Bizi Takip Edin

AVRUPA

Norveç hükümeti sosyal medya kullanımı için 15 yaş sınırı getirecek

Yayınlanma

Norveç hükümeti, çocukları zararlı içeriklerden ve “büyük teknoloji tekellerinden” korumak amacıyla sosyal medya kullanımı için 15 yaş sınırı getirmek istiyor.

Oslo yönetimi, çocukları internette karşılaşabilecekleri zararlı içeriklerden koruyan Kişisel Veri Yasasını 15 yaş sınırı getirerek değiştirmek istediğini açıkladı.

Başbakan Jonas Gahr Støre 23 Ekim Çarşamba günü VG’ye verdiği röportajda, “Bu oldukça güçlü bir sinyal gönderiyor” dedi ve bunun “büyük teknoloji devlerine karşı küçük çocukların beyinleri” ile ilgili olduğunu sözlerine ekledi.

Şu anda Norveç’in Kişisel Veri Yasası, kişisel verilerin sosyal medya tarafından toplanmasına ve işlenmesine izin vermek için 13 yaşında olmanız gerektiğini belirtiyor. Hükümet bu yasayı değiştirmek istiyor.

Støre, “Bunun zorlu bir mücadele olduğunu biliyoruz, çünkü burada güçlü unsurlar var, fakat bu aynı zamanda politikaya ihtiyaç duyulan yerdir” dedi ve Norveç parlamentosunda öneriyi zorlayacak bir çoğunluk olduğunu ekledi.

Norveç’te yaş sınırı 13 ama çocuklar arasında sosyal medya kullanımı çok yaygın

Norveç Medya Kurumuna göre, mevcut 13 yaş sınırına rağmen 9 yaşındaki çocukların %53’ü, 10 yaşındaki çocukların %58’i ve 11 yaşındaki çocukların %72’si sosyal medya kullanıyor.

Bu nedenle bir sonraki adım, özellikle sosyal medya için bir yaş doğrulama çözümünü ilerletmek olacak.

Bu elektronik kontrol henüz yürürlükte olmasa da, Çocuk ve Aileden Sorumlu Bakan Kjersti Toppe, bunun ebeveynlere net bir sinyal göndereceğine ve çocuklarının sosyal medyaya girmesine izin vermemeleri için onlara yasal araçlar sağlayacağına inanıyor.

Toppe, “Bu aynı zamanda ebeveynlere hayır diyebilme güvencesi vermekle de ilgili. Birçok insanın gerçekten hayır demek istediğini ama bunu yapamayacağını düşündüğünü biliyoruz,” dedi.

Banka kimliği doğrulaması gündeme gelebilir

Fakat Toppe’ye göre Norveç hükümeti bunu nasıl uygulayacağından tam olarak emin değil. Banka kimliği doğrulama olası bir çözüm olarak öneriliyor.

Bununla birlikte, “Öncelikle bir yaş doğrulaması yapılacaksa, bu herkes için geçerli olmalıdır ve şaşırtıcı bir şekilde banka kimliği olmayan çok sayıda kişi var”, diyen Toppe, eğer bir yaş doğrulaması yapılacaksa, bunu kullanamayan nüfusun büyük kesimlerinin olamayacağını da sözlerine ekledi.

Bakana göre Norveç hükümeti hâlâ bir alternatif arayışında ve AB’yi olası bir örnek olarak gösteriyor. AB’nin de bir çözüm olabilecek bazı direktiflerle geldiği bakanın verdiği bilgiler arasında.

AB, sosyal medya vidalarını sıkıyor

Küçüklerin çevrimiçi ortamda korunması, AB’nin bir sonraki görev süresi için dijital gündeminin başında yer alıyor.

Dijital Hizmetler Yasasının (DSA) yürürlüğe girmesiyle, küçükleri “sosyal medyanın algılanan tehlikelerinden” korumak için adımlar atılıyor.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Komisyon Üyesi olarak atanan Michael McGrath’ı, özellikle küçüklerin korunmasına ilişkin tüketici koruma kurallarını yenilemek üzere bir Dijital Adalet Yasası önermekle görevlendirdi.

AB için öne çıkan bir konu da dijital hizmetleri kullanırken kullanıcıların yaşlarının nasıl doğrulanacağı. AB Dijital Cüzdanı, Komisyon tarafından sonunda fiili altın standart haline gelebilecek bir çözüm olarak lanse ediliyor.

Bu arada Fransa, üç aylık geçici bir süre için pornografik web sitelerinde kredi kartı kontrolleri yoluyla yaş doğrulamasına izin verdi.

AVRUPA

Orbán: 1956’da Sovyetlere direndiğimiz gibi Brüksel’e de direnin

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán çarşamba günü Avrupa Birliği’ni Budapeşte’de bir “kukla hükümet” kurmaya çalışmakla suçladı ve Macar vatandaşlarını 1956’da “Sovyet ordusuna karşı koydukları” gibi Brüksel’e karşı koymaya çağırdı.

Orbán, ülkenin Sovyetler Birliği’ne karşı ayaklanmasının yıldönümünü anmak üzere Macaristan’ın başkentinde toplanan kalabalığa seslendi.

Macar lider, “Brüksel Macaristan’ın ulusal hükümetinden kurtulacağını açıkladı. Ayrıca ülkeye Brüksel kuklası bir hükümet dayatmak istediklerini de açıkladılar. İşte yine o eski soru: Yabancı bir gücün, bu kez Brüksel’in iradesine boyun mu eğeceğiz, yoksa ona direnecek miyiz?” diye sordu.

“Cevabımızın 1956’da olduğu kadar açık ve net olmasını öneriyorum,” diyen Orbán, “Macaristan’ın bir kez daha kukla bir devlete, Brüksel’in tebaasına dönüştürülmesine müsamaha göstermeyeceğini” sözlerine ekledi.

Orbán kalabalığa, “[Zelenskiy’in] zafer planı [Ukrayna’daki] savaşı uzatmak. Başka bir deyişle, biz Macarlar bir sabah uyandığımızda doğudan gelen Slav askerlerini yeniden Macar topraklarında konuşlanmış olarak bulacağız. Biz bunu istemiyoruz,” diye seslendi.

Başbakanın konuşmasından saatler önce yapılan yeni bir kamuoyu yoklaması, Orbán’ın partisi Fidesz’in yüzde 40 civarında oy ile ikinci sırada yer aldığını gösterdi. 

Péter Magyar’ın Fidesz’den ayrılarak kurduğu Tisza ise aynı ankette yüzde 42 ile ilk sırada yer aldı. Böylece Orbán’ın 2010 yılında iktidara gelmesinden bu yana Fidesz ilk kez anketlerde geride kaldı.

Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyeleri, 23 Ekim 1956’da başlayan ve yaklaşık üç hafta süren olayları “karşıdevrimci ayaklanma” olarak nitelendirmiş ve Macaristan’a asker yollayarak bastırmıştı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Bloomberg: Avrupa’nın Rusya’dan doğalgaz tedarikini tamamen terk etmesi mümkün değil

Yayınlanma

Bloomberg, Rusya’nın Avrupa doğalgaz pazarındaki payının 2023’te yüzde 15’ten yüzde 20’ye yükseldiğini ve Avrupa’nın yakın gelecekte Rus gazından tamamen vazgeçemeyeceğini yazdı. Özellikle Ukrayna üzerinden geçen boru hattının geleceği belirsizken, Avrupa hükümetleri Rusya’dan gaz tedarikine olan bağımlılığı azaltma yollarını tartışıyor.

Rusya’nın Avrupa doğalgaz pazarındaki payı, 2023 yılı başından bu yana yüzde 20’ye yükseldi.

Bu oran, geçen yıl yüzde 15’ti ve Ukrayna’daki askeri müdahale başlamadan önce yüzde 45 seviyelerindeydi.

Bloomberg, bu durumun Avrupa’nın yakın gelecekte Rus gazından tamamen vazgeçemeyeceğini ortaya koyduğunu yazdı.

Rus gazı, Avrupa’ya, Ukrayna üzerinden Slovakya’ya, Türkiye üzerinden Bulgaristan’a ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) şeklinde üç ana güzergâh üzerinden geliyor.

Ukrayna boru hattı, Doğu ve Orta Avrupa, özellikle Slovakya ve Avusturya için büyük önem taşıyor.

Yılın başlarında Avusturya hükümeti, bu hattın kesilmesi durumunda enerji güvenliği açısından “büyük bir risk” oluşacağı uyarısında bulunmuştu. Avusturya, hâlihazırda gaz ithalatının yüzde 80’ini Rusya’dan yapıyor.

Rusya’nın İspanya’ya yaptığı LNG ihracatı rekor seviyeye ulaşırken, Moskova bu yıl Akdeniz ülkelerine yapılan doğalgaz ithalatının yüzde 23’ünü karşıladı.

AB hükümetleri, Ukrayna üzerinden geçen boru hattı sözleşmesinin 1 Ocak 2025’te sona erecek olması nedeniyle, Rusya’dan gaz tedarikine olan bağımlılığı tartışmaya başladı.

Fakat boru hattının Rusya tarafındaki giriş noktası olan Suja kasabası, Ukrayna birliklerinin şu anda işgal ettiği Kursk oblastında yer alıyor ve bu da durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Ajansa göre, Kiev’in Gazprom ile olan sözleşmeyi uzatmayı reddettiğini defalarca açıklamış olmasına rağmen mevcut anlaşmanın uzatılması ya da siyasi açıdan daha kabul edilebilir ve mevcut gerçekliği yansıtacak yeni bir anlaşmanın imzalanması konusunda aktif girişimler sürüyor.

Avrupa’da gaz fiyatları, şimdiden megavat-saat başına 40 avro seviyesini aşmış durumda. Bu, son 10 ayın en yüksek fiyatı ve şubat ayında ulaşılan minimum seviyenin yüzde 77 üzerinde.

Gazprom’un Avrupa’daki son büyük müşterilerden biri doğalgaz tedarikini durduracak

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Lukaşenko: Batı ile normal ilişkiler kurmak istiyoruz

Yayınlanma

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Batı ile ilişkilerin düzelmesi için çaba gösterdiklerini söyledi. Avrupa Parlamentosu ise, siyasi tutukluların serbest bırakılması yönünde çağrı yaptı.

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, Kazan’daki BRICS Zirvesi kapsamında BBC muhabiri Steven Rosenberg’e verdiği mülakatta, Belarus’un Batı ile çatışmak istemediğini, ancak Batı’nın yaptırımlarla süreci zorlaştırdığını belirtti.

“Batı ile ilişkilerimizi bozmak gibi bir niyetimiz hiçbir zaman olmadı. Bu yolu siz seçtiniz; yaptırımları başlatan sizsiniz,” diyen Lukaşenko, muhabirin “Bu, sebepsiz olmadı,” şeklindeki yorumuna “İsteyen bir gerekçe bulur,” yanıtını verdi.

Ayrıca Lukaşenko, en küçük oğlu Nikolay’a yönelik yaptırımlara özellikle öfkelendiğini ekledi ve “Küçük bir çocuğun ne suçu olabilir ki?” diye sordu.

Batı, 2021 yılında muhalif Telegram kanalı Nexta’nın eski genel yayın yönetmeni Roman Protaseviç’in bulunduğu Ryanair uçağının Minsk’e zorunlu iniş yapmasının ardından Belarus’a aktif yaptırımlar uygulamaya başladı.

Avrupa Birliği (AB), Belarus hava yollarının kendi hava sahasını kullanmasını yasakladı ve bazı havalimanlarına erişimlerini engelledi.

Lukaşenko, Protaseviç’in gözaltına alınmasının ardından gelen yaptırımları “haksız” bulduğunu ve bu kararı alanları “deli” olarak nitelendirdi.

Ayrıca bu yılın temmuz ve eylül ayları arasında, 115 siyasi tutuklunun serbest bırakılmasıyla sonuçlanan dört af dalgasının Batı ile ilişkileri geliştirme isteğiyle hiçbir ilgisinin olmadığını vurgulayan Lukaşenko, “Biz, bu ‘siyasi tutukluları’ insani sebeplerle serbest bıraktık. Çoğu yaşlı ve hasta insanlardı. Hepsi bu. Bu, sizinle ilişkileri iyileştirme amacıyla yapılmış bir adım değil. Eğer bizimle ilişki kurmak istemiyorsanız, kurmayın. Biz, sizin olmadan da hayatta kalırız,” dedi.

Avrupa Parlamentosu ise, AB’ye Belarus’taki “baskı politikalarına” karıştığını iddia ettiği kişi ve kuruluşlara yönelik yaptırımları genişletme ve Minsk’i “evrensel yargı yetkisi ilkesine dayanarak sorumlu tutma” çağrısında bulundu.

Lukaşenko, ‘aşırılıkçılık’ suçundan hüküm giyen 37 kişiyi daha affetti

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English