Bizi Takip Edin

AVRUPA

Rus gemisi Sezar Kunikov Karadeniz’de saldırıya uğradı, Ukrayna battığını iddia etti

Yayınlanma

Rusya Karadeniz Filosuna ait büyük çıkarma gemisi Sezar Kunikov, Ukrayna donanmasının saldırısına uğradı. Ukrayinska Pravda gazetesi, geminin saldırının ardından battığını iddia etti.

Gazetenin haberine göre gemi, 14 Şubat sabahı Ukrayna askeri istihbaratına ait insansız hava araçları tarafından vuruldu ve bunun sonucunda batırıldı.

Rus Telegram kanalı Osvedomitel ise geminin akıbeti hakkında güvenilir veri bulunmadığını bildirerek ‘tüm mürettebatın hayatta olduğunu’ öne sürdü. Ukraynalı Telegram kanalı Krimskiy Vet, denizde yanan bir gemiyi gösterdiği iddia edilen birkaç video kaydı yayınladı.

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, söz konusu iddialar doğrulandı. Açıklamada, “Vurulduğu sırada gemi Alupka yakınlarında Ukrayna karasularındaydı,” ifadelerine yer verildi.

İstihbarat Ana Müdürlüğü (GUR) ise olaya ilişkin bir video yayınladı ve geminin Magura V5 deniz dronları tarafından saldırıya uğradığını belirtti. GUR Sözcüsü Andrey Yusov, geminin mürettebatının ‘büyük kısmının kaçamadığını’ öne sürdü.

14 Şubat 1943’te hayatını kaybeden Sovyetler Birliği Kahramanı adını taşıyan Sezar Kunikov, Sivastopol’da konuşlu Rusya Donanmasına ait büyük bir çıkarma gemisi. Gemi, 2008 yılında Gürcistan’daki savaş sırasında Karadeniz Filosunun muharebe operasyonlarına katılmıştı.

Ukrayna Donanması: Mürettebatın büyük kısmı öldü

Öte yandan RBK Ukrayna gazetesine konuşan Ukrayna Deniz Kuvvetleri Sözcüsü Dmitriy Pletençuk, Sezar Kunikov’daki mürettebatın büyük kısmının hayatını kaybettiğini söyledi.

Pletençuk, Rusya’nın kayıplarını gizlemeye çalıştığını ve bu nedenle geminin yok edilmesi sonucunda ölenlere dair bilgi paylaşmadığını kaydetti.

Mürettebatın ‘oldukça büyük bir kısmının’ öldüğünü iddia eden Pletençuk, “Gemi kendi başına denize açılmayan bir birimdir. Buna göre, mürettebat tam olmasa da büyük olasılıkla gemide bulunmaktaydı. Hava koşulları, günün saati – hala karanlıktı – dikkate alındığında, elbette mürettebatın büyük bir kısmının ölmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Ambulanslar onları kıyıdan aldı, ne durumda olduklarını söylemek zor,” diye konuştu.

Britanya: Rusya’nın Karadeniz’deki lojistik ağı, yeni saldırılara karşı daha savunmasız hale geliyor

Bununla birlikte Britanya Savunma Bakanlığı, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı açıklamada, saldırıya ilişkin Rusya’nın Karadeniz’deki lojistik ağının, Ukrayna’nın olası yeni saldırılarına karşı daha savunmasız hale geldiği değerlendirmesini yaptı.

Ukraynalıların marifetlerinin Rusya’yı Batı Karadeniz’de özgür seyrüseferden alıkoymasının ve Rusya’daki denizcilik inisiyatifini engelleme yönünde bir fırsat yaratmasının da kuvvetle muhtemel olduğu belirtilen açıklamada, “Geminin kaybının Rusya’nın Karadeniz’deki sınırlı kaynaklarını daha da sınırlayacağı ve Karadeniz Filosunun lojistik ağını ek saldırılara karşı savunmasız bırakacağı neredeyse kesin. Ayrıca Kerç Köprüsü kapatıldığında Rusya anakarası ile Kırım Yarımadası arasındaki taşımacılıkta lojistik desteğe yönelik mevcut rezervleri daha da azaltacaktır,” ifadeleri kullanıldı.

‘Rusya Karadeniz Filosu Komutanı Sokolov görevden alındı’ iddiası

Aynı zamanda teyit edilmemiş haberlere göre, Sezar Kunikov gemisinin batırılmasının ardından ardından Rusya’nın Karadeniz Filosu Komutanı Viktor Sokolov görevden alındı.

The Moscow Times‘ın aktardığına göre etkili bir Telegram kanalı olan ve 1,2 milyon abonesi bulunan Rıbar kanalı, Sokolov’un Karadeniz Filosu komutanlığından alındığını ve yerine henüz hakkındaki ayrıntılar bilinmeyen üst rütbeli komutanın atandığını bildirdi.

Ukrayna’daki çatışmalara ilişkin yorumlar yapan diğer iki Telegram kanalı Osvedomitel ve Dva Mayora, Sezar Kunikov’un batırılmasının Sokolov’un üstleri için ‘bardağı taşıran son damla’ olduğunu aktardı.

Blog yazarı Roman Saponkov da Sokolov’u güvenlik zaafiyeti yaratan ve Karadeniz Filosunun yüzde 20’sinin kaybedilmesine yol açan bir dizi emirden sorumlu olduğuna işaret etti.

AVRUPA

AfD kongresi Essen’de toplandı: “Önce doğuda, sonra tüm ülkede yöneteceğiz”

Yayınlanma

Almanya’nın batı eyaletlerinden Essen’de toplanan Almanya için Alternatif (AfD), başya doğu eyaletleri olmak üzere federal düzeyde de iktidara hazırlandığına ilan etti.

AfD eş başkanı Tino Chrupalla, solcu grupların karşı eylemleri nedeniyle yapılan sokak blokajları nedeniyle yarım saat geç başlayan iki günlük toplantının yaklaşık 600 delegesine, “Önce (Almanya’nın) doğusunda, sonra batısında, daha sonra da federal düzeyde yönetmek istiyoruz,” dedi.

AfD kongresi, bir zamanlar sosyalist Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin (DDR) bir parçasını oluşturan ve AfD’nin kamuoyu yoklamalarında üst sıralarda yer aldığı eyaletlerde eylül ayında yapılacak üç önemli seçimin öncesinde gerçekleşti.

Partinin eş başkanı Alice Weidel kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, “Buradayız ve burada kalacağız,” dedi ve sürekli alkış aldı.

Weidel, “İşler bazen istediğinizden farklı sonuçlanmasaydı hayat olmazdı. Darbeler ve çürükler oldu ama mükemmel bir sonuç elde etmeyi başardık,” dedi.

Parti konferansına katılmayan devrik liste başı adayları Maximilian Krah ve Petr Bystron’un isimleri ne Weidel’in ne de Chrupalla’nın ağzından hafta sonu boyunca çıkmadı. Sadece şu kadarını söylüyor: Sadece Chrupalla, “Bazıları dikkatsiz ve profesyonel olmayan davranışlarıyla gereksiz bir hedef haline geldiler (…) Gelecekte adaylarımıza daha yakından bakmamız gerekiyor,” diyerek uyarılarda bulundu.

Krah’ı bir karalama kampanyasının kurbanı olarak gören Bavyera Bölge Birliği’nden gelen bir önerge ise daha fazla tartışmaya mahal vermeden kısa sürede geri çekildi.

Hem Weidel hem de Chrupalla partiyi iki yıl daha yönetmek üzere yeniden seçildi.

Büyük ölçüde değişmeyen federal yönetim kurulunda göze çarpan şeylerden biri, Federal Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından “kesinlikle aşırı sağcı” olarak listelenen partinin gençlik örgütü Junge Alternative’in (JA) federal başkanı Hannes Gnauck yeni üye oldu.

Bunun yanı sıra Weidel dışında yeni federal yönetimde hiç kadın yok.

Göçmen sayısındaki artış ve Avrupa’nın en büyük ekonomisinin zayıf performansından güç alan parti, ocak ayında kamuoyu yoklamalarında yüzde 22’ye kadar yükselmişti.

Fakat AP seçimlerinin baş adayı Maximilian Krah’ın adının karıştığı bir dizi skandal nedeniyle partiye destek azaldı. Weidel perşembe günü Politico’ya verdiği demeçte, “Partinin son aylarda çok şey öğrendiğine ve gelecekte lider adayları ortaya koyarken çok dikkatli olacağına inanıyorum,” dedi.

Eylül ayında Thüringen, Saksonya ve Brandenburg’da yapılacak eyalet seçimlerinde AfD zafere en yakın parti gibi görünüyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Renault, Ford ve Tesla’dan ortak açıklama: İçten yanmalı motor yasağını geri almayın

Yayınlanma

Bazı otomobil tekelleri, enerji şirketleri ve çevre STK’ları, AB liderlerinin perşembe ve cuma günü (27-28 Haziran) gerçekleştirecekleri toplantı öncesinde, AB’nin 2035 yılında yeni benzinli ve dizel araçların satışına getirdiği fiili yasağın kaldırılmasına karşı acil bir uyarıda bulundu.

Renault Group, Uber, Volvo, Ford ve Tesla gibi üyeleri bünyesinde barındıran Elektromobilite Platformu, 24 Haziran Pazartesi günü yayınladığı ortak bildiride, “2035 sıfır emisyonlu otomobil hedefi, Avrupa’nın, Avrupa şirketlerine hayati yatırımlar getiren en yalın elektrikli araç sanayi stratejisidir,” denildi.

AB yasalarına göre, 2035 yılından sonra satılacak yeni otomobillerin CO2 emisyonu yaymasına izin verilmiyor ve bu da dizel ya da benzinli otomobiller gibi içten yanmalı motora sahip yeni otomobillerin satışını fiilen yasaklıyor.

Koalisyon, yasağın kaldırılması ve bunun yerine daha fazla “teknolojik açıklığa” izin verilmesi yönündeki isteklerini açıklayan merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) içindeki milletvekillerine atıfta bulunarak, “yeni gelen Avrupa Komisyonu’nu otomobiller ve kamyonetler için halihazırda üzerinde anlaşmaya varılmış olan CO2 standartlarını tersine çevirmeye çağıran son açıklamalardan büyük endişe duyduğunu” söyledi.

EPP’nin seçimlerden birinci çıkması ve baş adayı Ursula von der Leyen’in AB liderleri tarafından Avrupa Komisyonu başkanlığına ikinci bir dönem için yeniden atanması beklendiğinden, 2035 hedefinin revize edilmesi giderek daha olası görünüyor.

AB liderleri tarafından kabul edilecek olan ve Euractiv tarafından görülen 25 Haziran tarihli bir sonraki Avrupa Komisyonu için “stratejik gündem” taslağı, içten yanmalı motorlar üzerindeki yasağı tersine çevirme hedefini içermiyor.

Bunun yerine, “istikrarlı ve öngörülebilir bir çerçeve sağlamayı ve Avrupa’nın net sıfır teknolojiler ve ürünlere yönelik üretim kapasitesini artırmak için daha destekleyici bir ortam yaratmayı” taahhüt ediyor.

EPP’nin otomobiller için CO2 standartları konusundaki eski baş müzakerecisi Jens Gieseke Euractiv’e yaptığı açıklamada, Avrupa Parlamentosu’nda yeni kurulan EPP grubunun önümüzdeki hafta (2-5 Temmuz) Portekiz’de gerçekleştireceği “çalışma günlerinde” verdiği sözü nasıl yerine getireceğine karar vereceğini söyledi.

“İçten yanmalı motorlar üzerindeki yasağın kaldırılması seçim kampanyasındaki temel taleplerimizden biriydi,” diyen Peke, alternatif yakıtların hesaba katılması ya da otomobil üreticileri için ortalama emisyon azaltma hedefinin mevcut %100 yerine %90’a indirilmesi de dahil olmak üzere yasanın nasıl değiştirileceği konusunda masada birden fazla seçenek olduğunu sözlerine ekledi.

Bununla birlikte, elektromobilite platformu “sıfır emisyonlu mobilite için net sıfır endüstriyel ekosistemi oluşturmak üzere yatırım çekmenin tutarlı ve net bir düzenleyici çerçeve olmadan mümkün olmadığı” uyarısında bulunuyor.

Açıklamada, “Şimdi ‘geri adım atmak’, üyelerimizin birçoğu da dahil olmak üzere, bu geçişe (otomotiv, bataryalar, altyapı vb.) yatırım yapmış olan tüm endüstriyel aktörleri önemli ölçüde cezalandıracaktır,” diye eklendi.

Fakat Avrupalı otomobil üreticilerinin hepsi bu görüşü paylaşmıyor. BMW CEO’su Oliver Zipse bu yılın başlarında verdiği bir röportajda yasağı “naif” olarak nitelendirmiş ve “bir ayarlamanın kaçınılmaz” olduğunu eklemişti.

Özellikle Alman otomotiv sektörü, sert bir içten yanmalı motor yasağına karşı lobi yapıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İngiliz gazeteleri seçim tavırlarını açıklıyor

Yayınlanma

İngiliz Financial Times (FT) gazetesi 30 Haziran Pazar günü, önümüzdeki hafta yapılacak seçimlerde muhalefetteki İşçi Partisi’ni destekleyeceğini açıklayarak Sunday Times’a katıldı.

FT 2005’ten bu yana İşçi Partisi’ni hiçbir ulusal seçimde desteklememişti fakat pazar günü yayınladığı başyazıda “ülkenin yeni bir başlangıç için can attığını” ve “İşçi Partisi’ne bunu sağlama fırsatı verilmesi gerektiğini” söyledi.

FT başyazısında partinin liderine atıfta bulunarak, “Sir Keir Starmer’ın İşçi Partisi bugün ülkenin ihtiyaç duyduğu liderliği sağlamak için daha iyi bir konumda,” dedi.

Sunday Times da başyazısında 14 yıllık Muhafazakâr iktidarın ardından ülkenin “radikal bir yeniden yapılanmaya” ihtiyacı olduğunu savundu.

Rupert Murdoch’ın News UK şirketine ait olan gazete 2005’ten bu yana her seçimde Muhafazakârları destekledi fakat ülkenin “tükenmiş” bir partiyle yola devam edemeyeceğini ileri sürdü.

Başyazıda, “Artık İşçi Partisi’nin hükümete yeniden yetkinlik kazandırmakla görevlendirilmesinin doğru zaman olduğuna inanıyoruz. Değişimin tek seçenek olduğu bir zaman gelir,” denildi.

Sunday Times, Brexit referandumunun yapıldığı 2016 yılından bu yana geçen dönemin, Muhafazakâr liderlerin dikkatini seçmenler için en önemli konular olan sağlık, okullar ve ekonomiden uzaklaştıran “siyasi kaos” ile tanımlandığını söyledi.

FT ise Starmer yönetimindeki İşçi Partisi’nin merkeze doğru geri döndüğünü ve partinin “müdahaleci içgüdüleri ve düzenleme tutkusu” konusunda endişeleri olsa da büyümeyi yeniden canlandırmaya öncelik verme hamlelerini övdüğünü belirtti.

Gazete, 2019’daki son seçimlerde iyi bir seçenek olmadığını söyleyerek hiçbir partiyi desteklememişti. Gazete 2010 ve 2017’de Muhafazakârları, 2015’te ise Muhafazakârların liderliğindeki koalisyonu desteklemişti.

Britanya’nın en çok satan gazetelerinden biri olan ve Murdoch’ın sahibi olduğu The Sun ise seçimlerde hangi partiyi destekleyeceğini henüz açıklamadı.

Diğer gazeteler arasında Daily Mirror ve The Guardian İşçi Partisi’ni desteklerken, Daily Mail ve Daily Telegraph Muhafazakârlara destek vereceğini açıkladı. İş dünyası yanlısı haftalık dergi The Economist de ağırlığını İşçi Partisi’nden yana koydu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English