Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Netanyahu, ikinci aşama için Trump’a söz vermeyecek

Yayınlanma

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ABD ziyaretinde, Hamas ile varılan Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasının uygulanmasına ilişkin taahhütte bulunmaktan kaçınacağı yorumunu yaptı. Netanyahu, müzakere heyetinin başındaki ismi de değiştirmek istiyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ın daveti üzerine Washington’a gitti. Netanyahu’nun bugün Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’la bir araya gelmesi, yarın da Beyaz Saray’da Trump’la görüşmesi öngörülüyor.

Netanyahu ve Trump’ın gündeminde, Gazze, esirler ve İran’ın yer alması bekleniyor.

Washington’a hareket etmeden önce Netanyahu, Hamas ve Hizbullah’a karşı saldırılarıyla Orta Doğu’nun çehresini değiştirdiğini öne sürerek, bu kararlarla haritayı yeniden çizdiklerini savunmuştu. Netanyahu, “Ancak Başkan Trump ile yakın çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum” ifadesini kullanmıştı.

Ziyaretle ilgili Haaretz gazetesinin Netanyahu’nun yakın çevresinden kaynaklara dayandırdığı haberinde ise Gazze Şeridi’nde Hamas’ın hakimiyeti devam ettiği sürece İsrail’in bölgeden çekilmeyi reddedeceği öne sürüldü.

Bu kapsamda Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump’tan tam destek ümidiyle Washington’a gittiği, bölgede Hamas tamamen devre dışı bırakılmadan anlaşmanın ikinci aşamasının uygulanması ve yükümlülüklerin yerine getirilmesini reddettiği öne sürülürken Trump yönetiminin taleplere nasıl karşılık vereceğinin net olmadığı belirtildi.

Haberde, mutabakata göre ikinci aşama müzakerelerin anlaşmanın ilk aşamasından 16 gün sonra başlaması gerektiği, buna karşın Netanyahu’nun ABD Başkanı Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile cumartesi günü yaptığı telefon görüşmesinin ardından Katar’a heyet göndermekten vazgeçtiği ve müzakerelerin ikili arasında Washington’da yapılacak görüşmelerle başlatılması konusunda mutabakata varıldığı aktarıldı.

Öte yandan İsrail basınında, Netanyahu’nun, Katar’a göndermeyi planladığı heyetin başına İsrail dış istihbarat teşkilatı Mossad Direktörü David Barnea’nın yerine Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’i atamayı düşündüğü iddia edilmişti.

Siyasi bir kaynağın, İsrail’in eski ABD Büyükelçisi olan Dermer’in mevcut Cumhuriyetçi yönetimdeki pek çok kişiyle yakın ilişkisinden dolayı bunun “doğal bir atama” olduğunu ifade ettiği belirtildi.

Dermer’in atanmasının Netanyahu’nun ikinci aşamayı uygulamaya geçirmeme yönündeki arzusunu da sağlayabilecek bir isim olduğu yorumunda bulunuldu.

Ayrıca Netanyahu, daha önce birlikte çalıştığı Caroline Glick’i de kamu diplomasisi ekibine atadı ve Glick ABD ziyaretinde Netanyahu’ya eşlik ediyor.

The Jerusalem Post gazetesi, bu atamanın İsrail’e yönelik artan uluslararası eleştirilere karşı iletişim ekibini yeniden şekillendirme düşüncesiyle yapıldığını ve Glick’in Batı medyasında bilinen bir isim olarak İsrail’in ABD’ye yönelik mesajlarını günlendirmeye odaklanacağını aktardı.

Ortadoğu

Netanyahu’dan Suriye ile normalleşme için “Türk üssü” şartı

Yayınlanma

Ahmed Şara

Axios’a göre Netanyahu, Ahmed Şara’nın Trump yönetimi ile yakın ilişki kurma isteğini Suriye ile normalleşme için “diplomatik bir fırsat” olarak görüyor. Trump’ın Şam’a gönderdiği din adamları da Şara için “Unicorn” benzetmesi yapıp Şara’nın “İsrail ile barış gündemini hayata geçirebilecek benzersiz bir lider” olduğu değerlendirmesinde bulundu.

ABD yönetimi, İsrail’le Suriye’de HTŞ liderliğindeki geçiş yönetimi arasında normalleşme arayışını sürdürürken, Ankara Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barrack’ın geçen haftaki Tel Aviv ziyaretinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ayrıntıları sızdı. Netanyahu’nun ABD’den İsrail-Suriye müzakerelerinde arabuluculuk yapmasını istediği, Suriye’de herhangi bir Türk üssünü kurulmamasını da olası bir güvenlik anlaşması için şart koştuğu belirtildi.

Axios’a konuşan iki İsrailli kaynağa göre, Netanyahu Barrack’a Suriye’deki geçiş hükümetiyle “güncellenmiş bir güvenlik anlaşması ve nihai bir barış anlaşması” için müzakere yapmak istediğini söyledi. Kaynaklar Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump ile Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) arasında geçen ay Riyad’da yapılan görüşmede kazanılan “ivmeyi”, Şam ile ABD arabuluculuğunda müzakerelere başlamak için kullanmak istediğini belirtti.

Üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre Netanyahu’nun ilk amacı, İsrail’in Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni 1967’de işgal etmesi sonrası iki ülkenin 1974’te imzaladığı ve sınırda bir tampon bölge oluşturan ‘Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nın bazı değişikliklerle güncellenmesi. Netanyahu’nun buradan başlayarak nihai barışa varacak şekilde Suriye ile bir dizi anlaşma yapmak istediği belirtildi.

Barack: Şara yeni anlaşmalara açık

Kaynaklara göre Netanyahu, Şara’nın Trump yönetimi ile yakın ilişki kurma isteğini “diplomatik bir fırsat” olarak görüyor. İsrailli kaynaklardan biri, “Suriye ile olabildiğince hızlı şekilde normalleşmeyi denemek ve o noktaya doğru ilerlemek istiyoruz” dedi. Yetkililere göre Barrack da Netanyahu’ya “Şara’nın İsrail’le yeni anlaşmaları ele almaya açık olduğunu” söyledi.

Şara’ya “Unicorn” benzetmesi

Öte yandan Trump’ın onayı ile Şam’a giden ve İbrahim Anlaşmalarının mimarları olarak bilinen Yahudi din adamı Abraham Cooper ve Evanjelik Pastör Johnnie Moore Ahmed Şara ile görüştü.

İki yakın dost olan Haham Cooper ve Pastör Moore, bu ziyaretin amacını “ABD’nin Suriye ile normalleşme olasılığını değerlendirmek” olduğunu açıklamıştı.

Görüşmeden sonra Reuters’a konuşan Moore ana gündem İsrail ile ilişkilerin geleceği olmasa da bu konunun da gündeme geldiğini söyledi. “Barışın mümkün, hatta muhtemel olduğunu düşünüyorum. Ancak öncelik, Suriye’nin kendi iç meselelerine odaklanması olmalı” dedi.

Habere göre Moore ve Cooper, Şara’nın İsrail ile barış gündemini hayata geçirebilecek “benzersiz” bir lider olduğunu düşünüyor. Moore, “Silikon Vadisi’nde buna ‘Unicorn’ derler; yani eşi benzeri yok” ifadesini kullandı. Cooper ise, “Şu anda daha olumlu bir tablo yaratmak için bir fırsat penceresi açık. Ama bu, önümüzdeki görevlerin büyüklüğünü küçümsemek anlamına gelmez” dedi.

Netanyahu’nun ‘kırmızı çizgileri’

Öte yandan, Axios’a konuşan ABD’li bir yetkiliye göre İsrailliler görüşmede Barrack’a, Suriye konusundaki bazı “kırmızı çizgilerini” de iletti. Bunlar şöyle sıralandı:

– Suriye’de hiçbir Türk askeri üssünün bulunmaması,

– İran ve Hizbullah’ın ülkede yeniden varlık göstermemesi,

– Suriye’nin güneyinin askerden arındırılmış bölge haline getirilmesi,

– Daha önce sınırda konuşlanmış BM gücüne ABD güçlerinin eklenmesi,

– Yeni bir anlaşma imzalanana kadar, İsrail’in Suriye’deki güçlerinin çekilmemesi.

İsrail, askeri alt yapıyı imha etmişti

İsrail ordusu, HTŞ liderliğinde cihatçı güçlerin Beşar Esad yönetimini 8 Aralık 2024’te devirmesi sonrasında “olası saldırılara” karşı ön almak iddiasıyla Suriye’deki işgalini Golan üzerinden derinleştirip Şam’ın eteklerine yaklaşmıştı. İsrail aynı zamanda, Suriye ordusunun askeri alt yapısını yüzlerce hava saldırısı ile imha etmişti. Bu dönemde Şara’nın İsrail işgaline sesini yükseltmemesi ve “yeni ihtilaf arayışında olmadıklarını” söylemesi dikkat çekmişti. Sonrasında da İsrail ile Suriye’nin yeni yönetiminin üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı müzakereler yürüttüğü ortaya çıkmıştı. Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak İsrail, Türkiye’nin Suriye’de kalıcı üs kurmak istediği bölgelere de hava saldırısı düzenlemiş, İsrail ile Türkiye’nin de “çatışmasızlık mekanizması” için Azerbaycan’da müzakereye başladığı açıklanmıştı.

‘Şara Ankara’dan emir almıyor’

Axios’a geçen hafta konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili ise Şara’nın İsrail’in düşündüğünden “daha elverişli olduğunu ve Ankara’dan emir almadığını” söyleyip “Suriye hükümetinin ABD ve Suudi Arabistan’a yakın olması bizim için daha iyi” demişti.

‘Golan konusunda daha esnek olabilir’

Suriye ile İsrail arasındaki olası barış görüşmelerinin kilit noktası ise BM’ye göre Suriye toprağı olan ve İsrail’in 1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri olacak. Beşar Esad dönemi, son 30 yıldır bu konuda yapılan görüşmelerde, İsrail’le barış için Golan’dan tam çekilme şartından geri adım atmamıştı.

Axios’a konuşan İsrailli yetkililer ise Şara’nın hükümetinin gelecekteki barış görüşmelerinde bu konuyu gündeme getireceğini ama Esad’dan daha esnek davranabileceğini düşündüklerini söyledi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Suriye, halk plajlarında bikiniyi yasakladı; lüks plajlarda serbest

Yayınlanma

Suriye’de Esad yönetimini deviren Ahmed Şara liderliğindeki Suriye geçiş hükümeti halk plajlarında bikiniyi yasakladı. Artık halk plajlarında “burkini gibi daha kapalı” kıyafetler zorunlu olacak. Açıklamada, Suriyelilerin “kamusal alanlarda bol giysilerle omuz ve dizlerini kapatıp dar giysilerden kaçınmaları” gerektiği de savunuldu.

Suriye geçiş hükümeti kadınlara halk plajlarında mayo ve bikiniyi yasakladı. Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre kadınlara halk plajlarında, “vücudun daha fazla bölümünü kapatan diğer uygun” kıyafetler” veya burkini (tesettür mayosu) giyme zorunluluğu getirildi.

Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’

Plaja gidenlerin “daha düzgün” kıyafetler giymeleri gerektiği savunulan bakanlık açıklamasında, dayatmanın gerekçesi olarak “kamu yararı” gösterildi. Açıklamada, yüzme alanlarının dışında da kadınların dar olmayan kıyafetler “giymeleri gerektiği”, erkeklerin ise üstsüz gezmesine izin verilmeyeceği belirtildi.

‘Lüks’ yerler yasaktan muaf

Öte yandan, “lüks” olarak tanımlanan özel plajlarda ve tesislerde yeni kurallara uymanın zorunlu olmadığı belirtildi. Turizm Bakanlığı, “genel ahlak sınırları içindeki Batılı mayoların” bu tür mekanlarda yasaktan muaf tutulduğunu açıkladı.

Açıklamada, Suriyelilerden genel olarak kamusal alanlarda “bol giysiler giymeleri, omuz ve dizlerini kapatmaları, şeffaf ve dar giysilerden kaçınmalarının” istenmesi de dikkat çekti.

Suriye Turizm Bakanlığı, yeni yasakların nasıl uygulanıp kontrol edileceğine dair ayrıntı vermedi.

HTŞ katliamlarından kurtulan Suriyeliler ölüm ve yıkımı anlatıyor

Kadınlara karşı Esad döneminde görülmemiş bu yasaklar sosyal medyada tepki çekti. Birçok Suriyeli, yeni İslamcı yönetimin kişisel özgürlüklerini kısıtlamasından duydukları endişeyi beyan etti. New Arab’ın AFP’den aktardığına göre, Shaza isimli bir kadın Facebook hesabından yaptığı paylaşımda “Suriye ılımlı ve açık bir ülkedir. Burada herkes kısıtlama olmaksızın yaşayabilmeli. Bakanlığın kararını gözden geçirmesi gerekir” diye yazdı.

Soyadını paylaşmak istemeyen Doha isimli bir kadın da AFP’yle söyleşisinde, plajda genellikle bikini giydiğini ancak gelecekte “daha dikkatli” olacağını söyledi. Doha, “Bu kararı genelleştirip herkese dayatmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum” derken, insanların durumun nasıl geliştiğini gözlemleyip ne giyeceklerine buna göre karar vereceklerine inandığını belirtti. AFP’nin konuştuğu Yahya Kabişo isimli bir erkek ise kadınlara yönelik dayatmalara destek verip “yeni kuralların Suriye toplumunun kültürünü yansıtan bir görev olduğunu” savundu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail Meclisi’nin feshi için kritik gün: Hükümet ne yapacak?

Yayınlanma

Netanyahu’nun koalisyonu askerlik muafiyeti nedeniyle kriz içindeyken muhalefet İsrail Meclisi’nin feshi için harekete geçti. Parti liderleri erken seçimin yolunu açmak amacıyla İsrail Meclisi’nin feshi için yasa teklifini bugün oylamaya sunacaklarını duyurdu.

Muhalefet partileri, Meclis’te yaptıkları toplantı sonrası yayımladıkları ortak açıklamada, Meclis’in feshedilmesine ilişkin yasa teklifini bugünkü oturumda gündeme alacaklarını açıkladı. Açıklamada, “Karar oy birliğiyle alınmıştır ve tüm muhalefet gruplarını bağlamaktadır. Ayrıca tüm muhalefet gruplarının koordinasyonuyla diğer yasa tekliflerinin gündemden çekilmesine ve tüm gücün hükümeti devirmeye odaklanmasına karar verilmiştir” denildi.

ABD’li elçi, İsrail koalisyon hükümeti çökmesin diye devrede

Süreci yavaşlatma hamleleri bekleniyor

Muhalefetin bu hamlesi karşısında hükümetin, süreci yavaşlatmak amacıyla gündemi kendi yasa teklifleriyle doldurarak oylamayı ertelemeye çalışması bekleniyor. Teklifin yasalaşabilmesi için bugünkü ön oylamanın ardından üç aşamalı genel kurul oylamasından daha geçmesi gerekiyor.

Başbakan Netanyahu liderliğindeki sağ blok koalisyonu, 120 sandalyeli Meclis’te 68 sandalyeye sahip. Muhalefetin fesih önerisinin ilerleyebilmesi için özellikle ultra-Ortodoks partiler olan Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği’nin desteği kritik.

Her iki parti, hükümetin, dini eğitim gören yeshiva öğrencilerine askerlik muafiyeti sağlayacak yasa teklifini Meclis’ten geçirememesi nedeniyle fesih oylamasında “evet” oyu vereceklerini kamuoyuna açıkladı. Ancak perde arkasında özellikle Şas Partisi’nin, oylamanın ertelenmesi ve hükümetin düşmesini engellemek için yoğun çaba gösterdiği bildiriliyor.

Netanyahu duruşmadan erken ayrıldı

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Başbakan Netanyahu’nun Tel Aviv’de devam eden yolsuzluk davasındaki çapraz sorgusu da beklenmedik şekilde erken sona erdi. Netanyahu’nun, ifadenin başlamasından yaklaşık bir saat sonra kendini iyi hissetmediğini söyleyerek duruşmadan ayrıldığı açıklandı.

Netanyahu’nun gün içinde krizleri yatıştırmak için yoğun diplomatik temaslarda bulunması bekleniyor. Özellikle ultra-Ortodoks partilerin desteğini kaybetmesi, erken seçimin yolunu açabilecek en büyük tehdit olarak öne çıkıyor.

Erken seçim olasılığı

Fesih yasası bugünkü ön oylamada kabul edilirse, yürürlüğe girmesi için Meclis’te üç oylamadan daha geçmek zorunda. Ancak ultra-Ortodoks partiler hükümetten desteğini çekmezse muhalefetin erken seçim hamlesi şimdilik başarısız olabilir. Tüm gözler hem Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliğinin oylamadaki tavrında, hem de Netanyahu’nun gün içinde atacağı siyasi adımlarda.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English