alevlendiriyor. Saldırıların ilk başladığı zaman oluşan birlik havası yerini sert tartışmalara bırakıyor.

İsrail hükümeti ile savaş kabinesi arasındaki yetki tartışmasından sonra kabine üyeleri arasında sızıntı tartışması da başladı. Bakanlar birbirlerini kabine toplantılarını basına sızdırmakla suçlarken Başbakan Netanyahu ile Savunma Bakanı Gallant’ın arasının Gazze’de ertesi gün senaryoları nedeniyle açık olduğu ve birbirleriyle konuşmadıkları iddia edildi.

İsrail Bölgesel İşbirliği Bakanı David Amsalem, Savaş Kabinesi üyeleri Benny Gantz ile Yehiel Tropper’i kabine toplantılarını medyaya sızdırmakla suçladı.

Maariv gazetesine göre, Bakan Amsalem, konuya ilişkin açıklamasını parlamentonun genel kurul toplantısında yaptı. Bakan Amsalem, toplantıda yaptığı konuşmada, “Kendime hep soruyorum, kim sızdırdı? Sızıntıdan kimin faydalandığına bakıyorum, kimin çıkarı var, yalan durumu kim belgeledi. Bu nedenle size söylüyorum, sızdıranlar Bakanlar Yehiel Tropper ve Benny Gantz’dı, çünkü bizimle dalga geçmek istiyorlardı ve bu sızıntı onların tarafından geldi” ifadesini kullandı. Amsalem, “Kimin ne tür patlamış mısır yediğini öğrenmek için bunu tüm stüdyolarda bir medya malzemesi haline getirdiler” diye konuştu.

Sızdırma suçlamasının muhataplarından Tropper ise Amsalem’e şöyle yanıt verdi: “Suçlamalar ve genellemeler konusunda dikkatli olmanız gerektiğini düşünüyorum. Basmakalıp yargılar ve kamplar hakkında çok konuşuyorsunuz ve az önce yaptığınız da tam olarak buydu. Sızıntılara karşı ve genel olarak daha dikkatli olmanızı öneririm.”

Yediot Ahronot gazetesinde 12 Ocak’ta yayınlanan haberde, 10 Ocak Çarşamba akşamı düzenlenen kabine toplantısında, Savunma Bakanı Yoav Gallant ile Filistinlilere karşı provokatif eylemleriyle öne çıkan aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Bölgesel İşbirliği Bakanı David Amsalem ile Askeri Konsey Bakanı Benny Gantz arasında sert tartışmalar yaşandığı belirtilmişti. İlk tartışmanın Amsalem’in, Gantz’ı toplantılardaki müzakereleri medyaya sızdırmakla suçlamasıyla başladığı, Gantz’ın ise hakındaki bu iddialara karşı, “medyaya bilgi sızdırmadığı ve yalan makinesine başvurmaya hazır olduğu” cevabını verdiği kaydedilmişti.

Bunun üzerine Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ayağa kalktığı ve bu tartışmayı durdurmaya çalıştığı belirtilen haberde, bu söz dalaşının ardından Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir ile Savunma Bakanı Gallant arasında keskin bir tartışma çıktığı belirtilmişti.

Netanyahu-Gallant tartışması

Öte yandan İsrail’de ana muhalefet lideri Yair Lapid de Netanyahu ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın birbirleriyle konuşmadıklarını belirtti.

Haaretz gazetesinde yer alan habere göre, muhalefetteki Yesh Atid (Gelecek Var) Partisi lideri eski Başbakan Lapid, partisinin toplantısında Netanyahu hükümetini eleştirdi. Lapid, kabine toplantılarının “hesaplaşma, kavga ve hiçbir yere varmayan tartışmalar için utanç verici bir alan” olarak kullanıldığını ifade etti. Bakanların ordu komutanlarına karşı “kışkırtma eylemleri” yaptığını belirten Lapid, Başbakan Netanyahu ile Savunma Bakanı Gallant’ın da birbirleriyle konuşmadıklarını kaydetti.

Gazze’yi kim yönetecek?

İsrail saldırılarının sona ermesinin ardından Gazze Şeridi’ni kimin yöneteceği konusu, Netanyahu ile Gallant arasındaki anlaşmazlıklardan biri olarak öne çıkıyor. Netanyahu daha önce pek çok defa yaptığı açıklamada, “Gazze’de savaş sonrasında bir Filistin yönetiminin iş başında olmasına karşı olduğunu” dile getirmişti. İsrail saldırılarının sonlanmasının ardından Gazze Şeridi’ni Filistinlilerin yöneteceğini açıklayan Gallant ise, “Gazze’deki gelecek hükümet, Gazze Şeridi’nden büyümeli. Gazze Filistinliler tarafından yönetilecek. Askeri harekatın sonu siyasi bir eyleme bağlanmalı” ifadelerini kullanmıştı.

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English