Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Moscow Times, ABD-Rusya gizli görüşmelerini yazdı

Yayınlanma

ABD’li bir yetkilinin iddiasına göre, eski üst düzey ABD ulusal güvenlik yetkilileri ile Rusya’nın üst düzey üyeleri arasında gizli diplomatik görüşmeler devam ediyor.

Bu ayın başlarında NBC, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için müzakerelere zemin hazırlamak amacıyla eski ABD yetkililerinin Kremlin ile gizli görüşmelerde bulunmasını ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir toplantı yapmasını içeren bu arka kanal görüşmelerinin varlığını ilk kez bildirmişti.

Moscow Times’a konuşan ABD’li yetkililer, bu görüşmelerin devam ettiğini söylediler. ‘Track 1.5’ (Hat 1.5) diplomasisi olarak bilinen bu gizli görüşmeler, her iki tarafın da birbirlerinin kırmızı çizgilerini anlamasını ve olası çatışmaları azaltmasını sağlayarak, resmi hükümet müzakereleri (Track 1 diplomasisi) ile gayri resmi uzman diyalogları (Track 2) arasında önemli bir bağlantı görevi görüyor.

Moscow Times’a konuşan eski ABD’li yetkili, “Dünya şu anda olduğu gibi dışa kapandığında Track 1.5 diplomasisine büyük ihtiyaç var,” dedi. 

ABD Ulusal Güvenlik Konseyinden yalanlama

Gazetenin iddiasına göre ABD ve Kremlin’deki yetkililer arasındaki toplantılar ayda en az iki kez, genellikle online formatta gerçekleşiyor. Eski yetkili ise, “Moskova’yı en az üç ayda bir ziyaret ediyorum,” dedi.

The Moscow Times’ın haberinin ardından Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi, ABD’nin mevcut ya da resmi yetkililerden Moskova olduğunu ima ettiği ülkeyle bir arka kanal açmalarını istemediğini açıkladı.

Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Adam Hodge Perşembe günü, “ABD resmi ya da eski yetkililerden bir arka kanal açmalarını talep etmemiştir ve böyle bir kanal arayışında da değildir. Başkaları aracılığıyla herhangi bir mesaj da iletmiyoruz,” dediği bir tweet attı.

‘Rusların ne istediğini öğrenmeye başladık’

Eski yetkili, “İstediğimiz kadar olmasa da Kremlin’in düşüncelerine biraz erişimimiz oldu,” ifadelerini kullandı.

Üst düzey Kremlin yetkilileri ve danışmanlarının karşısında oturan yetkilinin bakış açısına göre en büyük sorun Rusların tam olarak ne istediklerini ve neye ihtiyaç duyduklarını ifade edememeleriydi.

Yetkili, “Zaferi ya da yenilgiyi nasıl tanımlayacaklarını bilmiyorlar. Aslında konuştuğumuz bazı elitler savaşı hiç istememişti, hatta bunun tamamen bir hata olduğunu söylüyorlardı. Ama şimdi savaştalar, aşağılayıcı bir yenilgiye uğramak bu adamlar için bir seçenek değil,” dedi.

“Burada, ABD’nin Rusya’nın ulusal güvenlik kaygılarıyla yapıcı bir şekilde çalışmaya hazır olduğunu açıkça belirttik,” diye ekleyen eski yetkili, ABD’nin Rusya’yı mali olarak sıkıştırma ve Ukrayna’ya karşı savaşını sürdürmesini engellemek için uluslararası alanda izole etme yönündeki resmi çizgisinden ayrı düşüyor. 

Yetkili, “Rusya’yı aşağılanma ya da çökme noktasına getirecek şekilde izole etme ve sakat bırakma girişimi müzakereleri neredeyse imkansız hale getirecektir, bunu Moskova yetkililerinin suskunluğunda zaten görüyoruz,” ifadelerini kullandı.

‘Avrupa’da kazanılacak bir zafer başka bir yerde ABD’ye zarar verebilir’

ABD’nin kendi çevresinde istikrar yaratmak için ‘yeterince güçlü bir Rusya’ya’ ihtiyacı olduğunu ve olmaya devam edeceğini vurguladıklarını kaydeden eski yetkili, “ABD, Orta Asya’daki diplomatik fırsatları ilerletebilmek için stratejik özerkliğe sahip bir Rusya istiyor. ABD olarak Avrupa’da kazanılacak bir zaferin dünyanın diğer bölgelerindeki çıkarlarımıza zarar verebileceğini kabul etmek zorundayız,” dediğini aktardı ve “Rusya’nın gücü ille de kötü bir şey değildir,” diyerek sözlerini tamamladı.

Yetkili, Ukrayna’yı terk etmediklerini, sadece bağımsız bir Ukrayna’yı garanti ederken Rusya’nın da ‘Avrupa’nın güvenliğine daha yaratıcı bir oyuncu olarak dönmesini’ temin etmeye çalıştıklarını savundu.

Rusya’nın Çin ile derinleşen ilişkisi konusunda ise eski yetkili, Moskova ve Pekin arasındaki bağların tamamen koparılmasının gerçekçi olmadığını kabul etti ama bu ilişkinin kapsamını sınırlandırmak için çaba sarf edilmesi gerektiğini savundu. Yetkiliye göre Washington’un amacı, Moskova’nın önemli bir rol oynadığı Asya’da diplomatik fırsatları teşvik ederken Rus gücünün ezici bir şekilde pekişmesini önleyen bir denge kurmak.

Birden fazla diplomatik kanal kurulması çağrısı

Eski yetkili, savaştan önce yapılan ABD-Rusya görüşmelerinin gizli kalması gerektiğini ama bunun Ruslar tarafından sızdırıldığını öne sürdü.

Eski yetkili, başta ABD-Rusya ve Ukrayna-Rusya olmak üzere, savaşın sona ermesi için çeşitli ‘diplomatik kanallar’ kurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Ukrayna’nın kaybettiği toprakları yeniden elde etme şansının hayli zayıf olduğunu da kabul eden eski yetkili, “Rusya Kırım’ı kaybedebileceğini düşünseydi, neredeyse kesinlikle taktik nükleer silahlara başvururdu,” dedi.

ABD, Rusya’ya yeni referandum önerisi yapmış

Yetkili, Washington’un ayrıca Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporijye bölgelerinde, bölge sakinlerinin Ukrayna’nın mı yoksa Rusya’nın mı parçası olmak istediklerini oylayacakları ‘adil referandumların’ yapılmasına yardımcı olmayı teklif ettiğini kaydetti.

Görüşmelerde bir tıkanma olduğunu öne süren eski yetkili, sorunun ‘Rus elitlerinden’ ziyade Vladimir Putin’de olduğunu savundu.

“Putin tüm ilerlemelerin önündeki en büyük engel,” diyen eski yetkili, ABD yönetiminin Kremlin ile konuşmak için en az bir girişimde bulunduğunu ama Putin’in bunu reddettiğini ileri sürdü. Yetkili bu nedenle Washington’un ‘savaş karşıtı Rus elitlerine ulaşmaya ve onlarla ilerleme kaydetmeye başlaması gerektiğini’ savundu. 

Yetkiliye göre elitler arasında başka bir lider için destek varsa, “Putin’i devirmek imkansız olmayacaktır.”

DİPLOMASİ

Amerikalı ekonomist Stephen Roach: ABD kendi temellerine saldırıyor

Yayınlanma

Önde gelen Amerikalı ekonomist Stephen Roach, ABD’nin kendi temellerine ve uluslararası kurumlara saldırmaya geçerek “yolunu kaybettiğini” söyledi.

Yale Üniversitesi öğretim üyesi ve Morgan Stanley Asya’nın eski başkanı Stephen Roach, “Bir zamanlar özgür dünyanın şampiyonu, gururlu lideri olan biz, hukukun üstünlüğü açısından kendimize içeriden meydan okuma ve dünyaya meydan okuma sürecindeyiz” dedi.

Roach bahsettiği süreci şöyle özetledi: “Sadece gümrük tarifeleri ve bugünden itibaren bir hafta içinde geniş tabanlı bir karşılıklı eylem yoluyla değil, aynı zamanda ittifaklarımızı parçalayarak, Avrupa’da aramızı açarak, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde ABD’de hiç görmediğimiz türden bölgesel hırsları ifade ederek.”

Çarşamba günü Çin’in güneyindeki ada eyaleti Hainan’da düzenlenen Boao Asya Forumu’ndaki bir panelde endişelerini dile getiren Roach, ABD’nin mevcut gidişatını “kültürel devrimin” ilk aşamaları olarak nitelendirdi.

Roach, etkileri 1960’lar ve 1970’lerde çoğunlukla ülke sınırları içinde hissedilen Çin’deki Kültür Devrimi’nden farklı olarak, ABD’deki benzer olayın dünyanın geri kalanı üzerinde “derin bir etki” yaratabileceğini ve “küreselleşme için büyük bir olay” haline gelebileceğini söyledi.

Jeffrey Sachs, ABD’nin Çin’e yönelik ‘kapasite fazlası’ iddialarını reddetti: ‘kesinlikle yanlış’

Roach’un açıklamaları, ABD Başkanı Donald Trump tarafından “kurtuluş günü” olarak adlandırılan ve Washington’un tüm ticaret ortaklarını hedef alan karşılıklı gümrük tarifelerinin yürürlüğe girmesinin beklendiği 2 Nisan’dan kısa bir süre önce geldi.

Yeni gümrük vergilerinin ayrıntıları henüz açıklanmadı ancak Trump çarşamba günü yaptığı açıklamada ABD’den ithal edilen tüm araçlara yönelik yüzde 25’lik ek gümrük vergisinin 3 Nisan’da yürürlüğe gireceğini söyledi.

Trump’ın otomobil tarifeleri Japonya ve Güney Kore’yi alarma geçirdi

Bu, bu hafta Washington’dan gelen ikinci yeni gümrük vergisi duyurusu oldu. Pazartesi günü Trump, Venezuela’dan petrol ithal eden tüm ülkelere yüzde 25’e kadar gümrük vergisi uygulanmasına izin veren bir kararname imzaladı.

Trump aynı gün bir kabine toplantısında kereste ve bilgisayar çiplerine yönelik ek gümrük vergilerinin de gündemde olduğunu söyledi.

Tırmanan gerilimle ilgili konuşan Roach, son yıllarda dünya ticaretinin büyük bölümünü belirleyen küreselleşmenin, ekonomik etkileşimi yöneten “uygulanabilir bir paradigma” olarak “avucumuzun içinden daha da uzaklaşıyor” olabileceği uyarısında bulundu.

Ünlü ekonomist, “Bugünden bir hafta sonra, ‘kurtuluş günü’ mü? Yoksa yeni bir küresel ticaret savaşı için sıfır noktası mı?” diye sordu.

Brezilya lideri Lula, Japonya ziyaretinde Trump’ın vergileriyle mücadele sözü verdi

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Gözaltına alınan Gagavuzya lideri Gutsul, Putin ve Erdoğan’dan yardım istedi

Yayınlanma

26 Mart’ta Moldova’da gözaltına alınan Gagavuzya Başkanı Yevgeniya Gutsul, serbest bırakılması için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu. Gutsul, gözaltına alınmasının Kişinev’in Gagavuz Özerkliği’ni hedef alan kampanyasının bir parçası olduğunu belirtirken, Kremlin olayı kınadı. Gutsul’un daha önce Şor Partisi’nin finansmanıyla ilgili usulsüzlüklerle suçlandığı belirtildi.

26 Mart’ta gözaltına alınan Gagavuzya Özerk Cumhuriyeti Başkanı Yevgeniya Gutsul, serbest bırakılması için Moldova makamlarına baskı yapması talebiyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e başvurdu.

Gutsul, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, gözaltına alınmasının Moldova makamlarının, anayasayla güvence altına alınan Gagavuz Özerkliği’nin özel hukuki statüsünü “yok etme” kampanyasının bir parçası olduğunu belirtti.

Gutsul, ülke hükümetinin eylemlerinin Gagavuz halkının hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı olduğuna işaret etti.

Gutsul, Gagavuz halkı adına Putin’i, “siyasi baskıları durdurmak” amacıyla Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmaya çağırdı.

Ayrıca Rusya liderinden Gagavuz Özerkliği’nin özel statüsüne destek vermesini talep eden Gutsul, “Umut ve inançla Rusya’ya bakıyoruz; dostlarına asla ihanet etmeyen ve hakikat ile yasal hakları için mücadele edenlere her zaman yardım eli uzatan bir ülke,” ifadelerini kullandı.

Gutsul, ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da destek istedi.

Açıklamasında Gagavuzya Başkanı, tutuklanmasının, Kişinev’in 30 yıl önce Türkiye’nin ve bizzat eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in doğrudan arabuluculuğuyla Gagavuz halkının Moldova ile yaptığı toplumsal sözleşmeyi yıkmaya yönelik politikasının devamı olduğunu anımsattı.

Gutsul, Gagavuzya’nın, Ankara’nın yıllar önce “barış ve adaleti korumaya” yardımcı olduğu gibi şimdi de Türkiye’nin desteğine ihtiyacı olduğunu ifade etti.

Gutsul, “‘Bugün, Gagavuz halkının yasal haklarını korumak için yeniden sizin müdahalenize güveniyoruz,’ diye yazdı.

Özerk bölge başkanı, Moldova makamlarının Gagavuz halkını siyasi ve ideolojik baskıya maruz bıraktığına ve Türkiye, Rusya ve diğer stratejik ortaklarla dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerini savunanları takip ettiğine emin olduğunu söyledi.

Gutsul’u ziyaret eden muhalif Şor Partisi (Moldova Anayasa Mahkemesi tarafından Haziran 2023’te yasa dışı ilan edildi) milletvekili Vadim Fotescu, TASS‘a yaptığı açıklamada, Gagavuzya Başkanı’nın kendisini ziyaret eden Moldova parlamentosu milletvekilleri aracılığıyla özerk bölgenin yönetimine ilişkin talimatlar ilettiğini bildirdi.

Fotescu ayrıca, Gutsul’un kendisine yöneltilen suçlamalarla hiçbir ilgisi olmadığını belirterek masumiyetine olan inancını dile getirdiğini ve avukatlarıyla birlikte en kısa sürede serbest bırakılmasını sağlamaya niyetli olduğunu aktardı.

Fotescu, savcılık makamının Gagavuzya Başkanı’nın ifadesini almayı planladığını da sözlerine ekledi.

Moldova Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Merkezi, Gutsul’u 26 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda 72 saatliğine gözaltına aldı.

Gagavuzya Başkanı’nın danışmanı Yuriy Kuznetsov’un bildirdiğine göre, Gutsul, Küresel Gazeteciler Konseyi’nin daveti üzerine İstanbul’a uçmayı planlıyordu ve Türkiye’de özerklik için önemli konuları görüşmeyi hedefliyordu.

Moldova Başsavcılığı daha sonra yaptığı açıklamada, sınır kontrolü sırasında yapılan “rutin kontrol” esnasında Gutsul’un bilgi sistemlerinde ülkeden çıkış yasağı statüsüyle kayıtlı olduğunun ortaya çıktığını belirtti.

Gutsul daha önce Moldova’da Şor Partisi’nin finansmanında usulsüzlük yapmakla suçlanmıştı.

Savcılığın iddiasına göre, Gagavuzya Başkanı seçim kampanyasının finansmanı için organize suç örgütünden para aldı.

Mayıs 2023’te Gagavuzya başkanlık seçimlerini kazanan Gutsul, Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini savunuyor.

Gutsul, Mart 2024’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmüştü.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 26 Mart’taki basın toplantısında Kremlin’in Gutsul’un gözaltına alınmasını kınadığını bildirdi.

Peskov, Moldova’daki mevcut yönetimin, Cumhurbaşkanı Maya Sandu’ya rakip olan siyasetçilere karşı açık baskı yöntemleri kullandığını belirtti.

Peskov, Kişinev makamlarının demokratik normların dışına çıktığını ve büyük ölçüde komşu Romanya’daki meslektaşlarının “davranış biçimini kopyaladığını” ekleyerek, cumhurbaşkanlığı yarışının ilk turunu kazanan Călin Georgescu’nun gözaltına alınması olayına atıfta bulundu.

Gagavuzya lideri: Moldova, Romanya ile birleşirse kendi kaderimizi tayin hakkımızı kullanırız

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Panama, ABD yaptırımları nedeniyle 128 geminin kaydını siliyor

Yayınlanma

Panama, ABD yaptırımlarına maruz kalan ve çoğu Rus petrolü taşıyan 128 geminin kaydını silme kararı aldı. Panama Denizcilik İdaresi yetkilisi Ramón Franco, 70 tankerin sicilden çıkarıldığını belirtirken, bu adımın ülkenin yaptırımlara uyma politikası ve hızlandırılmış sicil silme prosedürleriyle ilgili olduğunu söyledi.

Bloomberg‘in Panama Denizcilik İdaresi Ticaret Filosu Başkanı Ramón Franco’nun açıklamasına dayandırdığı haberine göre Panama makamları, ABD yaptırımlarına maruz kalmalarının ardından ülke bayrağı taşıyan 128 geminin kaydını silmeyi planlıyor.

Franco, en az 70 tankerin şimdiden sicilden çıkarıldığını ve yakın gelecekte onlarca geminin daha silineceğini ifade etti.

Şubat ayı itibarıyla kara listeye alınan Rus tankerlerinin toplam sayısı 270’i geçti.

S&P Global verilerine göre yaptırımlar, Rusya’nın deniz yoluyla petrol ihracatının yarısını taşıyan gemileri kapsıyor.

Bu miktar günde 1,5 milyon varile tekabül ediyor ve bunun yaklaşık 1 milyon varili Çin’e, 500 bin varili ise Hindistan’a taşınıyordu.

Eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, görev süresinin bitiminden önce Rus petrolü taşıyan 183 tankere, onlarca ticari şirkete ve sigorta firmasına yaptırım getirmişti.

Panama’nın bu kararı sadece siyasi duruşuyla değil, aynı zamanda Ekim 2023’te kabul edilen ve gemilerin sicilden çıkarılma prosedürünü önemli ölçüde hızlandıran reformlarla da ilgili.

Daha önce altı aya kadar sürebilen bu işlem, yeni düzenlemeyle bir aya indirildi.

Yaptırım uygulanan gemilerin kaydının silinmesi, Panama için 2 milyon dolara varan gelir kaybına neden olacak.

Fakat ülke, yaptırımlara uyma konusundaki kararlılığını sergiliyor.

Panama sicilinde 8 binden fazla gemi kayıtlı bulunuyor ve ülke, uzun yıllardır gemi bayrağı almak için tercih edilen başlıca merkezlerden biriydi.

Ancak Rusya ve İran’ın enerji sektörlerine yönelik yaptırımların sıkılaştırılmasıyla birlikte, bu ülkelerle bağlantılı gemilere olan dikkat arttı.

Söz konusu gemilerin bir kısmı daha esnek kurallara sahip ülkelere kaydını taşırken, bazıları ise tamamen bayraksız olarak seyrüsefer yapıyor.

Geçtiğimiz hafta Almanya’nın, Panama bayrağı altında seyreden ve Rus petrolü taşıyan Eventin isimli tankere el koyduğu bilgisi paylaşıldı.

Der Spiegel dergisinin kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Almanya gemideki 100 bin ton petrole el koydu.

Eventin tankeri, ocak ayı ortasında Baltık Denizi’nde kontrolünü kaybetmiş ve üç Alman gemisi tarafından limana çekilmişti.

Gemi, Şubat sonunda ise Rusya’nın “gölge filosunun” parçası olduğu gerekçesiyle Avrupa Birliği (AB) tarafından yaptırım listesine eklenmişti.

BlackRock, Çinli Hutchinson’dan Panama Kanalı’nda iki liman satın alıyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English