Bizi Takip Edin

AVRUPA

Moldova-Rusya gerilimi: Yeni cephe açılabilir

Yayınlanma

Sürpriz Ukrayna ziyaretinin ardından, Doğu Avrupa’daki Rusya karşıtı cephenin en önemli üyesi Polonya’dan ‘savaşa devam’ mesajları veren ABD Başkanı Joe Biden’ın Varşova’da bir konuğu vardı.

Bir süredir Rusya karşıtı yeni cephenin hattı olmaya hazırlanan Moldova’nın batı yanlısı Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Biden ve Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ile bir araya geldi. 

Görüşme hakkında Beyaz Saray’dan yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, ABD’nin Moldova’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne verdiği destek bir kez daha yinelenirken, Ukrayna savaşının etkileri kapsamında ABD’nin bu ülkeye verdiği destek vurgulandı.

Sandu da yaptığı açıklamada Biden’ı Moldova’ya davet ettiğini söyledi. Sınırlarında bir savaş sürdüğünü söyleyen Sandu, ülkesinin iktisadi dayanıklılığını artırmak için daha fazla Amerikan desteğine ihtiyaç duyduklarını savundu.

Sandu’nun seçimi, Gavrilita’nın istifası

2020 yılında kazandığı seçimin ardından batıyla entegrasyona yönelik bir çizgi izleyen Moldova lideri, ülkesinin AB aday üyelik statüsü almasını sağlamıştı.

Biden’la yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Moldovalıların ‘AB’ye girme hayali kurduğunu’ ve ülkesinin ‘hür dünya’nın bir parçası olacağını söyleyen Sandu, Moskova’yı ise ülkeyi istikrarsızlaştırmaya ve hükümeti devirmeye çalışmakla suçlamıştı.

Başbakan Natalia Gavrilita ise reform paketine destek bulamaması sonucunda geçen hafta istifa etti. Ekonomik krizin de alevlendirdiği siyasi kriz, sokak gösterilerine neden olmuş ve ‘Rus yanlısı’ olarak nitelendirilen oligark Ilan Şor önderliğindeki muhalefet grupları hükümete karşı örgütlenmeye başlamıştı.

Ama Gavrilita’nın istifası Moldova siyasetinde alttan alta işleyen daha farklı bir gerilimi su yüzüne çıkardı.

Moldovalılık mı, Rumenlik mi?

Moldova’nın sosyalizm sonrası ana gündemlerinden biri de ülkenin ulusal kimliğine ilişkin tartışmalardı.

Romanya ile Ukrayna arasında bulunan Moldova üzerinde Rumenlerin hak iddiası bulunuyor. Rumenler, SSCB döneminde ayrı bir dil kabul edilen Moldovacanın aslında Rumencenin bir lehçesi olduğunu savunuyorlar. 

Eski Rumen devlet başkanlarından Traian Basescu, 1939’da Moldova sovyetinin kurulması ile birlikte Rumen halkının bölündüğünü ve Moldova’nın Romanya’ya air olduğunu söylemişti.

Bu kapsamda Moldova’da resmi dil değişikliğinden Rumen pasaportu dağıtmaya kadar bir dizi uygulama ile Moldova’nın NATO üyesi Romanya’nın etkisine açık hale getirilmesi için hamleler yapıldı. Moldova içerisine batı ve Romanya ile birleşme yanlısı ciddi bir siyasi kamuoyu oluşturuldu.

Bu kapsamda ‘moldovacılık’ ile ‘[Romanya ile] birlik’ yanlılığı gibi iki farklı akım bulunuyor. Rumen vatandaşlığı da olan Gavrilita, birlikçiler tarafından bağımsız bir Moldova devletini ve Moldovalılık kimliğini savunmakla suçlanıyordu. Gavrilita, ülkesinin AB üyeliğini savunsa da NATO’ya girmeye kuşkuyla yaklaşıyordu.

Transdinyester sorunu ve Putin’in kararı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, 2012 yılındaki bir başkanlık kararnamesini geri çektiğini ilan etmesi, Moldova-Rusya ilişkilerindeki gerilimin yansımalarından biri.

İlgili kararnamede, Rusya’nın Transdinyester’in özel statüsünün belirlenmesinde Moldova Cumhuriyetinin egemenliği, toprak bütünlüğü ve tarafsız statüsü temelinde yollar aranacağı vurgulanıyordu.

Kremlin, uluslararası ilişkilerde derin değişimler yaşandığı için bu kararın geri alındığını duyurdu.

Transdinyester’de bulunan Rusça konuşan azınlık, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce, 1990’da bağımsızlık ilan etmişti. 1992’deki kısa süreli savaşın ardından Rus barış gücü bölgeye konuşlandırılmıştı.

Öte yandan Transdinyester bölgesindeki güvenlik alanında görev yapan ortak kontrol komisyonunun Moldovalı başkanı Alexandru Flenchea, Rusya’nın kararının göreli olarak önemsiz olduğunu ima ederek, bunun Putin’in Moldova’nın egemenliği nosyonunu terk ettiği anlamına gelmediğini savundu.

Flenchea’ya göre kararname, Rusya’nın dış siyaset konsepti uygulamaları ile ilgili. Moldova ve Rusya, iki ülkenin toprak bütünlüğüne bağlılığı kayıt altına alan temel bir siyasi anlaşmaya sahip.

Kremlin: İlişkiler çok gergin

Moskova da Kişinev ile ilişkilerin bozulduğunu kabul ederek bunun nedeni olarak Moldovalı liderlere işaret etti.

Moldova yönetiminin ‘Rus karşıtı’ bir gündemi takip ettiğini savunan Kremlin, Kişinev’den gelen ‘hükümet darbesi’ iddialarını da yalanladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Rusya’nın Transdinyester’deki barış gücü üzerine yapılan tartışmalar konusunda ‘sorumlu’ davrandığını da sözlerine ekledi.

Yeni hükümet daha da batıcı: Zelenski’nin senaryosu

Dorin Recean’ın başbakanlığında kurulan yeni hükümetin dış siyasette daha radikal batıcı hamleler yapması bekleniyor.

AB entegrasyonunu savunan ve Transdinyester bölgesinin askerden arındırılması çağrısı yapan Recean, “Yeni hükümetin üç önceliği olacak: Düzen ve disiplin, yeni bir yaşam ve ekonomi ile barış ve istikrar. Yeni hükümet, Moldova’nın stratejik rotası olan Avrupa Birliği’ne entegrasyon sürecini uygulamaya devam edecek,” dedi.

Recean, Moskova’nın Kişinev’i ‘istikrarsızlaştırmak’ için birçok senaryo hazırladığını ileri sürüyor. Kendilerine yardım sözü veren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin açıkladığı senaryolara işaret eden Moldovalı lider, Kişinev’in duruma hakim olduğunu öne sürdü.

Zelenski’nin öne sürdüğü senaryoya göre, Moldova’da ikinci bir cephe açmak isteyen Rusya, bu ülkede darbe ve hükümet değişikliği için Kişinev Havaalanını ele geçirecek ve Rus askerlerinin sevkiyatını buradan yapacak.

Moldova’dan yaptırım çağrısı

Hükümet yetkilileri, Rusya yanlısı oligarkların Kişinev’i istikrarsızlaştırmaya çalıştıklarını öne sürerek AB’ye yaptırım çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Nicu Popescu, Moldova’nın daha önce de bu tip durumlarka karşı karşıya kaldığını, bu sefer sürecin daha görünür olduğunu söyledi.

ABD ve Britanya geçen sene Ilan Şor and Vladimir Plahotniuc’i yaptırım listesine almıştı. Bu isimler, haklarında devam eden yolsuzluk soruşturması nedeniyle 2019’da ülkeden ayrılmıştı.

AB ise, ülkeyi ‘Moskova’nın saldırılarından korumak için’ Moldova’ya siber uzmanlar göndermeyi planladığını açıklamıştı.

Protestolar sürecek

Şor’un partisinin de içinde yer aldığı ‘Halk için Ulusal Hareket’ ise eylemlere ara vermeden devam edeceğini açıkladı. Özellikle enerji krizinin yarattığı geçim zorlukları nedeniyle hükümetin yurttaşların faturalarını üstlenmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu kapsamda, 19 Şubat’taki protestolarda hükümete ve devlet başkanına süre verdiklerini söyleyen Şor Partisi milletvekili Marina Tauber, 28 Şubat’ta topladıkları 400 bin imzayı parlamentoya teslim edeceklerini söyledi.

Halk için Ulusal Hareket üyesi Moldova Merkez Birliği de hükümetin son aylarda yaptığı doğalgaz ve elektrik sözleşmelerinin yasallığı hakkında soru işaretleri bulunduğunu söyledi. 

AVRUPA

Orbán: Romanya, Macaristan’dan daha iyi diyenler oraya taşınabilirler

Yayınlanma

Macaristan’da Başbakan Viktor Orbán hükümeti iktisadi görünümün kötüleşmesi nedeniyle muhalefetin ateşi altında.

Sosyalist parlamenter Imre Komjáthi, “Rumenler, Slovaklar ve yavaş yavaş herkes bizi geçecek,” diyerek Macaristan’ın Orbán’ın uzun süreli iktidarı altında mali açıdan çok daha kötü durumda olduğunu söyledi.

Bu eleştirileri kabul etmeyen Orbán, “Rumenlerin bizden daha iyi durumda olduğunu iddia eden herkes oraya taşınmalı,” derken, Romanya’da hayatın daha iyi olduğunu düşünen herkesle tartışmaktan mutluluk duyacağını da sözlerine ekledi.

Romanya on yıllar boyunca Macaristan ekonomisinin gerisinde kaldı, fakat son yıllardaki veriler ülkenin kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) ve satın alma gücü açısından arayı kapattığını gösteriyor.

Hatta Eurostat’a göre Romanya bazı GSYİH göstergelerinde Macaristan’ı geçti.

Öte yandan Orbán da bir zamanlar eski ezeli rakibi Ferenc Gyurcsány’yi benzer ifadeler nedeniyle eleştirmişti.

Eski sosyalist başbakanlardan Gyurcsány, 2006 yılında Macar şirketlerinin Slovakya’da daha iyi durumda olacağını söyleyen kişilerin ülkeyi terk edebileceğini iddia etmiş ve bu yorum Orbán’ın partisi Fidesz tarafından daha sonraki seçim kampanyaları sırasında kullanılmıştı.

Orbán’ın da şimdi aynı şeyi söylediği ileri sürülüyor. Macar lider, parlamentodaki yorumlarını daha sonra bir Facebook paylaşımında tekrarladı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna’da zorlu kış: Günlük elektrik kesintileri 20 saati bulabilir

Yayınlanma

Yaklaşan kış, Rusya’nın enerji altyapısına saldırılarının ardından Ukrayna için oldukça zorlu geçecek. Elektrik kesintilerinin günde 20 saate kadar ulaşabileceği, doğalgaz rezervlerinin talebi karşılamakta yetersiz kalabileceği ve santrallere yönelik tehditlerin nükleer felakete yol açabileceği öngörülüyor.

Yaklaşan kış, Ukraynalılar için bu savaşın en zorlu dönemlerinden biri olmaya aday.

Ülkenin pek çok bölgesinde günün büyük bir kısmında elektrik kesintileri yaşanacak; sadece bölge halkı değil, ekonomi ve sanayi de bu durumdan ciddi şekilde etkilenecek. Özellikle silah üretimi gibi kritik sektörlerin de elektriksiz kalması ihtimal dahilinde.

Rusya, Ukrayna’nın termik santrallerinin neredeyse tamamını ve hidroelektrik kapasitesinin önemli bir kısmını yok etti.

Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, eylül ayı sonunda BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Putin, milyonlarca Ukraynalıya eziyet çektirmeyi umarak kışa bu şekilde hazırlanıyor,” ifadesini kullanmıştı.

Ukrayna hükümetine enerji konusunda danışmanlık yapan Enerji Araştırmaları Merkezi Direktörü Aleksandr Harçenko, Politico‘ya yaptığı açıklamada, “Havanın çok soğuk olması ve Rusya’nın nükleer santralleri devre dışı bırakmayı başarması durumunda, elektrik kesintilerinin günlük 20 saate kadar çıkabileceğini” belirtti.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre, Ukrayna’nın enerji kapasitesi savaş öncesinde 37.6 GW iken, ikinci kışa girerken Mart 2024’te bu rakam 21.3 GW’a, yaz aylarında ise sadece 12.1 GW’a düştü.

Bu düşüş, ağustos ayı sonunda enerji tesislerine yapılan 200’den fazla füze ve insansız hava aracı saldırısıyla yaşanan kayıpları tam olarak yansıtmıyor.

Ukrayna Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde baş uzman olan enerji piyasası uzmanı Gennadiy Ryabtsev, “[Bu kış] en gerçekçi senaryo, sanayi ve hanelere elektrik arzının günde 8 ila 14 saatle sınırlanmasıdır,” değerlendirmesini yaptı.

Gas Infrastructure Europe’un verilerine göre Ukrayna’nın doğalgaz depolama tesislerinin yalnızca yüzde 27,1’i dolu.

ICIS danışmanlık şirketinde Doğu Avrupa enerji piyasaları uzmanı olan Aura Sabadus, gaz rezervlerinin bu kış talebi karşılamakta yetersiz kalabileceğini kaydetti.

Sabadus, Ukrayna’nın Batılı şirketlere ek rezervler için depolama tesislerini sunduğu geçen kıştan farklı olarak, bu yıl “Rusya’nın saldırıları ve daha düşük kar marjları” nedeniyle şirketlerin depoları kullanma konusunda isteksiz olduklarını ifade etti.

Bu bağlamda, Rusya’nın Ukrayna’nın kalan üç nükleer santralini devre dışı bırakma girişimleri son derece ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Zelenskiy, BM’de yaptığı konuşmada, bu tür bir saldırının “nükleer felakete” yol açabileceği uyarısında bulunmuştu. Şu anda nükleer enerji santralleri, Ukrayna’nın elektriğinin yaklaşık yüzde 60’ını sağlıyor.

Uluslararası Enerji Topluluğu örgütü, yıl sonuna kadar Batılı hükümetlerden ve özel bağışçılardan yaklaşık 1 milyar avro toplamayı hedefliyor ve Ukrayna’nın kışa kadar 3 GW kapasitesini geri kazanmasına yardımcı oluyor.

AB şebeke operatörü ENTSO-E ise geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, 1 Aralık itibarıyla Ukrayna’ya sağladığı enerjiyi 400 MW artıracağını belirtti; ancak bu miktar, toplam tüketim karşısında oldukça sınırlı bir katkı sağlıyor.

Ukrayna, termik santrallerinin neredeyse tamamını kaybetti

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya, Rus milyarder Usmanov’a dönük kara para aklama davasını kapattı

Yayınlanma

Bloomberg’in Frankfurt am Main Başsavcılığı’na dayandırdığı haberine göre, Rus milyarder Alişer Usmanov, Almanya’daki bir kara para aklama soruşturmasının sona erdirilmesi karşılığında 4 milyon avro (4,4 milyon dolar) ödemeyi kabul etti.

71 yaşındaki iş insanı hakkındaki dava, Almanya’nın Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153a paragrafına göre, 11 Ekim’de kapatıldı. Bu madde, sanığın belirli koşulları yerine getirmesi durumunda, soruşturmanın sonlandırılmasına olanak tanıyor.

Savcılık, Usmanov’a yöneltilen suçlamaların yıllar önce gerçekleşmiş olması ve Almanya’da maddi bir zarara yol açmaması nedeniyle bu yöntemi tercih etti.

Usmanov, çeşitli kâr amacı gütmeyen kuruluşlara 1,5 milyon avro ve Alman devlet bütçesine 2,5 milyon avro bağışta bulunmayı taahhüt etti.

Ancak bu ödeme, suçu kabul ettiği anlamına gelmiyor. Usmanov’un avukatları Uwe Lembruck ve Markus Gotzen, 2,5 yılı aşkın bir sürenin ardından, “Usmanov’a atfedilen suçların ya da kara para aklama da dahil olmak üzere savcılığın ana tezlerinin kanıtlanamadığını” belirtti.

Avukatlar, davanın sona ermesinin, “nihai ve geri dönülemez bir usul engeli” oluşturduğunu ve dolayısıyla Usmanov’un yargılanmasına devam edilemeyeceğini ifade etti.

Avukatlar, Usmanov’un bu ödemeyi kabul etmesini “usul ekonomisi” düşüncesine, özellikle de milyarderin bu “asılsız davayı” uzatmak istememesine bağladılar.

Ayrıca Usmanov’un Başsavcılığa ve “yetkilerini kötüye kullanan” birim yetkililerine karşı açtığı davalardan ve Hessen eyaletine karşı “haksız soruşturma” nedeniyle açtığı tazminat davasından da vazgeçtiğini belirttiler.

Frankfurt am Main Başsavcılığı, Haziran 2022’de Usmanov hakkında bir soruşturma başlatmış ve ülke genelinde kapsamlı aramalar gerçekleştirmişti.

Bu aramalar, Bavyera, Baden-Württemberg, Schleswig-Holstein ve Hamburg’da toplam 24 tesiste yapıldı. Mahkeme daha sonra bu aramaların yasadışı olduğuna hükmetmiş ve el konulan tüm malların sahiplerine iade edilmesine karar vermişti.

Usmanov hakkında Almanya’da açılan tek dava bu değil. Alman makamları, Usmanov’un Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından uygulanan AB yaptırımlarını ihlal ettiğinden şüpheleniyor.

Soruşturmacılara göre, milyarder, dondurulmuş varlıkları kullanması yasak olmasına rağmen Almanya’daki mülklerinin korunması için ödeme yaptı.

Alişer Usmanov, Metalloinvest, MegaFon ve Udokan Copper’ı bünyesinde barındıran USM Holding’in kurucusu.

Forbes’a göre, 13,4 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zenginleri arasında 9. sırada yer alıyor ve AB, İngiltere, ABD ile Kanada yaptırımları altında. Usmanov, Avrupa’nın getirdiği kısıtlamalara itiraz etmeye çalışmış, ancak mahkemede başarısız olmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English