Ortadoğu
Netanyahu’dan Suriye ile normalleşme için “Türk üssü” şartı

Axios’a göre Netanyahu, Ahmed Şara’nın Trump yönetimi ile yakın ilişki kurma isteğini Suriye ile normalleşme için “diplomatik bir fırsat” olarak görüyor. Trump’ın Şam’a gönderdiği din adamları da Şara için “Unicorn” benzetmesi yapıp Şara’nın “İsrail ile barış gündemini hayata geçirebilecek benzersiz bir lider” olduğu değerlendirmesinde bulundu.
ABD yönetimi, İsrail’le Suriye’de HTŞ liderliğindeki geçiş yönetimi arasında normalleşme arayışını sürdürürken, Ankara Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barrack’ın geçen haftaki Tel Aviv ziyaretinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ayrıntıları sızdı. Netanyahu’nun ABD’den İsrail-Suriye müzakerelerinde arabuluculuk yapmasını istediği, Suriye’de herhangi bir Türk üssünü kurulmamasını da olası bir güvenlik anlaşması için şart koştuğu belirtildi.
Axios’a konuşan iki İsrailli kaynağa göre, Netanyahu Barrack’a Suriye’deki geçiş hükümetiyle “güncellenmiş bir güvenlik anlaşması ve nihai bir barış anlaşması” için müzakere yapmak istediğini söyledi. Kaynaklar Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump ile Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) arasında geçen ay Riyad’da yapılan görüşmede kazanılan “ivmeyi”, Şam ile ABD arabuluculuğunda müzakerelere başlamak için kullanmak istediğini belirtti.
Üst düzey bir İsrailli yetkiliye göre Netanyahu’nun ilk amacı, İsrail’in Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni 1967’de işgal etmesi sonrası iki ülkenin 1974’te imzaladığı ve sınırda bir tampon bölge oluşturan ‘Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nın bazı değişikliklerle güncellenmesi. Netanyahu’nun buradan başlayarak nihai barışa varacak şekilde Suriye ile bir dizi anlaşma yapmak istediği belirtildi.
Barack: Şara yeni anlaşmalara açık
Kaynaklara göre Netanyahu, Şara’nın Trump yönetimi ile yakın ilişki kurma isteğini “diplomatik bir fırsat” olarak görüyor. İsrailli kaynaklardan biri, “Suriye ile olabildiğince hızlı şekilde normalleşmeyi denemek ve o noktaya doğru ilerlemek istiyoruz” dedi. Yetkililere göre Barrack da Netanyahu’ya “Şara’nın İsrail’le yeni anlaşmaları ele almaya açık olduğunu” söyledi.
Şara’ya “Unicorn” benzetmesi
Öte yandan Trump’ın onayı ile Şam’a giden ve İbrahim Anlaşmalarının mimarları olarak bilinen Yahudi din adamı Abraham Cooper ve Evanjelik Pastör Johnnie Moore Ahmed Şara ile görüştü.
İki yakın dost olan Haham Cooper ve Pastör Moore, bu ziyaretin amacını “ABD’nin Suriye ile normalleşme olasılığını değerlendirmek” olduğunu açıklamıştı.
Görüşmeden sonra Reuters’a konuşan Moore ana gündem İsrail ile ilişkilerin geleceği olmasa da bu konunun da gündeme geldiğini söyledi. “Barışın mümkün, hatta muhtemel olduğunu düşünüyorum. Ancak öncelik, Suriye’nin kendi iç meselelerine odaklanması olmalı” dedi.
Habere göre Moore ve Cooper, Şara’nın İsrail ile barış gündemini hayata geçirebilecek “benzersiz” bir lider olduğunu düşünüyor. Moore, “Silikon Vadisi’nde buna ‘Unicorn’ derler; yani eşi benzeri yok” ifadesini kullandı. Cooper ise, “Şu anda daha olumlu bir tablo yaratmak için bir fırsat penceresi açık. Ama bu, önümüzdeki görevlerin büyüklüğünü küçümsemek anlamına gelmez” dedi.
Netanyahu’nun ‘kırmızı çizgileri’
Öte yandan, Axios’a konuşan ABD’li bir yetkiliye göre İsrailliler görüşmede Barrack’a, Suriye konusundaki bazı “kırmızı çizgilerini” de iletti. Bunlar şöyle sıralandı:
– Suriye’de hiçbir Türk askeri üssünün bulunmaması,
– İran ve Hizbullah’ın ülkede yeniden varlık göstermemesi,
– Suriye’nin güneyinin askerden arındırılmış bölge haline getirilmesi,
– Daha önce sınırda konuşlanmış BM gücüne ABD güçlerinin eklenmesi,
– Yeni bir anlaşma imzalanana kadar, İsrail’in Suriye’deki güçlerinin çekilmemesi.
İsrail, askeri alt yapıyı imha etmişti
İsrail ordusu, HTŞ liderliğinde cihatçı güçlerin Beşar Esad yönetimini 8 Aralık 2024’te devirmesi sonrasında “olası saldırılara” karşı ön almak iddiasıyla Suriye’deki işgalini Golan üzerinden derinleştirip Şam’ın eteklerine yaklaşmıştı. İsrail aynı zamanda, Suriye ordusunun askeri alt yapısını yüzlerce hava saldırısı ile imha etmişti. Bu dönemde Şara’nın İsrail işgaline sesini yükseltmemesi ve “yeni ihtilaf arayışında olmadıklarını” söylemesi dikkat çekmişti. Sonrasında da İsrail ile Suriye’nin yeni yönetiminin üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı müzakereler yürüttüğü ortaya çıkmıştı. Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak İsrail, Türkiye’nin Suriye’de kalıcı üs kurmak istediği bölgelere de hava saldırısı düzenlemiş, İsrail ile Türkiye’nin de “çatışmasızlık mekanizması” için Azerbaycan’da müzakereye başladığı açıklanmıştı.
‘Şara Ankara’dan emir almıyor’
Axios’a geçen hafta konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili ise Şara’nın İsrail’in düşündüğünden “daha elverişli olduğunu ve Ankara’dan emir almadığını” söyleyip “Suriye hükümetinin ABD ve Suudi Arabistan’a yakın olması bizim için daha iyi” demişti.
‘Golan konusunda daha esnek olabilir’
Suriye ile İsrail arasındaki olası barış görüşmelerinin kilit noktası ise BM’ye göre Suriye toprağı olan ve İsrail’in 1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri olacak. Beşar Esad dönemi, son 30 yıldır bu konuda yapılan görüşmelerde, İsrail’le barış için Golan’dan tam çekilme şartından geri adım atmamıştı.
Axios’a konuşan İsrailli yetkililer ise Şara’nın hükümetinin gelecekteki barış görüşmelerinde bu konuyu gündeme getireceğini ama Esad’dan daha esnek davranabileceğini düşündüklerini söyledi.
Ortadoğu
Husilerin ablukasındaki Eilat Limanı kepenk indiriyor

İsrail’in güneyindeki Eilat Limanı Yemen’deki Ensarullah Hareketi (Husiler) uyguladığı deniz ablukası ve biriken borçlar nedeniyle önümüzdeki günlerde tamamen kapanacak. İsrail Limanlar ve Denizcilik Otoritesi, Eilat Limanı’ndaki tüm operasyonların 20 Temmuz itibarıyla durdurulacağını duyurdu.
İsrail basını limanın içinde bulunduğu durumu “dramatik bir adım” olarak nitelendirirken, gelişmenin Kızıldeniz’deki İsrail deniz lojistiğini zayıflatabileceği belirtildi. Liman “borç batağında” olarak tanımlandı.
Eliat Limanın kapatılması, Gazze savaşının başından bu yana İsrail donanmasının Eilat tesislerinden aldığı lojistik desteği de kesebilir.
İsrail’den yayın yapan ekonomi haber sitesi Globes’a göre Eilat Belediyesi, yaklaşık 700 bin şekel (200 bin doları aşan) vergi borcunu ödeyemediği için limanın banka hesaplarına el kondu.
İsrail Ulusal Acil Durum Yönetimi’nin Globes tarafından ele geçirilen bir yazışmada şu bildirimi yer aldı: “Eilat Limanı’nın operasyonlarını durdurması ve devam eden kriz sonucu içine düştüğü ekonomik durum nedeniyle, Eilat Belediyesi liman yönetimine, belediyeye olan mali borçları nedeniyle tüm banka hesaplarına haciz koyduğunu bildirmiştir.”
Ancak The Marker gazetesine göre Eilat Limanı’nın toplam borcu birkaç milyon şekeli buluyor.
Limanın faaliyetleri, Husilerin Kasım 2023’te İsrail’e yönelik başlattığı deniz ablukasından bu yana neredeyse tamamen durmuş durumda. İsrail’e ithal edilen araçların yarısı normalde Eilat Limanı’nda boşaltılıyordu. Ancak şimdi yükler başka limanlara yönlendiriliyor.
2023 yılında Eilat’a 130’dan fazla gemi yanaşmışken, bu sayı 2024’te 16’ya düştü. 2025 yılının başından Mayıs ortasına kadar ise limana yalnızca altı gemi yanaşabildi.
The Marker, limanın kapanmasının “halen devam eden fosfat ihracatı ve donanma gemilerine hizmet gibi sınırlı faaliyetleri de durduracağına” dikkat çekti. Haberde ayrıca, “Husi tehdidi ortadan kaldırılmadan ve Kızıldeniz’deki seferler yeniden başlamadan limanın tam kapasiteyle çalışamayacağı” vurgulandı.
Husi tehdidi altındaki Eilat Limanı geçen yıl kitlesel işten çıkarmalara sahne oldu. Gazze savaşının ilk dört ayında ve ablukanın ikinci ayında limanın gelirleri yüzde 80 oranında düştü.
Husilerin İsrail’e yönelik deniz operasyonları son haftalarda yeniden tırmandı. Middle East Eye (MEE) ile konuşan kaynaklara göre, “İsrail, Kızıldeniz’de arka arkaya gerçekleşen Husi saldırılarının Hayfa limanındaki trafiği olumsuz etkileyebileceği endişesiyle, İsrail ile dolaylı bağlantısı olan gemilerin savaş riski sigortası durumuyla ilgili olarak deniz sigorta şirketlerine başvurdu.”
Kaynaklardan biri “Piyasada şu anda İsrail’le dolaylı bağı bile olan gemilerin sigorta kapsamında olup olmaması gerektiğine dair büyük bir tartışma var. Bu durum İsrail için iyi değil, imaj açısından zarar verici. İsrailliler sigortacılar ve nakliye firmalarıyla iletişime geçti” dedi.
Bu ayın başlarında, Yemen ordusu İsrail’e uğrayan veya giden iki Yunanistan’a ait Liberya bayraklı gemiyi batırdı. 7 Temmuz’da ise İsrail, Yemen’e yönelik geniş çaplı hava saldırıları gerçekleştirdi. Tel Aviv bu saldırının “Kara Bayrak Operasyonu” adı verilen yeni bir askeri kampanyanın başlangıcı olduğunu açıkladı. Aynı gün Husiler, İsrail’e ait çeşitli hedeflere yönelik geniş çaplı füze ve İHA saldırısı düzenledi.
İsrail basınında çıkan haberlere göre Tel Aviv, Washington’a Yemen’e karşı yeni bir askeri saldırı başlatması ve Husilere karşı geniş bir uluslararası koalisyon kurulması yönünde baskı yapıyor. İsrail devlet televizyonu KAN’a göre, Yemen’den gelen saldırılar “artık yalnızca İsrail’in sorunu olarak kalamaz.”
ABD’nin Yemen’e karşı başlattığı saldırılar ise Mayıs ayında sona ermişti. ABD yaklaşık 1 milyar dolarlık mühimmat harcamasına rağmen Sana yönetiminin askeri kapasitesini etkileyemedi.
Varılan ateşkes anlaşması Husilerin İsrail’e yönelik İHA ve füze saldırılarını durdurmayı kapsamıyordu.
Ortadoğu
İsrail, savunma bütçesini 12,5 milyar dolar değerinde artırdı

İsrail Maliye Bakanlığı, 2025-2026 döneminde Savunma Bakanlığının talebi olan 42 milyar İsrail şekeli (yaklaşık 12,5 milyar dolar) değerindeki ek savunma bütçesini onayladı.
İsrail Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, İsrail’in devam eden saldırılarının doğurduğu ihtiyaçlar doğrultusunda ek savunma bütçesi onaylandı.
Maliye Bakanlığının İran’a düzenlenen ve İsrail’in Gazze’de genişlettiği saldırılar karşısında Savunma Bakanlığının talebi üzerine 2025-2026’da savunmaya ek 12,5 milyar dolar bütçe sağlayacağı aktarıldı.
İsrail’in 2025 bütçesindeki yaklaşık 32,4 milyar dolarla en büyük kalem savunma bütçesi böylece yaklaşık üçte bir oranında artırıldı.
Savunma Bakanlığı Genel Müdürü Tümgeneral Amir Baram, bu adımın bakanlığın harcanan silah ve mühimmat stoklarını yeniden doldurmasına olanak sağlayacağını söyledi.
Bakanlıkların ortak basın açıklamasında, bu bütçe artışının “ulusal güvenlik için kritik olan acil ve temel tedarik anlaşmalarının” yapılmasını mümkün kılacağı belirtildi.
Açıklamada ayrıca, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun talimatıyla 2027’den itibaren uzun vadeli bir savunma yapılandırma planının geliştirileceği, bunun da “uzaktaki tehditlere karşı hazırlığı ve teknolojik üstünlüğü güçlendirmeyi” amaçladığı ifade edildi.
Savunma bütçesinin denetimine ilişkin mekanizmaların da güçlendirileceği kaydedildi.
Bakanlardan destek
Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanı Israel Katz ve Maliye Bakanlığı Genel Müdürü Ilan Rom savunma harcamalarındaki artışı memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı.
Savunma Bakanı Katz, “Önümüzdeki meydan okumalar karmaşık hem yakın hem uzak cephelerde, bizi yok etmeyi açıkça dile getiren düşmanlarla karşı karşıyayız. Bu nedenle mutlak askeri, teknolojik ve operasyonel üstünlük gerekiyor” dedi.
İsrail basınındaki haberlere göre ek bütçeyi başlangıçta onaylamak istemeyen Maliye Bakanlığı, İsrail ordusunu “keyfi harcama yapmakla” suçlamıştı.
İsrail hava savunma füzesi üretimine hız veriyor
İsrail Savunma Bakanlığı, ayrıca yerli üretim hava savunma sistemi Arrow-3 füze üretimi için İsrail Uzay Havacılık İdaresine (IAI) sipariş verdi.
Savunma Bakanlığı, verdiği yeni siparişin boyutuna ilişkin bilgi paylaşmadı ancak yapılan açıklamada “önemli miktar” bilgisi yer aldı.
İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan 12-24 Haziran tarihleri arasındaki çatışmalarda, İsrail üretimi Arrow-3 hava savunma sistemi, İran’dan fırlatılan balistik füzelerin önlenmesinde yoğun biçimde kullanılmıştı.
Arrow-3 hava savunma sisteminin bir füzesinin 2-3 milyon dolar maliyete ulaştığı belirtiliyor.
Ortadoğu
NBC: Üç nükleer tesis vuruldu; sadece biri ciddi zarar gördü

NBC News’in mevcut ve eski ABD’li yetkililere dayandırdığı haberine göre, Haziran ayında ABD’nin İran’a yönelik düzenlediği saldırılarda üç nükleer tesis hedef alındı ancak yalnızca birinde ciddi tahribat yaratıldı.
Haberde, ABD’li yetkililerin Fordo’daki nükleer tesise yapılan saldırının başarılı olduğunu ve zenginleştirme kapasitesini yaklaşık iki yıl geriye ittiğine inandığı belirtildi. Bu değerlendirme, görevde olan iki yetkiliye dayandırıldı.
ABD’nin hedef aldığı diğer iki tesisin ise ciddi zarar görmediği ve yalnızca sınırlı ölçüde işlevsiz hale geldiği, İran’ın isterse önümüzdeki birkaç ay içinde zenginleştirme faaliyetlerine yeniden başlayabileceği ifade edildi.
ABD istihbaratı, Trump’ın İran’ın nükleer programının yok edildiği iddiasını yalanladı
Reuters, NBC’nin haberini bağımsız olarak doğrulayamadı. Beyaz Saray da Reuters’ın yorum talebine yanıt vermedi.
NBC’ye konuşan Beyaz Saray Sözcüsü Anna Kelly, “Başkan’ın da söylediği ve uzmanların doğruladığı gibi, İran’ın nükleer kapasitesi tamamen yok edildi” dedi.
Pentagon Sözcüsü Sean Parnell ise NBC’ye yaptığı açıklamada, “Başkan Trump netti ve Amerikan halkı bunu biliyor: İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki nükleer tesisleri tamamen yok edildi. Bu konuda herhangi bir şüphe yok” ifadelerini kullandı.
ABD Savunma İstihbarat Ajansı’nın haziran ayında yaptığı ilk değerlendirme, saldırıların İran’ın nükleer programını yalnızca birkaç ay geciktirmiş olabileceğini yönündeydi. Ancak Trump yönetiminden yetkililer bu değerlendirmenin “düşük güvenirlikli” olduğunu ve İran’ın nükleer altyapısının ağır şekilde zarar gördüğünü gösteren yeni istihbaratlarla çürütüldüğünü iddia etti.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi de, Fordo tesisine yönelik saldırının “ağır hasara” yol açtığını açıklamıştı.
İran’ın Fordo nükleer tesisi ABD’ye ait B-2 hayalet bombardıman uçakları tarafından, her biri 12 adet GBU-57 bunker-buster (sığınak delici) bomba ile vurulmuştu. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Kane, her bir hedef noktaya önce iki bombanın beton kaplamaları delmek için, ardından beşer bomba daha yönlendirildiğini açıklamıştı.
-
Ortadoğu1 hafta önce
Trump’ın Ankara ve Şam’daki jokeri: Thomas Barrack kimdir?
-
Görüş2 hafta önce
Kazananı Olmayan Kontrol Edilebilir Bir Çatışma
-
Görüş2 hafta önce
Küresel savaş ekonomisinin aleni beyanı: Lahey’deki NATO Zirvesi Sonuç Bildirgesi
-
Dünya Basını2 hafta önce
Vergi Cennetleri: Birleşik Krallık’ın Küresel Mali İmparatorluğu
-
Asya2 hafta önce
Güney Kore, tarihindeki en büyük savunma anlaşması için görüşmeleri tamamladı
-
Asya2 hafta önce
Güney Kore Devlet Başkanı Lee, Çin ve Rusya ile ilişkilerini ‘hızla’ iyileştireceğini söyledi
-
Asya1 hafta önce
Paşinyan, Ermeni Kilisesi’ni ‘özgürleştireceğini’ ilan etti
-
Asya1 hafta önce
Ermenistan’da tutuklu milyarder Karapetyan’ın şirketinin kamulaştırılmasına onay