Diplomasi
Novak: Rusya, petrol fiyatlarındaki düşüşlere karşı dirençli

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, ülkesinin yaptırımlara rağmen ekonomisinin büyümeye devam etmesi ve hidrokarbonlara olan bağımlılığının azalması sayesinde petrol fiyatlarındaki herhangi bir düşüşe dayanabilecek durumda olduğunu belirtti.
Suudi Al-Arabiya televizyonuna verdiği mülakatta Novak, 2023 yılında Rus ekonomisinin büyüme oranının yüzde 3’ü aştığını ve bu oranın Avrupa ve ABD de dahil olmak üzere küresel ortalamaların üzerinde olduğunu vurguladı.
Ayrıca bu yıl, Rusya ekonomisinin yedi aylık büyüme oranının yüzde 4,4’e ulaştığını dile getirdi.
Novak, “Petrol fiyatları ne olursa olsun ayakta kalacağız” ifadesini kullandı.
Haziran ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus petrolüne yönelik tavan fiyat uygulamasına karşı alınan misilleme tedbirlerinin 31 Aralık’a kadar uzatılmasını öngören bir kararname imzaladı.
Bu kararname, sözleşmelerde doğrudan ya da dolaylı olarak tavan fiyat mekanizmasının yer alması durumunda, yabancı şirketler ve şahıslar için Rus petrolü ve petrol ürünleri tedarikinin tamamen yasaklanmasını öngörüyor.
Geçen haftalarda Vedomosti gazetesi, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) aylık raporuna atıfta bulunarak OPEC+ ülkelerinin ağustos ayındaki petrol üretiminin günlük 34,56 milyon varil olduğunu ve bunun planlanan seviyenin günlük 850.000 varil üzerinde olduğunu bildirdi.
Planlanan üretim hacmi, anlaşma üyeleri için belirlenen kotaların yanı sıra Rusya ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere bazı ülkelerin gönüllü olarak üstlendikleri üretim kesintilerini de içeriyor.
Suudi Arabistan petrol üretimini artırıyor: Rusya için kritik dönem
Diplomasi
Birleşik Krallık, Chagos Adaları’nı Mauritius’a devretti

Birleşik Krallık, Chagos Adaları’nın egemenliğini Mauritius’a devretmek için 3,4 milyar sterlin (4,6 milyar dolar) tutarında bir anlaşma imzaladı.
Anlaşma kapsamında, adaların en büyüğü olan Diego Garcia’daki Birleşik Krallık-ABD askeri üssünün kontrolü Birleşik Krallık’ta kalacak.
Başbakan Keir Starmer, Diego Garcia’yı yeniden kiralamak için yapılan 99 yıllık anlaşmanın kendilerine yıllık 101 milyon sterline mal olacağını ve üssü “kötü niyetli etkilerden” korumak için gerekli olduğunu söyledi.
Mauritius Başbakanı Navin Ramgoolam ise anlaşmanın “sömürgecilikten kurtulma sürecini tamamen tamamladığını” söyledi.
Fakat Birleşik Krallık’taki muhalefet liderleri ve şu anda İngiltere’de yaşayan bazı Chagoslular anlaşmayı eleştirdi.
Resmi adı Britanya Hint Okyanusu Toprakları olan Chagos Adaları, Hint Okyanusu’nda, Birleşik Krallık’ın yaklaşık 5.799 mil (9.332 km) güneydoğusunda ve Mauritius’un yaklaşık 1.250 mil kuzeydoğusunda yer alıyor.
Chagos Takımadaları olarak da bilinen adalar, yaklaşık 60 adadan oluşan yedi atolden oluşuyor ve Mauritius’un hâlâ bir İngiliz kolonisi olduğu 1965 yılında Mauritius’tan ayrıldı.
Birleşik Krallık adaları 3 milyon sterline satın almıştı fakat Mauritius, sömürgeci güçten bağımsızlık kazanmak için yapılan anlaşma kapsamında adaları yasadışı bir şekilde vermek zorunda kaldığını savunmuştu.
1960’ların sonunda İngiltere, ABD’yi Chagos Adaları’nın en büyüğü olan Diego Garcia’da bir askeri üs kurmaya davet etti ve bu süreçte binlerce insanı zorla evlerinden ve topraklarından çıkardı.
Britanya ile Mauritius arasındaki Chagos meselesi: ABD de topa girdi
Chagosluların bir kısmı Mauritius ve Seyşel Adaları’na yerleşti; diğerleri İngiltere’ye, çoğunlukla West Sussex’teki Crawley’e göçtü.
Birleşik Krallık, ilk üç yıl boyunca her yıl 165 milyon sterlin ödeyecek. Dördüncü yıldan 13. yıla kadar ise yıllık 120 milyon sterlin ödeyecek. Bundan sonra ödemeler enflasyona endekslenecek.
Starmer, Diego Garcia’nın askeri üs olarak kullanılmaya devam edilmesinin, beş göz ittifakı üyeleri olan İngiltere, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda tarafından onaylandığını söyledi ve ABD’nin üssün “işletme masraflarını” karşılayacağını belirtti.
1970’lerin başından beri, Birleşik Krallık ve ABD bu adada ortaklaşa gizli bir askeri üs işletiyor. Hükümet, üssün havaalanı ve derin su limanının yanı sıra gelişmiş iletişim ve gözetleme imkanlarına sahip olduğunu belirtiyor.
Adaya ticari uçuşlar yapılmıyor. Adaya giriş, askeri tesis veya daha önce bu bölgeyi yöneten İngiliz yetkililer tarafından izne tabi.
Diego Garcia, Hint Okyanusu’nun kalbindeki konumu nedeniyle stratejik önemi yüksek bir ada olarak görülüyor.
11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin “terörle savaş” sırasında, Afganistan ve Irak’ta görev yapmak üzere adadan doğrudan uçakların gönderildiği biliniyor.
Anlaşma, Chagosluları desteklemek için 40 milyon sterlinlik bir güven fonu da içeriyor.
Anlaşma uyarınca, Mauritius Diego Garcia’yı kontrol edecek fakat adaya yeniden yerleşime izin verilmeyecek.
Bernadette Dugasse, Diego Garcia’da doğan ve anlaşmaya karşı son anda İngiltere Yüksek Mahkemesine dava açan iki Chagoslu kadından biri.
Dugasse BBC’ye verdiği demeçte, “Ben Birleşik Krallık’a ait değilim, Mauritius’a ait değilim, Seyşel Adaları’na ait değilim. Ben Diego Garcia’ya aidim,” dedi.
Mahkeme kararıyla anlaşma geçici olarak durdurulmuştu fakat Yüksek Mahkeme itirazı reddetti.
Britanya’da Muhafazakârlar da anlaşmayı eleştirdi. Parti lideri Kemi Badenoch, anlaşmayı “ulusal bir zarar verme eylemi” olarak nitelendirdi.
Parti lideri, “Bu anlaşma bizi Çin’e daha fazla maruz bırakıyor ve Chagos halkının iradesini görmezden geliyor. Ve bunun için milyarlarca pound ödüyoruz,” dedi.
Reform UK lideri Nigel Farage da anlaşmanın “gerekli olmadığını” ve “Çin’in ekmeğine yağ sürdüğünü” ileri sürdü.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X’te yaptığı bir paylaşımda, Washington’un “bölgesel ve küresel güvenlik için kritik öneme sahip Diego Garcia’daki ABD-İngiltere ortak askeri tesisinin uzun vadeli, istikrarlı ve etkili bir şekilde faaliyetini güvence altına alan” anlaşmayı “memnuniyetle karşıladığını” söyledi.
Diplomasi
Ukrayna’dan AB’ye: Ordumuzu GSYİH payıyla finanse edin

Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, Avrupa Birliği ülkelerine Ukrayna ordusunu ulusal gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) küçük bir yüzdesiyle doğrudan finanse etmelerini talep etti. Marçenko, bu yatırımın Avrupa’yı Rusya’ya karşı koruyacağını ve Ukrayna’nın askeri potansiyelinin Avrupa güvenlik sistemine entegrasyonunu sağlayacağını savundu.
Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine, Ukrayna ordusunun ulusal gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) küçük bir yüzdesiyle doğrudan finanse edilmesi talebinde bulundu.
Marçenko, Kanada’da düzenlenen G7 maliye zirvesi çerçevesindeki toplantıların ardından Facebook hesabından yaptığı açıklamada, bu adımın Avrupa’yı “Rusya’dan gelebilecek saldırıya karşı koruyacağını” iddia etti.
Bakan Marçenko, Avrupalı mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerde Ukrayna’ya yönelik daha fazla destek konusunda “net sinyaller” aldığını belirtti.
Görüşmelerde 2026 yılındaki mali yardım beklentileri ve Ukrayna’nın askeri potansiyelinin Avrupa güvenlik sistemine entegrasyonu konularının ele alındığını aktaran Marçenko, Ukrayna ordusuna yapılacak yatırımların Avrupa’nın güvenliğini sağlayacağını ifade etti.
Marçenko, talebine ilişkin olarak, “Ortaklara Ukrayna ordusunun finansmanına katılmalarını ve ordumuzun ortak Avrupa savunma sistemine entegrasyonunu teklif ediyoruz. Ortak güvenlik adına Ukrayna ordusunu desteklemenin maliyeti, AB ülkelerinin toplam GSYİH’sinin yalnızca küçük bir kısmını oluşturacaktır. Bu harcamalar, girişime katılmaya hazır devletler arasında eşit olarak paylaştırılabilir ve NATO kapsamındaki savunma yükümlülükleri çerçevesinde sayılabilir,” diye açıkladı.
Avrupa ülkelerinin ulusal ordularının sayısını artırmak da dâhil olmak üzere savunma kapasitelerini güçlendirmenin yollarını aradığını hatırlatan Marçenko, askeri potansiyelin artırılmasının “uzun yıllar ve önemli kaynaklar” gerektireceğini belirtti.
Bakan, bu bağlamda Ukrayna birliklerinin entegrasyonunun ortaklar için etkili ve ekonomik açıdan kârlı bir yol olduğunu savundu.
Marçenko, “Ukrayna’ya destek, Avrupa’nın istikrarına yapılan bir yatırımdır. Savunmayı güçlendirmek siyasi bir tercih meselesi değil, nesnel bir zorunluluktur. Yarın güçlü olmak için bugün harekete geçmeliyiz,” ifadelerini kullandı.
Bu gelişmeler, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 19 Mayıs’ta yapılan iki saatlik telefon görüşmesinden barış müzakereleri konusunda bir sonuç çıkmamasının ardından yaşandı.
Financial Times‘ın kendi kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Trump görüşme sonrası Avrupalı ve Ukraynalı liderlere ABD’nin arabuluculuk rolünden çekilmeye ve tarafların kendi başlarına anlaşma yolu aramalarına izin vermeye hazır olduğunu belirtti.
The Wall Street Journal ise Trump’ın Avrupalı liderlere, Putin’in zaferine ikna olduğu için savaşı bitirme niyetinde olmadığını aktardığını yazdı.
The New York Times‘ın haberine göre ise ABD Başkanı, daha önce niyetli olmasına rağmen Rusya’ya karşı yeni yaptırımlara katılma fikrinden de vazgeçti.
Diplomasi
Yunanistan, Türkiye’nin fonlara erişimine ‘casus belli’ şartı koştu

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis perşembe günü yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB savunma fonlarına erişimi için, Yunanistan’a karşı 30 yıldır sürdürdüğü “savaş tehdidini” kaldırması gerektiğini söyledi.
1995 yılında TBMM, Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki karasularını tek taraflı olarak 6 deniz milinin ötesine genişletmesini “savaş nedeni” (casus belli) ilan etmişti.
Yunanistan lideri, “Türkiye, Avrupa savunma finansman araçlarına erişim istiyorsa, Yunanistan ve Kıbrıs’ın meşru endişeleri dikkate alınmalıdır,” dedi.
Mitsotakis, AB’nin yeni silah satın alma fonu Avrupa için Güvenlik Eylemi (SAFE) gibi projelere atıfta bulunarak, “Türk milli meclisinin meşhur casus belli’yi oylamasının üzerinden 30 yıl geçti. 30 yıl sonra, Türk dostlarımızdan bunu gündemden kaldırmalarını doğrudan istemenin zamanı geldiğini düşünüyorum,” dedi.
Mitsotakis, ikili ilişkilerin iyileştiğini gerekçe göstererek, bu mesajı yakında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ileteceğini söyledi.
Mitsotakis, haziran ayı sonunda Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde bu görüşmenin olabileceğini söyledi.
Atina, Avrupa savunma fonuna Ankara’nın erişimini engellemek istiyor
Yunan lider, AB’nin Türkiye gibi üçüncü bir ülkeyle yapacağı herhangi bir anlaşmanın, AB’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 212. maddesine göre tüm AB üye devletlerinin oybirliği ile kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
Bu şart, Yunanistan ve Kıbrıs’a, 27 Mayıs’ta kesinleşecek olan SAFE yönetmeliği kapsamında Türkiye’nin savunma girişimlerine erişimini şart koşma konusunda koz verebilir.
SAFE, nitelikli çoğunluk oylamasıyla kabul edilirken, Yunanistan nihai metinde, özellikle “aynı görüşte” ifadesinin kullanılmasına dikkat çekerek bunun bir uzlaşma jesti olduğunu vurguladı.
Reuters’e göre, Yunanistan’ın Türkiye’yi AB savunma projelerinden uzak tutmaya çalıştığına ilişkin bir soruya, Türk Savunma Bakanlığından bir kaynak, Türkiye’nin Avrupa güvenliği için önemini göz ardı etmeye yönelik her türlü girişimin başarısız olacağına kesin gözüyle bakıldığını söyledi.
Kaynak, “İkili anlaşmazlıkları çok taraflı platformlara taşımak ve ülkemizi dışlamayı amaçlayan bir yaklaşım sergilemek, iyi niyetle atılmış bir adım olmadığı gibi akıllıca da değildir,” dedi.
Kaynak, ülkenin NATO üyeliği, savunma sanayii ve bölgesel kriz yönetimindeki rolünü gerekçe göstererek, “Türkiye, Avrupa’nın güvenlik mimarisinin önemli bir parçasıdır,” dedi.
Türk yetkililer, savunma, terörle mücadele ve göç yönetimi alanlarındaki ortak çıkarları işaret ederek, AB üyeliğinin stratejik bir hedef olmaya devam ettiğini yineledi.
Ankara ve Atina, deniz sınırlarının belirlenmesi amacıyla müzakerelere başlayıp başlayamayacaklarını araştırıyor. Mitsotakis, iki ülke arasında önümüzdeki aylarda üst düzey bir toplantı yapılacağını söyledi.
-
Görüş2 hafta önce
“Ölüm denir mi hiç öylesine?”
-
Amerika2 hafta önce
Zuckerberg ve AI terapistler: Aklınıza mukayyet olun!
-
Görüş2 hafta önce
Hindistan-Pakistan gerilimi: Geleneksel ve sınırlı bir askerî güç gösterisi oyunu
-
Dünya Basını2 hafta önce
Batı’nın Gazze sessizliği
-
Söyleşi1 hafta önce
‘Alman medyası hükümetin halkla ilişkiler departmanı gibidir’
-
Rusya2 hafta önce
Putin’in tarihi 9 Mayıs konuşması: “Muzaffer halka şan olsun!”
-
Amerika24 saat önce
İki İsrail elçiliği çalışanını öldüren Elias Rodriguez manifesto yazmış
-
Asya2 hafta önce
Güney Kore cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasını başlattı