Bizi Takip Edin

AVRUPA

Silah şirketleri Ukrayna için mühimmat yarışında

Yayınlanma

Ukrayna savaşının belki de en önemli cephelerinden biri, Kiev güçleri için batı ittifakının mühimmat üretimini bir süredir görülmedik seviyelere çıkarmak için büyük bir çaba sarf etmesi.

Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre, Avustralya’nın Queensland eyaletinde Alman Rheinmetall ve yerel yüklenici NIOA’nın ortaklaşa sahip olduğu yeni bir mühimmat fabrikası Kiev için on binlerce top mermisi üretiyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avustralya’da inşa edilen ilk tesis olan Maryborough fabrikasındaki çalışmalar iki yıl önce açıldığından bu yana neredeyse hiç durmadı.

NIOA’nın CEO’su Robert Nioa, işgücünü güvence altına almak zaman alsa da “Şimdi uçuyoruz,” dedi.

Alman Rheinmetall Avustralyalı şirket ile ortak topçu mühimmatı üretiminde 

Mermileri Almanya’ya ihraç eden ve burada Rheinmetall tarafından patlayıcılarla doldurulan şirket, gelecek yıl tesisteki yıllık üretimi yüzde 25 artırarak yaklaşık 55.000 mermiye çıkarmayı planlıyor.

NIOA, daha fazla sermaye yatırımıyla yılda 100.000’den fazla mermi üretebileceğini söylüyor. NIOA gibi dünya çapındaki diğer savunma şirketleri de, hükümetlerin Ukrayna’ya silah sevkiyatı yapması nedeniyle azalan ulusal stokları yenilemek için mühimmattan roket motorlarına ve füzelere kadar her şeyin üretimini artırdı.

Bazı Avrupalı silah üreticileri son iki buçuk yılda ilerleme kaydederek, genellikle hükümet sözleşmelerini güvence altına almadan önce yatırım yaptılar.

Avrupalı silah şirketleri üretimlerini birkaç katına çıkardı

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünde savunma tedariki konusunda araştırma görevlisi Tom Waldwyn, bazı durumlarda Avrupalı şirketlerin topçu mühimmatı üretimini “savaştan önce ürettiklerinin 10 katına kadar” çıkardıklarını söyledi.

Örneğin Rheinmetall, Şubat 2022’den önce yaklaşık 100.000 adet olan NATO standardı 155 mm mühimmat üretimini 2027’den itibaren yılda 1,1 milyon adede çıkarmayı planlıyor.

İsveçli Saab, mühimmatı da içeren kara muharebe işinin kapasitesinin son yıllarda ikiye katlanarak yılda 200.000 birime ulaştığını ve yakın gelecekte bunu tekrar ikiye katlayarak 400.000’e çıkarma yolunda ilerlediğini söyledi.

Fransız savunma ve teknoloji grubunun Birleşik Krallık’taki iştiraki Thales UK, Starstreak kısa menzilli hava savunma sistemini ürettiği ve Saab NLAW tanksavar sistemini monte ettiği Belfast’taki tesislerinde benzer şekilde kapasite artışına gitti.

Şirket önümüzdeki iki yıl içinde kapasitesini iki katına çıkarmayı ve ardından 2028 yılına kadar tekrar iki katına çıkarmayı planlıyor.

Tedarik zincirleri sorunu: Kritik hammaddelerde sorun sürüyor

Fakat FT’ye göre genel olarak, çabalar hâlâ tedarik zinciri kısıtlamaları nedeniyle engelleniyor ve sektör paydaşları, Avrupa’nın “Rusya’nın saldırganlığına” karşı koyabilmesi ve aynı zamanda tükenen stokları yeniden doldurabilmesi için çok daha büyük yatırımlara ihtiyaç olduğunu söylüyor.

Özellikle top mermileri ve diğer patlayıcılarda kullanılan nitroselülozun üretilmesi için gerekli olan pamuk linteri gibi hammaddelerde bazı önemli kısıtlar devam ediyor.

NIOA, “Avustralya ve Müttefik güçler için mühimmat tedarikinde önemli tedarik zinciri sorunları var,” dedi ve bunlara itici gaz olarak kullanılan nitroselülozun da dahil olduğuna dikkat çekti.

Rheinmetall, tedarik zincirlerini riskten kurtarmak için “pamuk linterleri ve zırhlı çelik” gibi bazı hammaddeler için “güvenlik stokunu” yıllık üretimin yaklaşık üç yılına çıkardığını söyledi.

Norveç hükümeti geçen hafta yaptığı açıklamada, savunma sanayisine yönelik bir planın parçası olarak kritik patlayıcıların ve roket motorlarının üretimini artırmak için yaklaşık 1 milyar Norveç kronu (yaklaşık 92,4 milyon dolar) yatırım yapacağını söyledi.

Şirket ayrıca İngiliz Chemring’in Norveç’teki iştiraki Chemring Nobel ile birlikte bir patlayıcı tesisinin geliştirilmesini değerlendirmek üzere bir fizibilite çalışmasını finanse edecek.

Finansman ayrıca Norveç ve Finlandiya hükümetlerinin ortak sahibi olduğu Nammo için yeni bir roket motoru üretim hattı planlarını da içeriyor. Şirket diğer ürünlerin yanı sıra hava savunma füzeleri için roket motorları üretiyor.

Üretimi artırmak için birkaç yıl daha gerek

Nammo’nun büyük kalibreli sistemler direktörü Vegard Sande roket motorlarının “hava savunma füzelerinin sayısının artırılmasında tek darboğaz olmadığını fakat kapasiteyi artırmaları gereken kritik bileşenlerden biri olduğunu” söyledi.

Her ne kadar şirketler kapasitelerini artırmak için hükümetlerle sözleşme imzalamış olsalar da, üretimi artırmak zaman alıyor. Sande, “Bir yatırım kararından sonra üretim artışını görmeniz iki ila üç yıl alıyor,” dedi.

Sektörün ticaret organı Avrupa Havacılık, Güvenlik ve Savunma Sanayii Birliğinin (ASD) genel sekreteri Jan Pie, özellikle Avrupa’nın endüstriyel temeline onlarca yıldır yapılan yetersiz yatırımın ardından, üretim seviyelerinin hâlâ gerekenin altında olduğunu savundu.

Pie, “Eğer amaç Rusya’nın saldırganlığına karşı Ukrayna’ya yeterli desteği sağlamak ve Rusya’yı daha fazla saldırganlıktan caydırmak için yeterli askeri kapasite oluşturmaksa, Avrupa’da çok daha fazla ve çok daha hızlı tedarik ve üretim yapmak zorundayız,” dedi.

AB, Rusya’nın mühimmat kapasitesinin hâlâ çok gerisinde

Avrupa mühimmat kapasitesi söz konusu olduğunda hâlâ Rusya ile aynı seviyede değil. Kiel Enstitüsü’nün yakın tarihli bir raporuna göre, Moskova şu anda stoklarını tüketme korkusu olmadan günde yaklaşık 10.000 mermi harcayabiliyor.

Benzer bir atış hızıyla Almanya’nın bir yıllık mühimmat üretiminin tamamını 70 gün içinde tüketeceği belirtiliyor.

Bruegel düşünce kuruluşunda üst düzey araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Guntram Wolff, Rusların “büyük fabrika hatlarına sahip olduğunu”, “devasa montaj hatlarının” bulunduğunu ve “bu hatlarda üretilen silah sayısının korkutucu derecede yüksek” olduğunu belirtiyor.

Nammo’dan Sande, “Gerekli sermayeyi toplayacak ve sipariş alımına dayalı ağır yatırımlar yapacaksak 10 yıllık bir perspektife ihtiyacımız var,” diyor.

Saab’ın CEO’su Micael Johansson da aynı noktayı tekrarlıyor. Johansson’a göre endüstri, “garantili uzun vadeli sözleşmeler olmaksızın kapasite artırma riskini üstlendiği için ulusların daha uzun vadeli taahhütlerine ihtiyaç duyuyor.

AVRUPA

Almanya’da gittikçe daha fazla emekli çalışmak zorunda kalıyor

Yayınlanma

Almanya’da çalışan her üç emekliden biri, başka türlü geçinemediği için çalışmaya devam etmek zorunda kaldığını söylüyor. Hatta bunların yüzde 16’sı tam zamanlı (40 saatten fazla) çalışıyor.

Federal İstatistik Dairesi’nin Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) adına yaptığı ve BILD’in ulaştığı özel bir analize göre, 2020 yılında Almanya’da 469.000 olan 70 yaş üstü çalışan insan sayısı 2023 yılında 599.000’e ulaştı.

Analiz, istihdamdaki emekli kişi sayısının birkaç yıldır orantısız bir şekilde yüksek bir oranda arttığını gösteriyor.

2020 yılında 70 yaş üstü nüfusun yüzde 3,7’si hââ çalışmakta iken, 2023 yılında bu oran yüzde 17’ye yükseldi. Aradan geçen yıllarda çalışan emeklilerin sayısı sürekli arttığından, bu açık bir yükseliş eğilimi olarak görülüyor.

BSW lideri Sahra Wagenknecht BILD’e yaptığı açıklamada bu durumu, “Korkutucu, çünkü çoğu durumda emeklilik çağında çalışmaya devam etmek özgür[ce verilmiş] bir karar değil. Gerçek şu ki: yetersiz emekli aylığı seviyesi yüz binlerce kişiyi çalışmaya zorluyor,” şeklinde yorumladı.

Bununla birlikte, 65-74 yaş arası çalışan insanların yüzde 29’u “işlerinden keyif aldığını” söyledi.

Bunlar, istatistik ofisi tarafından ekim ayı başında yapılan bir mikro nüfus sayımı araştırmasının sonucu. Yüzde 33’lük oranla, maddi zorunluluktan dolayı çalışan emekliler en büyük grubu oluşturuyor.

Wagenknecht BILD’e verdiği demeçte, “Şirketlerin yaşlı kuşakların deneyim ve uzmanlığından faydalanması elbette memnuniyetle karşılanmalıdır. Fakat yasal emeklilik artık yaşam standardını güvence altına almıyor ve bu nedenle birçok insanı hayatlarının sonuna kadar çalışmaya zorluyor,” dedi.

Wagenknecht, partisinin bu nedenle Avusturya’daki gibi bir emeklilik sisteminden yana olduğunu vurguluyor. Bu ülkede uzun süreli çalışmış emeklilerin aylıkları ayda yaklaşık 800 avro daha yüksek.

Avusturya’da tüm vatandaşlar –devlet memurları, serbest meslek sahipleri ve parlamento üyeleri dahil– Avusturya’nın emeklilik fonuna ödeme yapıyor ve katkı oranı daha yüksek.

Almanya’da emeklilik yaşı, 1947-1958 arasında doğanlar için 65 yaş artı her yıl için bir ay. Yani örneğin 1948’de doğduysanız, 65 yaş artı iki ay ile emekli olabiliyorsunuz.

2023 yılından itibaren emeklilik yaşı, zorunlu emeklilik yaşının 67’ye ulaşacağı 2031 yılına kadar her yıl iki ay artırılmaya başlandı. Eksik kalan her yıl, emeklilik maaşında %3,6’lık bir azalmaya yol açacak.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Polonya’da PiS, AB göç anlaşması için referandum istiyor

Yayınlanma

İktidarı döneminde göç konusuna sert yaklaşımıyla bilinen Polonya’nın ana muhalefetteki muhafazakâr partisi Hukuk ve Adalet (PiS), AB göç anlaşması konusunda ülke çapında bir referandum önerdi.

Başbakan Donald Tusk’ın geçtiğimiz cumartesi günü hükümetinin yeni göç stratejisini sunmasının ardından iktidardaki koalisyon ortakları onu selefi PiS’in izinden gitmekle suçladı.

PiS, Tusk’ın bu hamlesine, AB’nin göç ve iltica anlaşmasına ilişkin bir referandum için imza toplamaya başlayacağını duyurarak karşılık verdi.

Pazartesi günü eski savunma bakanı Mariusz Błaszczak özel Wnet radyo yayıncısına yaptığı açıklamada 500.000 imzaya ihtiyaç olduğunu söyledi.

Błaszczak, “Aktif olacağız, halka gideceğiz, imza isteyeceğiz ve bu doğru çözüm,” dedi.

Eski bakan, Tusk’ın Macaristan ve Hollanda’nın adımlarını takip edebileceğini ve geçici olarak göç anlaşmasının dışında bırakılmayı isteyebileceğini savundu.

Ne var ki, Donald Tusk’ın bunu yapmadığını savunan Błaszczak, “Bunu yapmayacağına ve referandum önergemizi desteklemeyeceğine göre, yine hile yapıyor ve [sözde göç krizine ilişkin] yedek bir teori bulmaya çalışıyor demektir,” diye ekledi.

“Almanya yapıyorsa biz neden yapamayalım?”

Tusk’ın Polonya’daki sığınma haklarının geçici olarak askıya alınması önerisi sorulduğunda Błaszczak bunu tamamen reddetmedi fakat “her şeyin böyle bir çözümün verimliliğine bağlı olacağını” söyledi.

Bununla birlikte Błaszczak, Polonya’nın imzaladığı uluslararası sözleşmelerin feshedilmesini gerektireceği için bunun etkisiz olacağına inandığını söyledi ve “Cenevre Sözleşmesini feshetmeli miyiz? Donald Tusk’ın istediği bu mu?” diye sordu.

Błaszczak’a göre sorun Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan insanların Avrupa’ya akın etmesi ve Almanya’nın hakimiyetindeki AB’nin göç anlaşmasını kabul ederek bu insanları Almanya’dan diğer AB ülkelerine taşımaya karar vermesi.

Muhafazakâr siyasetçi, Almanya’nın sınırı düzensiz yollarla geçen ve yarısı Ukraynalı olan binlerce kişiyi geri gönderdiğine atıfta bulundu.

Tusk AB anlaşmasını veto etmemekle suçlanıyor

Tam bir yıl önce (15 Ekim 2023) yapılan parlamento seçimlerinin ardından iktidarı Tusk’ın geniş “merkezci” koalisyonuna kaptıran PiS, seçimlerle birlikte yapılması için çağrıda bulunduğu referandumda dört sorudan biri göçmenlerin kabulüyle ilgiliydi.

Fakat seçimlere %74,38 gibi rekor bir katılım sağlanırken referandum %50 barajını aşamadı ve sonuçları bağlayıcı olmadı. Birçok kişi soruların taraflı olduğunu düşündüğü için referandumda oy kullanmayı reddetti.

14 Mayıs’ta AB bakanları yeni AB Göç ve İltica Paktı üzerinde anlaşmaya varmıştı. Polonya veto yetkisini kullanmadı ki bu konuda eski PiS Çevre Bakanı Michał Woś, Tusk’ı eleştirerek Avrupa Komisyonu ve Alman hükümetine meydan okuyacak “cesaretten yoksun” olduğunu söyledi.

Fakat Polonya, nitelikli çoğunlukla kabul edildiği için anlaşmayı veto etme yetkisine sahip değildi. Varşova ve Budapeşte pakta karşı çıkan iki ülke oldu ama bu karşı çıkış paktın hükümlerini reddetmeye yetmedi.

Tusk: Kimse bizi AB göç anlaşmasını uygulamaya zorlayamaz

Pakt zorunlu dayanışma esasına dayanıyor. Yani bir ülke ya göçmen kotasını kabul edecek ya da AB’nin göç yönetim sistemine mali veya operasyonel katkıda bulunacak.

Tusk cumartesi günü yaptığı açıklamada hükümetinin AB’nin göç ve iltica anlaşmasının hükümlerine uyma niyetinde olmadığını ve “kimsenin kendisini bu anlaşmayı uygulamaya zorlayamayacağını” söyledi.

Tusk pazartesi günü X’te, “Polonya ve Avrupa sınırlarını korumak bizim hakkımız ve görevimizdir. Güvenlik konusunda kimseyle pazarlık yapılmayacaktır. Bu yerine getirilmesi gereken bir görevdir ve hükümetim bu görevi yerine getirecektir,” diye yazdı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB’den Gagavuzya lideri Gutsul’a yaptırım

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Moldova’nın egemenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle Gagavuzya Başkanı Yevgeniya Gutsul ve diğer dört kişi ile bir tüzel kişiye yaptırım uyguladı. Aynı zamanda İran’daki bazı bireyler ve şirketler de Rusya’ya verdikleri destekten dolayı yaptırım listesine eklendi.

Avrupa Birliği (AB), Moldova Cumhuriyeti’nin egemenliğini tehdit ettiği ve siyasi istikrarı bozmayı hedeflediği iddiasıyla beş kişi ile bir tüzel kişiye yaptırım uygulama kararı aldı.

AB Konseyi’nin resmi internet sitesine göre, bu kişiler arasında Gagavuzya Başkanı Yevgeniya Gutsul da bulunuyor.

AB Konseyi’ne göre Gutsul, Gagavuzya’yı ayrılıkçılığa teşvik ederek Moldova’nın egemenliğini tehlikeye atıyor ve böylece anayasal düzeni ihlal ediyor.

Yaptırım listesine, özerk bölge yönetiminin üç üyesi Iurie Kuznetsov, İlya Uzun ve Mihail Vlah da dahil edildi.

Ayrıca, Avrasya Kâr Amacı Gütmeyen Özerk Örgütü’nün kurucusu Nelly Parutenko da yaptırım listesine alındı. Parutenko, örgütü aracılığıyla Moldova’da “Rusya yanlısı” fikirleri yaymakla suçlanıyor. Avrasya adlı tüzel kişilik de aynı şekilde yaptırımlardan etkilendi.

Listede yer alan kişilerin mal varlıkları dondurulacak, kara listedeki şahısların AB’ye girişi yasaklanacak.

Bunun yanı sıra, AB yaptırımlarına tabi olan kişi ve kuruluşlara doğrudan ya da dolaylı olarak fon ve ekonomik kaynak sağlanması da yasaklanıyor.

AB, 14 Ekim’de, Rusya’yı desteklediği iddiasıyla İran’daki yedi kişi ve yedi şirkete de yaptırım uyguladı. Kara listeye alınanlar arasında üç İran havayolu şirketi de yer alıyor: Saha Airlines, Mahan Air ve Iran Air.

Yaptırımlar, insansız hava araçları ve ilgili bileşenlerin satın alınması ile Rusya’ya transferini organize eden şirketleri de kapsıyor.

Bu şirketler arasında Dynamic Electronic Frequency Engineering Limited Liability Company, Iran Alumina Co, Shahid Hajj Ali Movahed Araştırma Merkezi ve Teyf Tadbir Engineering Company yer alıyor. Ayrıca, yaptırımlar bazı bireylere de uygulandı.

Gagavuzya özerkliğini nasıl koruyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English