Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Rusya-İsrail ilişkileri: Ukrayna, Suriye, krizler ve engeller

Yayınlanma

Rusya ile İsrail arasındaki ilişkiler, 2011’den bu yana Suriye’ye yönelik müdahalede İsrail’in aldığı rol ve Ukrayna’ya dönük askeri harekatın başladığı 24 Şubat’tan sonra Batılı ülkelerin Tel Aviv’i Moskova’ya karşı net bir tavır almaya zorlaması nedeniyle bir dizi stres testine maruz kaldı.

İki ülke arasındaki iktisadi ilişkiler, son 10 yılda diplomatik ve siyasi düzeydeki restleşmeleri hafif sıyrıklarla atlatmayı başardı.

Sovyet dönemi

SSCB, 14 Mayıs 1948’de kurulduğunu ilan etmesinden birkaç gün sonra İsrail devleti ile diplomatik ilişkiler kurdu. Daha sonra, ilişkiler iki kez tökezledi; 1953’ün şubat ayında SSCB’nin İsrail’deki diplomatik misyonunun bulunduğu arazide bombalı saldırı gerçekleşti ve 1967’nin haziran ayında, İsrail’in Filistin toprakları olan Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni işgal etmesiyle başlayan Altı Gün Savaşı, iki ülkenin pragmatik birlikteliğini bozdu.

1987’de ilişkiler konsolosluk düzeyinde yeniden başlarken 18 Ekim 1991’de diplomatik ilişkiler tam manasıyla yeniden tesis edildi. Aralık 1991’de İsrail, Rusya’yı SSCB’nin yasal halefi olarak tanıdı. 

Filistin sorunu

Filistin-İsrail ihtilafı, 1990’lı ve 2000’li yıllarda Moskova ile Tel Aviv arasında kayda değer bir gerilim unsuru olmadı. Rusya Federasyonu, sorunun çözümü için yasal çerçeveyi, yani 242, 338, 1397, 1515 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararlarını ve 2002 tarihli Arap Barış Girişimi’ni ve 2003 tarihli yol haritasını dikkate alıyor.

Moskova, bu karar ve mutabakatlar doğrultusunda 1967 sınırları içinde bir arada var olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasından yana. Filistin halkının meşru haklarına verilen desteğe rağmen Rusya Dışişleri Bakanlığı, Filistinlilerin 2015’in ekim ayından bu yana Filistinli grupların eylemleri kınıyor.

Öte yandan Rusya, Ortadoğu Dörtlüsü’nün bir üyesi olarak BM kararları uyarınca yasa dışı olan İsrail yerleşimleri, Filistinli sığınmacılar ve Kudüs’ün statüsü başta olmak üzere kilit konuların çözülmesine yönelik doğrudan müzakerelerin hızlı bir şekilde yeniden başlatılmasını talep ediyor.

Suriye ve İran

Rus kuvvetlerinin Suriye’deki operasyonunun başlamasından kısa bir süre önce (30 Eylül 2015), Tel Aviv ile Moskova arasında etkileşimi sağlamak üzere özel bir koordinasyon merkezi oluşturuldu.

Fakat İsrail, özellikle 2014’ten bu yana Rusya’nın müttefiki Suriye’nin hava sahasını sayısız kez ihlal ederek “cerrahi” hava saldırıları gerçekleştirdi. Tel Aviv, saldırılarda çoğunlukla “İranlı milisler” ve Lübnan Hizbullahını hedef aldığını iddia ediyor.

Bununla birlikte Rusya ile kurduğu ortaklık, İsrail’e S-300 engeline takılmadan Suriye topraklarında çekince göstermeden saldırılarını sürdürmesine imkan tanıyor ve bu durum, ayrıca Tel Aviv’in Ukrayna ihtilafında aldığı pasif tutumunun gerekçelerinden biri olarak öne çıkıyor. 

İlişkilerin iktisadi boyutu 

Geçen yıllarda Rusya ve İsrail arasında serbest ticaret anlaşması imzalandı. Ayrıca son yıllarda İsrail ile Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) arasında da aynı anlaşmanın imzalanması gündemde.

Ekonomik ilişkilere dair konular, 1994’te kurulan Rusya-İsrail Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Ortak Komisyonu ve 2010’da kurulan Rusya-İsrail İş Konseyi nezaretinde gerçekleşiyor.

2011 yılında, Rus inovasyon merkezi Skolkovo ile İsrailli şirket Ariel R&D arasındaki anlaşma kapsamında, amacı inovasyonun ticarileştirilmesi alanında işbirliğini teşvik etmek olan “İsrail Skolkovo Ağ Geçidi” projesi başlatıldı. Bunun yanı sıra Şubat 2012’de Rus şirketi Rusalox, patentli bir İsrail teknolojisini kullanarak elektronik cihazlar için pano üretimine başladı. Proje, Rusya devlet inovasyon şirketi Rosnano ve İsrail şirketi Micro Components Ltd. tarafından oluşturuldu ve toplam bütçesi yaklaşık 870 milyon ruble’ydi.

İsrail’in bilişim teknolojileri pazarında bir dizi Rus şirketi faaliyet gösteriyor. Örneğin Yandex, 2010’da İsrail merkezli Face.com’a 4,5 milyon dolar yatırım yaptı; ancak bu daha sonra Facebook tarafından 100 milyon dolara satın alındı.

18 Mart 2014 Yandex, GPS teknolojisi üzerinde çalışan İsrailli startup KitLocate’i satın aldı. Diğer yandan Rus şirketi YotaDevices ve İsrailli Cellrox ortaklaşa mobil teknolojiler geliştiriyor.

Temmuz 2015’te Rusnano Altyapı ve Eğitim Programları Vakfı ile İsrail Ekonomi Bakanlığı, endüstriyel araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) alanında bir dizi ortak projeye imza atıldığını açıkladı. Bu program, Mart 2010’da imzalanan endüstriyel Ar-Ge alanında işbirliğine ilişkin bir anlaşma kapsamında uygulanıyor.

Askeri işbirliği

6 Eylül 2010’da, dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Moskova ziyaretinde iki ülke, tarihindeki ilk askeri işbirliği anlaşmasını imzaladı. Aynı zamanda dönemin Rusya Savunma Bakanı Anatoliy Serdyukov, Rusya’nın İsrail’den 12 insansız hava aracı (İHA) satın aldığını bildirdi.

Dünya Silah Ticareti Analiz Merkezi’ne (TSAMTO) göre, ilgili sözleşme Nisan 2009’da imzalandı ve İsrail şirketi Israel Aerospace Industries tarafından Rusya’ya iki Bird-Eye 400, sekiz I-View Mk150 ve iki Searcher Mk II İHA tedarik edildi. Hacmi yaklaşık 53 milyon dolar olan anlaşmanın ardından İsrail’den Rusya’ya 36 adet İHA tedarikine yönelik 100 milyon dolarlık değerinde bir sözleşme daha yapıldı.

27 Mart 2011’de Rusya ve İsrail, uzayın barışçıl amaçlarla araştırılması ve kullanılması alanında işbirliğine ilişkin bir çerçeve anlaşma imzaladı. 1995–2014’te Rus uçak gemileri, dokuz İsrail uydusunu alçak yörüngeye fırlattı. 

Ukrayna ve Sohnut ajansının tasfiyesi

Bunun yanında ABD ve diğer müttefiklerinin İsrail’e, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesi konusunda net tavır alma konusunda yaptığı baskı neticesinde Tel Aviv’den gelen tereddütlü açıklamalar ve İsrailli paralı askerlerin Ukrayna ordusu saflarında savaşması Rusya ile iplerin son derece gerilmesine neden oldu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Hitler Yahudi asıllıydı” ve “En büyük Yahudi karşıtları Yahudilerin kendisiydi” şeklindeki sözleri tartışma yarattı ve temmuz ayında Rusya, İsrail’in Yahudi Ajansı Sohnut’u tasfiye etme kararı aldı.

İsrail merkezli ve Rusya’ya giden veya ülkeden İsrail’e dönenlere yardımla ilgilenen uluslararası ölçekli bir kurum olan ve Rusya’da “özerk kar amacı gütmeyen kuruluş” statüsüne sahip Sohnut’un tasfiye edilmesindeki gerekçe mevzuat ihlalleriyle açıklandı.

Ajans, veri depolama yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle tasfiye edilmişti.

21 Temmuz’da Moskova’daki Basmanniy Mahkemesi, Rusya Adalet Bakanlığı’ndan ülkede Sohnut ajansının tasfiyesini talep eden bir dosya aldığını duyurdu. Eski İsrail Başbakanı Yair Lapid, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Tel Aviv’in Moskova ile olan bağlarına değer verdiğini ve Moskova ile sorunun çözümüne yönelik diyalog yürütmeye hazır olduklarını duyurdu.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise Sohnut hakkındaki hukuki sürecin “siyasileştirilmemesi gerektiğini” ve bunu tüm Rus-İsrail ilişkilerine yansıtmamaya çağırdı ve Rusya’daki tüm kuruluşların ülke mevzuatına uyması gerektiğini vurguladı.

Konu, Tel Aviv’de Ukrayna meselesinde Batı’ya tam entegrasyonu savunan kesimlerin Sohnut yetkililerini mevzuat ihlaline sevk ederek krizi tırmandırmayı amaçladığı şeklinde yorumlandı.

İsrail, şimdiye dek Ukrayna yönetimine insani yardım ve söylem düzeyindeki destek dışında bir yardım sunmadı. 10 Ekim’den bu yana Rus kuvvetlerinin gerçekleştirdiği saldırılar, Kiev’in Tel Aviv’den hava savunma sistemi tedarik etme talebi götürmesine neden olsa da istek henüz karşılık bulmadı. 

İsrail özel kuvvetleri Ukrayna saflarında

Ukrayna’daki askeri müdahalenin ardından Moskova ile Tel Aviv’in arasında gerilime neden olan asıl konu, eski İsrail özel kuvvetleri askerlerinin Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin saflarında savaştığının ortaya çıkmasıydı.

Nisan ayında Yedioth Ahronot gazetesi, İsrail ordusunun seçkin birimlerinden askerlerin Ukrayna’da olduğu bilgisini paylaştı. Kaynaklar, bunun bir grup “gönüllü” olduğunu öne sürdü.

Gazeteye göre, bunlar İsrail ordusundaki “Golani” özel birliğinden askerlerdi. Gerçeğin ortaya çıkmasıyla bunun İsrail devletinin nezaretinde mi yoksa bahsi geçen komandoların İsrail hükümetinin bilgisi dışında sahiden de kendi hür iradesiyle mi savaşmaya geldiği tartışması başladı.

Moskova, bunun İsrail yönetiminin zımni onayı ve desteği olmadan mümkün olamayacağı kanısındaydı. Golani birliğinde görev yapan askerler, çoğunlukla Rusya’dan göç eden ve Rusça bilen Yahudilerden oluşuyordu.

Aralarından Grigoriy Fibobrov, daha önce Golani birliğindeydi ve yedi yıl önce Ukrayna Ulusal Muhafızlarına bağlı neo-Nazi Aydar Taburu’na katılmıştı. Fibobrov, Ukrayna’ya geldikten sonra İsrail vatandaşlığını korudu.

Rus TKR kanalı da Ukrayna’da İsrail’den gelen paralı askerlerin askeri eğitmenlik yaptığını ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri safında muharebelere katıldığına dikkat çekti.

Rus-İsrail birlikteliği, bölgesel çatışmalar ve ABD’nin baskıları nedeniyle son dönemde zorlu sınavlardan geçiyor. Öte yandan Moskova’nın, Tel Aviv’in baş düşmanı Tahran ile geliştirdiği ilişkiler, iplerin kopma riskini canlı tutmaya devam ediyor. 

Netanyahu’nun dönüşünün Rusya’ya yansımaları

Geçen haftalarda İsrail’de düzenlenen parlamento seçimlerinden sonra eski Başbakan Binyamin Netanyahu yeniden zaferini ilan etti. Seçimlere dair Moskova’dan ilk açıklama, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Rusya Devlet Başkanı’nın Ortadoğu ve Afrika Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov’dan geldi. Bogdanov, “Rusya, İsrail’deki her hükümetle çalışmaya hazır ve tüm ortaklarla ilişkiler konusunda iyimser” ifadelerini kullandı.

Washington Post gazetesi, Netanyahu’nun dönüş ihtimali hakkında Washington’un temkinli olması gerektiği telkinini vererek Netanyahu’yu Macaristan Başbakanı Viktor Orban’a benzetti.

Gazeteye demeç veren İsrailli siyaset bilimci Gayil Talşir, yeni Netanyahu döneminin “İsrail’in ikinci Macaristan’a dönüşmesine katkıda bulunacağını” ve “bunun ülkenin demokratik sistemine onarılamaz zararlar vereceğini” iddia etti.

Bunun yanı sıra İsrail Uluslararası Seçim Sistemleri Uzman Merkezi (ICES) başkanı Aleksander Tsinker da Netanyahu’nu geri gelmesiyle birlikte Tel Aviv’in Ukrayna konusundaki rotasını tümüyle değiştirebileceğini söyledi.

Ayrıca Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü araştırmacılarından Simon Tsipis, Netanyahu’nun seçim öncesinde Putin ile olan dostluğuna sık sık atıf yaptığını anımsatarak “Belki de Netanyahu, İsrail siyasetinde Rusya liderinin güven çemberine deyim yerindeyse girebilen tek kişi” değerlendirmesini yaptı.

Tsipis, ilişkilerdeki İran faktörüne de değinerek, “Rusya’nın Ortadoğu’da önemli bir etkiye sahip olması nedeniyle, örneğin İran’la ortaya çıkan çatışma çerçevesinde Kudüs için Moskova ile dostluk şart” dedi.

Tsipis, İsrail’in Kiev’e silah sağlamayı reddetme politikasının her halükarda devam edeceğinden emin: “Savunma Bakanı Benny Gantz, İsrail’in yakın gelecekte Kiev’e silah tedarik etmeyeceğini, kendisini insani yardımla sınırlayacağını söyledi. Bu karar ordumuzdan geliyor. İsrail, Ortadoğu’da meydana gelmeyen çatışmalarda yer almamaya çalışıyor, bu da Ukrayna’nın bizim çıkar alanımızın dışında olduğu anlamına geliyor.”

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English