Bizi Takip Edin

AVRUPA

Salvini: EPP’ye katılmak gündemimizde yok

Yayınlanma

İtalya Başbakan Yardımcısı ve Lega lideri Matteo Salvini, The T’ye verdiği demeçte partisinin Avrupa Halk Partisine (EPP) katılımının temel konulardaki farklılıklar nedeniyle gündemde olmadığını söyledi ve Brüksel’de merkez sağ partilerin bir anlaşmaya varması için çalışmaya devam edeceğini ekledi.

Avrupa Parlamentosu’ndaki en büyük grup EPP ile aralarında farklılıklara işaret eden Salvini, “EPP taşıyıcı annelik hakkında ne düşünüyor? Bence bu iğrenç bir şey. Ya da Avrupalı şirketleri ve işçileri dize getiren otomotiv sektöründeki kısıtlamalar hakkında?” diye sordu.

Salvini’nin sözlerinin, Silvio Berlusconi’nin Il Giornale’ye verdiği bir mülakata cevap olduğu da düşünülüyor. Berlusconi, liberalleri ve muhafazakârları, ‘Avrupa kurumlarının işleyişine yeni bir ivme’ kazandıracak merkez sağ bir çoğunluğu garanti altına almak için EPP’nin olası müttefikleri olarak gördüğünü açıklamıştı.

Berlusconi, “Elbette İtalyan müttefiklerimizin de bu oyunda yer almasını vazgeçilmez görüyorum. EPP’nin içinde ya da dışında olsunlar, öncelikle onlar karar vermelidirler,” demişti.

İtalya’daki sağcı koalisyonun içerisinde yer alan Berlusconi’nin partisi EPP üyesi iken, Lega Kimlik ve Demokrasi (ID) grubuna ait.

Forza Italia’dan Dışişleri Bakanı ve AB Parlamentosu eski Başkanı Antonio Tajani Euractiv’e verdiği bir mülakatta, ‘farklı güçler olmalarına rağmen Avrupa Parlamentosu’nda sıklıkla birlikte oy kullanan’ ECR ve EPP arasındaki diyaloğun devamını önemli olarak nitelendirdi. ECR, Avrupa Muhafazakârlar ve Reformistler Grubu.

Bununla birlikte, Lega’nın müttefiki Marine Le Pen ile birlikte ait olduğu ID’ye yönelik yaklaşım ise farklı. Bakan ve başbakan yardımcısı Milano’daki son Forza Italia kongresinde, “Aşırılık yok, Marine Le Pen ile hiçbir ilgimiz yok,” demişti.

Tajani, Le Pen’e işaret ederek, “Ben onun oylarıyla seçilmedim. Biz ılımlıların ve muhafazakârların oylarıyla seçildik, onun oylarıyla değil. Giorgia Meloni Avrupalı Muhafazakârların başkanıdır ve Le Pen Muhafazakârlarla birlikte değildir. O bağlamın dışında. Bizim onunla hiçbir ilgimiz yok. Biz Halkçıyız,” ifadelerini kullanmıştı.

Öte yandan Lega’nın federal konseyinden sızan bilgiler, partide kimlik konusunda ciddi bir kararsızlık yaşandığını ve bir grubun gruptan çekilerek Forza Italia ile birlikte EPP’ye katılmak istediğini gösteriyor.

Lega sekreter yardımcısı ve milletvekili Andrea Crippa Il Foglio’ya verdiği mülakatta Alman partisi AfD’ye atıfta bulunarak, “Avrupa’daki Kimlik ve Demokrasi (ID) grubundan çıkmalıyız (…) Lega’nın doğası bir hükümet partisi (…) Fakat ‘Alman aşırıcıların İtalyan dostları’ olarak algılanıyoruz,” demişti.

AVRUPA

Almanya, Rus milyarder Usmanov’a dönük kara para aklama davasını kapattı

Yayınlanma

Bloomberg’in Frankfurt am Main Başsavcılığı’na dayandırdığı haberine göre, Rus milyarder Alişer Usmanov, Almanya’daki bir kara para aklama soruşturmasının sona erdirilmesi karşılığında 4 milyon avro (4,4 milyon dolar) ödemeyi kabul etti.

71 yaşındaki iş insanı hakkındaki dava, Almanya’nın Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153a paragrafına göre, 11 Ekim’de kapatıldı. Bu madde, sanığın belirli koşulları yerine getirmesi durumunda, soruşturmanın sonlandırılmasına olanak tanıyor.

Savcılık, Usmanov’a yöneltilen suçlamaların yıllar önce gerçekleşmiş olması ve Almanya’da maddi bir zarara yol açmaması nedeniyle bu yöntemi tercih etti.

Usmanov, çeşitli kâr amacı gütmeyen kuruluşlara 1,5 milyon avro ve Alman devlet bütçesine 2,5 milyon avro bağışta bulunmayı taahhüt etti.

Ancak bu ödeme, suçu kabul ettiği anlamına gelmiyor. Usmanov’un avukatları Uwe Lembruck ve Markus Gotzen, 2,5 yılı aşkın bir sürenin ardından, “Usmanov’a atfedilen suçların ya da kara para aklama da dahil olmak üzere savcılığın ana tezlerinin kanıtlanamadığını” belirtti.

Avukatlar, davanın sona ermesinin, “nihai ve geri dönülemez bir usul engeli” oluşturduğunu ve dolayısıyla Usmanov’un yargılanmasına devam edilemeyeceğini ifade etti.

Avukatlar, Usmanov’un bu ödemeyi kabul etmesini “usul ekonomisi” düşüncesine, özellikle de milyarderin bu “asılsız davayı” uzatmak istememesine bağladılar.

Ayrıca Usmanov’un Başsavcılığa ve “yetkilerini kötüye kullanan” birim yetkililerine karşı açtığı davalardan ve Hessen eyaletine karşı “haksız soruşturma” nedeniyle açtığı tazminat davasından da vazgeçtiğini belirttiler.

Frankfurt am Main Başsavcılığı, Haziran 2022’de Usmanov hakkında bir soruşturma başlatmış ve ülke genelinde kapsamlı aramalar gerçekleştirmişti.

Bu aramalar, Bavyera, Baden-Württemberg, Schleswig-Holstein ve Hamburg’da toplam 24 tesiste yapıldı. Mahkeme daha sonra bu aramaların yasadışı olduğuna hükmetmiş ve el konulan tüm malların sahiplerine iade edilmesine karar vermişti.

Usmanov hakkında Almanya’da açılan tek dava bu değil. Alman makamları, Usmanov’un Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından uygulanan AB yaptırımlarını ihlal ettiğinden şüpheleniyor.

Soruşturmacılara göre, milyarder, dondurulmuş varlıkları kullanması yasak olmasına rağmen Almanya’daki mülklerinin korunması için ödeme yaptı.

Alişer Usmanov, Metalloinvest, MegaFon ve Udokan Copper’ı bünyesinde barındıran USM Holding’in kurucusu.

Forbes’a göre, 13,4 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zenginleri arasında 9. sırada yer alıyor ve AB, İngiltere, ABD ile Kanada yaptırımları altında. Usmanov, Avrupa’nın getirdiği kısıtlamalara itiraz etmeye çalışmış, ancak mahkemede başarısız olmuştu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da kritik gün: SPD’den FDP’ye “sorumlu davranma” çağrısı

Yayınlanma

SPD’li Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Yeşil Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve Hür Demokratlardan (FDP) Maliye Bakanı Christian Lindner ile salı ve çarşamba günleri bir araya gelerek, üç partili iktidar koalisyonundaki (“trafik lambası”) gerilimi tırmandıran bütçe anlaşmazlığının önüne geçmeyi amaçlayan kriz görüşmelerinde bulunacak.

Scholz’un Sosyal Demokrat Partisinin (SPD) lideri Saskia Esken pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “ABD seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, bu ülkenin sorumlu bir şekilde yönetilmeyi hak ettiğine inanıyorum ve önümüzdeki birkaç gün içinde herkesin bunu gerçekten yapacak gücü toplayıp toplayamayacağını göreceğiz,” dedi.

Geçen cuma, aynı zamanda FDP lideri olan Lindner’in vergi indirimleri ve halihazırda benimsenmiş olan iklim politikalarının gevşetilmesine yönelik bir plan ortaya koyduğu bir politika belgesi sızdırıldı.

FDP’nin “denk bütçe” yaklaşımıyla uyumlu olan önerileri, partinin koalisyon ortakları SPD ve Yeşiller’in vizyonlarıyla taban tabana zıt.

Sızdırılan 18 sayfalık belge, 1982 yılında dönemin Ekonomi Bakanı Otto Graf Lambsdorff (yine FDP’li) tarafından hazırlanan ve SPD liderliğindeki hükümetin düşmesine neden olan bir belgeyle kıyaslanıyor. Lambsdorff belgesinin ardından Hıristiyan Demokratların (CDU/CSU) iktidarı devralmasının ve Helmut Kohl’ün 16 yıl boyunca Almanya’yı yönetmesinin yolu açılmış oldu.

Ya erken seçim, ya azınlık hükümeti

Scholz, Lindner ve Habeck arasında birçok kriz toplantısı planlandı ve sonuncusu çarşamba günü (6 Kasım) gerçekleşecek. Yarın akşam hükümetin en üst düzey konseyi olan koalisyon komitesi toplanarak ortakların ortak bir plana imza atıp atmayacaklarına ya da yollarını ayırıp ayırmayacaklarına karar verecek.

İkinci durum ya iktidar koalisyonunun çökmesi ve dolayısıyla muhtemelen ilkbaharda erken seçime gidilmesi anlamına gelecek ya da FDP’nin iktidar koalisyonundan ayrılması ve SPD ile Yeşiller’in azınlık hükümetinde yönetime devam etmesi demek olacak.

FDP Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai pazartesi günü Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şansölye ve Maliye Bakanı Çarşamba gününe kadar kendiliğinden bir karar alınmayacağı konusunda birbirlerine güvence verdiler,” dedi.

Müzakerelerin merkezinde, en az 2,4 milyar avroluk ve potansiyel olarak daha da genişleyebilecek bir boşluğun doldurulması gereken 2025 bütçesinin parlamento tarafından kabul edilmesi ve ülkenin zor durumdaki ekonomisini canlandırmaya yönelik tedbirler üzerinde anlaşmaya varılması yer alıyor.

Her iki Almandan biri erken seçim istiyor

“Bütçe başarısız olursa, Almanya’da uzun bir belirsizlik dönemine gireceğiz. Mümkün olan en kötü zamanda bir çıkmaza gireceğiz,” diyen Habeck, pazartesi günü Ukrayna’daki durum, ABD başkanlık seçimleri ve ülkedeki iktisadi durumu göz önünde bulundurdu.

Kamu yayıncısı ARD’nin geçen hafta sonunda yayınladığı bir ankete göre her dört Almandan yaklaşık üçü ülkenin iktisadi durumundan endişe duyarken, ankete katılan her iki kişiden biri erken seçimden yana olduğunu ve iktidardaki koalisyondan memnuniyetin yüzde 14 ile yeni bir dip seviyeye ulaştığını gösterdi.

ABD seçimlerini Donald Trump’ın kazanması da siyasi hesapları değiştirebilir ve Almanya’daki koalisyon liderlerinin önüne yeni bir zorluk çıkarabilir.

Yeşiller’in görevden ayrılan liderlerinden Omid Nouripour çarşamba akşamı yapılacak önemli koalisyon toplantısıyla ilgili olarak, “Zamanlamaya bakarsanız en önemli konu ABD seçimlerinin sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağımızı konuşmak. Bunun ekonomimiz, güvenliğimiz ve Avrupa’daki askeri durum açısından ciddi sonuçları olacaktır,” dedi.

Scholz şimdilik geri adım atmıyor

Pazartesi günü hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit önümüzdeki birkaç gün içinde Scholz, Habeck ve Lindner arasında üçlü görüşmelerin planlandığını açıklamıştı.

Hebestreit, “Şu anda yüksek baskı altında çok şey oluyor,” diye vurguladı ve amacın iktisat politikasına ilişkin çeşitli önerilere dayanarak “genel bir konsept” geliştirmek olduğunu söyledi.

Pazartesi günü Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya gelen Scholz’a gazeteciler tarafından hükümetinin istikrarsız olup olmadığı sorulduğunda Scholz, “Hükümet işini yapacaktır,” dedi ve daha sonra sert bir şekilde “kendisinin Şansölye olduğunu ve bunun ideolojiyle değil, pragmatizmle ilgili olduğunu” ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya, Arnavutluk’a göçmen transferlerini yeniden başlatıyor

Yayınlanma

İtalyan hükümeti, mahkeme kararlarına ve artan maliyetlere rağmen donanmaya ait Libra gemisini kullanarak göçmenlerin Arnavutluk’a transferini sürdürüyor.

Daha fazla yasal aksaklık riskine rağmen hükümet Libra’yı görevlendirecek ve İçişleri Bakanlığından gelecek talimatları bekliyor. 

İlk seferin 2 göçmenin 18 yaşından küçük oldukları tespit edilerek geri gönderilmesiyle durdurulmasından ve Roma mahkemesinin kararının ardından diğer 12 göçmenin geri gönderilmesinden 20 gün sonra, transferlerin bu hafta yeniden başlaması bekleniyor.

Yargıçlar da Meloni de “ölüm tehditleri” aldıklarını ileri sürüyor

18 Ekim’de Roma’daki Göçmenlik Mahkemesi göçmenlerin Arnavutluk’ta alıkonulmasını onaylamayı reddederken, Bologna Mahkemesi de “güvenli ülkelere” ilişkin bir kararnameyi Avrupa Adalet Divanına havale etti.

Bu kararlar hükümet ile yargı arasında büyük bir çatışmayı tetikledi. Gerilim tırmanırken, ölüm tehditleri almasının ardından Arnavutluk’taki gözaltıları onaylamayı reddeden Roma’daki altı yargıçtan biri olan Yargıç Silvia Albano için daha fazla güvenlik önlemi alındı. Yargıcın evinin ve iş yerinin yakınlarına güvenlik devriyeleri yerleştirildi.

Başbakan Giorgia Meloni kendisinin de ölüm tehditleri aldığını söyledi.

İtalyan Ulusal Yargıçlar Birliği (ANM) Başkanı Giuseppe Santalucia, Bologna mahkemesinin Arnavutluk’taki gözaltıların yasallığı konusunda AB’den açıklama isteme kararının eleştirilmesini sorguladı.

Ceza avukatları da cumartesi günü bir mektupla kararı siyasi bir saldırı olarak görmenin “açıkçası imkansız” olduğunu söyleyerek desteklerini dile getirdiler.

Avrupa Halk Partisi’nden “Arnavutluk modeline” destek

Aralarında Yeşiller ve Sol İttifak’tan Nicola Fratoianni’nin de bulunduğu muhalefet figürleri ise geri gönderme planını “pahalı bir propaganda operasyonu” olarak kınadı.

Buna karşılık Avrupa Halk Partisi (EPP) lideri Manfred Weber, La Stampa’ya “tüm yenilikçi çözümlerin zamana ihtiyacı olduğunu” söyleyerek ve Arnavutluk modelini yasadışı göç ağlarını parçalamaya yönelik bir Avrupa girişimi olarak tanımlayarak destek verdi.

Bu arada kolluk kuvvetleri personelinin konaklama masraflarıyla ilgili şikayetler de ortaya çıktı. Hükümet Arnavutluk’taki 300 memurun dört yıldızlı otellerde konaklaması için yılda 9 milyon avro tahsis etmişti.

Fakat İçişleri Bakanlığı kaynakları “9 milyon avroluk tutarın, tahsis edilen güvenlik personelinin tam olarak kullanılacağı varsayımıyla azami tahmini maliyeti temsil ettiğini” ve “tesis seçiminin sendika anlaşmalarıyla belirlenen standartlara göre yapıldığını” açıkladı.

Ayrıca İtalya Sayıştayı, Italia Viva ve Beş Yıldız Hareketi’nin Libra’nın 16 göçmeni Arnavutluk’a taşımasının mali açıdan kötü yönetim teşkil ettiği yönündeki şikayetlerini incelemeye başladı. Devlet denetçileri, gerekirse daha ileri soruşturmalara yol açabilecek ön değerlendirmelere başladılar.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English