Bizi Takip Edin

AVRUPA

İtalya sağlık sistemini düzeltmek için Küba’dan yardım istedi

Yayınlanma

Covid-19 pandemisi döneminde birçok hekimin görevden veya ülkeden ayrılması, sağlık yatırımlarının yetersizliği ve özellikle güneydeki yoksul bölgelerde sağlık sisteminin çöküşe doğru gitmesi İtalya’yı yeni arayışlara itti.

Daha yoksul güney kesimlerinde, halk sağlığı sistemi pandemiden önce de yıllarca ihmale maruz kalmış ve düzinelerce hastanenin kapanmasına yol açan ciddi bütçe kesintileri yaşanmıştı. Bölgede mafya ve siyasi yolsuzluk da sağlık hizmetlerine zarar verdi.

Örneğin Polistena’nın nüfusu yaklaşık 10.000 fakat bölgede faaliyette olan son hastanelerden biri, komşu illerdeki kasabalarla birlikte 200.000 kişiye hizmet veriyor.

The Guardian’da yer alan habere göre Calabria’nın bölgesel hükümeti sorunu çözmek için, çoğu zaman insani felaket zamanlarında hayat kurtarmaya yardımcı olmak için tıbbi ekipler göndermesiyle dünya çapında ünlü Küba’ya çağrıda bulundu.

Küba’dan tüm uzmanlık alanlarını kapsayan yaklaşık 500 sağlık çalışanı şu anda Calabria’daki hastanelere dağılmış durumda.

‘Temel ilkelerimiz dayanışma ve insanlık’

Santa Maria degli Ungheresi hastanesinde bir yıldır ekibi ile birlikte çalışan Kübalı hekim Asbel Díaz Fonseca, “Eğitimimizin temel ilkeleri dayanışma ve insanlık. Becerilerimizi, özellikle sağlık sisteminin acı çektiği ihtiyaç duyan ülkelere götürüyoruz. İtalya’nın iyi doktorları ve doğru teknolojisi var, fakat birçok uzmanlık alanında profesyonellerden yoksun,” diyor.

İtalyan misyonu, Fonseca’nın Avrupa’daki ilk görevi. 10 yıllık deneyime sahip bir cerrah olarak, iki yılı Moritanya’da olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki görevlere gönderildi.

Fonseca, Küba yönetiminin ‘kasasını doldurmak için sağlık çalışanlarının sömürüldüğünü’ iddia eden eleştirileri reddediyor. Hekim, “Bu tamamen yalan. Bunu yapmak bizim için bir zorunluluk değil. Buradayız çünkü burada olmak istiyoruz. Deneyimlerden de öğreniyoruz. Bu iki yönlü bir değişimdir,” diyor.

‘Kübalı hekimler bizim sahip olmadığımız bir coşkuya sahipler’

Aralık ayında ülke çapında yapılan iki grev, İtalya’nın sağlık sistemini bozulmaya götüren sayısız sorunu ön plana çıkardı. Hükümetin emekli maaşlarını düşürme önerileriyle tetiklenen 24 saatlik grevler, sağlık personeli göçünün ortasında yorucu vardiya düzenleri ve düşük ücret konusundaki tartışmayı yeniden alevlendirdi.

The Guardian’a göre, Küba’nın yardımı başlangıçta İtalyan sağlık çalışanları tarafından şüpheyle karşılanmış. Santa Maria degli Ungheresi hastanesinin müdürü Francesca Liotta da “Bundan hoşlanmadılar,” diyor.

Fakat Kübalı sağlık görevlileri İtalyanca öğrendikten ve meslektaşlarını tanıdıktan sonra bu durum değişmiş ve hastane ekibine yeni bir enerji sağlamış.

Emekli olmaya yakın Liotta, “Kariyerime başladığımda sahip olduğumu hatırladığım türden bir coşkuya sahipler. Her zaman şunu söylüyorum: bize oksijen veriyorlar,” ifadelerini kullanıyor.

Calabria’daki girişimin etkili olduğuna inanılıyor ve proje en az 2025’e kadar uzatıldı. 36 yaşındaki Eduardo Gongora, acil serviste çalışıyor ve bir yıllık yeni bir sözleşme imzaladı. Gongora, “En tatmin edici şey, Calabrialı meslektaşlarımızla birlikte çalışmak. Kübalılara benzer bir sıcaklığa sahipler ve çok misafirperverler,” diyor.

İtalyan hekimler kamuda çalışmıyor

Küba’dan gelen sağlık görevlileri de benzer şekilde Polistena sakinleri tarafından benimsenmiş. Kübalılar boş zamanlarında spor salonuna gidiyor, dağlarda yürüyüş yapıyor veya karaoke barda stres atıyor.

Calabria bölgesinin sağcı başkanı Roberto Occhiuto, Küba’dan takviye kuvvet çağırma fikrini ilk ortaya attığında eleştirilmiş. Occhiuto, “Ama deney olumlu oldu. Bunu ben söylemiyorum, Kübalılarla çalışan İtalyan doktorlar ve Calabrialı hastalar söylüyor. Küba tıbbının dünyanın en iyilerinden biri olduğunu biliyordum ve bugün beni eleştiren aynı insanlar daha fazla Karayip tıbbı için yaygara koparıyorlar,” iddiasında bulunuyor.

Fakat hastane vardiya programını yeterli sayıda personelle doldurabilme konusunda hâlâ endişelenen Liotta’ya göre daha uzun vadeli bir tedaviye ihtiyaç var.

Hastane müdürü, “Kamu sistemine giren yeterli insan yok. Gençlere bakıyorum ve iyi hazırlanmışlar ama yorgunlar. Kübalılar takım ruhunu yeniden canlandırmaya yardımcı oldular, fakat 2025’ten sonra ne olacağı konusunda endişeliyim,” diyor.

AVRUPA

AP Başkanı Metsola: AB’nin içeride liderlik yapması gerek

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola Euractiv’den Matthew Karnitschnig’e verdiği demeçte, ABD dünya sahnesinde geri çekilirken AB’nin anı yakalaması ve genişlemesi gerektiğini söyledi.

AB’nin genişlemesini jeopolitik bir gereklilik olarak nitelendiren Metsola, bloğun Ukrayna, Moldova ve Batı Balkanlar gibi ülkeleri entegre edememesi halinde boşluğu başkalarının dolduracağı uyarısında bulundu.

Başkan, Avrupa’nın hem küresel hem de transatlantik ilişkilerdeki güvenilirliğinin kendi komşuluk bölgesinde liderlik yapabilmesine bağlı olduğunu savundu.

Salı günü Brüksel’de Euractiv’in amiral gemisi Redux etkinliğinde bir mülakat veren Metsola, genişlemenin sadece yeni üyeler kazanmakla ilgili olmadığını, “Avrupa’da barış, istikrar ve demokrasiyi güvence altına almakla ilgili olduğunu” vurguladı.

Bazı üye ülkelerin AB’nin halihazırda çok büyük ve bürokratik olduğu yönündeki endişelerini kabul etmekle birlikte Metsola, Polonya’nın katılımı gibi geçmişteki genişlemelerin, genişlemenin Birliği zayıflatmak yerine güçlendirdiğinin kanıtı olduğuna işaret etti.

“Aynı argümanlar 20 yıl önce de ortaya atılmıştı,” diyen Metsola, kitlesel göç ya da iktisadi bozulma korkularının tahmin edildiği gibi gerçekleşmediğinde ısrar etti.

Metsola, Avrupa’nın başta Washington olmak üzere ortakları tarafından ciddiye alınabilmesi için, ‘açık ve liyakate dayalı bir katılım süreci’ de dahil olmak üzere, içeride liderlik göstermesi gerektiğini öne sürdü.

AP Başkanı, “Son on yılda Avrupa kazandığından daha fazla üye kaybetti,” diyerek onay bekleyen aday ülkeler için daha net bir yol çizilmesi çağrısında bulundu ve “Biz adım atmazsak, başkaları adım atacaktır,” dedi.

Metsola’nın salı günü yaptığı çıkış, geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu’nda patlak veren yolsuzluk skandalının ardından kamuoyuna yaptığı ilk açıklamalar oldu.

Belçikalı savcılar, Çinli Huawei şirketinin Avrupa Parlamentosu üyelerine yönelik lobi faaliyetlerinde yasaları ihlal ettiğini iddia ediyor.

Euractiv’e konuşan AP yetkilileri, skandalın ortaya çıkmasından bir gün sonra AP’nin Huawei lobicilerinin parlamento binasına erişimini engellediğini söyledi.

Devam eden soruşturmayla ilgili doğrudan yorum yapmaktan kaçınan Metsola, kurumun dürüstlüğünü savundu ve 2022 “Qatargate” skandalından bu yana uygulanan yolsuzlukla mücadele tedbirlerinin işe yaradığında ısrar etti.

Metsola, “Kuralları çiğnemeye çalışan insanlar her zaman olacaktır. Önemli olan onları daha erken yakalamak için tedbirleri güçlendirmiş olmamızdır,” dedi ve “birkaç kişinin” eylemlerinin bir bütün olarak AP’nin güvenilirliğine zarar vermeyeceğini savundu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya, Rusya ile sınırına mayın döşeyecek

Yayınlanma

Polonya, ‘Doğu Kalkanı’ programı kapsamında Rusya ve Belarus ile olan sınırına mayın döşeyeceğini açıkladı. Savunma Bakan Yardımcısı Pawel Bejda, RMF‘ye verdiği demeçte, bu amaçla Ottawa Sözleşmesi’nden çekileceklerini belirtti. Litvanya, Letonya ve Estonya’nın da Polonya’ya katılacağı bildirildi. Program, hendekler, tank engelleri, tahkimatlar, çitler ve gözetleme sistemlerini içeren 800 kilometrelik bir savunma hattı oluşturmayı hedefliyor.

Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Pawel Bejda, RMF‘ye yaptığı açıklamada, “Doğu Kalkanı” programı kapsamında Rusya ve Belarus ile olan sınıra anti-personel mayınları yerleştireceklerini duyurdu.

Bejda, Polonya’nın bu kararı alabilmek için anti-personel mayın kullanımını yasaklayan Ottawa Sözleşmesi’nden çekileceğini belirtti.

Litvanya, Letonya ve Estonya’nın da Polonya ile birlikte hareket edeceği ve sözleşmeden çekileceği ifade edildi. Bu dört ülkenin tamamı AB ve NATO üyesi.

Bejda, Ottawa Sözleşmesi’nden çekilme nedenlerine ilişkin soruya, “Başka seçeneğimiz yok, sınırdaki durum ciddi,” şeklinde yanıt verdi.

Bakan Yardımcısı, “Belarus’un Rusya’nın tam kontrolü altında hareket ettiğine dair kesinliğe yakın endişelerimiz var. Vladimir Putin ne söylerse, Aleksandr Lukaşenko da ona razı olur. Ukrayna’ya hangi taraftan saldırdıklarını hatırlayın, Belarus topraklarından,” ifadelerini kullandı.

Şu anda Varşova’nın elinde anti-personel mayını bulunmadığını, ancak üretmeyi planladıklarını dile getiren Bejda, 1 milyon adet mayından bahsedildiğini belirterek, “Bunları Polonya Silah Grubu fabrikaları yapacak, ancak ayrıntılara girmek istemiyorum… Özel ve devlet savunma sanayisine eşit davranıyoruz,” dedi.

Rusya ve Belarus sınırında tahkimat oluşturulmasını öngören “Doğu Kalkanı” programı, geçen yılın mayıs ayında tanıtıldı.

Program kapsamında 800 kilometre hendek kazılması, tank engelleri, tahkimatlar, çitler yerleştirilmesi ve bir video gözetleme sistemi kurulması planlanıyor.

Genelkurmay Başkanı General Wieslaw Kukula da, Polonya’nın “savaşın kaçınılmazlığından” emin olana kadar tam olarak donatılmayacak mayın tarlaları hazırlama niyetinden bahsetti.

Kasım ayında, “Doğu Kalkanı”nın çitler, beton “ejderha dişleri” ve tanksavar hendeklerinin inşasını içeren ilk aşaması tamamlandı.

Başbakan Donald Tusk, Rusya Federasyonu’na bağlı Kaliningrad oblastı sınırındaki yapıları incelerken, “Bu, barışa yapılan bir yatırımdır,” diye konuştu.

“Sınırımızın barış zamanında güvenli, savaş zamanında ise geçilmez olmasını istiyoruz,” diyen Tusk, Varşova’nın NATO ve Avrupa Birliği’nin doğu kanadında stratejik bir konuma sahip olduğunu ve bu nedenle kıtadaki tüm güvenlikten sorumlu hissettiğini belirtti.

“Doğu Kalkanı” inşaat çalışmalarının 2028 yılına kadar sürmesi bekleniyor. Projenin toplam maliyetinin Polonya’ya 10 milyar zloti (2,5 milyar dolar) olacağı tahmin ediliyor.

Litvanya, Letonya ve Estonya da Rusya sınırına tanksavar mayınları yerleştirmeyi planlıyor.

The Times, bunun amacının “askeri tehdidi caydırmak ve savunmak” olan “Baltık Savunma Hattı”nda öngörüldüğünü bildirdi.

Gazeteye göre, proje ayrıca hendekler, dikenli teller, “ejderha dişleri” ve 1000 beton sığınağı içeriyor. Sınırların yakınına mühimmat depoları yerleştirilecek.

Aralık ayında, Avrupa Komisyonu (AK) Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya ve Belarus ile komşu olan altı Avrupa ülkesi için 170 milyon avro alacağını duyurmuştu.

Polonya’ya 52 milyon avro, Finlandiya’ya ise 50 milyon avro tahsis edilmişti.

Listede ayrıca Letonya (17 milyon avro), Litvanya (15,4 milyon avro), Estonya (19,4 milyon avro) ve Norveç (16,4 milyon avro) yer alıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Leyen 2030’a kadar ‘toplu silah alımı’ çağrısında bulundu

Yayınlanma

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen salı günü yaptığı açıklamada, “tehlikelerle dolu bir dünyada” ABD kıtadan çekilirken Avrupa Birliği ülkelerinin silah alımı konusunda işbirliği yapması gerektiğini söyledi.

Danimarka Kraliyet Askeri Akademisinde öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada Leyen, “Üye devletlerin özellikle acil ihtiyaç zamanlarında Avrupa savunma tedarik zincirlerine tam olarak güvenebilmeleri gerekiyor. Bu da 2030 yılına kadar savunma ekipmanları için AB çapında bir pazar yaratmak anlamına geliyor,” dedi.

Konuşmasında Komisyon’un, ülkelerin savunma harcamaları için 150 milyar avroluk bir fon içeren ve beyaz kitap olarak adlandırılan ayrıntılı bir savunma önerisi yayınlamasından bir gün önceki düşüncelerini ortaya koydu.

Leyen, Avrupa’nın savunma harcamalarını ve askeri sanayi kompleksini artırmak, orduları yeniden silahlandırmak ve Ukrayna’yı desteklemeye devam etmek için bir dizi girişimin ana hatlarını çizdi. Kilit unsurlardan biri, ulusal talebi bir araya getirecek ve ortaklaşa silah tedarik edecek Avrupa Satış Mekanizması.

Avrupa’nın savunma sanayisinin büyümesi ve uzun vadeli yatırımlar yapabilmesi için şirketlerin “yatırımları yönlendirmek ve kapasiteyi artırmak için istikrarlı bir çok yıllık sipariş akışına” ihtiyacı olduğunu söyleyen Leyen, bu sürecin Avrupa’da yatırımla başladığını söyledi ve üye ülkeleri “daha fazla Avrupalı satın almaya” çağırdı.

Komisyon başkanı, “Birliklerin ve askeri teçhizatın hızlı bir şekilde taşınmasını kolaylaştıracak AB çapında işleyen bir kara koridorları, havaalanları ve limanlar ağına ihtiyacımız var. Aynı zamanda hava ve füze savunmasına, topçu sistemlerine, mühimmat ve füzelere yatırım yapmamız gerekiyor,” diye konuştu.

Leyen ayrıca AB dışındaki ülkelerin de bu çabalara katılması için kapıyı açık bıraktı. Leyen, “Güvenliğimiz bölünmez bir bütündür. Bu nedenle Birleşik Krallık ve Avrupa’daki, komşularımızdaki ya da Kanada’dan Norveç’e kadar G7’deki diğer ortaklarımızla ve hatta Hindistan ve Asya’nın diğer bölgelerine kadar güvenlik konusunda yeni bir çığır açmak için çalışıyoruz,” dedi.

Öte yandan Leyen, Trump’la ilişkiler konusunda dikkatli konuştu. Leyen, “En eski ortağımız olan ABD’nin odağını Hint-Pasifik bölgesine kaydırdığını görüyoruz. NATO ve ABD ile birlikte çalışmaya tamamen kararlıyız,” diye konuştu.

Ayrıca “Grönland’ın tüm halkına ve bir bütün olarak Danimarka’ya” Avrupa’nın her zaman “egemenlik ve toprak bütünlüğünden yana olacağı” konusunda güvence verdi.

Leyen, “Şimdi her Avrupalının neyin tehlikede olduğunu anlaması için dürüstçe konuşma zamanıdır,” dedi ve “bu on yılın ikinci yarısında ve sonrasında yeni bir uluslararası düzen oluşacağı” uyarısında bulundu. 

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English