Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Müzakereler Doha’da başlıyor: Yüksel profilli İsrail heyetine “makul yetki”

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için “son şans” olarak görülen müzakereler bugün Doha’da başlayacak. Hamas’ın heyet göndermediği müzakerelerde İsrail, Mossad ve Şin Bet direktörlerinin liderliğinde yüksel profilli bir heyetle temsil edilecek.

İsrailli yetkililerin anlaşmaya varmak için “son şans” olarak nitelediği Doha’daki zirve, İran ile Hizbullah’ın Tahran ve Beyrut’ta Hamas ve Hizbullah liderlerine yönelik son suikastlara misilleme olarak İsrail’e saldırma tehditlerinin ortasında gerçekleşiyor.

ABD Başkanı Joe Biden olası bir ateşkes ve rehine anlaşmasını, gerilimi azaltmanın ve beklenen misillemeleri engellemenin en önemli anahtarı olarak görüyor.

Doha’daki müzakerelere arabulucu olarak CIA direktörü Bill Burns ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim El Sani, Mısır istihbarat şefi Abbas Kamil katılıyor.

ABD’nin çağrılarına rağmen Hamas’ın temsilci göndermeyi reddettiği toplantıda İsrail tarafını Mossad direktörü David Barnea ve Şin Bet şefi Ronen Bar temsil edecek.

Hamas müzakereler sırasında ateşkes istiyor

İsrail heyetinde “yetki” tartışması

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün İsrailli müzakerecilerin yetkilerini görüşmek üzere ilgili bakanlar, güvenlik ve istihbarat servislerinin başkanlarıyla beş saatten fazla süren bir toplantı yaptı. İsrail basınında yer alan bilgilere göre toplantının konusu İsrail müzakere ekibinin daha önce oldukça sınırlı olduğu gerekçesiyle eleştirdiği yetki meselesiydi. Toplantıda Netanyahu’nun müzakerecilere “makul bir yetki” vermeyi kabul ettiği ileri sürüldü. Kaynaklar, Netanyahu’nun kabul ettiği yeni manevra alanının Doha’da ciddi müzakereler yürütmeyi mümkün kılacağını, ancak bu esnekliğin anlaşmaya varmak için yeterli olup olmadığının net olmadığını vurguladı.

İsmi açıklanmayan bir kaynak Kanal 12’ye “Çok az bir hareket alanı elde ettik. Bu başlangıç için bir şey ama yeterli olmayabilir” dedi.

Toplantıyla ilgili Axios’ta yer alan habere göre güvenlik ve istihbarat servislerinin başkanları Netanyahu’ya anlaşmaya varmak için zamanın daraldığını söyledi ve müzakerelerde gecikmenin ve belirli pozisyonlarda ısrar etmenin rehinelerin hayatına mal olabileceğini ilettiler.

Axios’a konuşan İsrailli bir yetkiliye göre toplantıda gündeme gelen konulardan biri de İran ve Hizbullah’ın olası bir saldırısı ile rehine anlaşması ve Gazze’de ateşkes sağlanması arasındaki bağlantıydı.

Öte yandan müzakerelere katılmayacağını duyuran Hamas’ın ise daha sonra arabulucularla bir araya gelerek İsrail’in anlaşma için ciddi ve pratik bir öneri sunup sunmadığını görmek istedikleri ileri sürüldü. Hamas’tan Usame Hamdan AP’ye yaptığı açıklamada örgütün ABD’nin Gazze’de ateşkes için arabuluculuk yapabileceğine olan inancını kaybettiğini ve ancak ABD Başkanı Joe Biden tarafından mayıs ayında açıklanan önerinin uygulanmasına odaklanılması halinde görüşmelere katılabileceklerini söyledi.

ABD, ateşkes için yeni bir öneri sunacak

İsrail yeni şartlar mı dayatıyor?

İsrail’in 27 Mayıs’ta açıkladığı anlaşma çerçevesi üç aşamadan oluşuyordu: İlk altı haftalık dönemde İsrail kara operasyonlarına ara verecek ve askerlerini çekecek; karşılığında da kadın, çocuk, yaşlı ve yaralı 33 rehineyi serbest bırakılacaktı. İsrail de karşılığında 990 Filistinli mahkûmu serbest bırakacaktı.
Kanal 12’nin dünkü haberine göre İsrail ilk aşamada serbest bırakılacak 33 rehinenin tamamının canlı olmasını ve aralarında kadın askerlerin de yer almasını istiyor ve bir isim listesi hazırladı. Anlaşmanın orijinal şartlarında teslim edilecek ilk 33 rehine, cenazeleri de kapsıyordu.

ORTADOĞU

Suudi megakentinin Avustralyalı yöneticisine ırkçılık ve kadın düşmanlığı suçlamaları

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) geçen çarşamba yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan’ın “Neom” isimli megakent projesini yöneten üst düzey yöneticiler ırkçılık, kadın düşmanlığı ve yolsuzlukla suçlanıyor.

Organizatörlerin New York’un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri 500 milyar dolarlık yeni Suudi megakentinin, diğer görkemli projelerin yanı sıra 170 km’lik düz bir şehir, su üzerinde yüzen sekiz kenarlı bir şehir ve bir kayak merkezi içermesi planlanıyor.

Haber, Neom’un medyadan sorumlu Avustralyalı genel müdürü Wayne Borg’un çok sayıda ayrımcı ve ırkçı yorumda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bir olayda, projede çalışan üç işçinin ölmesinin ardından Borg’un, “Bir sürü insan ölüyor, bu yüzden pazar gecesi bir toplantı yapmamız gerekiyor,” dediği aktarılıyor.

Borg başka bir örnekte de, Neom’daki Güney Asyalı göçmen işçiler için de “lanet olası moronlar” ifadesini kullanıyor ve “İşte bu yüzden beyazlar düzenin en tepesinde yer alıyor,” diye ekliyor.

Bu yorumların, WSJ tarafından ses kaydı elde edilen bir telefon görüşmesinde yapıldığı belirtiliyor.

İşçi ölümleriyle ilgili bir başka konuşmada Borg, “Aptallık için eğitim yapamazsınız” ve “Beyaz adamlar ağacın tepesinde” diyor.

İşçilerden birinin düşen bir boru nedeniyle öldüğü, diğerinin üzerine ise bir duvarın çöktüğü bildirildi. Raporda atıfta bulunulan mevcut ve eski çalışanlara göre, üçüncü işçi patlayıcıları yanlış kullanmaktan hayatını kaybetti.

Neom’daki eski çalışanlara göre, ayrı bir olayda Borg, siyahi bir kadın çalışana, “siyahi pislik” dedikten sonra insan kaynakları tarafından çağrıldı. Borg bu ifadeyi kullandığını reddetti.

Çalışanların şikayetlerinin bir özetine göre, Borg’un söz konusu çalışana gönderdiği mesajda, öpücük emojileriyle birlikte “seni özledim” ve “kıçın Beyonce’unkinden daha iyi” dediği bildirildi.

Olayla ilgili bir toplantıda Borg, WSJ tarafından yayınlanan bir ses kaydında duyulan bir yorumda, “o siyahi kaltakla yaşadığı o lanet olaydan” bahsediyor.

Diğer ses kayıtlarına göre Borg, Körfezli kadınlardan “travesti” olarak bahsediyor ve “İslam ve cinsel pozisyonlar hakkında müstehcen şakalar” yapıyor.

WSJ’ye yaptığı açıklamada Neom, “uygunsuz işyeri davranışlarına” karşı sıfır tolerans yaklaşımına sahip olduğunu ve yanlış davranış iddialarını kapsamlı bir şekilde araştıracağını söyledi. Borg’un bir temsilcisi yorum talebine yanıt vermedi.

Haberde, Neom’daki diğer üst düzey yöneticilerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme dahil olmak üzere bir dizi konuda suçlandığı veya soruşturulduğu da yazıyor.

Bu Neom yöneticilerinden biri olan Antoni Vives, 2021 yılında bir İspanyol mahkemesi tarafından Barselona belediyesindeki önceki görevi sırasında yolsuzluk yapmaktan mahkum edilmişti. Bir arkadaşına dört yıl boyunca yaklaşık 165.000 dolar değerinde “göstermelik iş” vermekten suçlu bulunmuş ve iki yıl ertelenmiş hapis cezasını kabul etmişti.

Eski çalışanlara göre Vives Neom’dan istifa etti ancak geri dönmeye ikna edildi. Kaynaklar, Vives’in Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir bağ kurduğunu ve Selman’ın Suudi Arabistan’da işlenmediği sürece Vives’in suçlarını umursamadığını söylediğini aktardı.

“Zor bir yönetici” olarak ün yapmış olan Neom’un CEO’su Nadhmi al-Nasr da WSJ tarafından elde edilen bir kayıtta, “Herkesi köle gibi çalıştırıyorum,” derken duyuluyor.

Neom megakenti, Muhammed bin Selman’ın Körfez krallığını petrole bağımlılıktan uzaklaştırma ve küresel sahnede itibarını artırma yönündeki Vizyon 2030 stratejisinin merkezini oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, Azerbaycan’dan İstanbul’a getirildi.

Türk Hava Yolları’nın uçağıyla İstanbul Havalimanı’na getirilen Eygi’nin cenazesi, askeri manga tarafından alana getirildi. Eygi’nin naaşı VİP Terminali’nde düzenlenen törenin ardından Aydın’a defnedilmek üzere uçakla İzmir’e gönderildi.

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül’de müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.

Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü insan hakları aktivisti olan Eygi, 2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie ile aynı harekete mensuptu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu, UCM’nin tutuklama emrini engellemek için Başsavcıdan kendisini ve Gallant’ı soruşturmasını istedi

Yayınlanma

İsrail televizyonunda çarşamba günü yayınlanan bir habere göre Adalet Bakanı Yariv Levin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun emriyle hareket ederek Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan başbakan ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze savaşıyla ilgili bir ceza soruşturması açmasını istedi. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ikili hakkında tutuklama emri çıkarması talebini bertaraf etmeyi amaçlıyor.

Channel 12’de yer alan habere göre Netanyahu, devam eden savaş ve Hamas’a karşı yürütülen askeri harekatın nasıl yürütüldüğüne dair bir soruşturma açılıp ardından kapatılmasını ve UCM’ye suçlamaların İsrail tarafından soruşturulduğu ve dolayısıyla mahkemenin müdahalesini gerektirmediğine dair bir güncelleme yapılmasını istedi.

Habere göre Baharav-Miara bu talebi bariz bir hile olduğu ve UCM’yi tatmin etmeyeceği gerekçesiyle reddetti. Baharav-Miara’nın ayrıca Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de yaşanan savaşla ilgili olarak sadece İsrail’in en üst düzey soruşturması olan bir devlet soruşturma komisyonunun yeterli olacağını zaten kamuoyuna açıkladığını belirttiği bildirildi.

Netanyahu, 7 Ekim öncesi ve sırasındaki bir dizi başarısızlıkla ilgili olarak, bazı koalisyon üyeleri de dahil olmak üzere sık sık yapılan çağrılara rağmen, şimdiye kadar bir devlet soruşturma komisyonu kurmayı reddetti. Netanyahu bir hükümet soruşturmasını tercih ettiğini söylerken, Baharav-Miara daha bağımsız ve kapsamlı olacağını savunduğu bir devlet komisyonu kurulması için bastırıyor. İsrail savaş suçu işlediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, bir soruşturmanın bu konuları da ele alması bekleniyor.

Kanal 12’nin kaynaksız haberinde Netanyahu’nun devlet soruşturma komisyonunun kendisini görevden almak için yasal bir manevra olacağından korktuğu belirtildi. Netanyahu uzun süredir yargılandığı yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak da benzer bir iddiada bulunuyor.

Kanal, Baharav-Miara gibi bir devlet komisyonunu tercih eden Gallant’ın yine de başsavcıdan en azından bir hükümet soruşturmasını desteklemesini istediğini söyledi. Baharav-Miara’nın bu fikri reddettiği ve “soruşturulan soruşturmacıyı atayamayacağı için” bunun İsrail’in UCM’deki imajına yarardan çok zarar getireceğini söylediği belirtildi.

Netanyahu’nun Likud partisinden üst düzey müttefiki olan Levin’in talebi, UCM Savcısı Karim Khan’ın bu hafta mahkemeden mayıs ayında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın bazı üst düzey isimleri hakkında talep ettiği tutuklama kararlarını “son derece acil bir şekilde” çıkarmasını istemesinin ardından geldi.

Hafta sonu Kanal 12, Baharav-Miara’nın Netanyahu’yu, İsrailli üst düzey sivil ve askeri yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını önlemenin en iyi yolunun bir devlet soruşturma komisyonu kurulması olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Kanalın aktardığına göre Baharav-Miara bir mektupta, uluslararası kuruluşlar harekete geçmeden önce bir komisyon kurulması için fırsat penceresinin kapanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Baharav-Miara, İsrail’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların ancak ulusal hukuk sistemleri görevlerini yerine getiremediğinde devreye girebileceği ilkesi olan tamamlayıcılığı savunmasının “ancak bir devlet soruşturma komisyonu ile gerçekleştirilebileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English