Bizi Takip Edin

Avrupa

Macron’un ‘stratejik özerklik’ sözlerine tepkilerin başını Polonya çekiyor

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “ABD’nin peşine takılmamalıyız” ve “stratejik özerklik” sözleri Avrupa Birliği içinde tepki yarattı.

Avrupa içindeki tepkilerde başı Doğu Avrupa ülkeleri çekiyor. ABD’ye bir ziyaret düzenleyen ve ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile görüşen Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki Fransız lidere tepki gösterdi.

Avrupalıları Çin ile daha fazla ilişki arayışına girerek potansiyel olarak tarihi bir hata yapmakla suçlayan Polonyalı lider, “Çin’e daha fazla AB ürünü satabilmek için, büyük jeopolitik maliyetlere katlanarak, bizi onlara daha az değil daha fazla bağımlı hale getirecek bir dar görüşlülükle bakıyorlar,” dedi.

Düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi yaptığı konuşmada bazı Avrupa ülkelerinin Rusya ile yapılan hatanın aynısını Çin ile yapmaya çalıştığını ileri süren Morawiecki, “Tayvan’ın sizin işiniz olmadığını söyleyerek Ukrayna’yı bugün ve yarın koruyamazsınız,” dedi.

Polonya Başbakanı, Ukrayna’nın ‘düşmesi’ durumunda Çin’in de Tayvan’a saldırabileceğini öne sürdü.

Macron’un ‘stratejik özerklik’ sözlerine de tepki gösteren Morawiecki şunları söyledi: “Avrupa özerkliği kulağa hoş geliyor, değil mi? Fakat bu, Avrupa’nın ağırlık merkezini Çin’e kaydırmak ve ABD ile bağları koparmak anlamına geliyor. Fiilen kendi dizimize kurşun sıkmak anlamına geliyorsa stratejik özerklik kavramını pek anlamıyorum.”

Morawiecki, Almanya ve Fransa’ya da Ukrayna konusunda tepki göstererek, Morawiecki, Batı Avrupa ülkelerini Rusya’dan ucuz enerji, Çin ile yüksek marjlı ticaret, Doğu Avrupa’dan düşük maliyetli işgücü ve ABD’den ‘bedava güvenlik’ üzerine kurulu bir modele alışmakla suçladı.

Macaristan ile bir zamanlar kurdukları güçlü ilişkilerin Ukrayna savaşı ve Rusya’ya bakış nedeniyle zayıfladığını da kaydeden Morawiecki, “Macaristan yerine Romanya ve Baltık ülkeleriyle çok yakın işbirliği içindeyiz, bu nedenle Macaristan hariç Doğu Avrupa ülkelerinin Ukrayna’da olup bitenler konusunda aynı görüşe sahip olduğunu söylüyorum,” dedi.

Morawiecki, Salı günü Washington’da yaptığı açıklamada da, “Amerikalılarla daha da yakın bir ittifak kurmaktan başka bir alternatif görmüyorum ve burada kesinlikle aynı dalga boyundayız. Eğer Polonya’nın batısındaki ülkeler bunu daha az anlıyorlarsa, bunun nedeni muhtemelen tarihi koşullardır,” demişti.

Avrupa

NATO’nun ordusuz üyesi İzlanda savunma stratejisini gözden geçiriyor

Yayınlanma

NATO’nun ordusu olmayan tek üyesi İzlanda, ABD Başkanı Trump’ın Grönland’ı satın alma isteği ve jeopolitik gelişmelerin etkisiyle savunma kapasitesini artırmayı ve Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerini yeniden başlatmayı değerlendiriyor. Ülke, 2027’ye kadar AB üyeliği konusunda referandum yapmayı planlarken, başbakan ulusal savunma stratejisinin gözden geçirileceğini belirtti.

NATO’nun ordusu olmayan tek üyesi İzlanda, ABD Başkanı Donald Trump’ın Danimarka’dan Grönland’ı alma isteği ve ticaret savaşının yarattığı gerilimlerin etkisiyle savunma kapasitesini güçlendirmeyi ve Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerini yeniden başlatmayı değerlendiriyor.

The Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, ülke bu konuları aktif olarak tartışıyor.

Başbakan Kristrún Frostadóttir, 2027 yılına kadar bir referandum düzenlemeyi planlıyor.

Yaklaşık 400 bin nüfuslu ülke, bu referandum öncesinde ulusal savunma stratejisini gözden geçirmeyi amaçlıyor.

Frostadóttir, ülkenin askeri alana yönelik hiçbir zaman kamuoyu desteği olmadığını ve yakın gelecekte de olacağını düşünmediğini belirtti.

Ancak Frostadóttir, “Bu, aktif bir savunmamızın veya aktif ittifaklarımızın olamayacağı anlamına gelmez, çünkü savunma önemlidir,” dedi.

ABD, hem İzlanda’nın hem de Grönland’ın güvenlik açısından büyük önem taşıdığı görüşünde.

Grönland, Rusya dahil olmak üzere füze fırlatmalarını takip etmek için kritik öneme sahipken, İzlanda denizaltıları izlemek için stratejik bir konumda bulunuyor.

ABD, 1951’den itibaren savunma anlaşması kapsamında İzlanda’yı koruyordu ancak 2006 yılında ülkedeki varlığından vazgeçerek askerlerini çekti.

Amerikan askerleri daha önce Keflavik hava üssünde konuşlanmıştı; bu üs şu anda NATO müttefikleriyle yapılan tatbikatlar için kullanılıyor.

Sosyal Demokrat İttifakı’na liderlik eden Frostadóttir, İzlanda’nın AB’ye katılımını destekliyor.

Bununla birlikte, olası bir AB müzakereleri referandumunun İzlandalılar tarafından Avrupa ile ABD arasında bir seçim olarak görülmesini istemediğini ifade etti.

Frostadóttir, Euronews‘e verdiği mülakatta, “2027’ye kadar ülkenin bu müzakereleri [katılım için] yeniden başlatmak isteyip istemediğini görmek istiyoruz. Mevcut jeopolitik durumun bunu etkileyeceğinden eminim,” ifadesini kullandı.

Ülkenin Avrupa Birliği içinde kendini daha güvende hissedip hissetmeyeceği sorusuna ise başbakan, İzlanda’nın “şu anda bulunduğumuz yerde” zaten güvende hissettiğini söyledi.

İzlanda, 2009 yılında AB’ye üyelik başvurusunda bulunmuştu.

Fakat 2013 yılında iktidara gelen Avrupa şüphecileri, müzakereleri askıya alma kararı aldı. Ülke, 2015 yılında ise birlik üyeliği başvurusunu geri çekti.

Trump, daha önce birçok kez Grönland’ı ilhak etme niyetini dile getirmişti.

Mart ayında yaptığı açıklamada, “Grönland’ı alacağız. Evet, yüzde 100,” ifadelerini kullanmıştı.

ABD Başkanı, adanın ABD için “ulusal ve hatta uluslararası güvenlik” ile “tüm dünyanın güvenliği” için gerekli olduğunu savunmuştu.

Grönland’ın yeni başbakanı Jens-Frederik Nielsen ise adanın hiçbir zaman ABD kontrolüne geçmeyeceğini dile getirmişti.

Von der Leyen: Dünya, Avrupa ile çalışmak için sıraya giriyor

Okumaya Devam Et

Avrupa

Rus alüminyum devi Rusal, Alman devletini dava etmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Dünyanın en büyük alüminyum üreticilerinden Rusal, bir iştirakine yönelik 213 milyon avroluk ödeme emri nedeniyle Almanya’ya ‘yasa dışı kamulaştırma’ gerekçesiyle dava açabileceği uyarısında bulundu. Financial Times‘ın haberine göre, bu durum Rusya’nın VTB Bankası’nın Avrupa biriminin tasfiyesiyle ilgili anlaşmazlıktan kaynaklanıyor. Rusal, Almanya’nın ikili yatırım anlaşmasını ihlal ettiğini belirtiyor.

Financial Times‘ın (FT) haberine göre, dünyanın en büyük alüminyum üreticilerinden Rusal, iştiraki olan RTI’ya VTB Bank Europe’un (şimdiki adıyla OWH SE) tasfiyesine karar veren düzenleyicilere 213 milyon avro ödeme emri verilmesinin ardından, Almanya makamlarına karşı “yasa dışı kamulaştırma” gerekçesiyle dava açma konusunda uyarıda bulundu.

Şirket, bu uyarısını geçici Başbakan Olaf Scholz’a gönderdiği dilekçede ifade etti.

Olay, RTI ile VTB’nin Avrupa birimi arasında döviz risklerine karşı korunmak amacıyla yapılan bir riskten korunma (hedging) anlaşmasıyla ilgili.

Rusal, bu anlaşmanın Ukrayna’daki askeri eylemlerin başlamasının ardından Alman düzenleyicilerin eylemleri nedeniyle bozulduğuna inanıyor.

Şirket, dilekçede “tam tazminat” talep etti ve Almanya’nın 1989 yılında SSCB ile Almanya arasında imzalanan ikili yatırım anlaşması (yatırımların teşviki ve karşılıklı korunması anlaşması) kapsamında sağlanan “temel güvenceleri ihlal ettiğini” belirtti.

Almanya Federal Finansal Denetleme Kurumu (BaFin), 2022 yılında VTB’ye yönelik yaptırımların uygulanmasının ardından Rus bankasını iştirakinin yönetiminden uzaklaştırdı.

Kurum, oy hakkını, 1 Nisan 2023’ten itibaren VTB Bank Europe’u tasfiye etme kararı alan bir kayyıma devretti.

Aynı yıl banka adını OWH olarak değiştirmeye karar verdi ve geçen yılın ağustos ayında Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve BaFin, OWH’nin lisansını iptal etti.

Tasfiye sürecinin birkaç yıl sürmesi bekleniyor.

FT, Jersey mahkemesi tutanaklarına atıfta bulunarak, Ukrayna’daki çatışmanın başlamasının ardından Rusal’ın iştirakinin OWH’den ek teminat yatırma konusunda bir dizi talep aldığını yazdı.

RTI, bunun yaptırımları ihlal edeceğini düşünerek bu talepleri yerine getirmeyi reddetti.

Geçen sene Londra Tahkim Mahkemesi OWH lehine karar verdi ve 213 milyon avro ödenmesine hükmetti.

FT, RTI’nın bu karara itiraz etmeye çalıştığını belirtti. Şirket, OWH’nin Batı kısıtlamaları altındaki bir kuruluşun iştiraki olduğunu, ancak OWH’nin kendisinin yaptırımlara tabi olmadığını vurguladı.

Bunun yanı sıra gazetenin aktardığına göre RTI, kararın uygulanmasının OWH tasfiye memurlarına “muazzam bir beklenmedik kâr” sağlayacağı görüşünde.

VTB, OWH yönetiminin eylemlerinden sorumlu olmadığını belirtti.

Banka, “Bu eylemlerin, yasa dışı ve temelsiz olduğuna inanıyoruz, çıkarlarımızla kesinlikle uyumlu değil ve bazı durumlarda onlarla çelişiyor,” ifadelerini kullandı.

Gazete, şubat ayında OWH tasfiye memurlarının, VTB’ye yönelik yaptırımların uygulanmasının ardından Angola hükümetini kredi yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçladığını yazmıştı.

OWH, ülkenin hükümetine karşı krediyi geri ödemeye zorlamak amacıyla tahkim süreci başlatmıştı.

Gazprom’a Avrupa’dan 18 milyar avroluk dava

Okumaya Devam Et

Avrupa

Finlandiya ve İsveç’ten askeri sevkiyat için demiryolu projesi

Yayınlanma

Finlandiya, İsveç üzerinden Norveç’teki Narvik limanına uzanacak stratejik bir demiryolu hattı projesi geliştirmeye karar verdi. Bu hat, NATO’nun ağır silah ve birliklerini gerektiğinde hızla sevk etmesini sağlayarak askeri hareketliliği artırmayı hedefliyor. Proje, AB’nin Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T) düzenlemeleri kapsamında değerlendiriliyor.

Finlandiya, İsveç üzerinden Norveç’in Narvik limanına uzanacak bir demiryolu hattı projesi geliştirmeye karar verdi.

Söz konusu hat, gerektiğinde NATO’nun ağır silah ve birliklerinin sevk edilmesi amacıyla kullanılacak.

Iltalehti gazetesinin haberine göre, demiryolu hattının planlaması için 20 milyon avro tahsis edildi ve projenin tamamının birkaç milyar avroya mal olması bekleniyor.

Demiryolu hattı, Finlandiya’nın Oulu ve Kemi limanlarından başlayarak sınır nehrini geçip İsveç tarafındaki Tornio ve Haparanda’ya ulaşacak.

Buradan madenci şehri Kiruna’ya ve nihai varış noktası olan Narvik’e devam edecek.

Finlandiya Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Lulu Ranne, daha önce yaptığı açıklamada, projenin “Rusya tehdidinin artması” zemininde hayata geçirildiğini iddia etmişti.

Bakan Ranne, Avrupa Birliği (AB) standartlarına uygun daha dar hat açıklığına sahip yeni demiryolu sayesinde NATO cephaneliklerinden tank ve topçu birliklerinin Finlandiya’ya ulaştırılabileceğini kaydetti.

Ayrıca Ranne, NATO birliklerinin ülkeye varışının 2026 yılı için planlandığını sözlerine ekledi.

Bakan, Avrupa Komisyonu’nun hat açıklığının genişletilmesi konusunda Helsinki’ye “baskı yaptığını” ifade etti.

Ranne, “Avrupa Komisyonu, NATO ve Silahlı Kuvvetler, İsveç ve Norveç ile yeni demiryolu bağlantısı projesini, ilk ve en acil büyük Avrupa askeri hareketlilik projesi olabilecek bir proje olarak değerlendirdi,” ifadesini kullandı.

Finlandiya Savunma Kuvvetleri Laponya Jaeger Tugayı Komutan Yardımcısı Ari Mure ise kendi adına Yle televizyonuna yaptığı açıklamada, uyumlu demiryolu hatlarının, özellikle acil durumlarda ağır askeri teçhizatın taşınması açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.

Trans-Avrupa Ulaştırma Ağı (TEN-T) düzenlemesi, gelecek yaz AB’de yürürlüğe girecek.

Bu düzenleme, diğer hat açıklığına sahip ülkelerde 1435 mm hat açıklığına geçiş gerekliliklerini içeriyor. Finlandiya’da mevcut hat açıklığı 1524 mm iken, Rusya’da bu rakam 1520 mm.

Demiryolu bağlantısı, savunma kapasitesini güçlendirmenin yanı sıra Finlandiya’nın ihracat sanayisine ve turizmine de katkı sağlayacak.

Fin turistler, trenle hem Kuzey Norveç’e hem de İsveç’in çeşitli bölgelerine seyahat edebilecek.

‘NATO işe yaramazsa B planı’: Kuzey Avrupa ülkeleri alternatif planlar yapıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English