Bizi Takip Edin

Rusya

Miroşnik: ‘Batı, Ukrayna’yı Rusofobik bir intihar devletine dönüştürdü’

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanlığı Kiev Rejimi Suçları Özel Temsilcisi Rodyon Miroşnik, Ankara’daki Rus Evi’nde düzenlenen ‘Ukrayna Krizi: Doğuşu ve Çözüm Yolları’ başlıklı etkinlikte, Kiev rejimini insanlık suçları işlemekle suçladı ve Batı’nın Ukrayna’ya müdahalesini eleştirdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Kiev Rejimi Suçları Özel Temsilcisi Rodyon Miroşnik, pazartesi günü Ankara’daki Rus Evi’nde düzenlenen “Ukrayna krizi: Doğuşu ve çözüm yolları” başlıklı bir etkinlikte konuştu.

Etkinlikte Ukrayna krizi ve çözüm yolları ele alındı.

Miroşnik, konuşmasında Kiev rejimini sivillere karşı suç işlemekle itham etti. “5 binden fazla insan yaralandı ve bu insanlar sivil. Yani asker değiller. Sadece o bölgede yaşayan yerli insanlar arasında bu kadar çok insan yaralandı,” diyen Miroşnik, dron saldırıları sonucu binlerce insanın hayatını kaybettiğini belirtti. Miroşnik, Belgorod, Kursk ve Donetsk oblastında binlerce insanın dron saldırıları sonucu yaralandığını da sözlerine ekledi.

Fotoğrafların gerçeği yansıttığını vurgulayan Miroşnik, “Fotoğraflarda bulunan her bir fotoğraf gerçek olduğu için, bu yüzden binlerce kilometre öteye bu gerçeği taşımakla mükellefiz. Kiev rejimini, işledikleri insanlık suçlarını, temel insan haklarını ihlal edip verdikleri suçları, hepsini bu etrafımızda fotoğraflarda görebilirsiniz,” diye konuştu.

Miroşnik, Ukrayna krizinin 3 yıl önce başladığını belirterek, “Tam 3 yıl önce Rusya, Ukrayna topraklarından gelen bu ordudan tehdit ve Donbass halkına, Ruslara, Rusça konuşanlara, Rus destekçilerine ve Ukrayna’da orduda zarar edip ayrımcılık nedeniyle ve soykırım nedeniyle özel askeri operasyonu başlattı,” dedi.

Batı’nın Ukrayna’daki rolüne de değinen Miroşnik, “Batı tarafından desteklenen ve finanse edilen devlet darbesi sonucu iktidara gelen Kiev rejimi, aktif şekilde bu insanlık dışı politikayı izledi. Ancak bu sadece buzdağının görünen kısmıydı. Bu, en az 25 yıl boyunca Batı’nın Ukrayna’nın iç işlerine pervasızca müdahale ederek devleti kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmasının bir sonucuydu,” ifadelerini kullandı.

‘Batı, Ukrayna’yı Rusofobik bir intihar devletine dönüştürdü’

Batı’nın Ukrayna ile ilgili temel amacının Ukrayna’yı Rusya’nın etkisinden çıkarmak olduğunu savunan Miroşnik, “Onu aynı zamanda Rusofobik bir intihar devletine dönüştürerek kendi çıkardığı neo-Nazileri Rusya’ya zarar vermeye hazır hale getirdi,” diye konuştu.

1999 yılında Viktor Yuşçenko’nun Ukrayna başbakanı olduğunu hatırlatan Miroşnik, Yuşçenko’nun eşi aracılığıyla Amerikan istihbarat servisleriyle bağlantılı olduğunu iddia etti.

Miroşnik, “Eşi Amerikalı Catherine Clary’de uçakta tanışmış ve kısa süre sonra evlenmişler. Eşinin CIA’yla bağlantıları olduğu aşikar,” diye konuştu.

2004 yılında Batı’nın Ukrayna’da Maydan adlı büyük ölçekli protesto eylemlerini hazırlayıp finanse ettiğini öne süren Miroşnik, “Yuşçenko için başarısız geçen seçimlere doğrudan müdahale etti. Bu müdahale sözde bağımsız yapılar olan Demokrasi ve İnsan Hakları Bürosu ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi kuruluşların katılımıyla, seçimlerin yasa dışı bir üçüncü turunu organize ederek, aslında Yuşçenko’nun Ukrayna Cumhurbaşkanlığına atanmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirdik,” ifadelerini kullandı.

2014 yılında Batı’nın Ukrayna’da askeri-milliyetçi birliklerin ve radikal siyasi örgütlerin desteğiyle bir darbe organize etmeye karar verdiğini söyleyen Miroşnik, “Halkın iradesine karşı muhalefetin şiddet kullanarak, silah zoruyla iktidarı ele geçirmesinin hemen ardından Batılı partnerler bunu devlet darbesi olarak deyip, demokrasi ve özgürlüğün zaferi olarak adlandırdılar,” dedi.

Miroşnik, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Victoria Nuland’ın Ukrayna’da demokrasinin teşvikine 5 milyar dolar harcandığını itiraf ettiğini belirtti.

Bu miktarın büyük bir kısmının ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı bütçesinden Ukrayna muhalefetine yönlendirildiğini ifade eden Miroşnik, Batı’da eğitim almış ve George Soros’un Yeniden Doğuş Fonu gibi yapılar tarafından yetiştirilmiş kişilerin Ukrayna’da iktidara geldiğini savundu.

Kiev rejiminin, iktidara gelişinden iki ay sonra Ukrayna anayasasını ihlal ederek ordu ve radikal milliyetçi birlikleri kullanarak Donbass’ta savaş başlattığını ifade eden Miroşnik, 14 Nisan 2014’te Ukrayna geçici cumhurbaşkanı Turçinov’un kendi halkına karşı terörle mücadele operasyonu başlatılmasına dair anayasaya aykırı bir kararname imzaladığını söyledi.

Yetkili, “Bu tarih, Ukrayna’daki savaşın resmi olarak başladığı an,” dedi. 11 yıldır süren savaşta Donbass ve Rusya’da 15 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, 30 binden fazla insanın ise yaralandığını aktaran Miroşnik, Ukrayna yönetiminin bu sayıları tam olarak açıklamadığını belirtti.

Miroşnik, Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelere de değinerek, dışişleri bakanları düzeyinde Suudi Arabistan’da hazırlık görüşmelerinin gerçekleştiğini ve taraflar arasında temas sağlandığını söyledi.

Şu anda tarafların müzakerelerle krizden çıkış yollarını ele aldığını belirten Miroşnik, Rusya’nın müzakereler sırasında krizden kurtulmanın pek çok yolunu tartıştığını ancak haziran ayından beri Rusya’nın kendi duruşunu net bir şekilde belli ettiğini ve bu duruşa bağlı kaldığını ifade etti.

Yetkili, Rusya’nın duruşunun tüm Rusya halkının güvenliğinin sağlanması ve geri alınan topraklardaki halkın korunması olduğunu vurguladı.

Ukrayna, neo-Nazi düşünce şeklinden vazgeçmediği sürece krizin çözülmesinin mümkün değil’

Ukrayna ordusunun askeri gücünün 80-100 bin seviyesine indirilmesi, uzun menzilli silahların ve hava kuvvetlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini savunan Miroşnik, Ukrayna’nın neo-Nazi düşünce şeklinden vazgeçmediği sürece krizin çözülmesinin mümkün görünmediğini dile getirdi.

Rusya’nın kendi anayasal topraklarından vazgeçmesinin söz konusu olmadığını vurgulayan Miroşnik, bu bölgelerin tamamen Rusya Federasyonu’nun kontrolüne geçmesi gerektiğini söyledi.

Rusya’nın çatışmanın gerekçesiz bir şekilde dondurulmasını kabul etmediğini belirten Miroşnik, bunun ilerleyen süreçte daha büyük tırmanışlara ve zorluklara yol açacağını ifade etti.

Miroşnik, Kiev rejimi liderliğinin işlediği suçların ve kanlı savaşı başlatmanın sorumluluğunu üstlenmesi ve hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini söyledi. Müzakerelerin henüz başlangıç aşamasında olduğunu ve sürecin önemli destekçileri olduğu gibi karşı çıkanların da mevcut olduğunu belirten Miroşnik, adil bir çözüm yolu bulmanın zaman gerektireceğini dile getirdi.

Miroşnik, Batı’nın Ukrayna’ya karşılıksız destek vereceği ilüzyonunun ortadan kalktığını ve ABD Başkanı’nın Kiev’den verilen destek karşılığında 500 milyar dolar talep ettiğini iddia etti. Ayrıca Ukrayna’nın doğal kaynaklarını ABD’ye devretmesi karşılığında bir anlaşma yapıldığını öne süren Miroşnik, AB’nin ise anti-Trump koalisyonu oluşturmaya çalışarak Kiev’e finansal desteği sürdürmek ve Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaş sonuna kadar kullanmak istediğini savundu.

Fakat AB’nin desteği olmadan imkanlarının sınırlı olduğunu belirten Miroşnik, Avrupa Birliği ülkelerinin Ukrayna’ya aktardıkları her şeyin kanlı bir savaşa destek olmaktan başka bir şey yapmadığını bildiklerini söyledi.

Miroşnik, bu sebeple Amerika ve Rusya arasındaki müzakerelerde Avrupa ülkelerinin yer almadığını, çünkü sergiledikleri duruşun Rusya’nın sergilediği duruşla örtüşmediğini ifade etti.

Ukrayna yönetiminin kendi halkına baskı uyguladığını ve muhalif partileri yasakladığını kaydeden Miroşnik, Ukrayna hapishanelerinde siyasi gerekçeli maddeler uyarınca yaklaşık 10 bin kişinin tutulduğunu ve baskı ve tutuklamalardan kaçınmak için 10 binlerce kişinin ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirtti.

Ukrayna’da televizyon kanallarında sansür uygulandığına dikkat çeken Miroşnik, Ukrayna’da medya üzerinde ciddi sansür uygulamaları başlatıldığını ve hükümete bağlı olmayan bağımsız medya kuruluşlarının kapatıldığını belirtti.

Ukrayna nüfusunun neredeyse yarı yarıya azaldığını söyleyen Miroşnik, 2014 yılında gerçekleşen darbe öncesinde Ukrayna’nın nüfusunun 40 milyonun üzerinde olduğunu ancak şu anki Kiev hükümetinin nüfus sayımı yapmadığını veya verileri gizlediğini iddia etti.

Birleşmiş Milletler verileri de dahil olmak üzere kesin olarak bilinenin, Ukrayna topraklarından Avrupa Birliği’ne en az 6,5 milyon kişinin göç ettiği olduğunu belirten Miroşnik, sınırlar henüz açıkken Rusya’ya en az 3,5 milyon kişinin geçtiğini ve referandumların düzenlendiği bölgelerle birlikte yaklaşık 10 milyon kişinin ise Rusya’ya katılımı gönüllü olarak kabul ettiğini aktardı.

‘Ukrayna, Avrupa’nın en yoksul ülkesi haline geldi’

Ukrayna’nın Avrupa’nın en yoksul ülkesi haline geldiğini söyleyen Miroşnik, Ukrayna’nın 2024 devlet bütçesinin yüzde 50’sinden fazlasını diğer devletlerden veya uluslararası kuruluşlardan alınan dış yardımların oluşturduğunu belirtti.

Ukrayna’nın barış döneminde dahi kendini bağımsız bir şekilde geçindirebilecek durumda olmadığını ifade eden Miroşnik, Ukrayna’da silah zoruyla seferberlik sürecinin başlatıldığını ve askeri personel alım merkezlerine halkı yakalama ve zorla cepheye gönderme yetkisi verildiğini söyledi. Miroşnik, şu an Ukrayna’nın 18 yaşından itibaren bütün erkekleri de seferber etmek için şartları kabul ettiğini dile getirdi.

Miroşnik, Kiev rejiminin 3 yıl önce Donbass’taki sorunu askeri yolla çözmeye kalkışarak durumu daha da kötüleştirdiğini ve Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerine saldırıda bulunduğunu belirtti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass halkını koruma kararı aldığını ve Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti’ni tanıdığını söyleyen Miroşnik, bu cumhuriyetlerle imzalanan anlaşmalar temelinde özel askeri operasyonun başlatıldığını ifade etti.

Miroşnik, Rusya’nın askeri operasyonun başlangıcında Ukrayna’nın ele geçirdiği ancak şimdi Rusya’nın tekrar kontrolüne geçtiği bölgeleri harita üzerinde gösterdi.

Ukrayna ordusunun Rusya’nın Kursk oblastına yönelik Batılı ülkelerin desteğiyle gerçekleştirdiği saldırının amacının Rusya’yı Donbass yönündeki taarruzunu durdurmaya ve Kursk bölgesine güç sevk etmeyi durdurmaya zorlamak, Ukraynalı militanların bazı başarılarını öne sürerek Kiev rejiminin finansman ve desteğinin devamını sağlamak ve ABD başkanlık seçimlerinde başkan adayı Kamala Harris’i desteklemek olduğunu öne sürdü.

Kursk’taki çatışmalar

Fakat Zelenskiy tarafından belirlenen hedeflerin hiçbirinin gerçekleştirilemediğini belirten Miroşnik, Rusya’nın Donbass yönündeki taarruzunu sürdürerek 2 bin kilometrekareden fazla alanı kurtardığını ve Ukrayna birliklerinin Kursk oblastında daha önce ele geçirdikleri toprakların üçte ikisi üzerindeki kontrolü kaybettiğini söyledi.

Miroşnik, Ukrayna’nın bu saldırının bedelini 60 binden fazla askerin hayatıyla ödediğine işaret etti.

Kursk oblastında birkaç gün önce bulunduğunu belirten Miroşnik, Ukrayna silahlı oluşumlarının işlediği suçlara dair bilgiler paylaştı.

Ukrayna birlikleri tarafından ele geçirilen yerleşim yerlerinin tamamen yağmalandığını, yakıldığını ve sivil konutları ile altyapıların tahrip edildiğini söyleyen Miroşnik, savaş bölgesinden ayrılmaya çalışan sivillerin ateş açıldığını ve şiddete maruz kaldıklarını belirtti.

Miroşnik, çatışma bölgesinden yaklaşık 150 bin sivilin tahliye edildiğini, işgal altında kalan sivillerin ise Ukraynalı militanların şiddetine, infazlarına ve yağmalarına maruz kaldığını ifade etti.

Yetkili, tahliye edilen sivillerden biriyle konuştuğunu ve söylenene göre orada kalmak zorunda kalan sivillerin yani tahliye edilemeyen sivillerin sadece yarısının hayatta kalabildiğini aktardı.

Son bir yıl içinde Ukraynalı militanlar tarafından Rusya’nın sivil hedeflerine Batılı ülkelerin sağladığı 90 binden fazla mühimmat ateşlendiğini söyleyen Miroşnik, kullanılan silahlar arasında yasaklı kümülatif mühimmatlar, mayınlar, uzun menzilli füzeler ve çok namlulu roket sistemleri yer aldığını belirtti.

Rusya

Rus iş dünyası, merkez bankasından faiz indirimi bekliyor

Yayınlanma

Rusya Sanayici ve Girişimciler Birliği (RSPP) Başkanı Aleksandr Şohin, iş dünyasının Rusya Merkez Bankası’nın bir sonraki toplantısında politika faizinde indirime gidilmesini beklediğini belirtti. Şohin, enflasyondaki yavaşlama gibi makroekonomik gerekçelerin bu beklentiyi desteklediğini ifade etti.

Rusya Sanayici ve Girişimciler Birliği (RSPP) Başkanı Aleksandr Şohin, iş dünyasının Rusya Merkez Bankası’nın bir sonraki toplantısında politika faizinde indirime gidilmesini umduğunu açıkladı.

TASS‘a verdiği mülakatta Şohin, böyle bir sonuç için halihazırda “makroekonomik gerekçeler” bulunduğunu ifade etti.

Enflasyondaki yavaşlama indirim beklentisini güçlendiriyor

RSPP Başkanı Şohin, faiz indirimi kararı için gerekçeler arasında enflasyon hızındaki düşüşü gösterdi. Şohin, “26 Mayıs itibarıyla yıllık bazda tüketici fiyat endeksi yüzde 9,78, ay başından itibaren ise yüzde 0,21 olarak gerçekleşti. RSPP’nin yaptığı anketler de fiyatlardaki pozitif dinamikleri teyit ediyor. Mayıs ayında katılımcılar ‘fiyatlar arttı’ yanıtını daha az, ‘satın alma fiyatları değişmedi’ yanıtını ise daha sık belirtti,” diye açıkladı.

Şohin’e göre, merkez bankasının yüksek faiz oranı ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Bu konuda bizzat düzenleyici kurumun verilerine, özellikle de 28 Mayıs 2025 tarihli finansal istikrar raporuna atıfta bulundu.

Raporda, madencilik, ticaret, makine mühendisliği ve hafif sanayi gibi sektörlerdeki bazı büyük kurumsal borçluların borçlarını ödemede zorluklar yaşadığı belirtiliyor.

Rusya’da yüksek faizler KOBİ’lerin satışlarını vurdu, kredi iştahı arttı

Yatırım faaliyetleri zorlu bir dönemden geçiyor

Yatırım faaliyetlerinin de zor bir dönemden geçtiğini belirten Şohin, kendi verilerine göre şirketlerin yüzde 20’sinin yatırım projelerinde takvimden geri kaldığını, yüzde 14’ünün ise bütçe kesintisine gitmek zorunda kaldığını kaydetti.

Şohin, bazı projelerin ancak devlet desteğiyle gerçekleştirilebileceğini, ancak bu desteğin hacminin de azaldığını ekledi.

Geçen hafta Rusya’nın önde gelen bankalarından VTB’nin yöneticisi Andrey Kostin, bankanın birinci başkan yardımcısı Dmitriy Pyanov’un merkez bankasının bir sonraki toplantıda politika faizini sabit tutacağı yönündeki tahmini üzerine 10 fiske karşılığında iddiaya girmeyi teklif etmişti.

Kostin, ekonomide kademeli bir soğuma ve enflasyonda yavaşlama işaretleri olduğunu belirtmişti.

Rusya Merkez Bankası, 25 Nisan’daki bir önceki toplantısında politika faizini dördüncü kez üst üste yüzde 21 seviyesinde sabit tutmuştu. Bir sonraki faiz kararının yarın (6 Haziran) açıklanması bekleniyor.

Rusya’da yatırım ve tüketim frenlendi, sanayi daralıyor

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya, The British Council’ı ‘istenmeyen kuruluş’ ilan etti

Yayınlanma

Rusya Başsavcılığı, Birleşik Krallık’ın uluslararası kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatları organizasyonu olan The British Council’ı ülkede ‘istenmeyen kuruluş’ ilan etti. Başsavcılığa göre Konsey, eğitim ve kültür faaliyetleri kisvesi altında İngiliz çıkarlarını ve değerlerini destekleyerek Moskova’nın politikasını itibarsızlaştırıyordu. The British Council, 2018 yılında ‘Skripal olayı’ sonrası Rus diplomatların sınır dışı edilmesine misilleme olarak Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın talebiyle ülkedeki faaliyetlerini durdurmuştu.

Rusya Başsavcılığı, Birleşik Krallık’ın uluslararası kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatları organizasyonu olan The British Council’ın ülkede faaliyet göstermesinin istenmediğini duyurdu. Başsavcılığın internet sitesinde yapılan açıklamada, kararın gerekçeleri sıralandı.

The British Council, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine 2018 yılında ülkedeki faaliyetlerini sonlandırmıştı.

‘İngiliz hükümetinin önceliklerine göre çalışıyor’

Başsavcılık, The British Council’ın kendisini bağımsız bir yapı olarak konumlandırmasına rağmen tüm çalışmalarını Birleşik Krallık hükümetinin önceliklerine göre yürüttüğünü, parlamentoya karşı sorumlu olduğunu ve bu ülkenin dış politika bakanlığı tarafından finanse edildiğini belirtti.

Kurumdan yapılan açıklamada, Konsey’in eğitim ve kültürel faaliyetler kisvesi altında (eğitim etkinlikleri, İngilizce dil öğretimi vb.) “eğitim, kültür ve gençlik politikası alanlarında uzun vadeli İngiliz çıkarlarını ve değerlerini” desteklediği ifade edildi.

Başsavcılık, bu faaliyetler arasında Rusya’da aşırılıkçı bir örgüt olarak tanınan ve yasaklanan “uluslararası LGBT hareketi” propagandasının ve Moskova’nın politikasını itibarsızlaştırma çabalarının da bulunduğunu iddia etti.

İddialar arasında ‘ajan ağı oluşturma’ da var

Başsavcılığın Konsey’e yönelik sıraladığı hedefler arasında ayrıca “eski Sovyet cumhuriyetleri nüfusunu Rus kimliğinden koparma”, “dünya çapında bir İngiliz etki ajanı ağı oluşturma” ve “Rusya karşıtı Baltık topluluğunu birleştirme” gibi suçlamalar da yer aldı.

The British Council, 2018 yılında Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın talebiyle ülkedeki faaliyetlerini durdurmuştu. Bu talep, Mart 2018’de eski GRU çalışanı Sergey Skripal ve kızı Yuliya’nın zehirlenmesiyle ilgili olarak Rus diplomatların Birleşik Krallık’tan sınır dışı edilmesine yönelik misilleme önlemlerinden biriydi.

Kuruluşun internet sitesinde Rusya’da bir temsilciliğinin bulunmadığı belirtiliyor. Londra, Moskova’yı Skripal olayına karışmakla suçlarken, Rusya ise sorumluluğun kendisine yüklenmesi girişimlerini kınamış ve olayı “uydurma” olarak nitelendirmişti.

FSB’den casusluk suçlaması

2024 yılında Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), The British Council’ın Birleşik Krallık’ta yaşayan Ukraynalı mültecileri “Herson oblastındaki yakın bağlantıları aracılığıyla askeri-politik nitelikte istihbarat bilgisi elde etmek amacıyla” devşirmeye çalıştığını iddia etmişti.

Ağustos 2024’te ise Devlet Duması’nın yabancı devletlerin Rusya’nın içişlerine müdahale ettiği iddialarını araştırma komisyonu, Başsavcılığa The British Council’ın Rusya’daki her türlü faaliyetinin yasaklanmasını önermişti.

Bu öneri, sadece sivil toplum kuruluşlarının değil, devlet kuruluşlarının da istenmeyen olarak tanınmasına olanak tanıyan yasanın yürürlüğe girmesinin ardından gelmişti.

Rusya, İngiliz devlet kuruluşu British Council’i istihbarat faaliyeti yürütmekle suçladı

Okumaya Devam Et

Rusya

Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Putin, hükümet üyeleriyle yaptığı toplantıda Ukrayna ile müzakereler ve Bryansk ile Kursk oblastlarındaki demiryolu patlamalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Putin, Kiev’in terör eylemlerine yöneldiğini belirterek, askeri müdahalenin hedeflerine ulaşmak için müzakereler dahil tüm araçların kullanılması gerektiğini vurguladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hükümet üyeleriyle toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ana gündem maddesi iletişim hizmetleri alanında teknolojik egemenliğin sağlanması olarak açıklanmış olsa da, devlet başkanı görüşmenin başında Ukrayna ile müzakere heyetinin başkanı ve Rusya liderinin yardımcısı Vladimir Medinskiy’den İstanbul’da varılan mutabakatlar hakkında ve Rusya Soruşturma Komitesi Başkanı Aleksandr Bastrıkin’den Bryansk ve Kursk oblastlarındaki demiryolu patlamalarının soruşturma sonuçları hakkında rapor aldı.

Ukrayna’daki askeri müdahalenin hedeflerine ulaşmak için müzakereler de dahil olmak üzere tüm araçların kullanılmaya devam edilmesi ve provokasyonlara boyun eğilmemesi gerektiğini belirten Putin, Ukrayna’daki çatışma ve çözümünün Rusya Güvenlik Konseyi’nin bir sonraki toplantısında ele alınacağını ifade etti.

‘Kiev, Ukraynalıları kendi halkı olarak görmüyor’

Putin, “Kiev, Ukraynalıları kendi halkı olarak görmüyor ve barışçıl bir çözüme de yanaşmıyor, çünkü bu onlar için iktidarın kaybı anlamına gelecektir,” dedi.

Putin, Ukrayna ordusunun birbiri ardına yenilgiler aldığını ve Kursk oblastında “çok büyük ve tamamen anlamsız kayıplar” verdiğini dile getirdi.

Rusya lideri, “Kiev tarafından Rusya Federasyonu ile bir zirve talebi, Ukrayna oluşumlarının düzenlediği açık terör saldırıları fonunda kulağa garip geliyor,” diye ekledi.

Putin’e göre, herhangi bir mola, Kiev rejimi tarafından silah pompalamak, zorla seferberlik yapmak ve Rusya topraklarında terör saldırıları hazırlamak için kullanılacak.

Rusya lideri, “Ukrayna yönetimi hiçbir uzmanlık becerisine sahip değil ve bu nedenle baştan aşağı çürümüş ve yolsuzluğa batmış rejimin, müzakerelerdeki Rus heyetinin yeteneklerini ve statüsünü değerlendirme yetkisi yok,” ifadelerini kullandı.

Putin ayrıca, Ukrayna’nın Rusya’daki barışçıl hedeflere yönelik saldırılarının, “zaten gayri meşru olan Kiev rejiminin bir terör örgütüne dönüştüğünü teyit ettiğini” söyledi.

Bryansk ve Kursk oblastlarındaki köprülerin bombalanması hakkında

Putin, Bryansk ve Kursk oblastlarındaki trenlerin havaya uçurulmasının “kesinlikle bir terör eylemi” olduğunu belirtti. Bryansk ve Kursk oblastlarındaki tren olaylarında hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileyen ve yaralananlara acil şifalar temenni eden Putin, “Kiev, kayıplar vererek ve Rusya’yı korkutmaya çalışarak terör eylemleri organize etmeye geçti,” değerlendirmesini yaptı.

Rusya lideri, Bryansk ve Kursk oblastlarındaki demiryolunda meydana gelen terör eylemlerine ilişkin kararların Ukrayna tarafından siyasi düzeyde alındığını vurguladı.

Putin, hükümete ve bölgesel makamlara, Bryansk oblastındaki tren olaylarında hayatını kaybedenlerin ailelerine yardım etmek için gerekli tüm önlemleri alma talimatı verdi.

Putin, “Bryansk ve Kursk oblastlarındaki trenlerin havaya uçurulması, sivillere yönelik kasıtlı bir saldırıdır. Tüm uluslararası normlara göre bu tür eylemler terörizm olarak adlandırılır,” diye konuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English