Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya Merkez Bankası enflasyonu düşürebilecek mi?

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası Yönetim Kurulu, dün yaptığı toplantıda politika faizi oranını yüzde 16’da tutma kararı aldı. Banka, 26 Nisan’da da faiz oranını yüzde 16’da bırakmıştı. Bu oran, Merkez Bankası tarafından Aralık 2023’te belirlenmişti.

Bankadan yapılan açıklamada, “Mevcut fiyat artış hızı düşmeyi durdurdu ve 2024’ün ilk çeyreğindeki değerlere yakın seyrediyor. İç talepteki büyüme, mal ve hizmet arzındaki genişlemeyi önemli ölçüde geride bırakmaya devam ediyor. Rusya Merkez Bankası, bir sonraki toplantıda politika faizi oranını yükseltme olasılığını dışlamıyor,” ifadelerine yer verildi.

Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, politika faizi oranına ilişkin kararın ardından düzenlediği basın toplantısında, 2024 yılının ilk çeyreğinde ülke ekonomisindeki aşırı ısınmanın azalmadığını söyledi.

Merkez Bankası’nın bu durumu göz önünde bulundurarak temmuz ayında kayda değer bir faiz artışına gitmeyi dışlamadığını belirten Nabiullina, “Ekonomik faaliyet ve işgücü piyasasına ilişkin çok güçlü veriler aldık. Gayri safi yurt içi hasıla, ilk çeyrekte yıllık bazda yüzde 5,4 oranında büyürken, yıllıklandırılmış nominal ücret artışı mart ayında yüzde 20’yi aştı. Ancak gerçekte ekonomik faaliyet, güçlü olmaya devam etse de rakamların gösterdiğinden biraz daha mütevazı olabilir. En azından ilk çeyrekte ekonomideki aşırı ısınma azalmadı,” dedi.


Aşırı ısınmaya karşı faiz artırımı: Merkez Bankası enflasyonu düşürebilecek mi?

İgor Naumov

Profile.ru

7 Haziran 2024

Rusya Merkez Bankası tarafından izlenen sıkı para politikasının enflasyonla mücadelede en etkili araç olmadığı ispatlandı. Fakat kurum, bu şekilde hareket etmeye devam ederek işletmelerin ve halkın mevcut kredilere erişimini kesmeye hazır. Bağımsız uzmanlar, Profile’a bunun ekonomiyi nasıl etkilediğini anlattı.

***

Merkez Bankası Yönetim Kurulu, 7 Haziran’da yaptığı toplantıda politika faizi oranını yıllık yüzde 16’da tutmaya karar verdi. Kurum, şubat, mart ve nisan aylarındaki bu konuya adanmış önceki üç toplantıda da benzer şekilde hareket etmişti. Böylece, haziran ayında faiz oranının kesinlikle en az yüzde 1 oranında artırılacağına inanan çoğu analistin tahminleri gerçekleşmemiş oldu.

Fakat yüzde 16, ekonomide paranın değerini belirleyen çok yüksek bir oran. Rusya Merkez Bankası yönetimi, enflasyon hedef fiyatlara dönene kadar aşağı yönlü bir oyun başlatmayı uygun görmüyor. Merkez Bankası’nın açıklamasında, “Mevcut fiyat artış hızı düşmeyi durdurdu ve 2024’ün ilk çeyreğindeki değerlere yakın seyrediyor ve iç talep büyümesi mal ve hizmet arzını genişletme potansiyelini önemli ölçüde geride bırakıyor,” deniyor. Bu bağlamda Rusya Merkez Bankası, 26 Temmuz’da yapılması planlanan bir sonraki toplantıda politika faizi oranını yükseltme ihtimalini kabul ediyor.

Açıklamada, “Enflasyonun hedefe dönmesi için ekonomide sıkı parasal koşulların nisan ayında öngörülenden çok daha uzun bir süre devam etmesi gerekecek. Rusya Merkez Bankası’nın tahminine göre, mevcut para politikası dikkate alındığında, yıllık enflasyon 2025 yılında hedefe dönecek ve gelecekte yüzde 4’e yakın olacak,” ifadelerine yer verildi.

Mal ve hizmet fiyatlarındaki artışın devam ettiği İktisadi Kalkınma Bakanlığı analistleri tarafından da doğrulandı. “Mevcut Fiyat Durumuna İlişkin” incelemede, 27 Mayıs’ta yüzde 8,07 olan yıllık enflasyonun 3 Haziran’da yüzde 8,17 olduğu kaydedildi. Haftalık enflasyonda ise yüzde 0,1’den yüzde 0,17’ye bir hızlanma kaydedildi. Böylece 2024 yılının ilk beş ayının sonuçlarına göre fiyatlar yüzde 3,13 oranında artmış oldu.

Nisan ayı sonunda bakanlık bu yıl için enflasyon tahminini yüzde 4,5’ten yüzde 5,1’e yükseltti. Ancak Bakan Maksim Reşetnikov, durumun hükümetin ve Merkez Bankası’nın kontrolü dışında olduğuna inanmıyor. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu çerçevesinde basın mensuplarına konuşan Reşetnikov, şu anda “tek seferlik faktörlerin” etkisi altında olunduğu için neler olup bittiğinin objektif bir şekilde değerlendirilmesi çağrısında bulundu.

Reşetnikov, “Mayıs ve haziran aylarında pek çok bölgede toplu taşıma fiyat endekslemesi yapıldı, temmuz ayında ise geçen yıl yapılmayan konut ve toplum hizmetleri fiyat endekslemesi yapılacak. Dolayısıyla bunu soğukkanlılıkla ele almalı ve tüm bu faktörlerden arınmış olan çekirdek enflasyona bakmalıyız,” diye konuştu.

Sberbank CEO’su German Gref, Merkez Bankası’nın yönetim kurulu toplantısı öncesinde duruma ilişkin görüşlerini paylaştı. Ona göre Rusya ekonomisi şu anda aşırı ısınmış durumda. Ana kapasiteler sınıra kadar yüklenmiş durumda; yüzde 84 seviyesinde (Aralık 2023’te oran yüzde 81’di) ki bu tarihte hiç yaşanmamış bir durum. Buna ek olarak, “mali teşvik yoluyla” ekonomiye büyük miktarda sermaye akıyor, işverenler aktif olarak ücretleri artırıyor ve artan faiz oranlarına rağmen kredi hacimleri artıyor.

Gref, “Normal bir durumda, fiyat artışları ithalat akını ile dengelenir. Şu anda olabilecek tüm yaptırımlara maruz kaldığımız için ithalatta rekabet yok. İşte bu yüzden fiyatlar yükseliyor. Ve bu kısır döngünün içindeyiz,” ifadesini kullandı.

Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina ise mart ayında enflasyonun zirve noktasının 2023 sonbaharında geçildiğini savunmuştu. Baz etkilerini yansıtan yıllık enflasyonda ise 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir zirve beklenebilir. Ekonomide aşırı ısınma belirtileri olduğunu, yani talebin arzı artırma kapasitesini aştığını kabul etti. Ancak bunlar “ölçülemeyecek miktarlar”. Ekonomideki aşırı ısınmanın göstergelerinden biri ya da çıktı açığının seviyesi enflasyon. Tüketici fiyatlarındaki artış oranı bir dengesizlik olup olmadığına işaret eder. Nabiullina, para politikası kararlarının tam olarak uygulanmasının genelde üç çeyrek ila bir buçuk yıl sürdüğünü hatırlattı.

Kurum, yalnızca politika faizi oranını yükselterek vidaları sıkmaya devam etmeyecek. 2024’ün üçüncü çeyreğinde kredi piyasasına ek kısıtlamalar getirilecek. Borçlunun borcunun maaşının yüzde 50’sini aşması halinde krediler yasaklanacak. 1 Temmuz’dan itibaren taşıt kredileri ve teminatsız krediler için koşullar sıkılaştırılacak. Kredi geçmişi olmayanların kredi fonları elde etmesi çok daha zor olacak.

Sberbank CEO’su Gref: Rusya’nın büyüme modeli kırılgan

Küçük işletmeler için büyük sorunlar

CM Service’ın iktisadi araştırma departmanı başkanı Nikolay Pereslavskiy, baz oranla ilgili kararlar alınırken çeşitli faktörlerin göz önünde bulundurulduğunu hatırlatıyor. Bunların başlıcaları arasında ekonominin durumu, halkın enflasyon beklentileri, tüketici fiyatlarındaki artış, yatırım faaliyetleri, kredi talebi, işsizlik seviyesi ve para arzı yer alıyor.

Uzmana göre para politikasının sert çizgisini sürdürmek için nedenler ikna edici olmaktan çok daha fazlası. Nitekim mayıs ayında toplumdaki enflasyon beklentileri nisan ayına kıyasla yüzde 0,7 oranında arttı. Bu başlı başına çok endişe verici bir sinyal. Mayıs 2023’ten Mayıs 2024’e kadar gözlemlenen tüketici enflasyonu yüzde 0,4 düşüşle yüzde 14’e gerilemiş olsa da mevcut oran hala çok yüksek. Uzman, “Merkez Bankası nisan ve mayıs aylarında tüketici fiyatlarındaki artışın hızlanarak yüzde 6 ila 7’ye ulaştığına dikkat çekiyor. Gıda, inşaat malzemeleri, yakıt ve mobil iletişim hizmetleri fiyatları arttı,” dedi.

Ekonominin aşırı ısınması, artan ücretler ve her türlü kredinin yüksek hacimleriyle desteklenen iç talep eliyle oluyor. Uzman, 2024’ün ilk çeyreğinde kurumsal yatırım faaliyetlerinin son 12 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını da sözlerine ekledi. Orta vadede, Merkez Bankası’nın enflasyonist faktörlerle mücadele çabaları istenen sonuçları vermeyebilir. Nikolay Pereslavskiy, vergi reformunun —özellikle de gelir vergisindeki artışın— işletmeleri tüketici fiyatlarını yükselterek artan mali yükle başa çıkmaya teşvik edeceğini öne sürüyor.

Baz oranı yükselterek enflasyonla mücadele etmeye çalışırken yan etkiler kaçınılmaz. İpotekler, tüketici kredileri ve araba kredileri daha pahalı hale gelir ve bu da satışlar üzerinde olumsuz bir etki yaratır. Üreticiler kârlarını kaybeder ve üretimi azaltmak zorunda kalırlar ve bütçe vergi gelirlerinin bir kısmını kaybeder.

“Bu durum özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için son derece zorlayıcı. Merkez Bankası enflasyonla mücadele ederken iş faaliyetlerini boğma riskini alıyor. Ayrıca şirketlerin maliyetleri mal ve hizmet maliyetlerine dahil etmeye çalışacaklarını ve bunun da yeni bir fiyat artışı için gerekli koşulları yaratacağını unutmamalıyız”.

Rusya Genel İş Konseyi üyesi, kamu sermaye piyasaları alt komitesi başkanı Aleksey Lazutin, verdiği demeçte, para politikasının kurumsal segmentin finansman olanakları üzerinde büyük bir etkisi olduğunu hatırlattı. Lazutin, baz oranın altı ay boyunca bu seviyede tutulmasının, yaklaşan vergi reformu ile birlikte, küçük ve orta ölçekli şirketler için fırsatları sınırlayabileceği görüşünde.

“Bu arada, küçük ve orta ölçekli işletmelerin borsa da dahil olmak üzere finansmana erişiminin sağlanması artık son derece arzu edilir bir durum. Sermaye piyasası, borç piyasasındaki ihraççıların sayısını artırmaya hazırlanıyor, öz sermaye segmenti çok hızlı bir şekilde dönüşüyor. Devlet açısından aktör sayısındaki artış, her düzeyde vergi gelirlerinde artış anlamına geliyor”.

Sıkı para politikası döngüsünün ne kadar devam edeceğini kesin olarak söylemek artık zor. Aleksey Lazutin, Merkez Bankası’nın yaklaşımını radikal bir şekilde değiştirmezse, bu yıl baz oranın düşürülmesinden söz edilemeyeceğini vurguladı.

Arz, talebi neden karşılayamayacak?

Finbridge Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Leonid Kornilov, “Bence ekonomimiz artık enflasyonun zirvesini geçiyor. Bunun temelinde bütçe harcamalarındaki artış yatıyor. İşletmeler yabancı markaların çekilmesiyle boşalan yerleri doldurmaya çalışıyor. Yılın ikinci yarısı da daha az yoğun geçeceğe benzemiyor,” dedi.

Para politikasının gevşetilmesi ancak deflasyonist eğilim net bir şekilde güçlenirse mümkün olabilir. Uzmana göre bu gerçekleşirse, üçüncü çeyrekten önce olmayacak. Uzman, Merkez Bankası yönetim kurulunun 7 Haziran’da aldığı kararın ekonomi için kötü bir sinyal olduğundan emin. Rusya’daki iş koşulları kötüleşmeye devam edecek ve insanlar pahalı alımlarını süresiz olarak ertelemek zorunda kalacak. Yüksek baz puan oranı, tüketici ve ipotek kredileri gibi kredilerin faiz oranlarında artış anlamına geliyor. Ayrıca, özellikle tercihli kredi programları kapsamına girmeyen sektörlerde özel yatırımların ivmesi kaçınılmaz olarak azalacak. Kornilov, hem başlatılan hem de planlanan pek çok projenin önümüzdeki aylarda dondurulabileceğini düşünüyor.

P. A. Stolıpin Kalkınma Ekonomisi Enstitüsü İcra Direktörü Anton Sviridenko, Merkez Bankası’nın politika faizi oranını yüzde 7,5’ten yüzde 8,5’e yükselttiği Temmuz 2023’te başlayan sıkı para politikası döngüsünün istenen etkiyi yaratmadığını belirtti. Merkez Bankası’nın göz ardı etmediği üzere baz faiz oranının daha da artırılması, şirket ve hane halkı borcunu daha da artıracak. Evet, mevduat getirisi yükseleceği için bankaların mevduat tabanı artacak. Fakat bu iki ucu keskin bir bıçak. Orta vadede faiz geliri piyasasına bir giriş beklemeliyiz. Uzman, ilave likiditenin tüketici talebini daha da körükleyeceği ve bunun da mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesine yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Anton Sviridenko, Merkez Bankası’nın eylemlerini pire için yorgan yakmaya benzetiyor. Uzmana göre Merkez Bankası’nın sunduğu sonuçlar elbette o kadar ölümcül değil ama mevcut durumda kurumun eylemlerinin istenmeyen sonuçları olabilir.

Vector Project Genel Müdürü Anton Baksarayev, baskı altındaki sektörler arasında inşaat sektörünü de saydı. Emlak piyasası hararetli ve bu abartı değil. Son yıllarda talepteki artış yeni bina satışlarıyla desteklendi. Tercihli ipotek programlarının tamamlanması beklentisiyle, daha önce piyasayı beklemeye alanlar şimdi son arabaya atlamaya çalışıyor. Nisan ve mayıs aylarında ikincil piyasada da birçok kişi para politikasının daha da sıkılaşmasından korkarak işlem yapmak için acele etti. Uzmana göre sıkı para politikası döngüsünün uzaması emlak piyasasında, özellikle de ikincil piyasada durgunluk anlamına geliyor.

Baksarayev, “Ticari gayrimenkul piyasası ise tam tersine büyümenin zirve yaptığı bir dönemden geçiyor. Depolar, spor ve eğlence kompleksleri ve perakende satış mağazaları için yapılan planlama başvurularının sayısı arttı. Ücretler ve emekli maaşları artarken, tüketici talebi devam ediyor. Dolayısıyla, yeni ticari gayrimenkul ihtiyacı yüksek seviyede kalmaya devam edecek,” dedi.

Rusya Merkez Bankası, politika faizi oranını yüzde 18’e kadar yükseltmeyi planlıyor

Para çok fazla olduğunda…

Piyasa elbette merkez bankasının haziran ayında politika faizi oranını yükseltmesini bekliyordu. Ancak Unicon denetim ve danışmanlık grubu ortaklarından Denis Taradov, deneyimlerin de gösterdiği üzere, faiz oranı belli bir seviyenin üzerine çıktığında —bu örnekte yüzde 11 ila 12— böyle bir aracın etkili bir şekilde çalışmadığını söylüyor. Bu kural, bugün doğrulanmış görünüyor; sıkı para politikası enflasyon üzerinde istenen etkiyi yaratmıyor.

Uzman, tüketimde tasarruf modelinin teşvik edilmesinin mal ve hizmet fiyatlarındaki artış oranını sınırlamaya yardımcı olacağını da göz ardı etmedi. Tasarruf hesapları ve vadeli mevduatların getirisi orantılı olarak artacak. Gerçi burada veriler pek de açık değil, zira paralarını kârlı bir şekilde yatırıma dönüştürmek isteyenler bunu halihazırda yaptılar. Özel askeri harekatın başlamasından sonra Rusyalılar ruble mevduatlarına 18 trilyon ruble yatırdı. Şu anda nüfus, yabancı para cinsinden fonları saymazsak, banka hesaplarında yaklaşık 46,4 trilyon ruble tutuyor. Bazı tahminlere göre ortalama kapitalizasyon (bunlar üzerindeki faiz birikimi) her ay 200 milyar rubleye kadar çıkıyor.

Analistlere göre, yurttaşların elinde yaklaşık 16 trilyon ruble daha kalıyor. Bu para, haziran ayındaki Merkez Bankası toplantısından önce bile, sorunun çözüldüğüne inandıklarını göstermek istercesine mevduat faizlerini yüzde 18’e ve hatta daha yüksek oranlara çıkarmaya başlayan bankalar tarafından talep edilebilir. Denis Taradov, baz oranın mevcut seviyede tutulmasının borsadan fon çıkışına neden olmayacağını ve bunun da Merkez Bankası’nın hedefleriyle örtüştüğünü öne sürdü.

Ricom-Trust Yatırım Şirketi’nin analitik departmanı başkanı Oleg Abelev, pek çok yatırımcının borsadan borç piyasasına geçeceğini kabul ediyor. Burada her şey anlaşılabilir; tahvil getirileri yükseliyor, fiyatlar düşüyor. Vadeli mevduata para yatırmak veya değişken kuponlu tahvillerde para kazanmaya çalışmak daha kârlı hale geliyor.

Bir uzmanın bakış açısına göre, Rusya Merkez Bankası’nın agresif sinyallerine rağmen mevcut fiyat artış oranı doğal bir olgu. Mal ve hizmetlere olan talep arzı aşıyor ve bu da tam olarak enflasyon jantının dönmesinin ve nüfusun ve işletmelerin enflasyonist beklentilerinin nedeni. Merkez Bankası, durumu kontrol altına almak için sert bir para politikası çizgisini sürdürmekten başka bir yol görmüyor.

Oleg Abelev, “Sorunun çözümünün arz artışı ile desteklenmesi önemli. Aksi takdirde kurumun çabaları başarısızlığa mahkûm. Geçici olarak talebi azaltmak ve fiyatları düşürmek mümkün, ancak fiziksel olarak daha fazla mal mevcut değilse, enflasyon yeniden hızlanacaktır. Üretimi genişletmeden, işletmeleri desteklemeden (hükümet programları, yumuşak krediler, teşvikler yoluyla), sorun çözülemez,” diye özetledi.

Rusya Merkez Bankası Başkanı: Yaptırımlara rağmen küresel ekonomiye entegre olmalıyız

RUSYA

Putin, Gazprom’a on yıllık kalkınma planı hazırlama talimatı verdi

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Gazprom’a, hükümetle iş birliği içinde, şirketin sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacak ve tedarik coğrafyasını genişletecek on yıllık bir plan hazırlama talimatı verdi.

Vedomosti gazetesinin aktardığına göre Putin, Rusya Enerji Haftası’nda yaptığı konuşmada doğalgaz endüstrisinin şu anda büyük bir dönüşüm sürecinde olduğunu vurguladı.

Bu değişim yalnızca ihracatın Batı’dan Doğu’ya kaydırılmasını değil, aynı zamanda 2021 yılında başlatılan sosyal gazlaştırma programı kapsamında iç pazara yapılan arzın önemli ölçüde artırılmasını da içeriyor. Devlet Başkanı, programın iyi bir hızla ilerlediğine dikkat çekerek bu başarısı için Gazprom yönetimine teşekkür etti.

Putin, “Bu süreçte elbette doğalgaz sektöründeki en büyük şirketimiz olan Gazprom’a öncü bir rol düşüyor. Şirketten ve yönetimden, hükümetle birlikte çalışarak, şirketin sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacak ve tedarik altyapısını Doğu’ya kaydıracak on yıllık bir plan hazırlamalarını istiyorum. Tekrar ediyorum, bu plan hem Rus bölgelerinin gazlaştırılmasına hem de ülke içinde gaz işleme kapasitesini artırmaya yönelik büyük ölçekli hedeflerimizi kapsamalıdır,” dedi.

Putin, 26 Eylül’de Rusya Enerji Haftası forumunun genel oturumunda yaptığı konuşmada ayrıca çok kutuplu dünya düzeni, yakıt ve enerji sektöründeki rekabet ve BRICS içinde bağımsız bir ödeme ve uzlaştırma sistemlerinin geliştirilmesi gibi konulara da değindi.

Gazprom’un hisseleri 2017’den bu yana en düşük seviyede

Avrupa pazarını kaybeden Gazprom, Rusya’nın en kârlı 100 şirketi arasından düştü

Öte yandan Forbes dergisi, Rus şirketlerinin net kâra göre yıllık sıralamasını yayımladı. Geçen yılın lideri olan Rusya’nın en büyük doğalgaz şirketi Gazprom, 2024’te sadece liderlik konumunu kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda ilk 100’e de giremedi.

Gazprom, 25 yıl sonra ilk kez 2023 yılını 629 milyar rublelik zararla kapatırken, bir önceki yıl 1,23 trilyon ruble kâr etmişti. Şirket yönetimi için hazırlanan bir iç rapora göre, önümüzdeki on yıl içinde gaz ihracatını eski seviyelerine getirmek mümkün olmayacak.

2035 yılına kadar ihracatın yılda ortalama sadece 50 ila 75 milyar metreküp olması öngörülüyor ki bu da Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinden önceki seviyenin yaklaşık üçte biri.

Gazprom’un kayıplarının temel nedeni, yaptırımların doğalgaz üretiminde ve Avrupa’ya tedarikte yol açtığı keskin düşüş. Şirketin gaz üretimi 2023 yılında 404 milyar metreküpe gerileyerek 1990’dan bu yana en düşük seviyeye indi. Denizaşırı teslimatlar ise 1985’ten bu yana en düşük seviye olan 69 milyar metreküpte kaldı.

Avrupa’ya sadece 28 milyar metreküp gaz ihraç edildi ki bu da 1970’lerin sonundaki rakamlara denk düşüyor. Gazprom’un Avrupa pazarındaki payı üç kat azalarak yüzde 45’ten yüzde 15’e düştü.

Rusya’nın arz miktarının azalması karşısında Azerbaycan, Avrupa’ya doğalgaz ihracatını hızla artırarak neredeyse yarım asırdır hâkim olduğu bir pazarda Rusya’nın yerini alıyor.

Hazar Denizi’ndeki Şahdeniz sahasından gelen Azerbaycan gazı 1 Ağustos’ta Slovenya’ya akmaya başladı. Azerbaycan daha önce de İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Sırbistan’a gaz sevkiyatına başlamıştı.

Ayrıca Azerbaycan gazı Gürcistan ve Türkiye’ye de ulaşıyor. 2024 yılında Avrupa’da sadece Macaristan, Slovakya ve Avusturya boru hatlarıyla Rus gazı almaya devam edecek.

13 Eylül’de Gazprom’un Avrupa Birliği’ndeki (AB) son büyük müşterilerinden biri olan Avusturyalı Wien Energy GmbH şirketinin 2025’ten itibaren Rus gazı alımını durduracağı açıklandı.

Viyana ve civarındaki 2 milyondan fazla tüketiciye gaz tedarik eden bu şirket, Kuzey Afrika ve Kuzey Denizi’nden gaz tedarikinin yanı sıra Avusturya’nın ihtiyacının yüzde 12’sini karşılayacak miktarda sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımı için de anlaşmalar imzaladı.

Gazprom’un Avrupa’daki son büyük müşterilerden biri doğalgaz tedarikini durduracak

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya nükleer doktrinini neden değiştiriyor?

Yayınlanma

Rusya, nükleer doktrinini güncelleyerek Batı’ya karşı caydırıcılığını artırmayı hedefliyor. Yeni doktrin, nükleer olmayan devletlerin saldırılarını da kapsıyor ve Belarus’a yönelik tehditleri de içeriyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 26 Eylül’de yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Güvenlik Konseyi toplantısında duyurduğu Rusya’nın nükleer doktrinindeki düzenlemelerin Batılı ülkelere yönelik bir uyarı olarak algılanması gerektiğini belirtti.

Peskov, “Bu, söz konusu ülkeleri, ülkemize karşı herhangi bir saldırıya katılmaları halinde bunun sonuçları konusunda uyaran bir sinyaldir. Bu, mutlaka nükleer araçlarla sınırlı değildir,” dedi.

Değişikliklerin özellikle ‘ülke sınırlarındaki artan gerilim unsurları’ nedeniyle yapıldığını vurgulayan Peskov, daha önce de ‘sağduyulu devlet başkanlarının Putin’in açıklamalarının ciddiyetini kavradıklarından ve fark ettiklerinden’ emin olduğunu belirterek, “Özellikle de nükleer güçler dahil olmak üzere Batılı ülkelerin Ukrayna’daki çatışmaya doğrudan müdahil olmasıyla kışkırtılan bu eşi benzeri görülmemiş durum söz konusu olduğunda,” diye ekledi.

Peskov ayrıca, askeri doktrin ve ‘Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikasının Temelleri’ olmak üzere iki belgede düzenlemeler yapıldığını açıkladı.

Putin, 25 Eylül’de Güvenlik Konseyi çerçevesinde nükleer caydırıcılık konusunda ilk kez düzenlenen daimî bir toplantı gerçekleştirdi.

Bu toplantı, ‘Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikasının Temelleri’nin güncellenmesine odaklandı.

Devlet Başkanı’nın ana hatlarıyla açıkladığı değişikliklerden biri, nükleer olmayan herhangi bir devlet tarafından, ancak nükleer bir devletin katılımı veya desteğiyle Rusya’ya yönelik saldırının artık ortak bir saldırı olarak kabul edileceği.

Güncellenen doktrin ayrıca Rusya’nın nükleer silah kullanımına geçiş koşullarını da belirliyor.

Putin, yetkililerin söz konusu senaryoyu ‘hava ve uzay saldırı araçlarının kitlesel olarak fırlatılması ve ülke sınırlarını geçmeleri konusunda güvenilir bilgi aldıklarında’ değerlendireceklerini belirtti.

Putin, “Stratejik ve taktik uçakları, seyir füzelerini, insansız hava araçlarını, hipersonik ve diğer hava araçlarını kastediyorum,” diye ekledi.

Son olarak, ‘Temel İlkeler’in güncel haline göre, Rusya sadece kendisine karşı değil, aynı zamanda Birlik Devleti üyesi olarak Belarus’a karşı da saldırganlık nedeniyle nükleer silah kullanma hakkına sahip olacak.

Mevcut belgeye göre Rusya, Rusya ve/veya müttefiklerinin topraklarına balistik füzelerin fırlatılması durumunda ve düşmanın topraklarında nükleer silahlar veya diğer kitle imha silahları kullanması halinde nükleer saldırı ile karşılık verebilir.

Ancak şimdi gerekçelerin genişletilmesi planlanıyor: Nükleer silahlar ‘düşmanın konvansiyonel silahlar kullanarak Rusya ve Belarus’un egemenliğine kritik bir tehdit oluşturması halinde de’ kullanılabilecek.

Siyaset bilimci ve Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsünde kıdemli öğretim görevlisi Aleksey Zudin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte nükleer caydırıcılık doktrinindeki değişikliğin ana nedeninin Rusya’nın güvenliğine yönelik mevcut tehdit olduğunu söylüyor. Zudin, Ukrayna NATO’ya kabul edilmese bile ABD ve bazı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Ukrayna’ya nükleer garanti verebileceğini ve bunun da Rus yönetiminin eylemlerinin nedenlerinden biri olduğunu ifade etti.

Rusya Bilimler Akademisi ABD ve Kanada Enstitüsü Politik-Askeri Çalışmalar Bölümü’nde araştırmacı olan Oleg Krivolapov ise, Ukrayna krizinin tırmanmaya devam etmesi nedeniyle nükleer doktrindeki değişikliklerin muhtemelen gerekli olduğunu söyledi.

Özellikle F-16 uçaklarının Ukrayna’ya gönderilmesi, Batı silahlarının Rusya topraklarının derinliklerine saldırmak için kullanılması tartışmaları ve ABD’nin Almanya’ya orta menzilli füzeler yerleştirme niyetleri söz konusu. Krivolapov’a göre, Rusya’nın nükleer doktrinindeki değişiklikler Batılı ülkeleri daha da tırmandırıcı adımlar atmaktan caydırabilir, fakat uzman Washington ve Brüksel’in Moskova yeni bir şey yapmıyormuş gibi davranıp gerilimi tırmandırmaya devam edebileceğini de kabul ediyor.

Krivolapov aynı zamanda, Rusya ordusunun halihazırdaki sürekli ilerleyişi göz önüne alındığında, Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmada nükleer silah kullanmaya ihtiyacı olmadığını vurguladı.

Diğer yandan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nde askeri uzman olan Aleksandr Yermakov, Batı’ya potansiyelini hatırlatmak için nükleer doktrinde değişiklik yapılması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca doktrinde bir dizi açıklama yapılması da gerekliydi: Örneğin daha önce balistik füzelerle saldırı durumunda karşı saldırıdan söz ediliyordu, ancak seyir füzeleri ve bombardıman uçaklarıyla saldırıların da bir yanıt nedeni olarak kabul edildiğini belirtmek mantıklı.

Nükleer silaha sahip olmayan ancak böyle bir ülkenin desteğine sahip olan bir devletin Rusya’ya saldırması halinde karşılık verileceğine dair bir maddenin ortaya çıkması, Batılı ülkelere Ukrayna’ya verdikleri desteği çok fazla genişletmemeleri gerektiğini hatırlatıyor.

Yermakov’a göre yeni doktrinde bir devletin varlığına yönelik tehdit gibi bir dizi formülasyonun egemenliğe yönelik tehditle değiştirilmesi oldukça mantıklı: önceki formülasyonlar çok fazla yorumlama serbestisine sahipti. Bununla birlikte, hem o zaman hem de şimdi, konvansiyonel bir çatışmada büyük ölçekli askeri yenilgi tehdidinden önce nükleer silahların kullanılmasının mümkün olacağı kastediliyor.

Ancak uzman, büyük ölçekli bir askeri yenilginin ‘1941 sonbaharında Moskova yakınlarındaki Wehrmacht’ gibi gerçekten feci bir durum anlamına geldiğinin anlaşılması gerektiğini belirtti. Yermakov’a göre Ukrayna ordusu, en çılgın rüyalarında bile Rusya için böyle bir varoluşsal tehdit yaratabilecek kapasitede değil.

Putin’den Rusya’nın uzun menzilli yabancı füzelerle vurulması halinde Ukrayna’ya nükleer saldırı uyarısı

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya Maliye Bakanlığı: Blockchain teknolojisi bankaların iş modellerini değiştirebilir

Yayınlanma

Rusya Maliye Bakan Yardımcısı İvan Çebeskov, blockchain teknolojisinin Rus bankalarının iş modellerini değiştireceğini ve maliyetlerin düşmesine katkı sağlayacağını belirtti.

Çebeskov, Rusya Bankalar Birliği’nin düzenlediği forumda yaptığı açıklamada, “Bu teknolojinin kullanılmasıyla finans sektörünün iş modeli değişebilir. Blockchain ve merkeziyetsiz finans, aracıları ortadan kaldırarak finans sektöründe yaptığımız her şeyi yapmamıza olanak tanıyor,” ifadelerini kullandı.

Geçmişte sadece bankalar ve finans şirketlerinin, bireylerin ve kurumların finansal işlemler yapmasını sağladığını ve büyük, güvenli ofisler aracılığıyla tüketici güveni inşa ettiğini kaydeden Çebeskov, “Bugün, bankaların ve finansal aracıların iş modelinin dönüşebileceği bir yol ayrımındayız. Zira finansal altyapıda güven sağlayan yeni teknolojiler ortaya çıktı. Bu güven, finansal sistemin aynı anda hem kimseye hem de herkese ait olmasından kaynaklanıyor,” dedi.

Çebeskov, dünya çapında popüler olan kripto para birimleri Bitcoin ve Ethereum’a da atıfta bulunarak, “Bankaların bu teknolojileri sindirip sindiremeyeceğini söylemek zor. Ancak pek çok bankamızın en azından bu teknolojilerin geliştirilmesinde aktif rol aldığını görüyoruz,” diye konuştu.

Yetkili, “Finans piyasamızın ve mevcut katılımcılarımızın bu teknolojiye adapte olabileceğine ve hatta iyi bir şekilde entegre olup finansal altyapının bir parçası haline geleceğine dair umutluyuz,” diye ekledi.

Bununla beraber bankaların hâlihazırda yapay zekâyı aktif olarak kullandığını ve bu teknolojinin büyük bankaların iş modellerini değiştirdiğini de kaydeden Çebeskov, şöyle devam etti:

“Bu teknoloji yalnızca aracıları ortadan kaldırmakla kalmaz, birçok işlemde insan müdahalesine de gerek bırakmaz. Finansal danışmanlık, planlama gibi alanlarda şimdiden değişimler görüyoruz. Bana öyle geliyor ki, önümüzdeki 10 yıl içinde bu sektörlerde büyük ilerlemeler olacak, hatta buna bir devrim bile diyebiliriz. Çünkü finansal danışmanların yerini, finans şirketlerinde oluşturulacak GPT sohbet robotları alabilir.”

Ayrıca Çebeskov, finansal olmayan şirketlerin de bu tür hizmetleri kullanabileceğini kabul ederek “Merkez Bankası’ndaki meslektaşlarım ve ben, açık arayüzler konusunu tartışıyoruz. Merkez Bankası bu konuda birkaç yıldır çalışmalar yürütüyor. Bu, teknolojik aracılara izin vermeye yönelik bir adım olabilir,” değerlendirmesini yaptı.

Önümüzdeki dönemde teknoloji şirketlerinin büyük finansal kuruluşlardan ne kadar pazar payı alabileceğini görmenin ilginç olacağını dile getiren yetkili, “Piyasa ya payını yeni aktörlere ve yeni teknolojilere verecek ya da bu teknolojileri sindirecek. Ancak her durumda, bu teknolojilerin daha fazla benimsenmesiyle birlikte düzenleyici yaklaşımların da değişmesi gerekecek,” diye konuştu.

Rusya, akıllı sözleşmelerin ve yapay zekânın nasıl çalışacağını ve hangi ilkelere göre finansal hizmetler sağlayacağını düzenlemeyi hedefliyor. Maliye Bakanlığı, doğrudan finansal aracıları — bankalar, brokerler ve diğer menkul kıymet piyasası oyuncularını — düzenlemekten, teknolojiye odaklanan bir düzenleme modeline geçmenin mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

Çebeskov, “Yani, blockchain üzerindeki bir akıllı sözleşmenin nasıl işleyeceğini, yapay zekâyla çalışan bir asistanın hangi kriterlere göre kararlar alacağını ve doğru finansal hizmetlerin sağlanması için hangi kuralların geçerli olacağını düzenlemek zorunda kalacağız. Bu, bizim için büyük bir zorluk olacak,” yorumunu yaptı.

Rusya Merkez Bankası’nın eski birinci başkan yardımcısı ve şu anda Moskova Borsası’nın denetim kurulu başkanı olan Sergey Şvetsov ise bu sürecin, Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı’nın daha yakın iş birliğini gerektireceğini ekledi.

Aksakov: Kripto borsalarının oluşturulması ve işleyişi için hala yasal bir mekanizma yok

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English