Moskova’da Küresel Gazeteciler Konseyi ile Rus haber ajansı TASS’ın ortak çalıştayı düzenlendi. Bu kapsamda Türk gazetecilerle bir araya gelen Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova Harici adına Esra Karahindiba’nın sorularını yanıtladı.
İlk olarak gündemdeki İsrail-Filistin çatışması hakkında değerlendirmelerde bulunan Zaharova, olayların zamanlamasına ve ABD’nin sürece dair hiçbir istihbarat bilgisi paylaşmamasına dikkat çekti:
“Hamas’ın açıkladığına göre bir yıldır süren bir hazırlık varken İsrail’e defalarca güvenlik teminatı veren ABD, neden böyle bir gelişmeyle ilgili tek kelime etmedi? Bölgede askeri üsleri olan, uyduları olan, siber ve enformasyon alanında en iyi teçhizata sahip olan ABD gibi bir süper gücün neler olduğuna dair hiçbir bilgisi olmadığına ve böylesine devasa bir operasyon hazırlığından bihaber olduğuna İnanabiliyor musunuz? Aslında buna bir cevabım var. ABD’nin böyle bir operasyon hazırlığını bilmeme ihtimali yoktu. Asıl soru, neden bu bilgiyi kamuoyuna açık şekilde paylaşmadıkları. Ya da bu bilgiyi kiminle paylaştıkları. Ve bu bilgiye ne olduğu…”
🇷🇺Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova Harici'ye konuştu:
❓İsrail’e defalarca güvenlik teminatı veren ABD, neden Hamas'ın operasyonuyla ilgili tek kelime etmedi
❓ABD’nin böyle bir operasyon hazırlığını bilmeme ihtimali yoktu. Asıl soru, neden bu bilgiyi açık bir… pic.twitter.com/AiP6wO1fCG
ABD’de, 15 Nisan 2013’te Boston Maratonu’na yapılan saldırıyı hatırlatan Zaharova şöyle devam etti: “Patlamadan önce, Boston Maratonu terör saldırısından önce, Rusya, ABD ile resmi olarak Tsarnaev kardeşlerle ilgili bilgi paylaştı. Bu adamlar aslen Rus Kafkaslarındandı. ABD’ye taşınmışlardı. Rusya, Rus yetkililer, Rus Özel Servisi onların ABD’de, Amerikan şehirlerine yönelik bir terör saldırısı hazırladığıyla ilgili bilgi verdi. Rusya bu bilgiyi derhal ABD ile paylaştı; Washington’da Rus heyeti bu konudaki materyalleri verdi. Nasıl bir karşılık aldık? ABD’nin yanıtı ne oldu? Bize ‘merak etmeyin, biz bir şekilde hallederiz’ dediler. Ve bizim istihbaratımızı hiçbir şekilde dikkate almadılar. Tsarnaev kardeşlerin terör saldırısı gerçekleştirmesine müsaade ettiler. Sonuç olarak (İsrail’de) olanlarla ve kimin sorumlu olduğuyla ilgili cevap bu.”
Hamas’ın sofistike ve karmaşık saldırısının arkasında başka güçler olabileceği yönündeki iddiaları ise Zaharova şöyle yanıtladı:
“Temel gerçek şu ki 75 yıldır süren bu çok uzun ve karmaşık hikayeye karşı askeri bir karar yok. Uluslararası hukuka dayalı siyasi ve diplomatik bir çözüm var. Uygulanması gereken çok sayıda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı var, Genel Kurul kararı var. Ve Rusya her zaman bu uluslararası hukuk kararlarının uygulanmasından yana oldu. Ancak dürüst olmamız ve şunu söylememiz lazım: Tüm bu süre boyunca, son yıllarda ABD, Orta Doğu’ya çözüm getirecek olan uluslararası hukuk zeminini yok etmek için elinden geleni ardına koymadı. Son yaptıkları ise siyasi çözüme zarar vermekti. Durum şuydu, (BM, AB, ABD ve Rusya’dan oluşan) Orta Doğu Dörtlüsü’nün çalışmalarını bloke ettiler. Bunu Şubat, 2022’den sonra yaptılar. Ve bunu da sözde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı nedeniyle yaptıklarını söylediler. Ki bunun Orta Doğu’yla hiçbir ilgisi yok aslında. Peki Orta Doğu Dörtlüsünün çalışmalarını neden engellediler? Çünkü her zaman askeri çözümden yana oldular. Çünkü her zaman kaostan, kaosu yönetmekten yana oldular. Maalesef, artık hiçbir kaosu yönetemiyorlar.”
İsrail-Filistin çatışmasının çözümüne ilişkin Rusya’nın tutumu sorulduğunda Zaharova, iki devletli çözüme vurgu yaptı: “Bahsettiğim ana yaklaşım, uluslararası hukuka dayalı olan iki devletli çözüm yaklaşımı… Bu yaklaşım uluslararası hukuka dayalı, insanların inançlarına ve bu durumun adil bir şekilde çözümüne dayalı. Ve bu uluslararası hukuka dayalı yaklaşım hayata geçirilmeli.Ve bu Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in, Rusya’nın görüşü olarak önceki gün ilan ettiği duruştur.”
Ancak mevcut duruma ilişkin şüpheli bir nokta olduğuna dikkat çeken Mariya Zaharova, şöyle devam etti: “Muhtemelen bu ay içinde iki, üç hafta önce ABD, Ukrayna’ya yardımları geçici olarak durdurdu. Ukrayna’ya devam eden destekler azaltıldı. Hatta azaltılmadı bile. Yeniden düzenlenmesi gerektiğini duyurdular. Ve bu da Orta Doğu’daki durum tırmanmadan iki hafta önce gerçekleşti. Bu da çok şüpheli bir konu. Çünkü şu anda duyurular yapıyorlar, demeçler yayınlıyorlar; İsrail’e silah desteğini artırıyorlar. Bunu yapmak için, böyle yapmak için, tıpkı duyurdukları gibi Ukrayna’ya desteği azaltmalılar. Ve de Ukrayna’ya desteği Orta Doğu’daki durum tırmanmadan iki hafta önce geçici olarak durdurduklarını duyurdular. Yani şu anda Orta Doğu’daki duruma dair ABD’ye yönelik pek çok sorumuz var. Ukrayna ile ilgili değil tabii sorular. Bütün meselenin ABD ve İngiltere tarafından çok önceden organize edildiği, Ukrayna’da Rusya karşıtı bir üs planlandığı çok açık, çok net. Askeri olsun, insani olsun, siyasi olsun pek çok provokasyon yaptılar, Ukrayna’da rejimleri değiştirdiler, sırf Rusya karşıtı ve Rus-fobik bir üs kurmak için…Ama Orta Doğu’daki duruma bakacak olursak Washington tarafından cevaplanması gereken pek çok soru var. Bütün bu bir yıl boyunca ne yapıyorlardı? Neden bilgi paylaşmadılar? Hangi istihbarata sahiplerdi? Şimdi oturup ağlamamalılar. Onların gözyaşlarına inanmıyorum, tek bir damlasına bile inanmıyorum.”
Zaharova, Orta Doğu’daki yeni durumun Ukrayna cephesinde Rusya’nın elini güçlendirip güçlendirmeyeceğine ilişkin soruya, “Ukrayna’daki durumu bu şekilde halledeceğimize dair böyle çıkarımlar, böyle bağlantılar yapmıyoruz. Sizi temin ederim. Bana inanın” yanıtını verdi.
Ukrayna’ya ilişkin arabuluculuk çabalarına, özellikle de Çin’in 12 maddelik çözüm önerisi ve Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerine dair Moskova’nın yaklaşımı sorulduğunda Zaharova şu değerlendirmeleri yaptı:
“Ukrayna’daki durumun siyasi olarak çözülmesini amaçlayan, masaya fikir getiren her bir ülkenin, siyasetçinin ve de sivil toplum temsilcisinin çabasına minnettarız. Özellikle Çin’e müteşekkiriz. Arabulucu olmak için özel pozisyon açtılar. Arabulucu, özel temsilci dediler adına. Çok, çok teşekkür ederiz. Ancak gerçek şu ki Zelenski’nin kendisi, Rusya ile herhangi bir barışçıl müzakerenin yürütülmesini kendisi için yasakladı. Bunu da kanunla yaptı. ABD baskısı altında bunu yaptı. Ellerini bağladı. Barışçıl bir çözüme, anlaşmalara ve diplomatik müzakerelere yolları kapadı. Yani artık bu Rusya’nın sorunu değil. Arabulucuların sorunu değil. Bu artık Ukrayna’nın, rejimin ve ABD’nin problemi.”
Rusya Soruşturma Komitesi, Silahlı Kuvvetler Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Kuvvetleri Komutanı Korgeneral İgor Kirillov ve yardımcısı İlya Polikarpov’un, Moskova’da düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybettiğini açıkladı.
Suikastın şüphelisi olarak 1995 doğumlu bir Özbek vatandaşı gözaltına alındı.
Zanlının, Moskova’ya gelerek el yapımı bir patlayıcı cihaz aldığı ve cihazı, Kirillov’un apartman girişine park ettiği bir elektrikli scooter’a yerleştirdiği kaydedildi.
Zanlı ayrıca, evi izlemek amacıyla içerisine kamera yerleştirdiği bir araç kiraladı ve bu kameradan elde edilen görüntüleri, saldırıyı organize eden kişilere ulaştırdı.
Patlayıcı, Kirillov ve yardımcısının binadan ayrıldığı görüntüler alınmasının ardından uzaktan patlatıldı.
Petrenko, saldırıyı gerçekleştiren kişiye 100 bin dolar nakit ödeme yapıldığını ve Avrupa’da ikamet garantisi verildiğini söyledi.
Bunun yanı sıra zanlı, Moskova’nın Balaşikha bölgesinde yer alan Çernoye köyünde gözaltına alındı.
Rusya İçişleri Bakanlığı, saldırıyı planlayan diğer kişilerin tespitine yönelik çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Kommersant gazetesinin haberine göre olay yerinde bulunan araç paylaşım aracının DVR kayıtları ve şüphelilerin cep telefonu faturalandırmaları, gözaltılara yönelik önemli ipuçları sağladı.
Şüphelilerin telefonlarının içeriği, organizatörlerle kurye aracılığıyla iletişim kurulduğunu doğruladı.
Rusya, olayla ilgili terör saldırısı, cinayet ve yasa dışı silah kaçakçılığı suçlamalarıyla soruşturma başlattı. Ancak, Ukrayna tarafı saldırıya karıştığını reddetti. Ukrayna Güvenlik Teşkilatı’ndan (SBU) bir kaynak, BBC kanalına yaptığı açıklamada, saldırının “istihbarat operasyonu” olduğunu ve Kirillov’un Ukrayna ordusuna karşı yasaklanmış kimyasal silahlar kullandığı için meşru bir hedef olduğunu savundu.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in danışmanı Mihail Podolyak ise Kiev’in terör yöntemlerine başvurmadığını ve tüm kararların yalnızca savaş alanında alındığını öne sürdü.
Rusya İnsan Hakları Komiseri Tatyana Moskalkova, Ukrayna ile geniş çaplı esir takası için müzakerelerin sürdüğünü, ancak henüz bir anlaşmaya varılamadığını açıkladı. Takas için 900 ve 630 kişilik listeler sunulduğu belirtildi.
Rusya İnsan Hakları Komiseri Tatyana Moskalkova, Rusya ve Ukrayna orduları arasında büyük çaplı esir takası konusunda müzakerelerin sürdüğünü, ancak henüz bir anlaşmaya varılmadığını belirtti.
Değiş tokuş edilecek esir sayısına dair net bir bilgi ise bulunmuyor.
TASS ajansının aktardığına göre Moskalkova, düzenlediği basın toplantısında, takas için biri 900, diğeri ise Ukrayna’ya teslim edilebilecek 630 kişilik iki liste sunduğunu hatırlattı.
Yetkili, “Ukrayna tarafından da aynı sayıda savaş esiri bekliyoruz. Bu konuda ordu müzakereler yürütüyor,” ifadelerini kullandı.
Son olarak, ekim ayı ortasında taraflar “95-95” formülü ile savaş esirlerini karşılıklı olarak takas etmişti.
Bu süreçte olduğu gibi Birleşik Arap Emirlikleri arabulucu rolü üstlenmişti. Aralık ayında Moskalkova, Kiev’in ocak ayında bir İl-76 uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybeden savaş esirlerinin naaşlarını teslim aldığını açıklamıştı.
Bununla birlikte Moskalkova, savaş esiri takası müzakerelerinin oldukça zorlu geçtiğini ifade etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 11 Aralık’ta Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile yaptığı telefon görüşmesinde, Rusya ve Ukrayna arasında geniş çaplı bir esir takası gerçekleştirilmesi ve geçici bir ateşkes ilan edilmesi önerisini ele almıştı.
Orban, Moskova’nın Noel’de esir takası yapmayı kabul ettiğini, fakat Kiev’in bu teklifi reddettiğini öne sürmüştü.
Rusya’nın önde gelen iktisatçılarından Mihail Hazin, Rusya’nın Suriye’deki hava üslerinin stratejik önemine dikkat çekti.
Radyo Sputnik‘e konuşan Hazin, bu üslerin Afrika ve Orta Doğu üzerindeki Rus etkisinin korunması için kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Hazin, “Suriye’deki havaalanlarımızı kaybedersek, Afrika’ya doğrudan hava erişimimizi de kaybederiz. Bu, Rusya için büyük bir sorun anlamına gelir. Aynı zamanda Orta Doğu’daki etkimizin tamamen yok olmasına yol açar,” ifadelerini kullandı.
Suriye’deki gelişmeleri bir “ilk perde” olarak nitelendiren Hazin, bu durumun sonuçlarının henüz tam anlamıyla ortaya çıkmadığını vurguladı.
8 Aralık’ta Şam’a giren silahlı gruplar, Beşar Esad hükümetinin devrildiğini duyurdu. 59 yaşındaki Beşar Esad, istifa ederek Suriye’den kaçtı ve Rusya’dan kendisi ve ailesi için sığınma hakkı aldı. Son dönemde kamuoyu önünde Ahmed Şaraa adını kullanan HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani, Suriye’nin yeni yönetiminin, Rusya ile ilişkileri ortak çıkarlara hizmet edecek şekilde yeniden gözden geçirme fırsatı sunduğunu iddia etmişti.
Öte yandan Hazin, Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sevkiyatının akıbetinde değindi.
Bu yıl sona erecek olan sözleşmenin ardından Rusya’nın, doğalgaz sevkiyatını farklı bir rotadan sürdürmesi bekleniyor.
Hazin, Türkiye’nin Karadeniz’de gemi geçişlerini sınırlayarak bir avantaj sağlamaya çalıştığını belirtti.
Türkiye’nin, Rus gazını büyük bir indirimle alıp Avrupa’ya kendi koşullarıyla satma talebine dikkat çeken Hazin, bu durumu “şantaj” olarak nitelendirdi. “Bu tarzları bu. Ancak böyle bir durumda büyük risk alıyorlar,” değerlendirmesini yaptı.