Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Seymour Hersh yazdı: Rehine krizi nasıl sona erebilir?

Yayınlanma

Amerikalı gazeteci Seymour Hersh, Substack bülteninde yayımladığı son makalesinde Hamas ile İsrail arasında devam eden rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin gizli görüşmeye değinerek, bazı İsrailli yetkililerin zamanın daralmasından korktuğunu, zira tünellerdeki havanın daha ne kadar solunabilir olacağının bilinmediğini belirtti.

Makalede, “İsrail askeri ve siyasi liderliği, Gazze kentinin tünellerinde ve enkazında avlanmakta olan Hamas ordusu mensupları için ölümcül olacak -bunun için başka bir kelime yok- dikkatle planlanmış bir oyunun sonuçlarını görmeye başlıyor. Görüldüğü yerde öldürme emri verildi. Hamas’ın askeri kanadının çöküşü, 7 Ekim katliamının planlanmasında doğrudan yer almadıklarını iddia eden grubun siyasi liderliğine, İsrailli rehinelerin uzun süredir Hamas’ın kalesi olan kuşatma altındaki El Şifa hastanesinin bodrum katına nakledilmesini sağlayarak iyi niyetlerini gösterme ve kendi hayatlarını kurtarma şansı verdi,” denildi.

Rehinelerin serbest bırakılması konusunda şu anda Hamas’ın siyasi kanadını yöneten Yahya Sinvar ile yapılan gizli görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini belirten Hersh, “Sinvar, 28 Ekim’de Hamas’ın, İsrail’in elinde bulunan tüm Filistinli mahkumların serbest bırakılması karşılığında İsrail’le ‘derhal’ mahkûm takasına hazır olduğunu açıkladı,” bilgisini paylaştı.

‘İsrailliler Hamas liderleri için idam cezası istiyor’

Hamas liderlerine ve çalışma arkadaşlarına İsrailli rehineleri serbest bırakmaları ve derhal savaş suçu mahkemeleri kurmayı kabul etmeleri halinde hayatta kalmalarının mümkün olduğunun söylendiğini aktaran Hersh, İsraillilerin askerlerinin suçlarını durdurmak için hiçbir şey yapmayan ve onları cesaretlendiren Hamas liderleri için idam cezası istediğini belirtti.

Hersh’e konuşan bir Amerikalı yetkili, “Hamas’ın siyasi liderliği katliama karışmamıştı ve eğer kendi adamlarını yargılamayı ve idam edilmelerini emretmeyi kabul ederlerse hem hayatlarının bağışlanacağı hem de İsrail’in savaştan aklanacağı düşünülüyordu. Hamas’ın siyasi liderliğine merhamet gösteriyoruz; rehineleri teslim etmeleri ve hastaneye götürerek hayata tutunmaları için onlara bir şans veriyoruz,” dedi.

Hamas siyasi liderliğinin kilit isimlerinden olan Sinvar’ın selefi İsmail Haniye, ekim saldırısı gerçekleşmeden önce ailesiyle birlikte Gazze’den ayrılmıştı.

‘Sinvar anlaşmaya açık olabilecek biri’

Ayrıca Hersh, “Gazze’nin büyük kısmını dümdüz eden bir bombardıman harekatının ortasında İsrail’in savaş suçları mahkemesi kavramı ortaya atması kötü bir romandan fırlamış gibi görünebilir ama mevcut rehine görüşmelerinin ciddiyetini bilen İsrailli bir bölge uzmanı, Sinvar’ı ‘anlaşmaya açık olabilecek biri’ olarak tasvir ederek beni şaşırttı,” ifadelerini kullandı.

Hersh’e konuşan İsrailli uzman, cinayet suçundan 22 yıl İsrail hapishanesinde yatan Sinvar için “Bir fanatik ve çileci. Kendini davasına adamış. Ailesi yok, çok dindar ama hapisteyken Şin Bet elemanlarıyla çok samimi oldu ve mantıksız görülmedi. Davaya hizmet etmek için bir şans isteyecektir. Ona açık bir kapı olacaktır,” değerlendirmesini yaptı.

Sinvar’ın cezaevindeyken İbraniceyi de akıcı bir şekilde konuşmaya başladığını kaydeden uzman, şu anda Katar’da bulunan bazı Hamas yetkilileriyle birlikte ‘herhangi bir anlaşmanın, anlaşma yapıldığı takdirde İsrail’in peşlerine düşmeyeceğine dair bir taahhüt içermesini isteyeceği’ tahmininde bulundu.

‘Tel Aviv, ateşkes ve duraklamayı aynı şey olarak algılıyor’

Öte yandan Hersh, konuyla ilgili bilgi sahibi bir Amerikalı yetkilinin ateşkes ve duraklamanın İsrail yönetimi tarafından aynı şey olarak görüldüğünü söylediğini aktardı.

Rehinelerden otuz birinin yetmiş yaş ve üzerinde, birinin Holokost’tan kurtulduğunun söylendiğini, ikisi dört aylık ve sekiz aylık bebek, anne ya da babalarının olmadığını, yirmi üçünün ise on sekiz yaşın altında olduğunu kaydeden Hersh, bu rakamları aktaran İsrailli, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nin ‘Hamas’a rehinelere erişim izni vermesi için baskı yapmadığını, ancak İsrail’in gözetimindeki iki yüz Hamas mahkumuna neredeyse derhal erişim izni istediğini’ ifade ettiğini aktardı.

Hersh, “Bu arada, Gazze’nin altındaki tünellerde hala hayatta olan Hamas askerleri, sürekli oksijen akışında gerekli olan jeneratörleri çalıştırmak için çok az yakıt kaldığı için yakında havasızlıktan boğulacaklar. Yiyecekler bozulmaya başlayacak ve su kaynakları azalıyor olabilir. 320 kilometreden fazla uzunluktaki tüneller kaçınılmaz olarak bir ölüm tuzağına dönüşecek ve yer altındaki yaşamı da en az yukarıdaki kadar zorlaştıracaktır,” diye ekledi.

Seymour Hersh yazdı: İsrail, Hamas’ın tünellerinin yüzde 65’ini yok edene kadar bombardımanı durdurmayacak

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English