Bizi Takip Edin

AMERİKA

Müttefikleri, ABD’nin devlet teşviklerine karşı harekete geçiyor

Yayınlanma

Avrupa Birliği (AB) tarafından büyük kaygıyla karşılanan ABD Enflasyonu Düşürme Yasası’na (IRA) karşı tepkiler sürüyor.

AB’nin en büyük iki ekonomisi Almanya ve Fransa, IRA’ya karşı ortak bir konsept geliştirme karar aldı. İki ülkenin ekonomi bakanları Robert Habeck ve Bruno Le Maire, Avrupa’nın yeşil enerji sanayisini desteklemek için harekete geçti.

ABD’ye IRA’yı “düzeltme” çağrısı yapan bakanlar, düzenlemenin hem AB’nin hem de ABD’nin çıkarına olacağını savundular.

Kuzey Amerika’da üretilecek elektrikli araçlara devlet teşviği öngören IRA’daki bu düzeltmenin Avrupa’nın sanayi temelini koruyacağını söyleyen Berlin ve Fransa, sıfır karbona geçişte Kuzey Amerika’nın Avrupa için önemli olduğunu belirtti.

Bakanlar, Kanada ve Meksika’ya tanınan muafiyetlerin AB’ye de tanınması gerektiğini açıkladılar.

AB de devlet yardımı kurallarını gevşetecek

Tekliflerine diğer AB ülkelerinden de destek bulmayı uman Almanya ve Fransa, aksi takdirde yüksek enerji fiyatları ve Kuzey Amerika’daki sübvansiyonlar nedeniyle sanayinin AB’den gitme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklarını düşünüyorlar.

Berlin ve Paris, Kuzey Amerika’dan istisna almanın yanı sıra AB içinde de şirketlere teşvik planlıyor. Örneğin özel şirketlere verilecek devlet sözleşmelerinin yalnızca Avrupalı şirketlerin uyum sağlayacağı şekillerde düzenlenebileceği konuşuluyor.

Habeck ve Le Maire ayrıca devlet yardımı kurallarında, vergi iadesinde ve iklim dostu yatırımlarda AB yardım paralarının serbest bırakılmasında değişiklik çağrısı yaptı.  

Sermayeden uyarılar

Bir yandan da AB’nin temiz enerji dönüşümünde ABD’nin gerisinde kalacağına yönelik iş dünyasından uyarılar gelmeye devam ediyor.

Son olarak İsviçre merkezli otomasyon ve robotik teknolojileri tekeli ABB’nin CEO’su Björn Rosengren, “sürdürülebilirlik”e yönelik adımların Avrupa’yı yok edecek şekilde atılmaması gerektiğini söyledi.

Financial Times’ın haberine göre, “Mevzuatı doğru yapın, işleri aşırı idareciliğe boğmayın,” diyen Rosengren, AB mevzuatındaki karmaşıklığa dikkat çekerek yeşil dönüşümdeki sorunları hatırlattı.

ABB CEO’su, AB’nin ABD’nin bu dönüşümde kullandığı “havuç” uygulamalarından ders alması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Rosengren, IRA sayesinde ABD’nin önümüzdeki beş yıl içerisinde büyük yatırımlar alacağını ve AB’nin de bir şeyler yapması gerektiğini söyledi.

Güney Kore memnun değil

Otomotiv sektörünün devlerini bünyesinde barındıran Güney Kore ve Japonya da IRA konusunda tedirginliğini sürdürüyor.

Geçen hafta Seul yönetimine yakın Yonhap’ta yayınlanan ve uzman görüşlerine yer verilen bir haberde, Amerikan devlet teşviklerinin Çin ile rekabette Washington’a olumsuz yansıyacağı iddia edildi.

Haberde, Güney kore batarya üreticilerinin, kritik malzemelere ve minerallere ulaşabilmek için yatırımlarını Arjantin ve Endonezya’ya kaydırmayı düşündüğü belirtiliyor.

Bununla birlikte, halihazırda Kuzey Amerika’ya milyarlarca dolarlık yatırım yapan Koreli batarya üreticilerinin, IRA ile birlikte bu yatırımları hızlandırmak için harekete geçtiği de belirtiliyor. Son 3 yılda, Güney Koreli batarya üreticileri Kuzey Amerika bölgesinde 11 yeni fabrika için yatırım yaptı.

Yakın zamanda ABD Enerji Bakanlığı, Ultium Cells’e üç farklı eyalette açacağı fabrikalar için verilecek 2,5 milyar dolarlık krediyi onayladı. Ultium Cells, Amerikan General Motors ile Koreli LG Energy’nin ortaklığında kurulmuş bir şirket.

Kredinin faizi, 10 yıllık Amerikan devlet tahvilleri faizine bağlı, bu da aşağı yukarı yüzde 3,6. LG, bu krediyi Güney Kore tahvil piyasasından almaya çalışma bunun en az yüzde 2’si daha fazla faiz ödeyecekti.

Bu üç fabrika, Ultium’a 2025’e kadar 145 gigawatt’lık bir enerji kapasitesi sağlayacak. Bu rakam, yıllık 2 milyon elektrikli araç üretimini garanti altına alacak.

ABD’deki en büyük batarya fabrikası ise yine Güney Koreli SK On ile Amerikan Ford ortaklığında inşa ediliyor.

Hyundai zorda

Gelgelelim, IRA’nın etkisi başka alanlarda görülüyor. Güney Koreli otomotiv devi Hyundai, ABD’deki elektrikli araç pazarındaki ikinciliğini bu sene Ford’a kaptırdı. 

Bu sene Ocak’tan Kasım’a kadar 53 bin 752 elektrikli otomobil satan Ford, Hyundai ve Kia’nın toplamı olan 53 bin 663’ü geçti.

Hyundai, bu yılın ilk yarısında satışlarda Tesla’nın ardından ikinci sırada yer almıştı.

Hyundai’nin 2023’te daha büyük zorluklarla karşılaşması bekleniyor çünkü IONIQ 5 ve EV6 modelleri Güney Kore’de üretilip ABD’ye ihraç edildiği için vergi indirimlerinden yararlanamayacak.

Şirket bu nedenle Georgia eyaletinde yıllık 300 bin araç üretim kapasiteli bir fabrika açacak. Ama bu fabrika ancak 2025 yılında çalışabilir hale gelecek.

Hyundai Motor’un üst düzey yöneticilerinden Robert Hood ise, IRA’nın şirkete vereceği zararın artması durumunda, Georgia’ya yapılan yatırımın gerçekleştirilebilir olup olmadığını sorgulayacaklarını tehdidinde bulundu. Hood, emek gücü ve üretim maliyetlerinin Meksika’da çok daha ucuz olduğunu da hatırlattı.

Yönetici, IRA’ya uyum sağlamak için zamana ihtiyaç duyduklarını söylerken, “ABD hükümetinden önümüzdeki birkaç yıl için adil rekabet şansı istiyoruz,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English