Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Nijer, Fransa ile askeri anlaşmaların geçersiz olduğunu duyurdu

Yayınlanma

Nijer’de askerin yönetime el koymasından günler sonra halk, eski sömürgeci güçlerine ve onun Batılı müttefiklerine açık bir mesaj iletmek için ülkenin başkentindeki Fransız büyükelçiliğini sardı.

Nijerliler, ülkenin Fransa’dan bağımsızlığının 63. yıldönümü münasebetiyle sivil toplum derneklerinden oluşan bir koalisyonun çağrısı üzerine perşembe günü şehrin merkezindeli Bağımsızlık Meydanı’nda toplandı.

Devrik Devlet Başkanı Mohamed Bazoum, Niamey’deki başkanlık sarayında askerler tarafından rehin tutulurken, Nijerliler “kahrolsun Fransa” sloganları eşliğinde Fransız bayrağını ateşe verdi. Gösterilerde Rusya bayrağı taşıyanların olması dikkat çekti.

El Cezire’ye konuşan göstericilerden biri, “Bizi 1960’tan beri yağmalayan Fransızları istemiyoruz – o zamandan beri oradalar ve hiçbir şey değişmedi” dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransız vatandaşlarına yönelik herhangi bir saldırıya misilleme tehdidinde bulundu ve darbeyi “tamamen gayrimeşru ve Nijerliler, Nijer ve tüm bölge için son derece tehlikeli” olarak nitelendirerek kınadı.

Amerika Birleşik Devletleri ve diğer Batılı ülkeler de darbeyi kınarken, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), Bazoum’un göreve iade edilmemesi halinde askeri müdahale tehdidinde bulundu.

Askeri yönetimin kurduğu “Vatanı Koruma Ulusal Konseyi (CNSP)” Sözcüsü Amadou Abdramane ise, ECOWAS’ın Nijer’e askeri operasyon düzenlemesi halinde üye ülkelerden birine saldıracaklarını duyurdu.

Abdramane ayrıca, Nijer’in Abuja, Paris, Lome ve Washington büyükelçilerinin görevine son verildiğini bildirdi.

Bu arada, Nijer’in askeri yönetimin liderlerinden birinin, ülkenin askeri liderinden destek almak için bir heyetle birlikte Mali’ye uçtuğu belirtildi.

ABD Başkanı Joe Biden, Nijer’in Bağımsızlık Günü münasebetiyle yaptığı yazılı açıklamada Bazoum’un derhal serbest bırakılması çağrısında bulunarak, ülke “demokrasisine yönelik ciddi bir meydan okumayla” karşı karşıyayken Washington’un “Nijer halkının yanında olduğunu” söyledi.

Fransız kanalların yayınları askıya alındı

Batılı ülkeler Niamey’deki vatandaşlarını tahliye etmek için yarışıyor.

Fransız karşıtı protestolar düzenleyen aktivist bir grup olan M62 Hareketi, Niamey sakinlerini harekete geçirip yabancı askeri personel ülkeyi terk edene kadar havalimanını kapatmaya çağırdı. Grubun ulusal koordinatörü Mahaman Sanoussi yaptığı açıklamada, “Avrupalıların herhangi bir tahliyesi, yabancı askeri kuvvetlerin derhal ayrılması şartına bağlı olmalıdır” dedi.

Nijer’de askeri yönetim ise ülkedeki Fransız askerlerinin tahliyesini talep etti.

Perşembe günü geç saatlerde, askeri yönetim Fransa ile beş askeri işbirliği anlaşmasını iptal ettiğini duyurdu ve Fransa’nın Nijer’de 1.000 ila 1.500 askerinin tahliyesini istedi.

Fransa ile 1977 ile 2020 yılları arasındaki askeri anlaşmaların iptaline ilişkin karar, perşembe günü geç saatlerde ulusal televizyonda CNSP sözcüsü Amadou Abdramane tarafından okundu. Abdramane, bu amaçla Fransa’ya diplomatik tebligat gönderileceğini de sözlerine ekledi.

Fransa’dan hemen bir yanıt gelmedi. Nijer ayrıca Fransız devleti tarafından finanse edilen uluslararası haber kuruluşları France 24 ve RFI’nin yayınlarını da askıya aldı. Fransız dışişleri bakanlığı bu kararı kınadı.

Batı Afrika’nın en büyük ülkesi olan Nijer’de, IŞİD ve El Kaide bağlantılı isyancılara karşı koymada yardımcı olma bahanesiyle bir drone üssü de dahil olmak üzere yaklaşık 1.100 ABD askeri bulunuyor.

Fransız ordusu da ayrıca Sahel bölgesinde biri Niamey’de olmak üzere iki kalıcı üs bulunduruyor. Burası, Burkina Faso da dahil olmak üzere Sahel’deki Fransız Barkhane Operasyonu’nun ana üssüydü.

Domino etkisi

Nijer’deki darbe, başta Fransa ve ABD olmak üzere Batılı ülkeleri sorunlu oldukları bir bölgede önemli bir müttefikten mahrum etti.

Bazoum’un devrilmesi, Afrika’nın bir yakasından diğerine uzanan bir dizi hareketin sonuncusuydu. Batı ve Orta Afrika’da eski Fransız sömürgesi olan Mali, Çad, Burkina Faso, Gine gibi ülkelerde son üç yıl darbeler sonucu yönetimler değişti.

Askeri müdahalelerin halk hareketi tarafından da desteklendiği bu eski Fransız kolonilerinde, Batı sömürgeciliğine karşı yükselen öfke dalgası, askeri anlamda Rusya’ya, ticari anlamda Çin’e kapı araladı.

Rusya’nın Nijer’deki isyanın kışkırtılmasına yardım ettiğine dair bir işaret olmasa da, Moskova son yıllarda bölgedeki Batı karşıtı hareketler sonucu oluşan boşluğu dolduruyor.

Wagner’den tebrik ve yardım teklifi

ABD’li yetkililer, Rus paralı asker grubu Wagner’in Nijer’deki krizden yararlanmaya çalışabileceği konusunda uyarırken, Wagner patronu Yevgeny Prigojin darbeyi kutladı ve ülkenin yeni liderlerine yardım etmeyi teklif etti.

Sosyal medyada yayınlanan bir mesajda Prigojin, “Eski sömürgeciler, Afrika ülkelerinin insanlarını kontrol altında tutmaya çalışıyor. Eski sömürgeciler onları kontrol altında tutmak için bu ülkeleri teröristler ve çeşitli haydut oluşumlarıyla dolduruyorlar. Böylece devasa bir güvenlik krizi yaratıyorlar” dedi.

Geçen hafta Nijer’de darbe patlak verirken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin St. Petersburg’da Rusya-Afrika zirvesinde Afrikalı liderlere sesleniyor, tahıl sevkiyatını güvence altına alacağının garantisini vererek, 25 ila 50 bin ton arasında ücretsiz tahıl tedariki vaadinde bulunuyordu.

Uranyum unsuru

 Dünya Nükleer Birliği’ne göre Nijer Avrupa Birliği’nin önde gelen bir uranyum kaynağı ve dünyadaki mineral arzının yaklaşık %5’ini üretiyor.

Zengin kaynaklarına rağmen, Nijer dünyanın en fakir ülkelerinden biri olmaya devam ediyor. Pek çok Nijerli, özellikle genç kuşakta, ülkelerinde hüküm süren yoksulluk düzeylerinden Fransa’yı sorumlu görüyor.

Darbe sonrası Fransız büyükelçiliğinin önünde toplanan protestoculardan biri olan ve askeri yönetimi destekleyen Maman Sani, CNN’e verdiği demeçte, “Fransa’dan gelen bu küçük Macron’a Nijer’in bize ait olduğunu söylemek için buradayız. Nijer’de kiminle ne istediğimizi yapmak bize bağlı” dedi.

Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden bir analist olan Oluwole Ojewale, bu kızgınlığın Batı ve Orta Afrika’daki eski Fransız kolonilerinde yükselen bir Fransız karşıtı duyguya dönüştüğünü söyledi.

Ojewale CNN’e verdiği demeçte, Frankofon ülkelerinde Fransa’nın zımni onayı olmadan hiçbir şeyin olmayacağına dair ince bir düşünce olduğunu kaydetti.

Paris, kıtadaki kolonyal tarihinden kaynaklanan, “Françafrique” olarak bilinen bir ilişki nedeniyle, onlarca yıldır birçok Afrika ülkesinde varlığını sürdürdü.

Françafrique, neo-kolonyal uygulamaları sürdürmekle sık sık eleştirildi. Örneğin, Nijer de dahil olmak üzere Batı ve Orta Afrika’da 14 ülke tarafından kullanılan bir para birimi olarak CFA frangı ekonomik olarak Fransa’ya bağlı. Fransız yeni sömürgeciliğinin bir simgesi olan CFA bölgede en çok tartışılan unsurlardan biri.

CFA frangı kullanan ülkelerin döviz rezervlerinin %50’sini Banque de France’da saklamaları gerekmektedir ve para birimi euro’ya sabitlenmiştir. Paris, sistemin ekonomik istikrarı desteklediğini iddia ederken, Afrika ülkeleri sistemin Fransa’nın onu kullanan ülkelerin ekonomisi üzerinde kontrol sahibi olmasına izin verdiğini söylüyor.

DİPLOMASİ

ABD ile Ukrayna arasındaki nadir toprak elementleri anlaşmasına dair bilinmesi gerekenler

Yayınlanma

Yazar

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, geçen yıl sunduğu “zafer planında” bu elementlerin işletilmesi için erişim teklifinde bulundu. ABD Başkanı Donald Trump ise, “Amerikan desteği karşılığında Ukrayna’nın kaynakları” anlaşması planını ilk kez 3 Şubat’ta duyurdu.

Trump, 25 Şubat’ta yaptığı açıklamada, “Bu çok büyük bir anlaşma. Bu bir trilyon dolarlık bir anlaşma olabilir,” dedi. Aynı gün, Batı ve Ukrayna medyası anlaşmanın onaylandığını bildirdi ve 26 Şubat’ta The Financial Times (FT) ve European Pravda anlaşma metnini yayımladı.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, dün Beyaz Saray’da bir araya geldi. Trump, daha önceden “diktatör” ifadesini kullandığı Zelenskiy’i kapıda şahsen karşıladı. İki lider arasında çıkan tartışa sonrasında, imzalanması beklenen mineral anlaşması gerçekleşmedi ve görüşme sonlandı. Zelenskiy, anlaşmayı imzalamaksızın Beyaz Saray’dan ayrıldı.

Anlaşma neleri kapsıyor?

“Yatırım ve Yeniden Yapılandırma Fonu Kurallarını ve Koşullarını Belirleyen İkili Anlaşma” başlıklı belge 11 maddeden oluşuyor (ABD, belge üzerindeki çalışmaların devam ettiğini belirtiyor).

Kiev ve Washington, ortak bir Yatırım ve Yeniden Yapılandırma Fonu kurmayı kararlaştırdı. Ukrayna hükümeti, devlet mülkiyetindeki doğal kaynakların (mineraller, petrol, gaz) satışından elde edilen gelirlerin yüzde 50’sini bu fona aktaracak, ancak Naftogaz ve Ukrnafta’nın faaliyet alanına giren kaynaklar buna dahil edilmeyecek.

Biriken fonlar, en az yılda bir kez ülkenin “güvenliğine, korumasına ve refahına katkıda bulunmak amacıyla” Ukrayna projelerine yeniden yatırılacak. ABD ise “istikrarlı ve iktisadi açıdan müreffeh bir Ukrayna’nın gelişimine yönelik uzun vadeli taahhütlerde” bulunuyor. Taraflar, ayrıntıları fon hakkında ayrı bir anlaşmayla belirleyeceklerini taahhüt ediyor.

Medyaya sızan ilk anlaşma taslağı, Ukrayna’ya çok daha ağır yükümlülükler getiriyordu: Bu katkıların toplamı 500 milyar dolara ulaşana kadar doğal kaynak satışlarından elde edilen gelirlerin yüzde 50’sini fona aktarmak zorundaydı. Kiev ayrıca, ABD’nin anlaşma imzalandıktan sonra sağlayacağı miktarın iki katını fona yatırmak zorundaydı. Ayrıca, fonun yüzde 100 ABD’ye ait olması öngörülüyordu. Bu maddeler anlaşmadan çıkarıldı.

Kiev ayrıca belgeye ABD tarafından güvenlik garantilerinin dahil edilmesinde ısrar etti. Sonuç olarak, metne Washington’un “Ukrayna’nın kalıcı barış yaratmak için gerekli güvenlik garantilerini elde etme çabalarını desteklediği” ifadesi eklendi.

Anlaşma, Ukrayna’nın kilit bakanlıkları —adalet, ekonomi ve dışişleri Bakanlıkları— tarafından onaylandı. FT’nin Kiev’deki kaynakları, bunun sadece bir “çerçeve anlaşma” olduğunu ve olası tüm anlaşmazlıkların fon kurulana kadar çözülmesinin planlandığını söyledi.

Batılı ortaklara Ukrayna doğal kaynaklarına erişim sağlama fikrini Zelenskiy, geçen yılın ekim ayında resmen sunduğu “zafer planında” ortaya koydu.

Ülkenin stratejik ekonomik potansiyeline ilişkin 4. maddede, ortaklarına “ülkedeki kritik kaynakların ortak korunmasına” ve ortak yatırıma ilişkin bir anlaşma imzalamayı önerdi.

Planda, “Trilyonlarca ABD doları değerindeki doğal kaynaklar ve kritik öneme sahip metaller —özellikle uranyum, titanyum, lityum, grafit ve diğer stratejik değerli kaynaklar— söz konusu,” deniliyordu.

FT’ye göre, bu maddeyi plana dahil etme önerisi Donald Trump destekçisi Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’dan geldi. Zelenskiy planı, geçen yılın eylül ayında ABD’de bulunduğu sırada Trump’a gösterdi.

Anlaşma süreci

Müzakereler zorlu geçti. Trump’ın anlaşma ihtimalini duyurmasından dokuz gün sonra, 12 Şubat’ta, ABD Maliye Bakanı Scott Bessent hazır bir taslakla Kiev’e geldi.

FT’nin haberine göre, Ukrayna tarafına metin, Bessent’in Zelenskiy’le görüşmesinden sadece üç saat önce verildi ve görüşmede Maliye Bakanı belgenin hemen imzalanmasını talep etti. Zelenskiy bunu kesinlikle reddetti.

Gazeteye göre, Amerikan temsilcisiyle öyle yüksek sesle konuşuyordu ki, bu komşu odalarda duyulabiliyordu. Görüşmeden sonra Zelenskiy, “elleri titreyen, bariz biçimde tedirgin Bessent’in” yanında basın mensuplarına, anlaşmayı Münih Güvenlik Konferansı’nda imzalayacağını söyledi.

Münih’te Ukrayna, ABD’ye değişiklik önerilerini iletti ve anlaşmanın imzalanması tekrar ertelendi. 18 Şubat’ta Riyad’da, çözüm sürecini başlatmak üzere anlaştıkları Rusya ile ABD arasında görüşmeler yapıldı.

Zelenskiy buna oldukça olumsuz tepki verdi ve “Moskova ve Washington’un bizim insanlarımız ve hayatlarımız, savaşın sona erdirilmesi konusunda bizsiz müzakere edemeyeceklerini” belirtti.

Trump buna karşılık Ukrayna liderine yönelik söylemini sertleştirdi. Zelenskiy’in desteğinin yüzde 4’e düştüğünü iddia etti ve onu “seçimsiz diktatör” olarak nitelendirdi (Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü’nün Şubat 2025 anketine göre, Ukraynalıların yüzde 57’si Zelenskiy’e güvendiklerini, yüzde 37’si güvenmediklerini belirtti).

Trump ayrıca, anlaşmada yer alan 500 milyar doların, Ukrayna’nın ABD’nin desteği için borçlu olduğu ve Washington’un kaynak anlaşması yoluyla geri almayı planladığı para olduğu konusunda ısrar etti.

Ardından Trump, ya Ukrayna’nın anlaşmaya gideceğini ve ABD’ye 400-500 milyar dolar tazminat ödeyeceğini, ya da sorun yaşayacağını belirtti.

ABD başkanının tepkisini danışmanı Mike Waltz, “Başkan Trump şu anda Başkan Zelenskiy’den, önerimizi kabul etmek istememesinden açıkça çok hayal kırıklığına uğradı, ki bence sonunda kabul edecek,” diye açıkladı.

Zelenskiy, yarım trilyon dolar tazminat talebini kesinlikle reddederek “ABD’den 500 milyar dolar yardımı kabul etmeye niyetim yok. Birileri bunu beğensin ya da beğenmesin. 100 milyar doları bile tanımıyorum, Başkan Biden’la anlaştık, bu bir hibe! Hibe bir yükümlülük değil. Hibeleri geri ödemeyeceğiz… On nesil Ukraynalının ödeyeceği hiçbir şeyi imzalamıyorum,” dedi.

Anlaşmanın nihai versiyonu Zelenskiy’i memnun etti. UNIAN ajansının aktardığına göre Zelenskiy, 26 Şubat’ta basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Benim için en önemlisi, medyada nerede ve ne duyulursa duyulsun, borçlu olmamamızdı. Anlaşmada ne 500 milyar, ne 350, ne de 100 milyar borç var. Çünkü bu bize karşı adil olmazdı,” ifadelerini kullandı.

Donald Trump, Rusya’nın nadir toprak elementlerine de ilgi gösteriyor. Washington ve Moskova’nın “büyük ekonomik kalkınma anlaşmaları” üzerine görüşmeler yaptığını bildirdi. Trump, “Rus nadir elementlerine erişim sağlamak için bir anlaşma yapmak isterdim,” diye konuştu.

24 Şubat’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, hükümet üyeleriyle nadir toprak metalleri konusunda bir toplantı yaptı. Biraz sonra VGTRK’nin sunucusu Pavel Zarubin’e verdiği mülakatta Putin, Moskova’nın “yabancı ortakları, Rusya Federasyonu’na geri dönen sözde yeni, tarihi topraklarımıza da çekmeye” hazır olduğunu belirtti.

Putin, “Orada da belirli [nadir toprak] kaynakları var. Amerikalılar dahil ortaklarımızla çalışmaya hazırız,” diye ekledi.

Ukrayna’da hangi kaynaklar var ve ABD için neden gerekli?

Trump’ın başlangıçta Ukrayna’nın doğal kaynaklarına erişim hakkında bir anlaşmadan bahsettiğinde tam olarak neyi kastettiği —sadece nadir toprak metalleri (skandiyum, itriyum, lantan, praseodimyum, neodimyum gibi 17 element) mi yoksa daha geniş anlamda “kritik maden” (ABD Jeolojik Araştırma Servisi USGS’nin 2022 listesine göre, lityum, kobalt, bizmut, grafit, titanyum, zirkonyum dahil 50 element) mi— hâlâ net değil.

Nadir toprak metalleri, güçlü kalıcı mıknatıslar, akıllı telefonlar ve diğer tüketici elektroniği ürünlerinin yanı sıra askeri uçak motorları, füze sistemleri ve lazerler dahil savunma sistemlerinin üretiminde kullanılıyor.

Gazprombank İktisadi Tahmin Merkezi verilerine göre, nadir toprak elementlerinin dünya pazarının toplam hacmi yıllık 15 milyar doları geçmiyor.

Yayınlanan anlaşma metni, Ukrayna’nın “maden yatakları, hidrokarbonlar, petrol, doğalgaz ve diğer hammadde kaynakları, altyapı, limanlar ve devlet işletmelerine” yatırım planlarına işaret ediyor.

CBS, Trump’ın özellikle nadir toprak elementlerine yaptığı vurgu, Amerikan sanayisinin bu konuda Çin’e ve onun hammadde kapasitelerine büyük ölçüde bağımlı olmasıyla ilgili, diye belirtiyor.

GlobalData verilerine göre, Çin dünya nadir toprak elementleri üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini ve küresel rafine kapasitesinin yüzde 90’ını sağlıyor. Bu, nadir toprak elementlerini kendileri çıkaran ülkelerin bile bunları işlenmek üzere Çin’e gönderdiği anlamına geliyor.

Diğer yandan AFP ajansına göre Ukrayna, önemli bir manganez, titanyum, grafit (sonuncusu lityum-iyon pillerde kullanılıyor) üreticisi, lityum rezervlerine sahip (ancak bunlar işlenmemiş) ama nadir toprak element rezervleri doğrulanmadı. Ajansa konuşan USGS uzmanı Elena Safirova, “Ukrayna’nın nadir toprak elementleri içeren birkaç yatağı var, ancak hiçbiri işletilmemiş,” diye konuştu.

Diğer yandan Ukrayna’da ciddi miktarda demir cevheri, titanyum ve kömür (Zaporojye’de) varlıkları bulunuyor. The Economist dergisinin verilerine göre, Ukrayna dünya titanyum arzının yüzde 4 ila 7’sini sağlıyor.

Sanıldığı kadar yok: Ukrayna’nın nadir toprak metal rezervleri ölçeği

Bununla beraber S&P Global Commodity Insights verilerine göre, Ukrayna tamamen Sovyet nadir toprak metal rezervleri tahminlerine dayanıyor. Bu jeolojik araştırmalar esas olarak 1960-1980’lerde yapıldı.

Ukrayna Devlet Jeoloji ve Maden Hizmetleri’nin eski genel müdürü Roman Opimah, AFP‘ye verdiği demeçte “Maalesef, modern bir değerlendirme [nadir toprak metal rezervleri] yok,” dedi ve bu tür kaynaklara ilişkin bilgilerin bir kısmının gizli olduğunu da sözlerine ekledi.

S&P’nin belirttiğine göre, Ukrayna hükümetinin bahsettiği nadir toprak metali yataklarından biri Novopoltavskoe (Zaporojye), 1970 yılında Sovyet jeologları tarafından keşfedildi ve kanıtlanmış rezervlere sahip tek yatak.

Diğer yataklar —Azov ve Mazurovskoye— askeri müdahalenin beraberinde Rusya’nın kontrolünde geçti.

Ayrıca Ukrayna’daki nadir toprak metal rezervlerinin ölçeği de tartışma konusu.

Colorado Madencilik Okulu Payne Enstitüsü Direktörü Morgan Bazilian, “Ukrayna’da kayda değer nadir toprak element rezervleri olduğunu bilmiyorum. Bu, savaş halindeki bir ülke sayesinde kritik madenlere erişim sorunumuzu sihirli bir şekilde çözeceğimiz, basit anlamda yeni fantezilerden biri. Aklıma gelen en yakın benzerlik, Afganistan’ın yeraltında bulunduğu iddia edilen trilyonlarca dolarlık madenlere ilişkin son derece benzer bir abartı,” yorumunu yaptı.

Bağımsız jeoloji danışmanı Tony Mariano da “Ukrayna’da ekonomik olarak yaşayabilir nadir toprak yatakları yok,” değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump Zelenskiy’i ‘desteğini çekmekle’ tehdit etti, Avrupa şokta

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy’nin Donald Trump ile görüşmesi, iki liderin Beyaz Saray’da dünya medyasının önünde Rusya ile savaş konusunda sıra dışı bir tartışmaya girmelerinin ardından cuma günü felaketle sonuçlandı.

Zelenskiy Oval Ofis’teki görüşmeyi, ABD’yi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile anlaşmamaya ikna etmek için bir fırsat olarak görmüştü.

Bunun yerine ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance, Zelenskiy’e kendilerine saygısızlık yaptığını söyleyerek barışı tercih etmezse Rusya ile savaşta yalnız kalacağını hatırlattı. Reuters’a konuşan ABD’li bir yetkili, Ukraynalı lidere ülkeyi terk etmesinin söylendiğini belirtti.

Ukrayna ve ABD arasında Ukrayna’nın zengin doğal kaynaklarının işletilmesine yönelik olarak imzalanması beklenen anlama da imzalanmadı.

Trump, Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına Oval Ofis’te Zelenskiy ile yaşadığı tartışmayı değerlendirdi. Zelenskiy ile görüşmesinin iyi geçmediğini belirten Trump, “Elini çok fazla oynadı. Biz barış arıyoruz, barış yapmayacak birini aramıyoruz. Ben barış arıyorum. On yıllık bir savaşa girip oyun oynamak istemiyoruz” dedi.

Vance görüşmede, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük çatışmanın çözümü için diplomasiye duyulan ihtiyacı vurgularken, Zelenskiy kollarını kavuşturarak Putin’e hiçbir görüşmede güvenilemeyeceğini söyledi ve Vance’in Ukrayna’yı hiç ziyaret etmediğini belirtti.

Zelenskiy, Putin’e yönelik daha yumuşak yaklaşımı nedeniyle Trump’a meydan okuyarak onu “bir katile taviz vermemeye” çağırdı.

Trump ise Truth Social hesabından Zelenskiy’i ABD’ye saygısızlık etmekle suçladı. “Başkan Zelenskiy’nin Amerika işin içindeyse barış için hazır olmadığına karar verdim” diye yazdı. “Barış için hazır olduğunda geri gelebilir” diye ekledi.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Komutanı Oleksandr Syrskyi Telegram üzerinden yaptığı açıklamada birliklerinin Zelenskiy’nin yanında olduğunu ve Ukrayna’nın gücünün birliğinden geldiğini söyledi.

Avrupalı liderler endişeli

Olayı uzaktan izleyen endişeli Ukraynalılar büyük bir şok yaşarken, ülkenin bel bağladığı ABD askeri yardımının devam edip etmeyeceği konusunda endişeliler. Avrupalılar da aynı şekilde.

Trump’ın Rusya ile yürüttüğü barış müzakereleri sürecinden dışlanan Avrupalı liderler, başta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan, “bu korkunç savaşta saldırgan ile kurbanı asla birbirine karıştırmamalıyız” diyen yeni Almanya şansölye adayı Friedrich Merz’e kadar Zelenskiy’nin savunmasına atladılar.

Macron, “Rusya saldırgan, Ukrayna ise saldırıya uğrayan halktır” diye yazdı. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, “Ukrayna, İspanya sizinle” diye paylaşım yaptı.

Friedrich Merz, “Sevgili Vladimir Zelenskiy, iyi zamanda da zor zamanda da Ukrayna’nın yanındayız. Bu korkunç savaşta, saldırgan ve kurbanı asla birbirine karıştırmamak gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “Onurunuz, Ukrayna halkının cesaretini yüceltiyor. Güçlü olun, cesur olun, korkusuz olun. Sevgili Başkan Zelenskiy, asla yalnız değilsiniz. Adil ve kalıcı bir barış için sizinle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Ukrayna’nın Avrupa’nın bir parçası olduğunu vurgulayarak, “Ukrayna’nın yanındayız. Ukrayna’nın saldırılara karşı mücadelesine destek olmaya devam edeceğiz. Bugün, özgür dünyanın yeni bir lidere ihtiyacı olduğu daha açık hale geldi. Bu meydan okumayı kabul etmek, biz Avrupalılara düşüyor” dedi.

Estonya Dışişleri Bakanı, “Eğer Ukrayna savaşmayı bırakırsa, Ukrayna diye bir şey kalmayacaktır. Estonya’nın Ukrayna’ya desteği sarsılmaz bir şekilde devam etmektedir. Avrupa için adım atma zamanı” diye çağrı yaptı.

Polonya Başbakanı Donald Tusk da, “Sevgili @ZelenskyyUa, sevgili Ukraynalı dostlar, yalnız değilsiniz” paylaşımını yaptı.

Washington’daki Ukrayna delegasyonundan bir yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada Zelenskiy’nin Macron, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ile telefonda görüştüğünü söyledi.

Kongre’de Trump’ın Cumhuriyetçi Partisinden gelen tepkiler karışık olurken, Demokratlar Trump’ın toplantıyı ele alış biçimini eleştirdi.

Ukraynalı lider toplantıyı ana dili olmayan İngilizcesiyle yönetti ve toplantı ilerledikçe Trump ve Vance tarafından susturuldu.

“İyi bir konumda değilsiniz. Şu anda elinizde kartlar yok. Bizimle birlikte kartlara sahip olmaya başlarsın,” dedi Trump.

Zelenskiy, “Kart oynamıyorum, çok ciddiyim Sayın Başkan,” dedi.

“Kart oynuyorsunuz. Milyonlarca insanın hayatıyla kumar oynuyorsunuz, Üçüncü Dünya Savaşı ile kumar oynuyorsunuz” diye devam etti Trump.

Eski Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Telegram’da Ukrayna liderinin “acımasız bir şekilde azarlandığını” yazdı.

Erken çıkış

Bir Beyaz Saray yetkilisine göre, görüşmelerin ardından Trump iki üst düzey yardımcısına Zelenskiy’e ayrılma vaktinin geldiğini söylemeleri talimatını verdi, hatta görevliler heyetlere öğle yemeği servisi yapmaya hazırlanıyordu.

Yetkili, Ukraynalıların görüşmelere devam etmek istemelerine rağmen ayrılmaları talimatının verildiğini de sözlerine ekledi.

Bu anlaşmazlık, Ukrayna ve ABD’nin, Kiev’in Trump’ı Ukrayna’nın savaş çabalarını desteklemeye teşvik edeceğini ve potansiyel olarak Kongre’deki Cumhuriyetçilerden yeni bir yardım turu için destek kazanacağını umduğu çok övülen bir mineral anlaşmasını imzalayamadığı anlamına geliyordu.

Bu çatışma aynı zamanda Avrupalı liderlerin, Trump’ı Ukrayna için güvenlik garantileri sağlamaya ikna etme çabalarının da boşa düştüğü anlamına geliyor. Nitekim Trump ABD’yi Ukrayna’dan desteğini çekmekle tehdit etti.

“Ya bir anlaşma yapacaksınız ya da biz yokuz ve eğer biz yoksak, siz de savaşacaksınız” dedi Trump Zelenskiy’e.

“Anlaşmayı imzaladığımızda çok daha iyi bir konumda olacaksınız. Ama hiç de müteşekkir davranmıyorsunuz ve bu hoş bir şey değil. Dürüst olacağım. Bu hoş bir şey değil” diye vurguladı Trump ve Putin’in bir anlaşma yapmak istediğini hatırlattı.

Vance ayrıca Zelenskiy’nin Oval Ofis’e gelerek kendi pozisyonunu savunmasının saygısızlık olduğunu söyledi ve Trump da bu görüşe katıldı.

Vance, “Teşekkür etmediniz,” dedi. Zelenskiy sesini yükselterek cevap verdi: “Amerikan halkına pek çok kez teşekkür ettim.”

Biden yönetiminden milyarlarca dolarlık ABD silahı ve manevi destek kazanan Zelenskiy, Trump’ın keskin bir şekilde farklı bir tutumuyla karşı karşıya. Trump üç yıllık savaşı hızla sona erdirmek, Rusya ile ilişkileri iyileştirmek ve Ukrayna’yı desteklemek için harcanan parayı telafi etmek istiyor.

Trump, “Umarım bir barış yapıcı olarak hatırlanırım” dedi.

Trump daha önce Zelenskiy’e askerlerinin inanılmaz derecede cesur olduğunu ve ABD’nin savaşın sona erdiğini ve paranın “yeniden inşa gibi farklı şekillerde” kullanıldığını görmek istediğini söyledi.

Trump son haftalarda kendi tutumuna karşı çıkan Zelenskiy’e yüklenmeye başlamıştı, savaşı ele alışını eleştirmiş, ona “diktatör” demiş ve mineraller anlaşmasını kabul etmeye çağırmıştı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İsveç istihbarat şefinden Rusya’ya karşı savaş hazırlığı çağrısı

Yayınlanma

İsveç İstihbarat Şefi Thomas Nilsson, Avrupa’nın Rusya’ya karşı teyakkuzu elden bırakmaması gerektiğini belirterek, İsveç’in Ukrayna’daki çatışmaların sona ermesinin ardından savaşa hazırlanması gerektiğini söyledi. Nilsson, Rusya’nın Finlandiya sınırında ve Arktik bölgesinde üsler kurabileceği iddiasında bulundu.

İsveç İstihbarat Şefi Thomas Nilsson, Avrupa’nın Rusya’ya karşı tetikte olma konusunda ABD’den farklı bir konumda olduğunu ve bu nedenle İsveç’in Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından savaşa hazırlanması gerektiğini söyledi.

Politico‘ya konuşan Nilsson, “Ukrayna’daki savaş sona erdiğinde veya hafiflediğinde, Rusların bölgemize geri döneceğinden eminiz,” dedi.

İstihbarat şefi, Rusya’nın Finlandiya ile olan yeni sınır hattı boyunca ve Arktik bölgesine kadar üsler inşa etmekten bahsettiğini de sözlerine ekledi.

Nilsson’a göre, ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “düzenli olarak güvenoyu veriyor”, ancak Avrupalılar, özellikle de Rusya’nın komşuları, “tetikte olmayı göze alamazlar”.

Ayrıca, “hibrit alanda farkındalığın artırılması” gerektiğini de belirten İsveç istihbarat şefi, “Biz bazı örüntüler görüyoruz,” diye ekledi.

Geçe nyılın başlarında, İsveç ordusu başkomutanı Mikael Büden ve İsveç Sivil Savunma Bakanı Carl-Oskar Bohlin, vatandaşları olası bir savaşa hazırlanmaya çağırmıştı.

Yetkililere, sığınakların işler hâlde tutulması, acil su temini ve gıda tedariki planının kabul edilmesi ve olası bir saldırıyı püskürtmeye yönelik hazırlıkların hızlandırılması tavsiye edilmişti.

Putin, NATO ülkelerine karşı herhangi bir toprak iddiasında bulunmadığını ve Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmada zafer kazanması hâlinde ittifaka saldırma tehdidi iddialarını “tamamen saçmalık” olarak nitelendirmişti.

Putin, Moskova’nın ilişkileri geliştirmekle ilgilendiğini, ancak Batı’nın “yapay olarak sorunlar yarattığını” çünkü “Rusya gibi bir rakibe” sahip olmak istemediklerini belirtmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English