Bizi Takip Edin

Diplomasi

Nijer, Fransa ile askeri anlaşmaların geçersiz olduğunu duyurdu

Yayınlanma

Nijer’de askerin yönetime el koymasından günler sonra halk, eski sömürgeci güçlerine ve onun Batılı müttefiklerine açık bir mesaj iletmek için ülkenin başkentindeki Fransız büyükelçiliğini sardı.

Nijerliler, ülkenin Fransa’dan bağımsızlığının 63. yıldönümü münasebetiyle sivil toplum derneklerinden oluşan bir koalisyonun çağrısı üzerine perşembe günü şehrin merkezindeli Bağımsızlık Meydanı’nda toplandı.

Devrik Devlet Başkanı Mohamed Bazoum, Niamey’deki başkanlık sarayında askerler tarafından rehin tutulurken, Nijerliler “kahrolsun Fransa” sloganları eşliğinde Fransız bayrağını ateşe verdi. Gösterilerde Rusya bayrağı taşıyanların olması dikkat çekti.

El Cezire’ye konuşan göstericilerden biri, “Bizi 1960’tan beri yağmalayan Fransızları istemiyoruz – o zamandan beri oradalar ve hiçbir şey değişmedi” dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransız vatandaşlarına yönelik herhangi bir saldırıya misilleme tehdidinde bulundu ve darbeyi “tamamen gayrimeşru ve Nijerliler, Nijer ve tüm bölge için son derece tehlikeli” olarak nitelendirerek kınadı.

Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batılı ülkeler de darbeyi kınarken, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Bazoum’un göreve iade edilmemesi halinde askeri müdahale tehdidinde bulundu.

Askeri yönetimin kurduğu “Vatanı Koruma Ulusal Konseyi (CNSP)” Sözcüsü Amadou Abdramane ise, ECOWAS’ın Nijer’e askeri operasyon düzenlemesi halinde üye ülkelerden birine saldıracaklarını duyurdu.

Abdramane ayrıca, Nijer’in Abuja, Paris, Lome ve Washington büyükelçilerinin görevine son verildiğini bildirdi.

Bu arada, Nijer’in askeri yönetimin liderlerinden birinin, ülkenin askeri liderinden destek almak için bir heyetle birlikte Mali’ye uçtuğu belirtildi.

ABD Başkanı Joe Biden, Nijer’in Bağımsızlık Günü münasebetiyle yaptığı yazılı açıklamada Bazoum’un derhal serbest bırakılması çağrısında bulunarak, ülke “demokrasisine yönelik ciddi bir meydan okumayla” karşı karşıyayken Washington’un “Nijer halkının yanında olduğunu” söyledi.

Fransız kanalların yayınları askıya alındı

Batılı ülkeler Niamey’deki vatandaşlarını tahliye etmek için yarışıyor.

Fransız karşıtı protestolar düzenleyen aktivist bir grup olan M62 Hareketi, Niamey sakinlerini harekete geçirip yabancı askeri personel ülkeyi terk edene kadar havalimanını kapatmaya çağırdı. Grubun ulusal koordinatörü Mahaman Sanoussi yaptığı açıklamada, “Avrupalıların herhangi bir tahliyesi, yabancı askeri kuvvetlerin derhal ayrılması şartına bağlı olmalıdır” dedi.

Nijer’de askeri yönetim ise ülkedeki Fransız askerlerinin tahliyesini talep etti.

Perşembe günü geç saatlerde, askeri yönetim Fransa ile beş askeri işbirliği anlaşmasını iptal ettiğini duyurdu ve Fransa’nın Nijer’de 1.000 ila 1.500 askerinin tahliyesini istedi.

Fransa ile 1977 ile 2020 yılları arasındaki askeri anlaşmaların iptaline ilişkin karar, perşembe günü geç saatlerde ulusal televizyonda CNSP sözcüsü Amadou Abdramane tarafından okundu. Abdramane, bu amaçla Fransa’ya diplomatik tebligat gönderileceğini de sözlerine ekledi.

Fransa’dan hemen bir yanıt gelmedi. Nijer ayrıca Fransız devleti tarafından finanse edilen uluslararası haber kuruluşları France 24 ve RFI’nin yayınlarını da askıya aldı. Fransız dışişleri bakanlığı bu kararı kınadı.

Batı Afrika’nın en büyük ülkesi olan Nijer’de, IŞİD ve El Kaide bağlantılı isyancılara karşı koymada yardımcı olma bahanesiyle bir drone üssü de dahil olmak üzere yaklaşık 1.100 ABD askeri bulunuyor.

Fransız ordusu da ayrıca Sahel bölgesinde biri Niamey’de olmak üzere iki kalıcı üs bulunduruyor. Burası, Burkina Faso da dahil olmak üzere Sahel’deki Fransız Barkhane Operasyonu’nun ana üssüydü.

Domino etkisi

Nijer’deki darbe, başta Fransa ve ABD olmak üzere Batılı ülkeleri sorunlu oldukları bir bölgede önemli bir müttefikten mahrum etti.

Bazoum’un devrilmesi, Afrika’nın bir yakasından diğerine uzanan bir dizi hareketin sonuncusuydu. Batı ve Orta Afrika’da eski Fransız sömürgesi olan Mali, Çad, Burkina Faso, Gine gibi ülkelerde son üç yıl darbeler sonucu yönetimler değişti.

Askeri müdahalelerin halk hareketi tarafından da desteklendiği bu eski Fransız kolonilerinde, Batı sömürgeciliğine karşı yükselen öfke dalgası, askeri anlamda Rusya’ya, ticari anlamda Çin’e kapı araladı.

Rusya’nın Nijer’deki isyanın kışkırtılmasına yardım ettiğine dair bir işaret olmasa da, Moskova son yıllarda bölgedeki Batı karşıtı hareketler sonucu oluşan boşluğu dolduruyor.

Wagner’den tebrik ve yardım teklifi

ABD’li yetkililer, Rus paralı asker grubu Wagner’in Nijer’deki krizden yararlanmaya çalışabileceği konusunda uyarırken, Wagner patronu Yevgeny Prigojin darbeyi kutladı ve ülkenin yeni liderlerine yardım etmeyi teklif etti.

Sosyal medyada yayınlanan bir mesajda Prigojin, “Eski sömürgeciler, Afrika ülkelerinin insanlarını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Eski sömürgeciler onları kontrol altında tutmak için bu ülkeleri teröristler ve çeşitli haydut oluşumlarıyla dolduruyorlar. Böylece devasa bir güvenlik krizi yaratıyorlar” dedi.

Geçen hafta Nijer’de darbe patlak verirken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin St. Petersburg’da Rusya-Afrika zirvesinde Afrikalı liderlere sesleniyor, tahıl sevkiyatını güvence altına alacağının garantisini vererek, 25 ila 50 bin ton arasında ücretsiz tahıl tedariki vaadinde bulunuyordu.

Uranyum unsuru

 Dünya Nükleer Birliği’ne göre Nijer Avrupa Birliği’nin önde gelen bir uranyum kaynağı ve dünyadaki mineral arzının yaklaşık %5’ini üretiyor.

Zengin kaynaklarına rağmen, Nijer dünyanın en fakir ülkelerinden biri olmaya devam ediyor. Pek çok Nijerli, özellikle genç kuşakta, ülkelerinde hüküm süren yoksulluk düzeylerinden Fransa’yı sorumlu görüyor.

Darbe sonrası Fransız büyükelçiliğinin önünde toplanan protestoculardan biri olan ve askeri yönetimi destekleyen Maman Sani, CNN’e verdiği demeçte, “Fransa’dan gelen bu küçük Macron’a Nijer’in bize ait olduğunu söylemek için buradayız. Nijer’de kiminle ne istediğimizi yapmak bize bağlı” dedi.

Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden bir analist olan Oluwole Ojewale, bu kızgınlığın Batı ve Orta Afrika’daki eski Fransız kolonilerinde yükselen bir Fransız karşıtı duyguya dönüştüğünü söyledi.

Ojewale CNN’e verdiği demeçte, Frankofon ülkelerinde Fransa’nın zımni onayı olmadan hiçbir şeyin olmayacağına dair ince bir düşünce olduğunu kaydetti.

Paris, kıtadaki kolonyal tarihinden kaynaklanan, “Françafrique” olarak bilinen bir ilişki nedeniyle, onlarca yıldır birçok Afrika ülkesinde varlığını sürdürdü.

Françafrique, neo-kolonyal uygulamaları sürdürmekle sık sık eleştirildi. Örneğin, Nijer de dahil olmak üzere Batı ve Orta Afrika’da 14 ülke tarafından kullanılan bir para birimi olarak CFA frangı ekonomik olarak Fransa’ya bağlı. Fransız yeni sömürgeciliğinin bir simgesi olan CFA bölgede en çok tartışılan unsurlardan biri.

CFA frangı kullanan ülkelerin döviz rezervlerinin %50’sini Banque de France’da saklamaları gerekmektedir ve para birimi euro’ya sabitlenmiştir. Paris, sistemin ekonomik istikrarı desteklediğini iddia ederken, Afrika ülkeleri sistemin Fransa’nın onu kullanan ülkelerin ekonomisi üzerinde kontrol sahibi olmasına izin verdiğini söylüyor.

Diplomasi

Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Yayınlanma

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.

Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.

Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.

Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.

Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.

Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.

Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.

Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.

O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.

Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.

“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.

Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.

Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.

Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.

Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi. 

Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.

Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.

Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.

Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.

Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

Yayınlanma

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.

NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.

Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.

Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.

Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası

Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.

Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.

Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.

Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.

Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri

Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.

Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.

Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.

Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.

Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.

Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.

Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Yayınlanma

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.

Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.

The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.

Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.

Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.

Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.

Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.

Karar Kongre’de tepkiye yol açtı

Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.

Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.

WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.

Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.

Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.

Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli

Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde

Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.

Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.

Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.

Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English