Bizi Takip Edin

AMERİKA

Küresel iş dünyası seçkinlerinin Milei sevdası

Yayınlanma

Arjantin’in yeni ‘liberteryen’ Devlet Başkanı Javier Milei’nin bu ay Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumunda (WEF) yaptığı konuşma, dünyanın zenginleri tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmıştı.

Milei, “Açıkça komünist, faşist, Nazi, sosyalist, sosyal demokrat, nasyonal sosyalist, Hıristiyan demokrat, neo-Keynesyen, ilerici, popülist, milliyetçi veya küreselci olduklarını iddia etseler de, büyük bir fark yok. Hepsi, devletin bireylerin hayatlarının tüm yönlerine yön vermesi gerektiğini söylüyor,” deyince patronların büyük desteğini almıştı.

Financial Times’tan (FT) Anne-Sylvaine Chassany’nin Davos izlenimleri, Milei’ye yönelik teveccühün nedenlerine işaret ediyor. Konuşmanın büyük alkış aldığına işaret eden yazar, “Çıkışa doğru yanımdan geçerken, Avrupalı bir özel sermaye emektarı ‘etkilendiğini’ söyledi. O günün ilerleyen saatlerinde bir fon yöneticisi, Milei’nin kışkırtıcı cilasının altında ‘bazı gerçekler’ yattığında ısrar etti. Davos seçkinlerine yollarını kaybetmeleri konusunda ders verilmişti ve onu sevmişlerdi,” diye yazdı.

Milei’nin sadece iş dünyası yanlısı duruşu yönüyle dikkat çekmediğini savunan Chassany, bir WEF katılımcısının, “Seçmenlere sosyal yardımlarını ve devlet sübvansiyonlarını keseceğini söyleyerek bir kemer sıkma platformunda seçilmeyi başardığı için insanların ilgisini çekiyor,” dediğini de aktardı.

JPMorgan’ın iki numarası, Arjantinli ve WEF müdavimlerinden Daniel Pinto da Milei yönetiminin ‘ekonomideki tüm doğru şeyleri ele aldığını’ söyledi ve önlemlerin ‘80 yıllık ekonomik bozulmaya bir son verebileceğini’ umduğunu belirtti.

Yazar, birkaç katılımcının, iş dünyası seçkinlerinin Milei’ye verdiği desteği, serbest piyasa politikaları beklentisiyle sevinen Wall Street’in Donald Trump’a verdiği desteğe benzettiğini vurguladı. Yazara göre Milei, ‘akademik geçmişi’ nedeniyle daha güvenilir biri gibi görünüyordu.

Allianz Baş Ekonomisti Ludovic Subran ise bir başka noktaya dikkat çekti. Arjantin liderinin açıkladığı geniş özelleştirme programının, Milei’yi öven ‘bazı bankacıların’ bu özelleştirmelerden elde edeceği çıkarlarla ilgili olduğuna işaret etti.

Dahası, Milei’nin çevresindeki ‘iktisat’ ekibine yönelik ‘güven’ de yüksek. Birçok kişi Milei’nin ‘en radikal fikirlerinin’ etrafındaki ekip tarafından yumuşatılacağı inancıyla teselli buluyor.

Toplantıya katılan bir yöneticiye göre, CEO’lar ve Dışişleri Bakanı Diana Mondino, Bakanlar Kurulu Başkanı Nicolás Posse ve Ekonomi Bakanı Luis Caputo arasındaki özel bir toplantı iyi bir izlenim bıraktı. Bu kişi, katılımcıların ‘profesyonel olarak karşılarına çıktığını’ savundu.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English