Bizi Takip Edin

AVRUPA

İsveç Başbakanı Kristersson Macaristan’a gidiyor

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, Macaristan parlamentosunun önümüzdeki pazartesi günü İsveç’in NATO üyeliği konusunda uzun süredir ertelenen oylamasından önce Macar mevkidaşı Viktor Orbán ile görüşmek üzere 23 Şubat Cuma günü Budapeşte’ye gidecek.

Orbán, ziyaretin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair günlerce süren spekülasyonların ardından 20 Şubat Salı günü yaptığı açıklamada, Kristersson’u Budapeşte’de ağırlamanın ‘bir zevk olacağını’ söyledi.

Orbán, “Macaristan ile İsveç arasındaki savunma ve güvenlik politikası işbirliğinin nasıl güçlendirileceğini, Macaristan’ın Avrupa Konseyi Başkanlığı ve AB’nin Stratejik Gündemi planlarımızı tartışmayı planlıyoruz,” dedi.

Ziyaret, Orbán’ın Kristersson’a yaptığı davetin ardından gerçekleşti. Her iki lider de ortak bir basın toplantısı düzenlemeyi planlıyor.

Fidesz meclis grubu lideri Máté Kocsis, sosyal medyada Macaristan Parlamentosu Başkanı László Kövér’e hitaben bir mektup yayınlayarak, İsveç’in NATO’ya katılımı konusunu önümüzdeki pazartesi günü gündeme getirmesini istedi.

Mektupta Kocsis, Fidesz meclis grubunun karara yeşil ışık yakacağını doğruladı. Fidesz parlamentoda büyük bir çoğunluğa sahip ve partinin ‘evet’ demesi durumunda İsveç’in üyeliğinin onaylanması garanti.

Yerel haber sitesi Index.hu, bu hafta isimsiz kaynaklara dayandırdığı haberinde, İsveç ile Budapeşte arasında yeni bir savunma anlaşması imzalanabileceğini bildirdi.

AVRUPA

İtalya, Alman ve Fransız iktisadi sorunlarının yayılmasından endişe ediyor

Yayınlanma

İtalya Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Antonio Tajani çarşamba günü yaptığı açıklamada, Almanya ve Fransa’nın iktisadi sıkıntılarının İtalya’yı olumsuz etkileyebileceğini belirterek, İtalyan sanayisinin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Milano’da düzenlenen Ulusal İhracat Konferansında konuşan Tajani, İtalya’nın bu ülkelerle olan “olağanüstü iktisadi ilişkilerine” atıfta bulunarak, “Bu iki ülkenin yaşadığı zorluklara sevinemeyiz,” dedi.

“Orada işler kötü giderse, İtalya’da da iyi gitmeyecektir,” diye ekleyen Tajani, her iki ekonominin de aşağı yönlü sarmalını sürdürmesi halinde İtalya üzerindeki kaçınılmaz yayılma etkisine işaret etti.

Tajani, bu riskleri azaltmak için İtalya’da “sanayi sistemini güçlendirecek” tedbirlerin önemini vurguladı.

Bu yaklaşımın devlet müdahalesi anlamına gelmediğinin, İtalyan şirketlerinin gelişebileceği bir ortamın teşvik edilmesi anlamına geldiğinin de altını çizen İtalyan siyasetçi, “açık düzenlemeler ve inovasyona yönelik teşviklerin” bu yönde atılacak temel adımlar olacağını kaydetti.

İtalya, Almanya ve Fransa birlikte, otomotiv ve elektronik endüstrileri gibi kilit sektörleri kapsayan ticaret ile blok içinde kritik bir ticaret ekseni oluşturuyor.

Almanya’nın değişen siyasi ortamıyla ilgili olarak Tajani, Almanya için Alternatif’in (AfD) “ülkeyi asla yönetemeyeceğine” olan inancını dile getirdi ve “CDU-CSU’nun başarılı olacağına inanıyorum ve Yeşiller ya da Sosyal Demokratlarla bir ittifak kurup kurmayacaklarını göreceğiz. Önemli olan yeniden güçlü bir partiye sahip olmaktır,” dedi.

Tajani ayrıca CDU-CSU’ya olan desteğini yineleyerek partiyi kendi siyasi ailesi olan Avrupa Halk Partisi’nin (EPP) bir parçası olarak tanımladı ve Almanya’nın gelecekteki siyasi ortamında başarılar diledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya yeni iltica kurallarını açıkladı

Yayınlanma

Polonya’da Başbakan Donald Tusk ve hükümeti, sığınma haklarının geçici olarak askıya alınmasını da içeren bir göç ve sığınma yasa tasarısı paketini kabul ederek tartışmalara yol açtı.

Polonya 2021 yılından bu yana artan göç baskısıyla karşı karşıya. Tusk, hükümetinin Avrupa Komisyonu tarafından onaylanan fakat Tusk’ın iktidar koalisyonunun bir kısmı ve insan hakları grupları tarafından sığınma haklarını kısıtladığı için eleştirilen yeni göç stratejisini açıkladı.

Başbakan, AB-Batı Balkanlar zirvesi için Brüksel’e gitmeden önce verdiği demeçte, “Polonya sınırları ve vize verme sistemi üzerindeki kontrolü yeniden ele alıyoruz. Bugün parlamentoya teklif edeceğimiz bir yasa paketini kabul ettik,” dedi.

Hükümete iltica başvurularını askıya alma hakkı

İçişleri Bakanlığı tarafından geçen hafta sunulan yasa teklifi uyarınca hükümet, yoğunlaşan göç baskısı karşısında sınırın belirli kesimlerinde sığınma haklarını 60 güne kadar askıya almasına olanak tanıyacak bir kararname çıkarabilecek.

Bu sürenin ötesindeki uzatmalar için parlamentonun onayı gerekecek.

Refakatsiz çocuklar, hamile kadınlar ve ciddi zarar görme riski altında olanlar gibi hassas durumdaki bireyler için de kısıtlamalara istisnalar getirilecek.

Kişiler sınırı güç kullanarak ya da kaçakçılarla koordinasyon halinde geçmediği sürece her vaka sınır muhafızları tarafından ayrı ayrı değerlendirilecek.

Göçün “araçsallaştırılması” terimine yasal açıklama getiriliyor

Ayrıca yasa, kısıtlamalar yürürlükteyken aile üyelerinin ortak iltica başvurularına geçici bir durdurma getiriyor. Bu, aile birimlerinin bu dönemlerde birlikte başvuru yapamayacağı anlamına geliyor.

Yasa aynı zamanda “araçsallaştırma” kavramına yasal bir tanım getirilmesini öneriyor. Bu terim, “şiddet içeren” sınır geçişleri veya sınır altyapısının tahrip edilmesi gibi taktikler de dâhil olmak üzere, göçü “Polonya’yı istikrarsızlaştırmak için siyasi bir araç olarak kullanan devletlerin veya kuruluşların” eylemlerini tanımlayacak.

Muhalefetteki muhafazakar Hukuk ve Adalet (PiS) ile iktidardaki koalisyonun bir parçası olan Sol’un (Lewica) ilk itirazlarına rağmen parlamentodaki çoğunluğun yasaları geçireceğini umduğunu söyledi.

Tusk, hükümetinin kimseyi sığınma hakkından mahrum bırakma niyetinde olmadığını savunurken, sığınma hakkının Belarus ve Rusya tarafından Polonya ve AB’ye karşı bir “hibrit savaş aracı” olarak kullanıldığını ileri sürdü.

Tusk, insan kaçakçılarından oluşan organize bir şebekenin, Belarus gizli servislerinin, Rus servislerinin de katılımıyla, “Polonya sınırında fiilen hibrit ama giderek daha sıcak bir savaş ilan ettiğini” kaydetti.

Polonya sert tedbirleri uygulamaya devam edecek

Bu ayın başlarında Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ile ortak bir konferansta konuşan Tusk, hükümetinin göç politikasından “herkesin etkilenmediğini” kabul ederek “Bunun bazı insanların duygularını harekete geçirdiğini biliyorum,” demişti.

Fakat Tusk, Polonya’nın yaklaşımını tersine çevirmeye niyeti olmadığını açıkça belirtmiş ve bunun yerine ikna olmayanları ikna edebileceği umudunu dile getirmişti.

Tusk, Avrupa’daki herkesi, “Belarus ve Rusya gibi rejimler tarafından araçsal olarak kullanılan sınırın yasadışı göçe karşı etkili bir şekilde korunmasının” ortak bir şey olduğu ve “bu konuda tartışmamıza gerek olmadığı” konusunda ikna etmek için çok sayıda argüman bulacağını savunmuştu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İngiliz The Times, Kirillov suikasti için “meşru savunma eylemi” dedi

Yayınlanma

17 Aralık sabahı Rus Korgeneral İgor Kirillov Moskova’da patlayıcı bir düzenekle öldürüldü. Bombanın bir elektrikli scooter’a bağlı olduğu anlaşıldı ve Kirillov’un yardımcılarından biri de öldü. Birkaç saat sonra Ukrayna iç istihbarat servisi saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Yüksek rütbeli bir subay olan 54 yaşındaki Kirillov, Rus ordusunun nükleer, biyolojik ve kimyasal savunma güçlerinin başındaydı.

Kirillov Batılı ülkelerin de hedefindeydi. Britanya hükümeti ekim ayında, “Kirillov Rusya’nın utanç verici ve tehlikeli davranışlarını örtbas etmek için yalanlar yayıyor,” demiş ve kendisine karşı yaptırımlar uygulamıştı.

Londra, Kirillov’un “Ukrayna’da insanlık dışı kimyasal silahların iğrenç kullanımına” karıştığını ileri sürüyordu.

Kirillov suikasti, olası sonuçlar  

Medvedev’den gazeteye sert tepki: Meşru askeri hedefler

İngiliz The Times gazetesi Kirillov’un öldürülmesiyle ilgili bir başyazı yayınlayarak suikaste destek çıktı. Başyazıda, Kirillov suikasti Ukrayna’nın “meşru savunma eylemi” olarak tanımlandı.

Başyazı Moskova’da pek hoş karşılanmadı. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Telegram kanalında “Rusya’ya karşı suç işleyenlerin her zaman suç ortakları olduğunu” söyledi ve “Onlar da artık meşru askeri hedeflerdir,” dedi.

Eski Rusya Devlet Başkanı, The Times’ın “sefil çakallarının” da bu kategoriye girebileceğini ve buna gazetenin tüm yönetim kademesinin dahil olduğunu sözlerine ekledi. Medvedev, The Times’ın gazetecilerini “dikkatli olmaya” çağırdı ve “Londra’da her şeyin olabileceğini” söyleyerek üstü kapalı bir imada bulundu.

Rus korgeneral Kirillov patlamada hayatını kaybetti

İngiliz siyasetinden açıklamalar

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, Medvedev’in X’teki paylaşımına tepki gösterdi.

Lammy, “‘Times’ gazetecilerine yönelik gangster tehdidi çaresizlik kokuyor,” diye yazdı. Lammy, gazetelerin “İngiliz değerlerinin en iyilerini temsil ettiğini” savundu ve bu değerlerin “özgürlük, demokrasi ve bağımsız düşünce” olduğunu ileri sürdü.

Lammy ayrıca The Times okurken çekilmiş bir fotoğrafını da yayınladı.

The Guardian ise, Britanya Başbakanı Keir Starmer’ın sözcüsünün Medvedev’in yorumlarının “Putin hükümetinden gelen bir dizi umutsuz söylemin sonuncusu” olduğunu ve Rusya’nın “tüm tehditleri çok ciddiye alındığını” söylediğini aktardı.

‘Ukrayna istihbaratı, Mossad’ı örnek alıyor’

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English