Bizi Takip Edin

AMERİKA

Muhafazakâr aktivist, ABD’deki “woke hegemonya”yı kırmak için 1 milyar dolarlık “haçlı seferi” başlattı

Yayınlanma

ABD hukuk sisteminin elden geçirilmesine öncülük eden muhafazakâr aktivist Leonard Leo, Amerikan şirketlerinde ve ülkenin haber ve eğlence sektörlerinde “liberal hakimiyeti kırmak” için 1 milyar dolarlık bir girişimde bulunuyor.

Financial Times’taki (FT) habere göre Donald Trump yönetimindeki Yüksek Mahkeme’nin “sağa kaymasının” mimarı Leonard Leo, “kâr amacı gütmeyen” grubu Marble Freedom Trust’ın hükümetin yanı sıra özel sektörle de yüzleşmeye hazır olduğunu söyledi.

FT’ye konuşan Leo, “Liberal egemenliği en sinsi olduğu yerde ezmemiz gerekiyor, bu nedenle kaynakları sol aşırılığın en belirgin olduğu haber ve eğlence alanlarında yetenek ve sermaye oluşturma hatları inşa etmeye yönlendireceğiz,” dedi.

Leo, “Regülatörler ve STK’lar tarafından yayılan woke [duyarcı] zihin virüsüne boyun eğen şirketleri ve finans kuruluşlarını, aşırı sol ideolojiyi tüketicilerin önüne koydukları için bir bedel ödemek zorunda kalmaları için uyaran kuruluşlara desteğimizi artırmamızı bekleyin,” ifadelerini kullandı.

Yüksek Mahkeme yargıçlarını değiştirecek bir güç

Leo, yirmi yılı aşkın bir süre boyunca etkili Federalist Society’de muhafazakâr yargıçları federal mahkemelere ve Yüksek Mahkeme’ye yönlendirmesiyle tanınıyor.

Muhafazakâr yargıç Clarence Thomas 2018 yılında Leo’nun “dünyadaki en önemli üçüncü kişi” olduğu şakasını yapmıştı.

Leo’nun çabaları Trump’ın başkanlığı döneminde, Federalist Society destekli üç yargıcın atanarak Yüksek Mahkeme’de muhafazakârlara 6-3’lük bir çoğunluk ve ABD hukuku üzerinde derin bir etki sağlamasıyla doruğa ulaşmıştı.

Mahkeme o tarihten bu yana, uzun süredir talep edilen diğer muhafazakâr davaların yanı sıra kürtaj hakkını da iptal eden kararlar aldı.

Muhafazakâr fon makinesi: Marble

2020 yılında Trump’ın seçimleri kaybetmesinin ardından Leo, elektronik cihaz üreticisi Barre Seid’in 1,6 milyar dolarlık bağışıyla, solun “kara parasına” karşı bir denge unsuru olması amacıyla Marble’ı kurdu.

Kamuya açık mali açıklamalara göre, ilk üç yılda yaklaşık 600 milyon dolar harcadı. Leo, amacının “sınırlı anayasal hükümeti ve özgürlük, kişisel sorumluluk ve batı medeniyetinin erdemlerine dayanan bir sivil toplumu yeniden tanıtmanın çok kaldıraçlı, etkili yollarını” bulmak olduğunu söyledi.

1 milyar dolarlık “para makinesi” şu anda kamu sektörünü ele almanın yanı sıra, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) politikalarına, yatırımlarda iklim ve sosyal kaygılara ve siyasi olarak muhafazakâr müşterilerin “dışlanmasın” karşı çıkarak özel kurumlara karşı muhafazakâr misyonu finanse ediyor.

“Çin dostu” şirketler de hedefinde

“Kâr amacı gütmeyen” kuruluş, ABD’de ve potansiyel olarak Avrupa’da gıda üretiminden otonom araçlara kadar her alanda faaliyet gösteren “woke” bankalara ve Çin dostu şirketlere karşı kampanyalar başlatmaya giderek daha fazla ilgi duyuyor.

Leo ayrıca, henüz hangisine yatırım yapacağına karar vermemiş olsa da, önümüzdeki 12 ay içinde bir ABD yerel medya şirketine yatırım yapmayı planlıyor ve ülke çapında şubeleri olan Teneo Network gibi gruplar aracılığıyla muhafazakâr koalisyonlar kuruyor.

Marble’ın 2021’den bu yana DEI, ESG ve aralarında BlackRock, Vanguard, American Airlines, Coca-Cola, State Farm, Major League Baseball ve Ticketmaster’ın da bulunduğu kuruluşlara karşı kampanyalar başlatan örgütlere fon sağladığını da doğruladı.

Bu yıl Marble, TikTok’un çocuklar ve ABD ulusal güvenliği için bir tehdit olduğu gerekçesiyle TikTok’a karşı kampanyalarında çeşitli muhafazakâr gruplara yardım etti.

Başkan Joe Biden, TikTok’un Çinli ana şirketi ByteDance’i, video paylaşım platformundan el çekmeye zorlamayan bir yasa tasarısını imzalamıştı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English