Rusya
Rusya Merkez Bankası, petrol fiyatlarında çöküş uyarısı yaptı

Rusya Merkez Bankası, hükümeti petrol fiyatlarında 1980’lerdeki Sovyetler Birliği’nin dağılması öncesindeki gibi bir çöküş yaşanabileceği konusunda uyardı. Kurum, OPEC ülkeleri ve ABD’nin petrol üretimini kayda değer ölçüde artırması durumunda küresel petrol fiyatlarının düşebileceğini belirtti. Rusya bütçesi önümüzdeki üç yıl için petrol fiyatlarını varil başına yaklaşık 70 dolar olarak öngörse de, petrol fiyatlarındaki düşüş bütçe açıklarını daha da artırabilir.
Rusya Merkez Bankası, hükümeti, petrol fiyatlarında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önceki döneme benzer bir çöküş yaşanabileceği konusunda uyardı.
Reuters haber ajansının aktardığına göre Merkez Bankası, Rusya ekonomisine dönük risklere ilişkin yıllık kapalı raporunda, OPEC ülkeleri ve ABD’nin petrol üretimini kayda değer ölçüde artırması durumunda, küresel petrol fiyatlarının düşebileceği belirtildi.
Merkez Bankası, OPEC ülkelerinin mevcut serbest kapasitelerinin, küresel pazarda Rus petrolünün tamamının yerini alabileceğini hatırlattı.
Ayrıca Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) tahminlerine göre, OPEC ülkeleri üretimi günde 5 milyon varil artırabilir; bu miktar, Rusya’nın tüm petrol ihracatını karşılamaya yeterli.
Sadece Suudi Arabistan’ın günde 3 milyon varil pompalayabilecek atıl durumda petrol sahaları ve kuyuları bulunuyor. Bu miktar, Rusya’nın deniz yoluyla küresel pazara ihraç ettiği miktara eşit.
Merkez Bankası, benzer bir durumun daha önce yaşandığını hatırlattı: 1970’lerin ortalarından 1980’lerin ortalarına kadar Suudi Arabistan, o dönemde rekor seviyede olan varil başına 30 dolarlık fiyatı korumak amacıyla üretimini kıstı.
Fakat 10 yıl içinde pazar payının üçte ikisini kaybettikten sonra, 1985’te Suudiler üretimi üçe katladı ve fiyatları 10 ila 15 dolara düşürdü.
Bu durum, Sovyet ekonomisinde ciddi bir döviz krizine yol açtı ve 6 yıl sonra fiili iflas ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sonuçlandı.
Reuters, Merkez Bankası raporuna atıfta bulunarak, 1980’lerin ortalarında başlayan düşük petrol fiyatları döneminin 18 yıl sürdüğünü aktardı.
1990’lar boyunca petrolün varili 10-20 dolardan işlem gördü ve ancak 2000’lerde fiyatlar yükselmeye başladı. Bu da Rusya ekonomisinin toparlanmasına olanak sağladı.
Hükümet, önümüzdeki üç yıl için Rusya bütçesini planlarken petrol fiyatını varil başına yaklaşık 70 dolar olarak belirledi.
Ancak bu durumda bile bütçe açık verecek: Gelirler, bu yıl 1,17 trilyon, 2026’da 2,2 trilyon ve 2027’de 2,7 trilyon ruble daha az olacak.
Gerçekte ise, Rus Ural petrolü 2025’in ilk aylarında varil başına 60 doların altına düştü ve bütçenin petrol ve doğalgaz gelirleri yaklaşık yüzde 20 azaldı.
Maliye Bakanlığı daha önce, yıl sonu itibarıyla mevcut petrol fiyatlarıyla bütçenin 2 trilyon ruble eksik gelir elde edebileceği konusunda uyarmıştı.
ABD Başkanı Donald Trump, görevinin ilk günlerinde OPEC ülkeleri aracılığıyla küresel petrol fiyatlarını düşürme planlarını açıklamıştı.
Bununla birlikte, Rusya’nın da dahil olduğu OPEC+ karteli, aralık ayında halihazırda günde 5,8 milyon varil olan (veya küresel talebin yüzde 5’inden fazla) üretim kesintilerinden kademeli olarak vazgeçme planlarını duyurdu.
OPEC+’ın planına göre, kartel ülkeleri nisan ayından itibaren üretimi artırmaya başlayacak ve 2026’nın sonuna kadar piyasaya günde 2,2 milyon varil yeni arz ekleyecek.
Rusya
‘Moskova’nın arabuluculuğu Trump’ın Ukrayna hamlesine bağlı’

Rey el-Youm gazetesinde yer alan analize göre, Rusya’nın İran-İsrail savaşında arabuluculuk yapma potansiyeli, ABD ve Ukrayna’daki stratejik çıkarlarıyla karmaşık bir hâl alıyor. Moskova’nın, Donald Trump’ı kışkırtmamak için temkinli davrandığı ve Binyamin Netanyahu’ya belirli bir hareket alanı tanıyabileceği öne sürülüyor.
Lübnanlı yazar ve gazeteci Ahmed Hac Ali, Rey el-Youm gazetesindeki analizinde, Moskova’nın İran ile İsrail arasındaki savaşı yatıştırmadaki potansiyel rolünü masaya yatırdı.
Ali, Rusya’nın bu çatışmadaki en dengeli arabulucu olduğunu ancak ABD’nin Moskova’yı sürekli olarak bölgedeki çözüm süreçlerinin dışında tuttuğunu belirtti.
Ahmed Hac Ali, “Hiç şüphe yok ki Rusya, bu çatışmada en dengeli, hatta en dengeli arabulucu olarak kabul ediliyor. Ancak ABD, Rusya’yı İran ile yapılan son beş müzakere turundan dışladığı gibi, Gazze ve tüm bölgedeki ateşkes çabaları da dahil olmak üzere tüm bölgesel sorunların çözümünden dışlamaya alışkın,” değerlendirmesinde bulundu.
Analizde, Moskova’nın hem İran hem de İsrail ile olan karmaşık ilişkileri nedeniyle hassas bir denge üzerinde durduğu vurgulandı.
Moskova’nın karmaşık denge siyaseti
Rusya’nın İran ile geniş ancak sınırlı bir ortaklık ilişkisi sürdürdüğünü belirten Hac Ali, iki ülke arasındaki anlaşmanın ortak bir savunma paktı olmadığını, sadece üçüncü bir tarafın saldırısı durumunda birbirlerine yardım etmeyi yasakladığını ifade etti.
Ali, “Rusya, Ukrayna’daki savaşında İran’ın yardımından ve tutumundan faydalandı. İran da hipersonik füze ve diğer silahlarını geliştirmede Rus teknolojilerinden yararlandı,” dedi.
Hac Ali, Rusya’nın enerji ve nükleer enerji sektörlerindeki yatırımlarının Tahran için büyük önem taşıdığını ve Rus nükleer enerji kurumu Rosatom’un savaşın başlamasına rağmen İran’da 8 nükleer reaktör inşa etme ısrarının, tarafların kazanımlarına bağlılığını gösterdiğini kaydetti.
Öte yandan Hac Ali, Moskova’nın, Tel Aviv’in Kiev rejimine verdiği askeri teknoloji desteğine ve işbirliğine rağmen İsrail ile olan “istisnai ilişkilerini” sürdürdüğüne dikkat çekti.
Yazar, Ukrayna’nın Rusya’daki stratejik bombardıman üslerine yönelik saldırıları ile İsrail’in 13 Haziran’da İran’ın savunma kabiliyetlerini hedef alan saldırısı arasında benzerlikler olduğunu öne sürdü.
Hac Ali, “İran ve Rusya’da yaşananlarda insansız hava araçlarının bileşenleri, teknolojileri ve tedarik zincirleri benzerlik gösteriyor,” ifadelerini kullandı.
Ukrayna’daki savaş ve Trump faktörü
Analize göre, Rusya’nın arabuluculuktaki en büyük ikilemi, Ukrayna’daki savaşı sonlandırmak için Donald Trump’ın rolüne bel bağlaması.
Hac Ali, Moskova’nın, İran’ın çökmesi durumunda Batı ile müzakere pozisyonunun zayıflayacağını bildiğini ancak Trump’ı kışkırtmamak için İran’a aşırı bir sempati gösteremediğini belirtti.
Hac Ali, “Moskova, Kremlin’in hâlâ Ukrayna savaşını kendi hedefleri doğrultusunda durdurma ve Rus ekonomisi üzerindeki Batı yaptırımlarının gölgesini kaldırma konusunda güvendiği Trump’ı kışkırtmak istemediği için, İsrail saldırganlığını net bir şekilde kınamasına rağmen İslam Cumhuriyeti’ne fazla sempati gösteremiyor,” dedi.
Netanyahu’ya ‘işini bitirmesi’ için zaman mı tanınıyor?
Çatışmanın genişlemesi ve ABD’nin doğrudan müdahil olma ihtimalinin arttığını vurgulayan Hac Ali, Moskova’nın bunu tüm diplomatik imkanlarıyla önlemeye çalıştığını aktardı.
Yazar, Rus diplomat Andrey Gromiko’nun “Bir aylık müzakere, bir günlük savaştan daha iyidir,” sözünü hatırlatarak, bu savaşın nükleer olma riskine dikkat çekti.
Moskova’daki diplomatik çevrelere dayandırılan bilgilere göre Hac Ali, savaşın bir aydan uzun sürmeyeceğini ve bu süre içinde Netanyahu’ya İran’ın nükleer ve füze programını yok etmesi için hareket serbestisi tanındığını iddia etti. Hac Ali, şu soruları gündeme getirdi:
“Rusya’nın arabuluculuğunun ilk adımları atılmaya başlandı ancak bu haftalar bitmeden bir sonuca ulaşamayacak. Bu durum, ‘Netanyahu işini tamamlayana kadar’ göz yumulacağı anlamına mı geliyor? Bu, Putin ve Trump arasındaki bir anlayış çerçevesinde mi gerçekleşiyor? Rusya’nın İran’a yönelik İsrail saldırganlığını durdurmaya dahil olmasının, Moskova’nın Ukrayna’ya tedarik edilen Alman ve İngiliz füzeleriyle saldırıya uğramasına zemin hazırlayabileceği varsayımı var.”
Hac Ali, analizini, “Eğer Trump ve arkasındaki Netanyahu, İslam Cumhuriyeti’nin kabiliyetlerini yok etme planlarının başarısız olduğunu kabul ederse, bölgeyi ve dünyayı hayal edilebilecek her şeyden daha büyük ve tehlikeli bir savaştan kurtaracak uzun vadeli bir anlaşmaya varmak için Rusya’nın rolünden başka bir alternatif kalmayacaktır,” sözleriyle sonlandırdı.
Rusya
İsrail, İran’la çatışmada Putin’in arabuluculuk teklifini reddetti

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsrail yönetiminin İran ile yaşanan çatışmanın çözümünde Rusya’nın arabuluculuk teklifini geri çevirdiğini duyurdu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hedeflerine askeri yollarla ulaşacaklarını söyledi.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsrail yönetiminin İran ile yaşanan çatışmanın çözümünde Rusya’nın arabuluculuk teklifini reddettiğini bildirdi.
Peskov, “Şu anda en azından İsrail tarafında herhangi bir arabuluculuk hizmetine başvurma veya barışçıl bir çözüm yoluna girme konusunda bir isteksizlik görüyoruz. Tespit ettiğimiz durum budur,” ifadelerini kullandı.
Peskov ayrıca, Orta Doğu’daki durumun “dizginlenemeyen bir tırmanış” yolunda ilerlediğini ve “tamamen öngörülemez” olduğunu belirtti.
Putin’den yoğun diplomasi trafiği
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının başladığı 13 Haziran’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.
Putin bu görüşmede, “gerilimin daha fazla tırmanmasını önlemek amacıyla” İran ile müzakerelerde arabuluculuk yapmayı teklif etmişti.
Ancak Putin, aynı gün İran Cumhurbaşkanı Masud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede ise Rusya’nın, BM Şartı’nı ve uluslararası hukuku ihlal eden İsrail’in eylemlerini kınadığını dile getirmişti.
Ertesi gün, 14 Haziran’da Putin, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde de İsrail ve İran arasında arabulucu olmayı önermiş ve bu teklif Trump tarafından desteklenmişti.
Macron’dan Rusya’nın arabuluculuğuna itiraz
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Rusya’nın arabuluculuğuna karşı çıktı. Macron, “Bugün yüksek yoğunluklu bir çatışmanın içinde olan ve birkaç yıldır bilinçli olarak BM Şartı’na uymayan Rusya’nın herhangi bir şekilde arabulucu rolü üstlenebileceğini düşünmüyorum,” dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırının başlamasının ardından yaptığı açıklamada, İsrail’in İran’ın nükleer programı meselesini diplomasi yoluyla çözme fırsatı verdiğini ancak şimdi kendileri için kabul edilebilir bir sonuca askeri yollarla ulaşmaya kararlı olduğunu söylemişti.
İsrail’in “varoluşsal bir savaş” yürüttüğünü vurgulayan Netanyahu, “Hedefimize ulaşacağız ve onlara ezici bir darbe indireceğiz,” diye konuştu.
Trump: İran tamamen teslim olmalı
ABD Başkanı Donald Trump da İran’ın “tamamen teslim olmasını” istediğini belirtti. Trump’a göre, İsrail tarafından yapılan saldırıların durması için Tahran’ın uranyum zenginleştirme programından vazgeçmesi gerekiyor.
Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Trump, “İran nükleer silaha sahip olamaz, bu çok basit,” dedi. Trump ayrıca, İran ile müzakere etmeye “artık pek hevesli olmadığını” ancak İslam Cumhuriyeti yetkililerinin buna ihtiyacı olması durumunda kendisine nasıl ulaşacaklarını bildiklerini de sözlerine ekledi.
Rusya
Rusya’da RFKP’nin seçim yasasında değişiklik teklifine Duma’dan ret

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da Devlet İnşası Komisyonu, Komünist Parti (RFKP) tarafından hazırlanan yeni seçim yasası tasarısının reddedilmesini önerdi. Komünistler tasarıyla elektronik oylama ve belediye filtresi gibi uygulamaların kaldırılmasını hedeflerken, iktidardaki Birleşik Rusya partisi tekliflerin mevcut mevzuata aykırı olduğunu savundu.
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Devlet İnşası Komisyonu, Komünist Parti (RFKP) milletvekilleri tarafından hazırlanan kapsamlı seçim yasası tasarısının reddedilmesi yönünde tavsiye kararı aldı.
Komünistlerin 22 Şubat 2023’te sunduğu tasarının, haziran veya temmuz ayında genel kurul gündemine getirilmesi bekleniyor.
Komisyon toplantısında söz alan RFKP’li Komisyon Başkan Vekili Yuriy Sinelşçikov, partisinin hazırladığı yasa teklifinin temel amacının seçim mevzuatını demokratikleştirmek, vatandaşların haklarını güvence altına almak ve yasalardaki boşluklar ile tekrarları ortadan kaldırmak olduğunu belirtti.
Elektronik oylama ve ‘lokomotif aday’ uygulamasına son verilmesi isteniyor
Komünistlerin teklifi, mevcut karma seçim sisteminin (450 milletvekilinin yarısının parti listelerinden, diğer yarısının ise tek sandalyeli seçim bölgelerinden seçilmesi) korunmasını öngörüyor.
Tasarıda ayrıca, uzaktan elektronik oylama, valilik seçimlerindeki “belediye filtresi” ve tanınmış kişilerin seçim listelerine dahil edilip seçildikten sonra vekillikten feragat ettiği “lokomotif aday” gibi uygulamaların kaldırılması talep ediliyor.
Teklif, seçimlerde video gözetiminin zorunlu hale getirilmesini ve adayların televizyon tartışmalarına vekillerini göndermek yerine bizzat katılmalarını şart koşuyor.
İktidar partisinden dört maddelik itiraz
Komisyonun Birleşik Rusya partili üyesi Aleksandr Teterdinko, tasarıdaki normların dört ana gruba ayrıldığını savunarak teklife karşı çıktı.
Teterdinko’ya göre bu gruplar; halihazırda mevzuatta bulunan maddeler, Duma’nın daha önce reddettiği teklifler (mart ayında tek bir oy verme günü belirlenmesi ve belediye filtresinin kaldırılması gibi), Duma’nın yakın zamanda kabul ettiği yasalarla doğrudan çelişen normlar (elektronik oylamanın kaldırılması gibi) ve Duma’nın henüz ele almadığı ancak “kabul edilmesi imkansız” olan yeniliklerden (aşırılıkçı maddelerden hüküm giymiş kişilerin seçimlere katılmasına izin verilmesi gibi) oluşuyor. Bu gerekçelerle Teterdinko, tasarının reddedilmesini önerdi.
‘Seçim kuralları iktidar lehine değiştiriliyor’
Toplantıda söz alan RFKP’li milletvekili Denis Parfenov, hiçbir seçimin bir öncekiyle aynı kurallarla yapılmadığını belirterek, “Tüm bu kurallar mevcut iktidarın lehine değiştirildi ve hiçbir değişiklik seçimlerin şeffaflığına katkıda bulunmadı,” dedi.
Parfenov, “Moskovalı bir milletvekili olarak 2021’de birçok yoldaşımızın zaferinin burnumuzun dibinden nasıl çalındığını gördüm,” ifadelerini kullandı.
Komisyon Başkanı Pavel Kraşeninnikov ve Birleşik Rusya’dan Dmitriy Vyatkin, Parfenov’un sözünü keserek siyasi sloganlar yerine yasa teklifi hakkında konuşmasını istedi.
Parfenov ise bu eleştiriye, “geçmişi anlatmadan komünistlerin neden böyle bir yasa teklifi sunduğunun anlaşılamayacağı” yanıtını verdi.
RFKP’li bir diğer milletvekili Aleksey Kurinnıy ise seçimlerin en iyileri belirlemeye odaklanmış bir sistem olduğunu vurgulayarak, “Siyasi rekabet, en iyilerin seçildiği ekonomik ve yönetimsel rekabeti de beraberinde getirir,” diye konuştu.
Yeni İnsanlar Partisi’nden Komisyon Başkan Yardımcısı Sardana Aksentyeva, tasarıya yönelik bazı çekinceleri olmasına rağmen, seçim mevzuatını sistematik hale getirmeyi ve demokratikleştirmeyi amaçladığı için bu girişimi destekleyeceklerini açıkladı.
Komisyon Başkanı Kraşeninnikov, seçim mevzuatının “dinamik” olduğunu kabul ederek, “Her seçimden önce değişmesi bir rezalet. Ancak düzenleme netleştiğinde yasaları birleştiriyoruz. Elinizdeki her şey donarken veya erirken seçim mevzuatını nasıl birleştirebilirsiniz?” sözleriyle sık sık yapılan değişikliklere felsefi bir göndermede bulundu.
Komisyondaki oylamada RFKP ve Yeni İnsanlar Partisi tasarıyı desteklerken, iktidardaki Birleşik Rusya milletvekilleri karşı oy kullandı.
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Asya1 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Görüş2 gün önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Dünya Basını1 hafta önce
Mevcut jeopolitik değişiklikleri anlamak: Sergey Karaganov ile mülakat
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 3
-
Amerika1 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Dünya Basını2 hafta önce
İkinci Trump yönetiminde sermaye hizipleri