Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Pekin’in Berlin Elçisi: AB’nin ‘riskleri azaltma’ çabalarına rağmen Çin-Almanya ilişkileri dirençli

Yayınlanma

Pekin’in Berlin Büyükelçisi, Brüksel’in ‘riskleri azaltma’ yaklaşımına rağmen Çin’in Almanya ile ticari ilişkilerinin dirençli olduğunu söyledi.

Çin’in Almanya Büyükelçisi Wu Ken, South China Morning Post’a verdiği özel mülakatta iki ülke arasındaki ticari bağlardan övgüyle söz etti ve bunun Avrupa Birliği’nin (AB) Çin’e karşı uyguladığı “riskleri azaltma” politikasının hata olduğunu gösterdiğini söyledi.

Çinli Büyükelçi, “Geçtiğimiz yıl Alman şirketleri Çin pazarını aktif bir şekilde kucakladı ve Çin pazarına ‘güven oyu’ vermek için pratik adımlar attı ve bu da Çin-Alman ekonomik ve ticari ilişkilerinin güçlü direncini vurguluyor” dedi.

AB geçen yıl, Pekin’in küresel sahnede “giderek daha iddialı” hale gelmesi ve bloğun Çin’e olan ekonomik aşırı bağımlılığı karşısında Çin ile ilişkilerini “riskten arındırmayı” önermişti. AB’nin ikinci en büyük ticaret ortağı olan Çin ile yaklaşık 300 milyar Avro (325 milyar ABD Doları) açığı bulunuyor.

Alman şirketler Çin’e yatırıma devam ediyor

Almanya, AB ile uyumlu olarak geçen yıl ilk Çin stratejisini yayınladı ve şirketlerini en büyük ticaret ortağı olan Çin’den risklerini azaltmaya çağırdı.

Ancak pek çok Alman şirketi bundan etkilenmedi ve Çin’e büyük yatırımlar yapmaya devam etti. Alman otomobil üreticisi Volkswagen ve elektronik devi Bosch’un her biri geçen yıl Çin’in elektrikli araç pazarına 1 milyar ABD dolarının üzerinde yatırım yaptı ve Siemens Çin’deki yüksek teknoloji üretim tesisini genişletmek için 140 milyon Euro (151 milyon ABD doları) harcadı.

Reuters tarafından elde edilen Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) düşünce kuruluşu raporuna göre, Çin’deki Alman doğrudan yatırımı geçen yıl yüzde 4,3 artarak 11,9 milyar Avro’ya yükseldi.

Büyükelçi Wu’ya göre, hem Berlin hem de Brüksel son zamanlarda “riskten arınmanın getirdiği riskler” üzerine daha fazla düşünmeye başladıkça “Çin’e ilişkin artan bir rasyonel anlayışa” sahip oldu.

Elçi, “Pek çok girişimci bana Çin ile sözde ‘riskten arınma’ konusuna katılmadıklarını söyledi” dedi ve ekledi: “Her zaman olduğu gibi Çin pazarı ve Çin ile işbirliği olanakları konusunda iyimserler. Çin’in gelişiminin bir zorluktan ziyade bir fırsat olduğunu açıkça kabul ediyorlar – Çin pazarından vazgeçmek fırsatlara ve büyümeye veda etmekle eşdeğerdir.”

Çin’deki Alman Ticaret Odası tarafından ocak ayında yayınlanan bir iş dünyası güven anketi, 566 Alman şirketinin yüzde 91’inin Çin’de iş yapmaya devam etme niyetinde olduğunu ve yarısından fazlasının Çin’deki yatırımlarını artırmayı planladığını gösterdi. Şirketlerin yaklaşık yüzde 64’ü Çin’deki mevcut ekonomik yavaşlamanın geçici olduğuna ve ülkenin bir ila üç yıl içinde toparlanabileceğine inanıyor.

Öte yandan Çin’in beklenenden daha yavaş ekonomik toparlanması, yabancı yatırımlara ilişkin düzenlemelerin sıkılaştırılması ve ABD ile artan gerilim, yabancı yatırımların Çin’den uzaklaşmasına neden oluyor. Çoğu Alman firması karlarını Çin’e yatırmaya devam ederken, yeni fonlar aktarmakta tereddüt ediyor ve riskleri azaltmak için tedarik zincirlerini diğer Asya ülkelerine doğru çeşitlendiriyor.

‘Çin’in elektrikli araçları küreselleşmenin başarısıdır’

Wu, Post’a verdiği demeçte temas halinde olduğu pek çok Alman firmasının, AB’nin riskleri azaltma stratejisi kapsamında teşvik edilen “küreselleşme karşıtı” eğilimin artmasından endişe duyduklarını ifade ettiklerini söyledi. Strateji kapsamında AB, yerel üreticileri korumak amacıyla ucuz Çin malı elektrikli araçlara cezai gümrük vergileri uygulamayı değerlendiriyor.

Çin, BYD, Nio ve Geely gibi önde gelen Çinli markaların Avrupa’da hızla büyümesiyle elektrikli araç endüstrisinde küresel bir lider olarak yükseliyor.

Wu, AB’yi Çinli işletmelere karşı “açık ve adil” olmaya çağırarak, korumacı tedbirlerinin kendi uzun vadeli gelişimine zarar vereceğini ve küresel refahı engelleyeceğini söyledi.

“Çin’in elektrikli araçlarının başarısı küreselleşmenin başarısıdır. Çin’in elektrikli araçları, sübvansiyonlara dayanmadan, kaliteyi artırarak ve inovasyon yoluyla maliyetleri kontrol ederek dünya çapında yaygın bir şekilde popüler hale geldi ve bu da küresel yeşil ve düşük karbonlu kalkınmaya katkıda bulundu” dedi.

Çinli Büyükleçi, “Dünyanın yabancılaşmaya ve çatışmaya değil, daha fazla işbirliğine ihtiyacı var. Doğru bir ‘riskten arındırma’ anlayışı, [ülkelerin] yakın işbirliği yoluyla zorlukları birlikte ele almasıyla ilgili olmalıdır” vurgusunu yaptı.

Scholz önümüzdeki ay Çin’e gidiyor

AB’nin Çin elektrikli araçlarına yönelik sübvansiyon karşıtı soruşturmasının yıl sonuna kadar sonuçlanması bekleniyor. Avrupa’da, Pekin’in Avrupalı araçların ithalatına yönelik olası misilleme önlemlerine ilişkin endişeler artarken, Çin’e en büyük araç katkısını yapan Almanya’nın en ağır darbeyi alması bekleniyor.

Reuters’in geçen ay yayınladığı bir habere göre, AB’yi korumacılığa karşı uyaran Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un önümüzdeki ay büyük bir iş heyetiyle Çin’e gitmesi bekleniyor.

Scholz, Xi’nin Ekim 2022’deki 20. Komünist Parti kongresinde üçüncü dönem başkanlığını garantilemesinin ardından Çin’i ziyaret eden ilk Avrupalı lider oldu.

Çin, Scholz’un önümüzdeki haftalarda Pekin’e gideceğini teyit etmedi.

Wu, Çin’in Almanya ile ilişkilere her zaman büyük önem verdiğini ve bu ilişkilerin “ikili bağları aşan küresel bir öneme” sahip olduğunu söyledi.

Wu, “Çin, üst düzey değişimleri sürdürmek, karşılıklı güveni sürekli artırmak ve pratik işbirliğini derinleştirmek için Almanya ile birlikte çalışmaya isteklidir” dedi ve ekledi: “Çok yönlü stratejik ortaklar olarak Çin ve Almanya, karşılıklı yarar, kazan-kazan ve karşılıklı başarı ruhuyla birlikte ilerlemektedir. Karşılıklı değişim ve birbirimizin güçlü yönlerinden öğrenme ruhuyla birlikte büyüyoruz.”

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English