Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Rusya Federasyon Konseyi, Kuzey Kore ile stratejik ortaklık anlaşmasını onayladı

Yayınlanma

Rusya ile Kuzey Kore arasında askeri işbirliğini kapsayan stratejik ortaklık anlaşması, Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi tarafından onaylandı. Anlaşma, taraflardan birine yapılan saldırı durumunda karşılıklı askeri desteği içeriyor.

Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un bu yıl haziran ayında Pyongyang’da imzaladığı kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının onaylanmasına ilişkin yasayı kabul etti.

Konseyden yapılan açıklamada, “Bu yasa, barışçıl bir nitelik taşımakta olup, egemenliğe karşılıklı saygı, içişlerine karışmama ve uluslararası hukukun diğer ilkelerine dayalı, süresiz bir stratejik ortaklığın sürdürülmesini öngörmektedir,” ifadesi kullanıldı.

Ancak yasa, aynı zamanda askeri bir ittifak niteliği de taşıyor. Özellikle anlaşmanın 4. Maddesi, “taraflardan birinin bir veya birden fazla devletin silahlı saldırısına maruz kalması durumunda, diğer tarafın derhal elindeki tüm olanaklarla askeri yardım sağlayacağını” öngörüyor.

Kim Jong-un, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşa “tam destek” verirken, anlaşmanın “yalnızca barışçıl ve savunma amaçlı” olduğunu savundu. Putin de Kim Jong-un’a bu tutumu için teşekkür etti ve “ABD ve müttefiklerinin emperyalist politikalarına” karşı mücadele kararlılığını vurguladı.

Toplam 23 maddeden oluşan anlaşma, uzay ve nükleer alanlar başta olmak üzere, ticaret, ekonomi ve yatırım gibi çeşitli alanlarda işbirliğini artırmayı hedefliyor.

Anlaşma, süresiz olarak geçerliliğini koruyacak. Rusya’nın yalnızca Moğolistan ile benzer bir anlaşması bulunurken, İran ile de benzer bir anlaşmanın hazırlıkları sürüyor.

Rusya-Ukrayna Savaşında Kuzey Kore’nin askeri hamlesinin etkileri

DİPLOMASİ

Çin, ikinci Trump dönemine temkinli yaklaşıyor: Avantajlar ve dezavantajlar

Yayınlanma

Donald Trump’ın başkanlık seçimlerinde zaferini ilan ettiği çarşamba günü Çin, ABD ile karşılıklı saygı temelinde çalışacağını söyledi, ancak stratejistler Pekin’in ticaret, teknoloji ve güvenlik konularında sert bir süper güç rekabetine hazırlandığı görüşünde.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning Pekin’de düzenlediği olağan basın toplantısında Trump’ın Oval Ofis’e dönmesinin ABD-Çin ilişkilerini nasıl etkileyeceği sorusuna “ABD’ye yönelik politikamız tutarlı” yanıtını verdi.

“Çin-ABD ilişkilerini karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliği ilkeleri doğrultusunda görmeye ve ele almaya devam edeceğiz” diye ekledi.

Ancak Reuters’a konuşan Çinli stratejistler Trump’tan daha ateşli söylemler ve potansiyel olarak ‘sakatlayıcı’ gümrük vergileri beklediklerini söylerken, bazıları Trump’ın izolasyonist dış politikasının Pekin’e küresel nüfuzunu genişletmek için bir boşluk yaratabileceğini söyledi.

“Pekin, ABD seçimlerinde başa baş bir yarış bekliyordu. Her ne kadar Trump’ın zaferi Çin’in tercih ettiği bir sonuç olmasa ve endişelerini artırsa da, bu tamamen beklenmedik bir durum değil” dedi Carnegie Endowment for International Peace’de kıdemli araştırmacı olan Tong Zhao.

“Çin liderliği muhtemelen Trump’la samimi bir kişisel ilişki görüntüsünü korumaya çalışırken, Çin’in gücünü ve kudretini yansıtma çabalarını yoğunlaştıracaktır” diye ekledi.

Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi Direktörü Da Wei, Trump’ın seçim kampanyasındaki politika önerileri ve önceki dönemdeki eylemlerine dayanarak Trump’ın zaferinin “Çin-ABD ilişkileri için nispeten büyük bir zorluk oluşturabileceğini” söyledi.

Da Wei, Trump’ın yüksek öngörülemezliği nedeniyle, Çin’in tam olarak oluşturulmuş bir plan olduğunu söylemesinin zor olduğunu belirtti ve bunun aynı zamanda Trump yönetiminin hangi politikaları uygulayacağına da bağlı olduğunu ifade etti.

TARİFE TEHDİDİ

Trump seçim kampanyasında, Çin’den ithal edilen mallara %60’ın üzerinde gümrük vergisi uygulanmasını ve Çin’in en çok kayrılan ülke statüsüne son verilmesini önerdi. Analistler bir ticaret savaşı ihtimalinin Çin yönetimini endişelendirdiği görüşünde.

Çin, ABD’ye yılda 400 milyar dolardan fazla değerde mal satıyor ve Amerikalıların başka yerlerden satın aldığı ürünler için yüz milyarlarca dolar daha fazla bileşen sağlıyor.

Zhao, “Pekin, özellikle Çin şu anda önemli iç ekonomik zorluklarla karşı karşıya olduğu için, Trump yönetiminde ticaret savaşının yeniden canlanması ihtimaline karşı özellikle temkinli” dedi.

“Çin ayrıca Trump’ın teknolojilerin ve tedarik zincirlerinin ayrıştırılmasını hızlandırmasını bekliyor ki bu da Çin’in ekonomik büyümesini tehdit edebilecek ve dolaylı olarak sosyal ve siyasi istikrarını etkileyebilecek bir hamle” diye ekledi.

Buna karşılık Çin’in daha fazla teknolojik ve ekonomik kendine yeterlilik için çabalarını yoğunlaştırması ve Rusya gibi ülkelerle ekonomik bağlarını güçlendirmek için daha fazla baskı hissetmesi muhtemeldir.

KÜRESEL GÜÇ BOŞLUĞU

Hong Kong Üniversitesi’nde ‘büyük stratejiler’ üzerine çalışan yardımcı doçent Brian Wong, “İleriye dönük olarak Pekin, Trump’ın dikkati başka yerlerdeyken çok ihtiyaç duyduğu iç ekonomik kaygılarına odaklanabilmek umuduyla Washington’la yapabileceği net pazarlıkların ve çıkar değiş tokuşlarının bir listesini hazırlıyor olabilir” dedi.

Wong, Trump’ın “izolasyonist, küreselleşme ve çok taraflılık karşıtı dış politikası” nedeniyle Çin’in Küresel Güney, Avrupa ve Kuzeydoğu Asya ülkeleriyle bağlarını güçlendirmesinin muhtemel olduğunu söyledi.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi geçtiğimiz ay nadir görülen bir yakınlaşmayla anlaşmaya varırken, Pekin de yıllar süren gergin ilişkilerin ardından bu sonbaharda yeni Japon yönetimiyle geçici olarak temasa geçti.

Zhao, “Çin, ikinci Trump yönetiminin uluslararası anlaşmalar ve taahhütlerden daha da uzaklaşmasını ve Çin’in ortaya çıkan güç boşluklarında nüfuzunu genişletmesi için fırsatlar yaratmasını bekliyor” diye ekledi.

Öte yandan Trump seçim süresince, Tayvan’ın savunması için Washington’a ödeme yapması gerektiğini söylemiş ve Tayvan’ı ABD’nin yarı iletken işlerini almakla suçlamıştı.

Şanghay’da uluslararası ilişkiler uzmanı olan Shen Dingli, “Biden yönetimi Tayvan konusunda Çin’e yüksek baskı taktikleri uyguladı, ABD askerleri Tayvan’da konuşlandı ve hatta Tayvan’a silah verdi… Trump yönetiminin eski Tayvan politikasından büyük bir kopuş yaşandı” dedi. Washington geçen ay Tayvan’a 2 milyar dolarlık silah satışını onayladı.

Shen Dingli, “Trump’ın gelecekte Tayvan’a aynı desteği vermesi pek olası değil” değerlendirmesini yaptı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kazakistan ve Fransa’dan “stratejik bağları güçlendirmek” için ortak deklarasyon

Yayınlanma

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 5 Kasım’da Paris’te düzenlenen ortak basın brifinginde stratejik ortaklıklarını güçlendirmek üzere ortak bir deklarasyon kabul etti.

Ortak basın toplantısında Tokayev iki ülke arasında ticaret ve iktisadi kalkınmada kaydedilen ilerlemenin altını çizerek geçen yıl ulaşılan 4,2 milyar dolarlık ticaret hacminin 2024 yılının sadece ilk dokuz ayında elde edildiğini belirtti.

Kazak lider Alstom, Total Energies, Air Liquide, Orano, Vicat, Danone ve Lactalis gibi Fransız devlerinin petrol ve gaz, madencilik, sanayi, inşaat, havacılık, makine mühendisliği ve sağlık gibi sektörlerde yaklaşık 19,5 milyar dolar yatırım yaptığını ve Fransa’nın Kazakistan’daki en büyük altıncı yatırımcı olduğunu belirtti.

Tokayev yeşil enerji, nadir toprak malzemeleri, iklim, su yönetimi, inovasyon ve yapay zeka konularına odaklanıldığını vurgulayarak Fransız Kalkınma Ajansının Astana’da kısa süre önce açtığı ofise atıfta bulundu.

Tokayev, günümüzün gelişen jeopolitik ortamında taşımacılık ve lojistik sektörünün önem kazandığını ve Kazakistan’ın Avrasya’da stratejik bir konuma sahip olduğunu savundu.

Tokayev, ülkenin ulaştırma altyapısını modernize etmek için devam eden projeleri özetledi ve Fransız iş dünyası liderlerini yatırım fırsatlarını keşfetmeye teşvik edeceğini söyledi ve ayrıca Kazakistan’ın küresel gıda güvenliği açısından tarımsal önemine de dikkat çekti.

En büyük on tahıl ihracatçısından biri olan Kazakistan, 80’den fazla ülkeye sekiz milyon ton buğday ve iki milyon ton un tedarik ediyor. Bu yıl tahıl ihracat potansiyeli 12 milyon tona çıktı.

Tokayev, Fransız firmalarını hayvancılık ve tohum ıslahı alanlarında yatırım ve teknolojik ortaklıklar kurmaya davet etti.

Lojistik ve altyapı işbirliğini genişleten Tokayev yönetimi tarım, sağlık, finans ve turizm alanlarında yeni proje planlarını açıkladı. Kültürel bağların iki ülke arasındaki “altın bağlar” olduğunun altını çizen Kazak lider, eğitim, bilim, arkeoloji ve spor alanlarında ortak proje planlarının ana hatlarını çizdi.

Eğitim alanında Tokayev, Abai Kazak Ulusal Pedagoji Üniversitesinde Lorraine Üniversitesinin bir şubesinin açılacağını ve Astana ve Almatı’daki Fransız okullarının yanı sıra Lumiere Kazak-Fransız Üniversite Merkezinin kurulacağını belirtti.

Tokayev ayrıca “küresel sorunlara diplomatik bir yaklaşımın” önemine değinerek, iklim sorunlarını ele almak üzere yaklaşan Tek Su Zirvesi için ortak planları açıkladı.

Macron, Fransa ve Kazakistan’ın BM Şartına uyum, toprak bütünlüğüne saygı ve insan haklarının korunması temelinde kilit bölgesel ve uluslararası konularda benzer görüşleri paylaştığını belirtti. Macron, iklim değişikliği ve terörizm gibi küresel sorunlarla mücadelede ortak çabaların önemini vurguladı.

Cumhurbaşkanları geri kabul anlaşması, kritik kaynaklar ve malzemeler konusunda stratejik ortaklık yol haritası, Samruk Kazyna Varlık Fonu ve Société Generale S.A. arasında stratejik işbirliğine ilişkin ortaklık anlaşması, 6 akslı elektrikli lokomotifler konusunda stratejik işbirliğine ilişkin anlaşma ve arkeolojik işbirliğine ilişkin protokol anlaşması da dâhil olmak üzere birçok önemli anlaşmaya imza attı.

Devlet başkanları ziyaret sırasında imzalanan Hükümetlerarası Geri Kabul Anlaşması temelinde “yasadışı göçle” mücadelede işbirliğinin önemini vurguladılar.

Geçtiğimiz ekim ayında Kazakistan-AB İşbirliği Konseyinde ana hatlarıyla belirtildiği üzere, Kazakistan ve AB arasında vize kolaylığı ve geri kabul anlaşmalarına ilişkin müzakereler için hazırlıkların sürdürülmesini de desteklediler.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Lukoil Bulgaristan rafinerisini Katar-İngiliz konsorsiyumuna satmayı planlıyor

Yayınlanma

Rusya’nın devlet enerji grubu Lukoil, Balkanlardaki en büyük varlığı olan Bulgaristan’daki rafinerisini yıl sonuna kadar bir Katar-İngiliz konsorsiyumuna satmayı planlıyor.

Financial Times’ın (FT) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ofisine gönderdiği mektupta Lukoil, Karadeniz kıyısındaki önemli bir rafineri olan Lukoil Neftohim Burgaz’daki çoğunluk hissesini sattığını söyledi. Putin’in satışı onaylaması gerekiyor.

Lukoil, Katarlı işadamı Ghanim Bin Saad Al Saad tarafından kontrol edilen Oryx Global ve Londra merkezli emtia ticaret şirketi DL Hudson’dan oluşan bir konsorsiyumu tercih ettiği alıcı olarak seçti ve anlaşmayı yıl sonundan önce tamamlamak istediğini söyledi.

Putin’in ofisine gönderilen mektuba göre, şirket için teklif verenler arasında Azerbaycan devlet enerji şirketi Socar, Kazakistan devlet enerji grubu KazMunayGas ve Türk petrol grubu Opet de bulunuyor.

Konu hakkında bilgi sahibi iki kişiye göre, toplamda en az yarım düzine grup şirketi satın almakla ilgilendiğini ifade etti.

Ukrayna savaşının başlamasının ardından Rus petrol ithalatına AB çapında getirilen yasak, Lukoil’in Bulgaristan’da faaliyet göstermesini giderek zorlaştırdı.

AB ve NATO üyesi olan Bulgaristan da Lukoil’e ülkeden çıkması için baskı yapıyor. Geçen yıl, sahiplerini şirketten çıkmaya zorlamak amacıyla şirkete kâr üzerinden yüzde 60 vergi uyguladı. Ayrıca Lukoil Neftohim Burgaz’dan Rus ham petrolüne dayalı ürünlerin ihracatını da yasakladı.

Savaştan önce Rusya’ya dostça yaklaşan Bulgaristan, savaşın ilk bölümünde Kiev’e çok önemli mühimmat ve silah, hatta Lukoil rafinerisinden dizel sevkiyatı yapmıştı. İki ülke arasındaki ilişkiler, Rusların Bulgar silah üretim tesislerine sabotaj girişiminde bulunduğu suçlamalarının ardından daha da gerildi.

Şirketi Emco ile Bulgaristan’ın ürettiği Sovyet standardı mermi ve tank mermilerinin büyük bir kısmını Kiev’e gönderen Emilian Gebrev, geçen yıl FT’ye verdiği demeçte Rus sabotajcıların fabrikalarını ve depolarını aktif olarak hedef aldığını ileri sürmüştü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English