Avrasya Günlüğü
Modernleşme Hayalini Birlikte Gerçekleştirmek üzere Çin ve Afrika yeni bir yolculuğa çıktı

Sonbaharın serin havası ile birlikte her şey ışıldıyor. 2024 Çin-Afrika İşbirliği Forumu Pekin Zirvesi büyük bir ihtişamla başlamıştır. 5 Eylül sabahı Devlet Başkanı Xi Jinping’ in zirvenin açılış töreninde yaptığı açılış konuşmasında, Çin ile diplomatik ilişkileri bulunan tüm Afrika ülkeleriyle olan ikili ilişkilerin stratejik ilişkiler düzeyine çıkarıldığını, Çin-Afrika ilişkilerinin genel olarak Yeni Çağada Her Koşulda Çin-Afrika Kader Topluluğu düzeyine yükseltildiğini ve Çin-Afrika’nın “Modernleşme üzerine 10 Ortaklık Eylemi”nin hayata geçirileceğini ve Çin ile Afrika arasındaki dayanışma ve işbirliğinin derinleştirilmesi için yeni bir yol haritası çizileceğini ve yeni yollar açılacağını duyurmuştur.
Çin ve Afrika arasındaki dostluk, köklü bir geçmişe dayanmakta, ikili iş birliklerinden birçok somut sonuç elde edilmiştir: Mombasa-Nairobi Demiryolu geniş çayırları aşarak ilerlerken Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin merkez binası gökyüzüne yükseliyor. Çin, 15 yıldır üst üste Afrika’nın en büyük ticaret ortağı olma konumunu korurken Çinli işletmeler son üç yılda Afrika’da 1,1 milyondan fazla iş imkanı yaratmıştır… Yeni bir başlangıç noktasında, dünyanın en büyük gelişmekte olan ülkesi, gelişmekte olan ülkelerin en yoğun olduğu kıta ile el ele vererek modernleşme hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor. Çin ve Afrika halklarının daha iyi bir yaşam arzularını ortak bir şekilde yansıtan hayal, yüksek düzeyde bir Çin-Afrika Ortak Kader Topluluğu’nu tesis etme yönünde iki tarafın ortak tercihidir.
Modernleşmeyi gerçekleştirmek, dünyadaki tüm ülkelerin devredilemez bir hakkıdır. Çin ve Afrika’nın modernleşmesi olmadan dünyanın modernleşmesi de mümkün olmayacaktır. Modernleşmenin içerikleri ve kurallarını derinden kavrayan Başkan Xi Jinping, Çin ve Afrika’nın adil ve rasyonel, açık ve çift kazanca dayalı, halka öncelik tanınan, çeşitli ve kapsayıcılık, çevre dostu ve barışçıl ve güvenli şekildeki “Altı Modernleşmeyi” teşvik etmek için el ele vermesini önermiştir.
Şu anda Çin, Çin tarzı modernleşme ile güçlü bir ülke inşası ve ulusal canlandırılmanın peşinde kararlılıkla koşmaktadır. Afrika ise Afrika Birliği’nin “2063 Gündemi”nde belirtilen modernleşme hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Çin-Afrika ortaklığı ve dayanışması, yeni bir tarihi fırsat ile karşı karşıyadır. Çin ve Afrika aynı yöne bakarak adımları atarak el ele verip omuz omuza durursa, 2,8 milyardan fazla Çinli ve Afrikalı’nın muazzam gücünü birleştirecek, Küresel Güney’in modernleşmesini canlandıracak ve insanlığın kader topluluğu inşası yönünde yepyeni bir sayfa açacaktır.
Avrasya Günlüğü
Dünya yüksek hızlı demiryolu kongresi Pekin’de başladı

12. Dünya Yüksek Hızlı Demiryolu Kongresi salı günü Pekin’de başladı.
Kongre, hızla gelişen sektörde yeniliklerin sergilenmesi, fikirlerin paylaşılması ve uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi için küresel bir platform işlevi görüyor.
Uluslararası bir endüstri galası olarak nitelendirilen dört günlük etkinlik, Çin Devlet Demiryolları Grubu ve Uluslararası Demiryolları Birliği tarafından ortaklaşa düzenleniyor. Etkinliğe, dünyanın dört bir yanından 3.000’den fazla temsilci katılıyor.
Üst düzey hükümet yetkilileri, diplomatlar, şirket yöneticileri ve önde gelen uzmanlar, sektörde sürdürülebilir ve yüksek kaliteli büyümeyi teşvik etmek amacıyla, yüksek hızlı demiryolu geliştirme ve inovasyonunun geleceğine ilişkin önemli konuları ele almak üzere bir araya geldi.
Dünya Yüksek Hızlı Demiryolları Kongresi, 2-3 yılda bir düzenlenen bir Uluslararası Demiryolları Birliği (UIC) etkinliğidir. Kongre, 1992 yılında ilk kez düzenlendiğinden bu yana on bir kez başarıyla gerçekleştirilmiş olup, günümüzde yüksek hızlı demiryolları ile ilgili işletme ve teknoloji konularını ele alan en önde gelen ve en büyük ölçekli küresel etkinlik olarak dünya çapında tanınmaktadır.
Avrasya Günlüğü
Çin’den, Japon saldırganlığına ve faşizme karşı zaferin 80. yıl dönümü anısına sergi

Çin, Japon Saldırısına Karşı Çin Halkının Direniş Savaşı ve Dünya Anti-Faşist Savaşı’nın 80. yıldönümü anısına 7 Temmuz’da özel bir sergi açtı.
Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı Müzesi küratörü Luo Cunkang, sergiyi geçen perşembe günü Pekin’de düzenlenen basın toplantısında bu haberi duyurdu. Luo, serginin Çin’in dünya çapındaki anti-faşist mücadelede ana doğu cephesi olarak öne çıktığını vurgulayarak, savaş sırasında Çin’in yaptığı büyük katkılar ve fedakarlıkları yansıttığını söyledi.
12.200 metrekarelik bir alana yayılan sergide 1.525 fotoğraf ve 3.237 eser yer alıyor. Sergi, değerli eserler ve infografiklerden oluşan koleksiyonuyla, Çin’in Japon militarist güçlerinin büyük bir kısmını nasıl ısrarla durdurup direndiğini, müttefik güçlere nasıl hayati destek sağladığını ve böylece nihai zafere önemli katkılar sağladığını gösteriyor.
Ayrıca sergide, Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı’nı belgeleyen devasa bir fotoğraf duvarı, müttefik güçlere Çin’in askeri desteğini anlatan sürükleyici enstalasyonlar ve Çin’in küresel çabadaki önemli rolünü vurgulamak için tasarlanmış büyük ölçekli tematik videolar yer alıyor.
Ziyaretçilere sürükleyici bir deneyim sunmak için çeşitli modern sergileme teknikleri kullanılarak değerli eserler, arşiv belgeleri, tarihi görüntüler, sanat eserleri ve tarihi sahneler de sergileniyor.
Sergi, Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı ve Dünya Anti-Faşist Savaşı’nın 80. yıldönümünü anmak için düzenlenen bir dizi kültürel etkinliğin bir parçası. Çin ile uluslararası toplum arasındaki diyaloğu teşvik etmek amacıyla bu konuyla ilgili belgeseller de yayınlanacak.
Belgesellerden biri, Çin Global Televizyon Ağı ve Tüm Rusya Devlet Televizyon ve Radyo Yayıncılık Şirketi’nin ortak yapımı olan “Büyük Zafer — Sovyet Fotoğrafçının Gözünden Çin Halkının Japon Saldırısına Karşı Direniş Savaşı” olacak.
Bu film, ünlü Sovyet savaş fotoğrafçısı ve belgesel yapımcısı Roman Karmen’in Çin’de geçirdiği zamanlardaki deneyimlerini derinlemesine inceliyor. Arşiv görüntüleri ve tarihsel bağlam aracılığıyla, İkinci Dünya Savaşı sırasında Çin’in rolünü vurguluyor.
Avrasya Günlüğü
BRICS Zirvesi’nde ‘çok taraflılık’ ve barış vurgusu

Brezilya’nın ev sahipliğinde Rio de Janeiro kentinde düzenlenen BRICS Liderler Zirvesi kapsamında ortak bildiri yayımlandı.
6-7 Temmuz’da düzenlenen 17. BRICS Zirvesi’nde, İran’a yönelik askeri saldırılar kınanırken Gazze’de acil ve kalıcı ateşkes sağlanması yönünde çağrı yapıldı.
Grup tarafından yayımlanan ortak bildiride, İran’a yönelik askeri saldırıların “uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın ihlali” olduğu belirtildi.
BRICS bildirisinde, Orta Doğu’daki güvenlik durumunun tırmanmasından ve sivil altyapı ile barışçıl nükleer tesislere yönelik kasıtlı saldırılardan “derin endişe” duyulduğu ifade edildi.
Grup, bölgesel zorlukların çözümünü amaçlayan diplomatik girişimlere destek verdiğini vurgulayarak, konuyu ele alması için BM Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) çağrıda bulundu.
Bildiride, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları devam ederken işgal altındaki Filistin topraklarındaki durumdan duyulan endişe de yinelendi.
Başta uluslararası insani hukuk ve insan hakları hukuku olmak üzere tüm uluslararası hukuk ihlallerinin kınandığı metinde, açlığın bir savaş yöntemi olarak kullanılmasına özellikle dikkat çekildi.
Taraflara, acil, kalıcı ve koşulsuz bir ateşkese ulaşmak amacıyla iyi niyetle daha fazla müzakereye girmeleri çağrısı yapıldı. Ayrıca, Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) verilen “sarsılmaz” destek teyit edildi.
Lübnan’daki ateşkesten memnuniyet duyulduğu belirtilen bildiride, tüm taraflara “şartlara sıkı sıkıya bağlı kalmaları” çağrısında bulunuldu.
Ateşkesin ve Lübnan’ın egemenliği ile toprak bütünlüğünün devam eden ihlalleri kınandı.
Bildiride İsrail’e, “Lübnan hükümeti ile üzerinde anlaşılan şartlara saygı duyması ve işgalci güçlerini tüm Lübnan topraklarından çekmesi” çağrısı yapıldı.
BRICS, Suriye’nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığını da teyit etti. BMGK’nin 2254 sayılı kararının ilkelerine dayanan, Suriye liderliğinde barışçıl ve kapsayıcı bir siyasi süreç çağrısında bulunuldu.
Suriye’nin bazı bölgelerinin kısmen işgal edilmesi şiddetle kınanırken, İsrail’e güçlerini gecikmeksizin çekmesi için çağrı yapıldı. Suriye’deki yabancı terörist savaşçıların varlığının oluşturduğu tehdit de kınandı.
Çin Başbakanından çok taraflılık vurgusu
Çin Başbakanı Li Qiang, zirvede yaptığı konuşmada, BRICS ülkelerine çok taraflılığı savunarak küresel yönetişim reformunu ilerletme ve ekonomik kalkınmaya odaklanma çağrısı yaptı.
Li, zirve kapsamında “Barış ve Güvenlik ve Küresel Yönetişimin Reformu” oturumunda katılımcılara hitap etti.
Li, BRICS ülkelerini bağımsızlık ve öz güveni koruyarak kalkınma ve ekonomik büyümeye odaklanmaya ve küresel yönetişim reformunu ilerletmeye davet etti.
Yüzyılda görülmemiş değişikliklerin hızla gerçekleştiğini söyleyen Li, uluslararası düzenin ciddi şekilde sorgulandığını ve çok taraflı kurumların otoritesinin ve etkinliğinin azaldığını belirtti.
Li, “tek taraflılığın ve korumacılığın yükselişte olduğu giderek çalkantılı bir dünyada BRICS ülkelerinin dayanışmayı ve koordinasyonu artırmaları” gerektiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’nın amaç ve ilkelerinin savunulmasının önemini vurgulayan Li, BRICS ülkelerine çok taraflılığı desteklemeleri, ortak kalkınmayı teşvik etmeleri çağrısı yaptı.
Li, Küresel Güney’in öncü gücünün BRICS bloku olduğuna dikkati çekerek, blok ülkelerinin bağımsızlığı ve öz güveni savunmaları, sorumluluk duygusu göstermeleri, fikir birliği ve sinerji oluşturmada daha büyük bir rol oynamaları gerektiğinin altını çizdi.
BRICS’in küresel yükselişi
Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın kurucuları arasında yer aldığı BRICS, dünya ekonomisinde önemli yere sahip bulunuyor.
2023’te Mısır, Etiyopya, İran ve BAE’nin katılımıyla genişleyen gruba, 2025’in başında Endonezya da katıldı.
Brezilya’daki zirvede Küresel Güney çağının başladığı vurgulandı.
BRICS ülkeleri bugün küresel ekonomik büyümenin yarısını, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 45’ini ve küresel GSYİH’nin yaklaşık yüzde 40’ını oluştururken, G7’nin payı ise yüzde 29’da kalıyor.
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Ortadoğu2 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Kimler faşist olabilir? Önce Mussolini’nin İtalya’sına, sonra İsrail’e bakalım
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Görüş2 hafta önce
Modi dönemi, Hindistan’ın ‘karanlık döneminin’ ileri bir uyarlaması mı?
-
Amerika1 hafta önce
Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?
-
Görüş1 hafta önce
Kazananı Olmayan Kontrol Edilebilir Bir Çatışma