Diplomasi
Polonya ve Birleşik Krallık savunma harcamalarını artırmayı görüşüyor

Polonya Maliye Bakanı Andrzej Domański, savunma üretimini artırmak için Birleşik Krallık ve diğer Avrupa ülkeleriyle bir araya gelmenin yollarını tartıştıklarını söyledi.
Domański, Avrupa ülkelerinin “daha fazla ve daha akıllıca” harcama yaparak kendi güvenlikleri için daha fazla sorumluluk almaları gerektiğinin “çok açık” olduğunu söyledi ve çarşamba günü Londra’daki bir toplantıda Britanya Maliye Bakanı Rachel Reeves ile savunma harcamaları için “yeni araçları” görüştüğünü sözlerine ekledi.
AB dönem başkanlığını yürüten Polonya Reeves’i, Norveç Maliye Bakanı ve eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile birlikte önümüzdeki ay Varşova’da yapılacak olan Avrupa Maliye Bakanları toplantısına davet etti.
Domański Financial Times’a (FT) verdiği demeçte “Polonya ve Birleşik Krallık’ın savunma konusundaki düşüncelerinin birbirine çok benzediğini hissediyorum,” dedi ve savunma finansmanının diğer AB maliye bakanları ve İngiliz mevkidaşıyla görüşürken “en önemli önceliği” olduğunu sözlerine ekledi.
GSYİH’ye oranla NATO’nun en fazla savunma harcaması yapan ülkesi olan Polonya, Ukrayna savaşına ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa’nın bölgede çok daha büyük askeri taahhütler üstlenmesine yönelik taleplerine yanıt verirken Avrupalı ortaklarını savunmalarını güçlendirmeye zorluyor.
Domański ve Reeves geçen ay Cape Town’da düzenlenen G20 maliye bakanları toplantısı çerçevesinde, savunma yatırımları için finansmanın koordine edilmesinin yollarını incelemek üzere bir tartışma toplantısı düzenledi.
Bugün AB liderleri zirvesi öncesinde Avrupa Komisyonu çarşamba günü 150 milyar avroluk bir fon da dahil olmak üzere yeniden silahlanmaya ilişkin önerilerini yayınladı. AB planı, İngiltere’nin blokla bir savunma ve güvenlik anlaşması imzalaması halinde İngiliz üretimi silahlara açık olacak.
Fakat Domański’nin Reeves ile görüşmesi, bazı AB üyesi ülkelerin İngiltere’yi bloğun savunma yapılanmasına dahil etmenin yollarını aradığı bir ortamda gerçekleşti.
“Avrupa kapasitesinin inşasıyla gerçekten ilgilenen bir ülke olarak, AB üyesi olmayan ülkelerle de çalışmak istiyoruz,” diyen Polonyalı maliye bakanı, önerilerde bulunmak için “erken” olduğunu da sözlerine ekledi.
Domański ortak hedefin, vergi mükelleflerinin parasını “daha verimli” harcarken ve Avrupa’nın küçük ve orta ölçekli işletmelerine destek sağlarken savunma için finansman maliyetini düşürmek olduğunu da sözlerine ekledi.
Bakan, AB çapında çözümlerin kritik önem taşıdığını, fakat “AB düzeyinde ulaşılamayacak hedefler varsa, o zaman başka çözümler bulmaya çalışacaklarını” söyledi.
Domański, savunma harcamalarını yerli üretimi teşvik etmek için bir sanayi politikası olarak kullanarak “Avrupalı satın al” yaklaşımını destekledi ve “Güçlü bir Avrupa savunma sanayii oluşturmak bir önceliktir. Polonya malı almak her zaman en iyisidir, eğer bu mümkün değilse o zaman Avrupa malı alınmalıdır,” dedi.
Bakan Britanya’nın rolü konusunda ise, “Maliye Bakanı [Reeves] ile farklı seçenekleri tartışıyorduk ve vergi mükelleflerimizin parasının verimli bir şekilde harcanması gerektiği ve paranın daha akıllıca harcanmasına yönelik yeni araçlar sayesinde bu verimliliğin artırılabileceği görüşünü paylaşıyoruz,” dedi.
Yetkililer, Avrupa hükümetlerinin ekipman alımlarında bir araya gelerek savunma sözleşmelerinde daha iyi değer elde etmelerini umarken, özel sektör finansmanını bir araya getirecek ortak mekanizmaları da inceliyorlar.
Birleşik Krallık hükümet sözcüsü, “AB’nin savunma üretimini artırmaya yönelik çabaları memnuniyetle karşılıyoruz. Avrupalı müttefiklerin her alanda adım atması gerekiyor ve Avrupa’nın çabalarını bir araya getirecek ve daha fazla eylemi harekete geçirecek yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var,” dedi.
Londra’daki tartışma, İngiltere’nin Ukrayna’yı desteklemek üzere “istekliler koalisyonuna” dahil olan yaklaşık 30 ülkeden üst düzey askeri planlamacıları bir araya getirmeye hazırlandığı sırada gerçekleşti.
Perşembe günü yapılacak toplantıda, bir ateşkesin ardından Ukrayna içinde konuşlandırılabilecek Avrupalı personelden oluşan İngiliz-Fransız liderliğindeki “güvence gücü” önerisinin operasyonel unsurları incelenecek.
Katılımcılar arasında Birleşik Kralık Savunma Bakanı John Healey de yer alacak. Northwood, Hertfordshire’daki İngiliz Silahlı Kuvvetleri karargahındaki toplantı, kısmen müttefikler arasında güven ve net bir vizyon oluşturmaya devam etmek için tasarlandı, ama aynı zamanda koalisyonun potansiyel yeteneklerini daha ayrıntılı olarak inceleyecek.
Gündem hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre, Ukrayna’ya kuvvet göndermeye istekli ülkelerin Avrupa’da NATO’ya zaten bağlı olan birlikleri yeniden konuşlandırıp konuşlandıramayacağının tartışılması bekleniyor.
Koalisyonda yer alan ve Ukrayna’ya asker gönderme konusunda daha az iştahlı olan diğer ülkeler de ittifakın mevcut birliklerinin yerini doldurabilir.
Diplomasi
Ermenistan, KGAÖ’den tamamen ayrılabileceğini açıkladı

Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vaan Kostanyan, Rusya dahil Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyelerinin Azerbaycan’ın eylemlerine karşı ‘net bir siyasi duruş sergilememesi’ halinde Erivan’ın örgütten tamamen ayrılma kararı alacağını açıkladı. Ermenistan, daha önce örgüte katılımını dondurmuş ve finansal desteğini kesmişti.
Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Vaan Kostanyan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi ülkelerin Azerbaycan’ın eylemlerine ilişkin “net bir siyasi duruş sergilememesi” halinde Erivan’ın örgütten tamamen ayrılma kararı alabileceğini duyurdu. Kostanyan, Ermenistan’ın artık imalarda bulunmadığını, son derece açık konuştuğunu vurguladı.
Novosti-Armeniya haber ajansının aktardığına göre Kostanyan, “Sonuç olarak, Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere KGAÖ’deki ortaklar, Ermenistan Cumhuriyeti’nin egemen topraklarına yönelik saldırıdan sonra birkaç yıl önce bahsedilen siyasi açıklamaları yapmazlarsa, Ermenistan nihai bir karar alacaktır,” ifadelerini kullandı.
Bakan Yardımcısı ayrıca, Ermenistan’ın egemen bir devlet olarak atacağı sonraki adımlar için doğru zamanı kendisinin belirleyeceğinin altını çizdi.
Üyelik dondurulmuştu
Ermenistan ile Rusya ve KGAÖ arasındaki ilişkiler, Erivan’ın müttefiklerinden resmi olarak destek talep ettiği Dağlık Karabağ’daki çatışmaların ardından bozulmuştu.
Bu sürecin ardından Başbakan Nikol Paşinyan, KGAÖ’yü Erivan’a yardım etmediği için defalarca eleştirmişti.
Paşinyan, örgütü Bakü ile birlikte Ermenistan’a karşı “savaş planladığını” iddia ettiği bir “balon ittifak” olarak nitelendirmişti.
Geçen yılın şubat ayında ise Başbakan Paşinyan, Ermenistan’ın KGAÖ’ye katılımını dondurduğunu açıklamıştı. Mayıs ayına gelindiğinde Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, ülkenin örgütün çalışmalarını finanse etmeyi reddettiğini bildirmişti.
İstihbarat raporu da aynı yönde
Bu yılın ocak ayında Ermenistan Dış İstihbarat Teşkilatı tarafından yayımlanan bir kamuoyu raporunda, ülkenin yakın gelecekte KGAÖ’ye tam katılıma dönme niyetinde olmadığı belirtilmişti.
Raporda, “Ermenistan’ın üyeliğini askıya almasına neden olan sebeplerin 2025 yılında değişeceğini pek olası görmüyoruz. Bu durumdan hareketle, örgütün prestiji ciddi bir şekilde sorgulanmaya devam etmekte ve diğer üye ülkeler için bir ‘düşünme vesilesi’ haline gelmektedir,” denilmişti.
Paşinyan: KGAÖ, Ermenistan’ın güvenliği, varlığı ve egemenliğine tehdit oluşturuyor
Diplomasi
Edi Rama’dan İngiltere’ye sığınmacı tepkisi

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Brexit’in ardından ülkenin “çok karanlık bir dönemde” olduğunu savunarak İngiliz sığınmacı politikasını sert bir şekilde eleştirdi.
The Guardian gazetesine konuşan Rama, şu anda İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın yönettiği İngiltere’yi, tüm yasal yolları tüketen sığınma talebi reddedilenleri barındıracak üçüncü ülke “geri dönüş merkezleri” kurma çabasıyla “sığınmacıları atacak yerler” aradığı için suçladı.
Starmer geçen ay, İngiltere’nin bu planla ilgili diğer ülkelerle görüşmelerde olduğunu doğruladı fakat hangi ülkelerle görüştüğünü açıklamadı. İngiliz başbakanı, bu politikayı Arnavutluk’a yaptığı ilk resmi ziyaretinde duyurdu.
Ne var ki Rama, o sırada Arnavutluk’un “İtalya ile olan evliliğimize sadık olduğu” için bu plana katılmayacağını söylemişti. Tiran, Roma ile benzer bir plana sahip fakat bu plan defalarca yasal engellere takıldı.
Rama, The Guardian gazetesine verdiği demeçte, “Bugün bunun sadece hayal edilebilir değil, gerçekten gerçekleşiyor olması, Keir Starmer veya [eski Başbakan Rishi] Sunak’ın aşırı bir şey yapmasından kaynaklanmıyor; ülkenin çok karanlık bir dönemde olmasından kaynaklanıyor,” dedi.
Arnavutluk Başbakanı, Starmer’ın önerilerinin “bugünün Britanya’sında söylenen, yazılan veya söylemlerin normal bir parçası olarak kabul edilen şeylerin yüzde sekseni” olduğunu ve Brexit öncesinde bunların “tamamen kabul edilemez, tamamen saçma, tamamen utanç verici” olacağını savundu.
Birleşik Krallık’ın önceki Muhafazakâr hükümeti döneminde Londra ve Tiran, ortak bir bildiri imzaladı ve bir görev gücü kurarak 1.000’den fazla Arnavut vatandaşının İngiltere’den geri gönderilmesini sağladı.
Ne var ki, Arnavut sığınmacıların İngiltere’yi “istila ettiği” yönündeki politikacıların söylemleri nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler sık sık gerildi.
Rama, Starmer’ın “çok saygın [ve] hoş bir kişi” olduğunu söyledi ve İngiliz başbakanının Arnavutluk’tan programa katılmasını talep etmediğini açıkça belirtti.
Temmuz ayında 60 yaşına basacak olan Rama, seçim kampanyasını AB üyeliği için çabalarını sürdüreceği vaadiyle yürüttü. Rama, müzakerelerin 2027 yılına kadar tamamlanacağını ve “2030 yılına kadar AB üyesi olacağımızı” düşünüyor. 2009 yılında NATO’ya katılan Arnavutluk, on yıldan fazla bir süredir AB üyeliği adayı.
Rama, “Sürece yaklaşım tamamen değişti. Şimdi [AB] ilerlemek için çok istekli… Rusya’nın saldırganlığıyla her şey değişti, bir şekilde Vladimir Putin de bunu yaptı, Avrupa’nın birleşmeye daha fazla ilgi duymasını sağladı,” dedi.
Rama, Beyaz Saray’ın yeni sakiniyle AB üzerinde benzer bir etki olduğunu düşünüyor ve “Donald Trump’ın seçilmesinin Avrupa için iyi bir şey olduğuna %100 ikna” olduğunu söylüyor.
Rama, Trump’ın zaferinin Avrupa’yı uyuşukluğundan uyandırdığını ve dünyanın ihtiyaç duyduğu “rahatsız edici bir ruh” getirdiğini öne sürdü.
Arnavut lider, “Trump, Tanrı’nın onu Amerika için bir planı olduğu için kurtardığını söylediğinde, bence gerçeğin sadece yarısını söylüyor. Tanrı onu kurtardı çünkü Avrupa için de bir planı vardı, Avrupa’yı uyandırmak için,” dedi.
Diplomasi
BM raporu: Dünyada kokain tüketimi tarihi zirveye ulaştı

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), 2023 yılında dünya genelinde kokain üretiminin 3,7 bin tonu aşarak ‘tarihi bir zirveye’ ulaştığını açıkladı. Rapora göre, kokain kullananların sayısı son on yılda 17 milyondan 25 milyona yükseldi.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) tarafından yayımlanan rapora göre, 2023 yılında dünya genelinde kokain üretimi 3,7 bin tonu aşarak “tarihi bir zirveye” ulaştı.
Raporda, bu uyuşturucuyu kullanan kişi sayısının 2023 itibarıyla 25 milyona yükseldiği ve Rusya’da ele geçirilen kokain miktarında ciddi bir artış yaşandığı belirtildi.
UNODC’nin raporuna göre, 2023’teki üretim rakamı, bir önceki yıl kaydedilen yaklaşık 2,45 bin tonluk üretime kıyasla yüzde 34’lük bir artışa işaret ediyor.
Aynı yıl dünya çapında ele geçirilen kokain miktarı da 2 bin 275 ton ile rekor seviyeye ulaştı. Bu rakam, 2019-2023 dönemi değerlerine göre yüzde 68’lik bir artışı temsil ediyor.
Raporda, kokain kullanan kişi sayısının 2013 yılında 17 milyon iken, 2023’te 25 milyona çıktığı vurgulandı.
Kişi başına tüketimde Avustralya ve Yeni Zelanda lider
Birleşmiş Milletler, kişi başına düşen en yüksek kokain tüketicisi yoğunluğunu Avustralya ve Yeni Zelanda’da tespit etti.
UNODC raporuna göre, bu iki ülkede 15 ila 64 yaş arasındaki nüfusun yaklaşık yüzde 3’ü 2023 yılında kokain kullandı.
Bu oran, tüketim hacminde dünya sıralamasında bir sonraki sırada yer alan Amerika’dakinin neredeyse iki katı ve Avrupa’dakinin ise yaklaşık üç katı seviyesinde bulunuyor.
Raporda, mutlak sayılar açısından ise en fazla kokain tüketen bölgenin Amerika olduğu ve burada dünyanın herhangi bir yerinden daha fazla insanın bu uyuşturucuyu kullandığı ifade edildi.
En yaygın dördüncü uyuşturucu
BM’nin hesaplamalarına göre kokain, dünyada en yaygın dördüncü uyuşturucu konumunda.
İlk sırada 244 milyon kişi tarafından kullanılan esrar (marihuana) yer alırken, onu 61 milyon ile afyon türevleri ve 30,7 milyon ile amfetaminler takip ediyor. Listeyi 21 milyon kullanıcıyla ekstazi tamamlıyor.
Raporu hazırlayan uzmanların verilerine göre, 2023 yılında dünya genelinde 15 ila 64 yaş arası nüfusun yaklaşık yüzde 6’sına denk gelen 316 milyon kişi uyuşturucu kullandı.
2013 yılında bu oran yüzde 5,2 seviyesindeydi. Raporda ayrıca, 2023 yılında uyuşturucu kullanımına bağlı rahatsızlıkları olan her 12 kişiden sadece birinin gerekli tedaviyi alabildiğine dikkat çekildi.
Economist: Ukraynalı askerlerin tedavisinde ketamin kullanımı arttı
-
Görüş2 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Ortadoğu1 hafta önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi2 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?
-
Avrupa1 hafta önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Dünya Basını4 gün önce
Sınıfsız modern para teorisi muhasebedir
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savunma sanayiinde ‘Amerikan malı’ baskısı geri tepiyor
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?