Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail’den Hizbullah’a “sınırlı saldırı” beklentisi

Yayınlanma

İsrail, Mecdel Şems gerekçesiyle Hizbullah’a “güçlü” bir karşılık vermek istiyor ancak topyekûn savaştan kaçınıyor. Birkaç gün sürecek yüksek yoğunluklu çatışma ihtimali öne çıkıyor. ABD, İsrail’i Beyrut’un “kırmızı çizgi” olduğu konusunda uyardı. Lübnan, İsrail’in muhtemel saldırısının “sınırlı” olması konusunda güvence aldıklarını açıkladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğinde toplanan güvenlik kabinesi, Mecdel Şems saldırısı sonrası Hizbullah’a verilecek karşılığın ne zaman ve nasıl olacağını belirlemek üzere Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı görevlendirdi.

Güvenlik Kabinesi toplantısına ilişkin açıklama Netanyahu’nun ofisinden yapıldı ancak daha fazla ayrıntıya yer verilmedi.

İsrail ordu radyosunun haberine göre İsrail ordusu, Mecdel Şems olayının ardından Hizbullah’a verilecek karşılık için olası senaryoları hükümete sundu. Senaryoların arasında “Lübnan’a karşı daha şiddetli askeri eyleme geçmenin yer aldığı” bilgisi paylaşıldı. İsminin gizli kalmasını isteyen İsrailli yetkili de “Hizbullah’a zarar vermek istediklerini ancak bölgesel topyekûn savaş başlatmak istemediklerini” belirtti.

Axios’un ABD’li ve İsrailli iki yetkiliye dayandırdığı habere göre Biden yönetimi, Beyrut’taki Hizbullah hedeflerini vurması halinde İsrail’i “durumun kontrolden çıkacağı” konusunda uyardı.

Habere göre ABD’li ve İsrailli yetkililer İsrail ve Hizbullah arasında topyekûn bir savaşın her iki tarafta da büyük yıkıma yol açacağı ve bölgesel bir savaşa neden olabileceği konusunda hemfikir.

İsrailli yetkililer, İsrail güvenlik kabinesi ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Hizbullah’a karşı şimdiye kadar yapılandan çok daha güçlü bir karşılık vermek istediğini, ancak topyekûn bir savaştan da kaçınmak istediklerini söyledi. Yetkililer, IDF’nin İsrail’in vereceği güçlü bir yanıtın Hizbullah’la birkaç gün sürecek yüksek yoğunluklu bir çatışmaya yol açacağını ve bunun kontrol altına alınmasının zor olacağını düşündüğünü söyledi. İsrailli bir yetkili, “Her iki tarafın da şimdiye kadar attıklarından bir adım daha ileri gidecekleri açık ama uçuruma düşmekten kaçınabilecekleri net değil” dedi.

Kırmızı çizgi: Beyrut

Ayrıca habere göre İsrailli yetkili, cumartesi günü Başkan Biden’ın kıdemli danışmanı Amos Hochstein’ın İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile görüştüğünü ve kendisine İsrail’in Hizbullah’a karşı kendini savunma hakkı olduğunu, ancak topyekûn bir tırmanıştan kaçınması ve sivil kayıpları en aza indirmesi gerektiğini söylediğini aktardı. İsrailli yetkili Hochstein’ın IDF’nin Beyrut’u vurması halinde Hizbullah’ın İsrail’e uzun menzilli füzelerle karşılık vereceği ve bunun da gerilimin daha da tırmanmasına yol açacağı endişesini dile getirdiğini söyledi.

ABD’li yetkili “İsrail’in Beyrut’u vurmasının Hizbullah için potansiyel bir kırmızı çizgi olduğunu kesinlikle düşünüyoruz” dedi.

Öte yandan Lübnan Dışişleri Bakanı Abdallah Buhabib, yerel televizyon kanalına verdiği demeçte, İsrail’in ülkesine yönelik muhtemel saldırısının “sınırlı” olması hususunda ilgili ülkelerden güvence aldıklarını ve Hizbullah’ın buna karşılığının da benzer oranda olacağını söyledi.

Ne olmuştu?

İsrail’in işgali altında bulunan Golan Tepeleri’ndeki Mecdel Şems beldesindeki futbol sahasına roket isabet etmesi sonucu aralarında çocukların da yer aldığı 12 kişinin hayatını kaybettiği, 17’si ağır 35 kişinin yaralandığı duyurulmuştu.

İsrail ordusu, “ellerindeki istihbarat ve yaptıkları değerlendirme sonucunda” roketin Lübnan’ın güneyindeki Şeba beldesinin kuzeyinden ateşlendiğini belirterek, Lübnan Hizbullahı’nın sorumlu olduğunu açıklamıştı.

Lübnan Hizbullahı ise Mecdel Şems’teki saldırının kendileri tarafından gerçekleştirildiği iddialarını yalanlayarak, “olayla ilgili herhangi bir bağlantılarının olmadığını” bildirmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da saldırıya ilişkin yaptığı açıklamada, “İsrail, bu ölümcül saldırıyı bir kenara not etmeyecek. Hizbullah şimdiye kadar ödemediği ağır bir bedel ödeyecek” ifadelerini kullanmıştı.

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English