ABD hükümeti, Hür Avrupa Radyosu’nun finansmanını durdurduğunu açıkladı. Karar, ABD Başkanı Donald Trump’ın, aralarında Hür Avrupa Radyosu ve Amerika’nın Sesi’ni de kontrol eden ABD Küresel Medya Ajansı’nın (USAGM) da bulunduğu bazı kurumların bütçelerini kısma emri sonrasında geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, bu durumu ‘ABD yönetiminin iç meselesi’ olarak değerlendirirken, Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavský, Avrupa Birliği’ni bu medya kuruluşlarını finanse etmeye çağırdı.
ABD hükümeti, Hür Avrupa Radyosu’nun finansmanını durdurma kararı aldı.
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce bürokrasiyle mücadele amacıyla bazı kurumların işlevlerini ve çalışan sayısını azaltma emri vermişti.
Bu kurumların arasında Hür Avrupa Radyosu ve Amerika’nın Sesi’ni kontrol eden ABD Küresel Medya Ajansı (USAGM) yer aldı.
Trump’ın kararına göre, bazı devlet kuruluşları, faaliyetlerini Amerikan yasalarının öngördüğü asgari düzeye indirecek.
USAGM’den yapılan açıklamada, “Hür Avrupa Radyosu/Radyo Özgürlük’ün küresel operasyonlarını finanse eden federal hibe anlaşmasının feshedildiği” belirtildi.
ABC televizyonu, Trump’ın emri sonrasında Amerika’nın Sesi’nin ABD’deki çalışanlarının idari izne çıkarılmaya başlandığını duyurmuştu.
Şubat ayında, ABD Hükümet Verimliliği Departmanı’nın başındaki milyarder Elon Musk, söz konusu yayın kuruluşlarının kapatılması çağrısında bulunmuş ve bu kuruluşlarda “kendi kendileriyle konuşan radikal solcuların” çalıştığını iddia etmişti.
Soğuk Savaş kalıntıları
Her iki radyo istasyonu da Soğuk Savaş döneminde Amerikan ideolojisini ve onunla bağlantılı fikirleri yaymak için kurulmuştu.
Bu ideoloji zamanla Amerikan entelijansiyasının modern liberal görüşlerine dönüştükçe, radyoların dinleyicilerine sunduğu içerik de değişti.
SSCB döneminde, “Batı’nın sesleri”, Sovyet halkının bir kesimi için ek bir bilgi ve hatta eğlence kaynağıydı (örneğin, Batı müziğinin ana kaynağıydı).
Hakkında fıkralar ve atasözleri bile vardı (“Rusya’da gece BBC‘yi dinlemek adettendir”). Fakat son otuz yılda, hem radyonun bir medya aracı olarak gerilemesi hem de içeriklerinin yozlaşması nedeniyle popülerliklerini tamamen kaybettiler.

Son yıllarda içerik kalitesi giderek düştü. Yetişkinler radyolarını retro müziğe çevirirken, Z kuşağı internete yöneldi.
Radyo istasyonlarının çalışanları da dinleyici sayısındaki tarihi düşüşü fark etti, ancak bunu yeni yayın formatlarına geçişle açıklamaya çalıştılar.
Fakat tüm bunlara rağmen, her iki radyo istasyonunun faaliyetleri, “dekolonizasyon” adı altında bölgesel projelere bölünerek son yıllarda daha da genişledi.
‘Renkli devrimin sesi’
Andrey Babitskiy’nin Kırım ve Donbass konusundaki tutumu nedeniyle işten çıkarılması bu duruma bir örnek.
Sonuç olarak, her iki radyo istasyonu da sadece bir propaganda aracı değil, aynı zamanda isyanları kışkırtan ve “renkli devrimler” düzenleyen birer araç haline geldi.
Yakın zamanda Hür Avrupa Radyosu’nun Gürcistan’daki yerel şubesi (Eho adıyla anılıyor), hükümet karşıtı protestoları kışkırtmış ve yönlendirmiş, bariz dezenformasyon yöntemleri kullanmıştı.
Bu radyo istasyonlarının kadroları da buna göre seçildi. Merkez ofislerde “liberal misyonlarına” içtenlikle inanan Amerikalı sol liberaller yoğunlaşırken, bölgesel yayınlarda basmakalıp düşüncelere sahip bir çekirdek kadro oluştu.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, konuyla ilgili olarak, “Bu medya kuruluşları… Rusya Federasyonu’nda popüler ve talep görenler kategorisine girmiyor, bu yüzden bizi pek ilgilendirmiyor. Bu, ABD yönetiminin iç meselesidir. Bunlar tamamen propaganda amaçlı medya kuruluşlarıdır,” iddiasında bulunuyor.
Ancak Washington’ın Hür Avrupa Radyosu ve Amerika’nın Sesi’ni kapatma kararı, ABD yönetiminin Moskova ile ilişkileri normalleştirme çabalarıyla ilgili değil.
İdeolojik sarkaç normale doğru kaydı ve Trumpizme düşman bir ideolojiyi yayan, üstelik bunu büyük paralar karşılığında yapan platformları desteklemek Beyaz Saray’ın çıkarına değil.
Ayrıca, her iki platform da uzun zamandır kendi gündemlerini ve propaganda hedeflerini belirliyordu. Kongre ve Dışişleri Bakanlığı, kendi dış politikalarını yürüten kuruluşları finanse ediyordu.
USAGM’in başındaki Steven Capus, ajansın finansmanının kesilmesini “demokrasi ve Amerika düşmanlarının zaferi” olarak nitelendirdi.
Bu konuda bazı Avrupalı yetkililer ve hatta devletler tarafından da destekleniyorlar.
Özellikle Çekya, Avrupa Birliği’ni bu medya kuruluşlarının finansmanını kendi kaynaklarından sürdürmeye çağırdı.
Çekya Dışişleri Bakanı Jan Lipavský, “Siyasi olarak şu soruyu gündeme getirmek istiyorum: Rusya, Belarus, İran ve diğer pek çok ülkeye yayın yapan böyle bir kuruluşta bir değer görüyor muyuz ve eğer bir değer görüyorsak, böyle bir hizmeti kendi yararımıza korumak için ne yapmaya hazırız? Bu çok geniş bir soru,” dedi.