Japonya yeni Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa, pazartesi günü New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun oturum aralarında diplomatik çıkışını yaparak G7 üst düzey diplomatlarıyla ilk yüz yüze görüşmelerini gerçekleştirdi ve Fukuşima atık suyunun okyanusa serbest bırakılması konusunda BM nükleer gözlemcisiyle önemli bir anlaşma imzaladı.
Geçtiğimiz çarşamba günü yapılan kabine değişikliğiyle Japonya’nın diplomatik dizginlerini eline alan Kamikawa, G7 dışişleri bakanlarıyla bir araya gelmeden önce ABD’li, İngiliz ve Brezilyalı mevkidaşları ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) başkanıyla ikili görüşmeler yaparak hızlı bir başlangıç yaptı.
Başbakan Fumio Kishida, kendi deyimiyle “Çin’in artan askeri iddiası, Kuzey Kore’nin tekrarlanan füze fırlatmaları ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşıyla” mücadele etmek için Japonya’nın ABD ile olan güvenlik ittifakını güçlendirmeyi ve diğer ortaklarla bağlarını sıkılaştırmayı hedefliyor. Bu bağlamda Kamikawa’nın ataması Tokyo için kritik bir zamanda gerçekleşti.
Kamikawa, G7’deki mevkidaşlarının katıldığı bir toplantıya başkanlık etti. Her ne kadar bu görüşmeler büyük ölçüde Ukrayna’daki savaşa odaklanmış olsa da, toplantı sonrasında grup başkanı olarak Kamikawa tarafından yapılan açıklamada, Fukuşima No. 1 nükleer santralinden arıtılmış atık suyun salınması ve Pekin’in Doğu ve Güney Çin denizlerinde ve Tayvan yakınlarındaki “provokatif faaliyetlerinden” duyulan endişelerin dile getirilmesi sonrası Çin ile yaşanan gerilimin ortasında Tokyo’nun Pekin ile “yapıcı ve istikrarlı ilişkiler kurma” arzusunu dile getirdi.
Kamikawa Ukrayna ihtilafı konusunda yaptığı açıklamada bakanların Rusya’nın “saldırganlık savaşını” kınadıklarını ve “ne kadar sürerse sürsün Ukrayna’nın yanında durma” taahhütlerini yinelediklerini söyledi.
Bakanlar ayrıca diğer ülkelere de çatışmada Rusya’ya silah dahil “her türlü” yardımı kesmeleri ya da “ağır bedellerle karşılaşmaları” uyarısında bulundu.
Bu çağrı, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Rusya’ya yaptığı nadir ziyaretin ardından Moskova ve Pyongyang arasında işbirliği taahhütleri konusunda G7 bakanlarının paylaştığı endişelerin ortasında geldi.
Kamikawa ayrıca, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Birleşik Krallık, ABD ve Avrupa Birliği’nden G7 mevkidaşlarının Fukuşima nükleer atık suyunun salınımı konusunda “güvenli, şeffaf ve bilime dayalı süreci” memnuniyetle karşıladıklarını kaydetti.
G7 bakanlarının bir sonraki toplantılarını 7-8 Kasım tarihlerinde Tokyo’da gerçekleştireceklerini söyledi.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile Fukuşima anlaşması
Günün erken saatlerinde Kamikawa, UAEA başkanı Rafael Grossi ile de bir araya geldi ve ikili, Fukuşima deşarjına ilişkin “kapsamlı ve sürekli güvenlik incelemesinin tüm kapsamını ortaya koyan” bir işbirliği anlaşması imzaladı.
Grossi, “Bugünkü anlaşma, şeffaflık ve hem Japonya’da hem de yurtdışında deşarjın ne insanlara ne de çevreye zarar vermeyeceğine dair güven oluşturmak için vazgeçilmez olan izleme, doğrulama ve değerlendirme faaliyetlerini uygulamak üzere UAEA’nın sahadaki daimi varlığı için geniş parametreleri belirliyor” dedi.
Grossi, “Arıtılmış suyun son damlası da güvenli bir şekilde denize boşaltılana kadar sahada kalacak ve teknik çalışmalarımızı sürdüreceğiz,” diye ekledi.
Japonya geçtiğimiz ay Tokyo Electric Power Company Holdings’in Fukushima No. 1 nükleer santralinden arıtılmış su salmaya başladı. Bu hamle, başta Çin olmak üzere bölge ülkelerinin ve balıkçılıkla geçinen yerel halkın büyük tepkisini çekti. Japonya’dan deniz ürünleri ithalatına hızlı bir şekilde yasak getiren ve deşarjın “dünyayı nükleer kirlenme riski” altına soktuğunu savunan Çin tarafından ağır bir şekilde eleştirildi.
Çin’le ilişkilerde istikrar vurgusu
ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre Kamikawa ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile ikili görüşmelerde bulunarak Tayvan Boğazı’nda “barış ve istikrarın” önemini vurguladı ve “Doğu ve Güney Çin Denizlerinde uluslararası hukuka uyulması” gerektiğini teyit etti.
Çin’e karşı sert söylemler son yıllarda biraz basmakalıp hale gelmiş olsa da Japonya Dışişleri Bakanlığı’nın toplantıya ilişkin açıklamasında Tayvan’dan ya da Doğu ve Güney Çin denizlerinden bahsedilmeyerek sadece iki müttefikin “Çin’le ilgili meseleleri ele alırken yakın çalışacakları” belirtilirken Pekin’le “ortak zorluklar” konusunda “işbirliği yapmanın önemi” vurgulandı.
Bazı üst düzey Japon milletvekilleri Tayvan’da yaşanacak bir acil durumun Tokyo için varoluşsal bir kriz anlamına geleceğini söylerken, Kishida da sık sık Ukrayna savaşına benzer bir krizin Doğu Asya’da da yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Kishida bu söylem üzerinden halkı ve muhalefeti savunma harcamalarına ve yeni savunma stratejisine ikna etmeye çalışıyor.
Ancak Kamikawa açıkmalasında, Tokyo’nun güçlü komşusu ve en büyük ticaret ortağı Çin ile ilişkilerini istikrara kavuşturmaya çalıştığını vurguladı.
Bu arada Kamikawa ve Blinken, Japonya ve ABD’nin, “son aylarda benzeri görülmemiş sayıda füze denemesi gerçekleştiren Kuzey Kore’nin artan nükleer ve füze tehditlerine yanıt vermeye yardımcı olmak üzere” Güney Kore ile üçlü işbirliğini daha da derinleştirecekleri sözünü verdi.
Kamikawa, Blinken ile görüşmesinden önce İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly ve Brezilya Dışişleri Bakanı Mauro Vieira ile de bir araya geldi.