Rusya
Miroşnik: ‘Batı, Ukrayna’yı Rusofobik bir intihar devletine dönüştürdü’

Rusya Dışişleri Bakanlığı Kiev Rejimi Suçları Özel Temsilcisi Rodyon Miroşnik, Ankara’daki Rus Evi’nde düzenlenen ‘Ukrayna Krizi: Doğuşu ve Çözüm Yolları’ başlıklı etkinlikte, Kiev rejimini insanlık suçları işlemekle suçladı ve Batı’nın Ukrayna’ya müdahalesini eleştirdi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Kiev Rejimi Suçları Özel Temsilcisi Rodyon Miroşnik, pazartesi günü Ankara’daki Rus Evi’nde düzenlenen “Ukrayna krizi: Doğuşu ve çözüm yolları” başlıklı bir etkinlikte konuştu.
Etkinlikte Ukrayna krizi ve çözüm yolları ele alındı.
Miroşnik, konuşmasında Kiev rejimini sivillere karşı suç işlemekle itham etti. “5 binden fazla insan yaralandı ve bu insanlar sivil. Yani asker değiller. Sadece o bölgede yaşayan yerli insanlar arasında bu kadar çok insan yaralandı,” diyen Miroşnik, dron saldırıları sonucu binlerce insanın hayatını kaybettiğini belirtti. Miroşnik, Belgorod, Kursk ve Donetsk oblastında binlerce insanın dron saldırıları sonucu yaralandığını da sözlerine ekledi.
Fotoğrafların gerçeği yansıttığını vurgulayan Miroşnik, “Fotoğraflarda bulunan her bir fotoğraf gerçek olduğu için, bu yüzden binlerce kilometre öteye bu gerçeği taşımakla mükellefiz. Kiev rejimini, işledikleri insanlık suçlarını, temel insan haklarını ihlal edip verdikleri suçları, hepsini bu etrafımızda fotoğraflarda görebilirsiniz,” diye konuştu.
Miroşnik, Ukrayna krizinin 3 yıl önce başladığını belirterek, “Tam 3 yıl önce Rusya, Ukrayna topraklarından gelen bu ordudan tehdit ve Donbass halkına, Ruslara, Rusça konuşanlara, Rus destekçilerine ve Ukrayna’da orduda zarar edip ayrımcılık nedeniyle ve soykırım nedeniyle özel askeri operasyonu başlattı,” dedi.
Batı’nın Ukrayna’daki rolüne de değinen Miroşnik, “Batı tarafından desteklenen ve finanse edilen devlet darbesi sonucu iktidara gelen Kiev rejimi, aktif şekilde bu insanlık dışı politikayı izledi. Ancak bu sadece buzdağının görünen kısmıydı. Bu, en az 25 yıl boyunca Batı’nın Ukrayna’nın iç işlerine pervasızca müdahale ederek devleti kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmasının bir sonucuydu,” ifadelerini kullandı.
‘Batı, Ukrayna’yı Rusofobik bir intihar devletine dönüştürdü’
Batı’nın Ukrayna ile ilgili temel amacının Ukrayna’yı Rusya’nın etkisinden çıkarmak olduğunu savunan Miroşnik, “Onu aynı zamanda Rusofobik bir intihar devletine dönüştürerek kendi çıkardığı neo-Nazileri Rusya’ya zarar vermeye hazır hale getirdi,” diye konuştu.
1999 yılında Viktor Yuşçenko’nun Ukrayna başbakanı olduğunu hatırlatan Miroşnik, Yuşçenko’nun eşi aracılığıyla Amerikan istihbarat servisleriyle bağlantılı olduğunu iddia etti.
Miroşnik, “Eşi Amerikalı Catherine Clary’de uçakta tanışmış ve kısa süre sonra evlenmişler. Eşinin CIA’yla bağlantıları olduğu aşikar,” diye konuştu.
2004 yılında Batı’nın Ukrayna’da Maydan adlı büyük ölçekli protesto eylemlerini hazırlayıp finanse ettiğini öne süren Miroşnik, “Yuşçenko için başarısız geçen seçimlere doğrudan müdahale etti. Bu müdahale sözde bağımsız yapılar olan Demokrasi ve İnsan Hakları Bürosu ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşların katılımıyla, seçimlerin yasa dışı bir üçüncü turunu organize ederek, aslında Yuşçenko’nun Ukrayna Cumhurbaşkanlığına atanmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirdik,” ifadelerini kullandı.
2014 yılında Batı’nın Ukrayna’da askeri-milliyetçi birliklerin ve radikal siyasi örgütlerin desteğiyle bir darbe organize etmeye karar verdiğini söyleyen Miroşnik, “Halkın iradesine karşı muhalefetin şiddet kullanarak, silah zoruyla iktidarı ele geçirmesinin hemen ardından Batılı partnerler bunu devlet darbesi olarak deyip, demokrasi ve özgürlüğün zaferi olarak adlandırdılar,” dedi.
Miroşnik, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Victoria Nuland’ın Ukrayna’da demokrasinin teşvikine 5 milyar dolar harcandığını itiraf ettiğini belirtti.
Bu miktarın büyük bir kısmının ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı bütçesinden Ukrayna muhalefetine yönlendirildiğini ifade eden Miroşnik, Batı’da eğitim almış ve George Soros’un Yeniden Doğuş Fonu gibi yapılar tarafından yetiştirilmiş kişilerin Ukrayna’da iktidara geldiğini savundu.
Kiev rejiminin, iktidara gelişinden iki ay sonra Ukrayna anayasasını ihlal ederek ordu ve radikal milliyetçi birlikleri kullanarak Donbass’ta savaş başlattığını ifade eden Miroşnik, 14 Nisan 2014’te Ukrayna geçici cumhurbaşkanı Turçinov’un kendi halkına karşı terörle mücadele operasyonu başlatılmasına dair anayasaya aykırı bir kararname imzaladığını söyledi.
Yetkili, “Bu tarih, Ukrayna’daki savaşın resmi olarak başladığı an,” dedi. 11 yıldır süren savaşta Donbass ve Rusya’da 15 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, 30 binden fazla insanın ise yaralandığını aktaran Miroşnik, Ukrayna yönetiminin bu sayıları tam olarak açıklamadığını belirtti.
Miroşnik, Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelere de değinerek, dışişleri bakanları düzeyinde Suudi Arabistan’da hazırlık görüşmelerinin gerçekleştiğini ve taraflar arasında temas sağlandığını söyledi.
Şu anda tarafların müzakerelerle krizden çıkış yollarını ele aldığını belirten Miroşnik, Rusya’nın müzakereler sırasında krizden kurtulmanın pek çok yolunu tartıştığını ancak haziran ayından beri Rusya’nın kendi duruşunu net bir şekilde belli ettiğini ve bu duruşa bağlı kaldığını ifade etti.
Yetkili, Rusya’nın duruşunun tüm Rusya halkının güvenliğinin sağlanması ve geri alınan topraklardaki halkın korunması olduğunu vurguladı.
‘Ukrayna, neo-Nazi düşünce şeklinden vazgeçmediği sürece krizin çözülmesinin mümkün değil’
Ukrayna ordusunun askeri gücünün 80-100 bin seviyesine indirilmesi, uzun menzilli silahların ve hava kuvvetlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunan Miroşnik, Ukrayna’nın neo-Nazi düşünce şeklinden vazgeçmediği sürece krizin çözülmesinin mümkün görünmediğini dile getirdi.
Rusya’nın kendi anayasal topraklarından vazgeçmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Miroşnik, bu bölgelerin tamamen Rusya Federasyonu’nun kontrolüne geçmesi gerektiğini söyledi.
Rusya’nın çatışmanın gerekçesiz bir şekilde dondurulmasını kabul etmediğini belirten Miroşnik, bunun ilerleyen süreçte daha büyük tırmanışlara ve zorluklara yol açacağını ifade etti.
Miroşnik, Kiev rejimi liderliğinin işlediği suçların ve kanlı savaşı başlatmanın sorumluluğunu üstlenmesi ve hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini söyledi. Müzakerelerin henüz başlangıç aşamasında olduğunu ve sürecin önemli destekçileri olduğu gibi karşı çıkanların da mevcut olduğunu belirten Miroşnik, adil bir çözüm yolu bulmanın zaman gerektireceğini dile getirdi.
Miroşnik, Batı’nın Ukrayna’ya karşılıksız destek vereceği ilüzyonunun ortadan kalktığını ve ABD Başkanı’nın Kiev’den verilen destek karşılığında 500 milyar dolar talep ettiğini iddia etti. Ayrıca Ukrayna’nın doğal kaynaklarını ABD’ye devretmesi karşılığında bir anlaşma yapıldığını öne süren Miroşnik, AB’nin ise anti-Trump koalisyonu oluşturmaya çalışarak Kiev’e finansal desteği sürdürmek ve Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaş sonuna kadar kullanmak istediğini savundu.
Fakat AB’nin desteği olmadan imkanlarının sınırlı olduğunu belirten Miroşnik, Avrupa Birliği ülkelerinin Ukrayna’ya aktardıkları her şeyin kanlı bir savaşa destek olmaktan başka bir şey yapmadığını bildiklerini söyledi.
Miroşnik, bu sebeple Amerika ve Rusya arasındaki müzakerelerde Avrupa ülkelerinin yer almadığını, çünkü sergiledikleri duruşun Rusya’nın sergilediği duruşla örtüşmediğini ifade etti.
Ukrayna yönetiminin kendi halkına baskı uyguladığını ve muhalif partileri yasakladığını kaydeden Miroşnik, Ukrayna hapishanelerinde siyasi gerekçeli maddeler uyarınca yaklaşık 10 bin kişinin tutulduğunu ve baskı ve tutuklamalardan kaçınmak için 10 binlerce kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirtti.
Ukrayna’da televizyon kanallarında sansür uygulandığına dikkat çeken Miroşnik, Ukrayna’da medya üzerinde ciddi sansür uygulamaları başlatıldığını ve hükümete bağlı olmayan bağımsız medya kuruluşlarının kapatıldığını belirtti.
Ukrayna nüfusunun neredeyse yarı yarıya azaldığını söyleyen Miroşnik, 2014 yılında gerçekleşen darbe öncesinde Ukrayna’nın nüfusunun 40 milyonun üzerinde olduğunu ancak şu anki Kiev hükümetinin nüfus sayımı yapmadığını veya verileri gizlediğini iddia etti.
Birleşmiş Milletler verileri de dahil olmak üzere kesin olarak bilinenin, Ukrayna topraklarından Avrupa Birliği’ne en az 6,5 milyon kişinin göç ettiği olduğunu belirten Miroşnik, sınırlar henüz açıkken Rusya’ya en az 3,5 milyon kişinin geçtiğini ve referandumların düzenlendiği bölgelerle birlikte yaklaşık 10 milyon kişinin ise Rusya’ya katılımı gönüllü olarak kabul ettiğini aktardı.
‘Ukrayna, Avrupa’nın en yoksul ülkesi haline geldi’
Ukrayna’nın Avrupa’nın en yoksul ülkesi haline geldiğini söyleyen Miroşnik, Ukrayna’nın 2024 devlet bütçesinin yüzde 50’sinden fazlasını diğer devletlerden veya uluslararası kuruluşlardan alınan dış yardımların oluşturduğunu belirtti.
Ukrayna’nın barış döneminde dahi kendini bağımsız bir şekilde geçindirebilecek durumda olmadığını ifade eden Miroşnik, Ukrayna’da silah zoruyla seferberlik sürecinin başlatıldığını ve askeri personel alım merkezlerine halkı yakalama ve zorla cepheye gönderme yetkisi verildiğini söyledi. Miroşnik, şu an Ukrayna’nın 18 yaşından itibaren bütün erkekleri de seferber etmek için şartları kabul ettiğini dile getirdi.
Miroşnik, Kiev rejiminin 3 yıl önce Donbass’taki sorunu askeri yolla çözmeye kalkışarak durumu daha da kötüleştirdiğini ve Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerine saldırıda bulunduğunu belirtti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass halkını koruma kararı aldığını ve Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti’ni tanıdığını söyleyen Miroşnik, bu cumhuriyetlerle imzalanan anlaşmalar temelinde özel askeri operasyonun başlatıldığını ifade etti.
Miroşnik, Rusya’nın askeri operasyonun başlangıcında Ukrayna’nın ele geçirdiği ancak şimdi Rusya’nın tekrar kontrolüne geçtiği bölgeleri harita üzerinde gösterdi.
Ukrayna ordusunun Rusya’nın Kursk oblastına yönelik Batılı ülkelerin desteğiyle gerçekleştirdiği saldırının amacının Rusya’yı Donbass yönündeki taarruzunu durdurmaya ve Kursk bölgesine güç sevk etmeyi durdurmaya zorlamak, Ukraynalı militanların bazı başarılarını öne sürerek Kiev rejiminin finansman ve desteğinin devamını sağlamak ve ABD başkanlık seçimlerinde başkan adayı Kamala Harris’i desteklemek olduğunu öne sürdü.
Kursk’taki çatışmalar
Fakat Zelenskiy tarafından belirlenen hedeflerin hiçbirinin gerçekleştirilemediğini belirten Miroşnik, Rusya’nın Donbass yönündeki taarruzunu sürdürerek 2 bin kilometrekareden fazla alanı kurtardığını ve Ukrayna birliklerinin Kursk oblastında daha önce ele geçirdikleri toprakların üçte ikisi üzerindeki kontrolü kaybettiğini söyledi.
Miroşnik, Ukrayna’nın bu saldırının bedelini 60 binden fazla askerin hayatıyla ödediğine işaret etti.
Kursk oblastında birkaç gün önce bulunduğunu belirten Miroşnik, Ukrayna silahlı oluşumlarının işlediği suçlara dair bilgiler paylaştı.
Ukrayna birlikleri tarafından ele geçirilen yerleşim yerlerinin tamamen yağmalandığını, yakıldığını ve sivil konutları ile altyapıların tahrip edildiğini söyleyen Miroşnik, savaş bölgesinden ayrılmaya çalışan sivillerin ateş açıldığını ve şiddete maruz kaldıklarını belirtti.
Miroşnik, çatışma bölgesinden yaklaşık 150 bin sivilin tahliye edildiğini, işgal altında kalan sivillerin ise Ukraynalı militanların şiddetine, infazlarına ve yağmalarına maruz kaldığını ifade etti.
Yetkili, tahliye edilen sivillerden biriyle konuştuğunu ve söylenene göre orada kalmak zorunda kalan sivillerin yani tahliye edilemeyen sivillerin sadece yarısının hayatta kalabildiğini aktardı.
Son bir yıl içinde Ukraynalı militanlar tarafından Rusya’nın sivil hedeflerine Batılı ülkelerin sağladığı 90 binden fazla mühimmat ateşlendiğini söyleyen Miroşnik, kullanılan silahlar arasında yasaklı kümülatif mühimmatlar, mayınlar, uzun menzilli füzeler ve çok namlulu roket sistemleri yer aldığını belirtti.
Rusya
Dmitriyev: Yabancı şirketlerin Rusya’ya dönüş süreci başladı

Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Kirill Dmitriyev, yabancı şirketlerin Rusya’ya dönüş sürecinin başladığını bildirdi. Bu dönüşlerin şimdilik kamuoyuna açık olmadığını söyleyen Dmitriyev, ilk belirgin dönüşlerin 2025’in ikinci çeyreğinde görülebileceğini öngördü.
Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) başkanı ve Rusya Devlet Başkanı’nın özel temsilcisi Kirill Dmitriyev, yabancı şirketlerin Rusya’ya dönüş sürecinin başladığını bildirdi.
Dmitriyev, ilk belirgin dönüşlerin 2025 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleşeceği yönündeki tahminin korunduğunu belirtti.
RİA Novosti’ye konuşan Dmitriyev, “Bazı şirketlerin geri döndüğünü şimdiden görüyoruz, ancak bu süreç pek kamuoyuna açık ilerlemiyor. Fakat, şüphesiz bu süreç halihazırda başladı,” dedi.
Dmitriyev, yabancı ticari marka tescillerinde artış gözlemlediklerini ve bunun “iyi göstergelerden biri” olduğunu kaydetti.
Birçok yabancı şirketin Rusya’ya dönmekle ilgilendiğini ve “doğrudan, hatta çok aktif müzakereler yürüttüğünü” ifade eden Dmitriyev, söz konusu şirketlerin çeşitli sektörlerde faaliyet gösterdiğini de sözlerine ekledi.
Geçen ay Vedomosti gazetesi, büyük işletmelerin çıkarlarını temsil eden Rus Sanayiciler ve Girişimciler Birliği’mim, yabancı yatırımcıların Rusya’daki faaliyetlerine yeniden başlaması için gereken koşullara ilişkin öneriler hazırlamak üzere bir çalışma grubu oluşturduğunu bildirmişti.
Bu gruba Rus şirketlerinin yanı sıra Amerikan Ticaret Odası ve Avrupa İşletmeleri Birliği gibi yabancı iş dünyası birlikleri de katıldı.
Bilişim ve İletişim Teknolojileri (BİT) alanında İthal İkamesi Yetkinlik Merkezi analitik departmanı direktörü İvan Çalin, nisan ayındaki “Svyaz-2025” forumunda yaptığı açıklamada, IT sektöründeki aktörlerin yabancı IT tedarikçilerinin Rusya pazarına dönmesi durumunda uygulanacak kısıtlamaların bir listesi üzerinde çalıştığını dile getirmişti.
Merkezin direktörü İlya Massuh ise bu önlemlerin mart sonunda Dijital Kalkınma Bakanlığı bünyesindeki kamu konseyi toplantısında ele alındığını ve şu anda son hâlinin verildiğini söylemişti.
Nihai taslağın mayıs sonuna kadar bakanlığa sunulması bekleniyor.
Rusya, ‘düşman’ kuruluşları finanse eden şirketlerin geri dönüşünü yasaklayacak
Rusya
Lukoil’in ticaret kolu ilk kez Batı yaptırımlarına girebilir

Avrupa Birliği, Rus petrol şirketleri Lukoil’in ticaret birimi Litasco Middle East, Surgutneftegaz ve sigorta şirketi VSK’ya yönelik yeni yaptırımlar hazırlıyor. Bu yaptırımlar, şirketlerin Rus petrolünü taşımak için oluşturduğu “gölge filo” ile mücadele etmeyi amaçlıyor ve Litasco Middle East için bir ilk olacak. Paket ayrıca çok sayıda tanker ve kişiyi de kapsayacak.
Avrupa Birliği (AB), Rus petrol şirketi Lukoil’in petrol ticareti birimi Litasco Middle East DMCC, Surgutneftegaz ve sigorta şirketi VSK’ya yönelik yeni bir yaptırım paketi hazırlığında.
Bloomberg’in haberine göre, söz konusu yaptırımlar söz konusu şirketlerin Rus petrolünü taşıyan “gölge filo” oluşturmadaki rolleri nedeniyle uygulanacak.
Özellikle Litasco Middle East, Batı yaptırımları kapsamına ilk kez girecek.
AB, yaptırım listelerine toplamda yaklaşık 150 tanker eklemeyi planlıyor. Böylece yaptırım uygulanan tanker sayısı 300’ün üzerine çıkacak. Ayrıca 60 kişi de listeye dahil edilecek.
Petrol ticareti şirketi Litasco, daha önce İsviçre’de faaliyet gösteriyordu. Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ve İsviçre’nin de katıldığı Batı yaptırımlarının ardından, bazı çalışanlar şirketten ayrıldı ve ticari operasyonları Dubai’ye taşındı.
Bloomberg, şirketin son aylarda farklı ülkelerdeki ofisleri için aktif olarak personel işe aldığını yazdı.
Yaptırımlar, Batılı şirketlerin Rusya’dan petrol taşıma imkanlarını kısıtladı. Bunun üzerine Rusya, eski tankerleri satın alarak ve farklı ülkelerde bu tankerlere sahip olan ve işleten çok sayıda firma kurarak bir gölge filo oluşturmaya başladı.
Geçen yıl Financial Times’ın bir araştırması, Litasco Middle East’in bu sürece dahil olduğunu ortaya koydu.
Gazete, özellikle Lukoil’in gölge filoya 25 tanker eklediği bir planı yazdı. Bu tankerlerin her biri, başka bir veya hatta birkaç başka firmaya ait ayrı bir offshore şirketi tarafından satın alınmıştı.
Gemiler, İngiliz mahkemeleri tarafından yatırımcıları dolandırmaktan yargılanan Pakistanlı bir denizcilik girişimcisine ait Dubai merkezli şirketler tarafından yönetiliyordu.
Tüm bu alımlar, Litasco Middle East’e ait Dubai merkezli Eiger Shipping DMCC tarafından finanse edildi.
Bu 25 tankere 700 milyon dolardan fazla harcama yapıldı. Gölge filoya katıldıktan sonra bu tankerler neredeyse sadece Rus petrolü taşıdı (tüm sevkiyatların yüzde 97’si, bunun yüzde 82’si Lukoil petrolüydü) ve yaklaşık 119 milyon varil petrol taşıdılar.
Geçen yıl Lukoil, deniz yoluyla petrol ihracatında ikinci sırada yer aldı.
Üçüncü sırada ise AB’nin de yaptırım uygulamayı planladığı Surgutneftegaz bulunuyordu. Surgut, ocak ayında Gazprom Neft ile birlikte ABD’nin kara listesine alınmıştı.
Yaptırım adayı olan bir diğer şirket ise geçen sene İngiltere tarafından yaptırım uygulanan sigorta şirketi VSK.
Yeni yaptırımlar, Rus petrolünün fiyatının son aylarda varil başına 60 dolar olan tavan fiyatın altına düşmesinin ardından Rus petrolü taşımaya yeniden başlayan Avrupalı deniz taşımacılığı şirketlerinin imkanlarını kısıtlayabilir.
Bloomberg, petrol üreten ve ticaretini yapan şirketlere yaptırım uygulanması hâlinde, gemi sahiplerinin (aralarında çok sayıda Yunan firması bulunuyor) Rus petrolüyle çalışmasının daha zor hâle geleceğini kaydetti.
10 milyar dolarlık plan: Rusya’nın ‘gölge filosu’ yaptırımları nasıl atlatıyor?
Rusya
Rusya ekonomisi, 2022’den bu yana ilk kez ilk çeyreği daralmayla tamamladı

Uzmanlar, Rusya ekonomisinin 2025 yılının ilk çeyreğinde 2022’den bu yana ilk kez çeyreklik bazda daralma yaşadığını tahmin ediyor. Özellikle sanayi üretimi ve dış talebe bağlı sektörlerdeki zayıflık dikkat çekiyor. Resmi GSYİH verileri 16 Mayıs’ta açıklanacak.
Vedomosti gazetesinin anketine katılan uzmanlar, Rusya’nın gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) 2025 yılının ilk çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış olarak çeyreklik bazda yüzde 0,3 oranında düşmüş olabileceğini tahmin ediyor.
Bu tahmin, Rusya ekonomisinin Nisan-Haziran 2022 döneminden bu yana ilk kez çeyreklik daralma yaşadığına işaret ediyor.
Raiffeisenbank analistleri, ekonomi dinamiklerinin belirgin bir kötüleşme gösterdiğini ve durumun en zorlu olduğu alanın sanayi üretimi olduğunu belirtti.
Petrol fiyatlarının düşük seyretmesi nedeniyle yavaşlamanın yaşandığını kaydeden analistler, Merkez Bankası’nın faiz indirimine beklenenden daha erken, örneğin yaz aylarında başlayabileceğini öngördü.
Rusya İktisadi Kalkınma Bakanlığı, ilk çeyrekte GSYİH’nin yıllık bazda yüzde 1,7 büyüdüğünü tahmin etmişti. Rusya Federal İstatistik Kurumu (Rosstat) resmi verileri 16 Mayıs’ta yayımlayacak.
Raiffeisenbank baş analisti Stanislav Muraşov, resmi verilerin açıklanmasının ardından çeyreklik bazdaki rakamlarda düzeltmelerin mümkün olabileceğini açıkladı.
Bloomberg Economics’in Rusya ve Orta ve Doğu Avrupa baş ekonomisti Aleksandr İsakov ise ilk çeyrekte GSYİH’deki düşüşü yüzde 0,6 ila 0,8 olarak değerlendirdi. İsakov ayrıca, öncü göstergelerin ikinci çeyrekte de iş aktivitesindeki düşüş eğiliminin devam ettiğini gösterdiğini belirtti.
En olumsuz değerlendirmeyi yapan T-Investitsii baş ekonomisti Sofya Donets oldu. Donets’e göre, mevsimsellikten arındırılmış çeyreklik GSYİH düşüşü yüzde 1,5’e ulaştı.
Donets, düşüş yaşanan sektörlerin dış talebe bağımlı olan sanayi üretimi, madencilik ve metalurji gibi alanlar olduğunu vurguladı.
Bununla birlikte, VTB baş ekonomisti Rodyon Latıpov, 2024 yılının dördüncü çeyreğindeki güçlü performansın çeyreklik dinamiklerin değerlendirilmesinde çarpıtmaya yol açtığını düşünüyor.
Latıpov, ekonomideki durumu anlamak için 2025’in ilk çeyreğini 2024’ün temmuz-eylül dönemiyle karşılaştırmak gerektiğini savundu.
Uzmanlar, yaşananları hükümet ve Merkez Bankası’nın hedeflediği “ekonominin yumuşak inişi” olarak değerlendiriyor, ancak durumun teknik resesyona kadar gidebileceği uyarısında bulunuyorlar.
Buna rağmen, İktisadi Kalkınma Bakanlığı’nın bu yıl sonu için yüzde 2,5’lik GSYİH büyüme tahmininin gerçekleşmesinin pek olası olmadığını, zira bunun için keskin bir hızlanma gerektiğini belirtiyorlar.
Daha önce Makroekonomik Analiz ve Kısa Vadeli Tahmin Merkezi (TsMAKP) uzmanları, sanayi üretimi verilerinin durgunluktan bahsetmek için yeterli olduğunu belirtmişti.
TsMAKP’nin reel sektör başkanı Vladimir Salnikov, savunma sanayi kompleksinin baskın olduğu sektörler çıkarıldığında, “Orada artık açıkça bir depresyondan bahsedebiliriz, düşüş başladı,” değerlendirmesi yapılmıştı.
TsMAKP’nin para politikası analizi başkanı Oleg Solntsev ise, devlet şirketlerinin karşı taraflara yaptığı ödemelerdeki gecikmelerin de durgunluğa katkıda bulunabileceğine işaret etti.
Solntsev, Rus iş dünyası temsilcilerinin bu durumdan giderek daha fazla şikayetçi olduğunu da sözlerine ekledi.
Rusya ekonomisinde stagflasyon tartışması: Uzmanlar ne diyor?
-
Görüş2 hafta önce
Pahalgam terör saldırısı, Hindistan ve Pakistan yine kavgalı…
-
Görüş2 hafta önce
Dönüşümün gereklilikleri ve ulusal ortaklığın ihtiyaçları arasında Hamas
-
Görüş6 gün önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
ABD’li ekonomist: Çin’in “e-ticaret + altyapı” sinerjisi bölgesel ekonomik dönüşümü hızlandırıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jeffrey Sachs: ABD’nin Asya’daki askeri üslerini kapatın
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
Francis Acquah Amaning ile Çin-Afrika dijital işbirliğinin ilerlemesi ve potansiyeli üzerine röportaj
-
Avrasya Günlüğü2 hafta önce
Francis Gurry ile Çin’in küresel dijital yönetişimin şekillendirilmesinde oynadığı rol üzerine röportaj