Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Sullivan’ın Riyad ziyaretinde gündem Hint-Körfez-Avrupa koridoru

Yayınlanma

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan’ın Suudi Arabistan ziyaretinin önemli başlıklarından biri Hindistan-Körfez ülkeleri demir yolu ve liman projesi. Proje Hindistan’dan Avrupa’ya uzanan entegre ekonomi koridorunun parçası olarak düşünülüyor ve Washington’un hem Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında hayata geçirdiği alt yapı projelerine hem de İran’ın merkezinde olduğu Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’na alternatif olma iddiası taşıyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve beraberindeki heyet Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Cidde’de bir araya geldi. Suudi Arabistan haber ajansı SPA’nın haberine göre görüşmede ikili, iki ülke arasındaki stratejik ilişkileri ve çeşitli alanlarda geliştirilmesi imkanlarını, bölgesel ve uluslararası ortak öneme sahip gelişmeleri gözden geçirdi. Görüşmede, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk ve ABD’nin Riyad Büyükelçisi Michael Ratney gibi isimler de yer aldı.

AFP’nin haberine göre Sullivan daha sonra Bin Selman, Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval ve Birleşik Arap Emirlikleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnoon bin Zayed Al Nahyan ile bir araya geldi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, toplantıların “Hindistan ve dünya ile birbirine bağlı daha güvenli ve müreffeh bir Orta Doğu’ya ilişkin ortak vizyonlarını ilerletmeyi” amaçladıkları belirtildi.

Axios’ta yer alan habere göre Jake Sullivan’ın Suudi, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistanlı mevkidaşlarıyla yaptığı toplantının gündeminde Körfez ülkeleri ile Hindistan’ı birbirine bağlayacak bir demiryolu ve liman ağını projesi var. Bu proje İsrail, Hindistan, ABD ve BAE’nin yer aldığı I2U2 forumunun toplantıları sırasında ortaya çıktığı, ancak İsrail, Suudi Arabistan’ın yakın zamanda İran ile normalleşme anlaşmaları imzalamış olması nedeniyle dünkü toplantıya davet edilmediği belirtildi. Ancak İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen’in bugün Başbakan Narendra Modi ve Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ile görüşmek üzere Hindistan’a gitmesi bekleniyor.

Geçen hafta Washington Enstitüsü’nde konuşan Sullivan, Suudi Arabistan ziyaretinde Yeni Delhi ve Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki iş birliği alanlarına atıfta bulunmuştu.

Neden önemli

Sullivan’ın temasları, ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen yaz Suudi Arabistan’ı ziyaretinden sonra bu ülkeye yapılan en üst düzey ziyaret oldu. Sullivan’ın ziyareti Riyad’ın Çin arabuluculuğunda Tahran’la normalleşme anlaşması imzalamasından sonra geldi. Riyad’ın söz konusu anlaşmayı Washington ile istişare etmeden imzaladığı iddiaları basında yer almıştı.

Suudilerin, Çin ile yakınlaşması Riyad’ın Washington’a mesajı olarak değerlendiriliyor. Riyad, Washington’un insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek Suudi Arabistan’ı eleştirmesi ve silah satışına kısıtlama getirmesi gibi uygulamalarından rahatsız. Öte yandan ABD, Orta Doğulu “müttefiklerine” taahhüt ettiği güvenlik garantilerini yerini getirmemekle eleştiriliyor. Washington’un dikkatini Asya-Pasifik’e kaydırmış olması nedeniyle Riyad başta olmak üzere geleneksel müttefikleri, kendilerini, kendi başlarının çaresine bakmak zorunda hissediyor. Dolasıyla İran gibi “bölgesel bir düşmanla” gerginliği düşürme ve Orta Doğu’da ağırlığı iyice hissedilen Çin’le ilişkileri geliştirmeye çalışıyor.

İşte Sullivan’ın Riyad ziyaretinde Suudi Arabistan’la yıpranan ilişkileri onarma hedefi ve ABD’nin Orta Doğu’yu terk etmediği mesajı ağırlık kazanıyor. Gündemde ikili ilişkilerin yanı sıra İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi, Yemen’deki ateşkes ve barış görüşmeleri ve önemli alt yapı projeleri de var.

Ziyarette ele alınan Hindistan-Körfez ülkeleri ekonomi koridoru projesi de Washington’un hem Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında hayata geçirdiği alt yapı projelerine hem de İran’ın merkezinde olduğu Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’na alternatif olma iddiasında.

“Çin’in yükselişini durdurmak” amacıyla dikkatini Asya-Pasifik’e kaydıran ABD, Çin’in Orta Doğu ve Asya’da artan etkisi kırmak için de çalışıyor. Bu kapsamda İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan ile Temmuz 2022’de “Orta Doğu Dörtlüsü” olarak nitelendirilen I2U2 ittifak girişimini başlattı. İttifak, ekonomiden güvenliğe, ulaştırmadan sağlığa birçok alanda iş birliği öngörüyor. İttifak, İsrail ile BAE arasında 2020’de imzalanan normalleşme anlaşmasına dayanıyor. Dönemin ABD Başkanı Trump’ın arabuluculuğunda İsrail’in Körfez ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmesi sonrası, Avrupa’dan Hindistan’a uzanan yeni bir ekonomi koridorunun inşası gündeme gelmişti. Hint-Arap-Akdeniz Koridoru, Mumbai Limanı’nı BAE limanlarına ve demiryolu ile İsrail’in Hayfa Limanı’na son aşamada da Yunanistan’ın Pire Limanında bağlamayı hedefliyor. Böylece Mumbai ve Pire arasındaki ulaşım süresini 17 günden 10 güne indirilmesi öngörülüyor.

Proje, Mumbai’den Finlandiya’ya uzanmayı hedefleyen İran’ın merkezde olduğu Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’na (INSTC) alternatif olarak düşünülüyor. Ayrıca deniz yolları üzerindeki “İran tehdidi” nedeniyle gündeme gelen “Hayfa Limanı’ndan BAE limanları arasındaki demiryolu projesi” de yeni değil. 2018’de Trump başkanlığında ilk kez gündeme gelen proje için 2020’de bazı anlaşmalar imzalanmış ancak projede somut bir adım gündeme gelmemişti.

Orta Doğu’daki ağırlığını kademeli olarak Çin’e kaybeden ABD’nin bu projeleri yeniden gündeme alarak hem İran “tehdidine” karşı koyma hem Çin’e alternatif olmaya çalıştığı görülüyor. Söz konusu projelerin güzergâh ya da içeriklerinin değişip değişmediği ise net değil.

ORTADOĞU

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas’tan Gazze’nin yönetimi için “komite” önerisine şartlı onay

Yayınlanma

Hamas’ın siyasi büro üyesi Halil el-Hayye, El-Aksa televizyonuna yaptığı açıklamada Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması teklifini, bu komitenin tamamen yerel olması şartıyla kabul ettiklerini söyledi.

Hayye, Gazze’de ateşkes görüşmeleriyle ilgili açıklamasında “Masaya Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması yönünde bir fikir konuldu. Bu, Mısırlı kardeşlerimizin sunduğu bir öneri. Biz buna sorumlu bir yaklaşımla ve olumlu bir şekilde yanıt verdik. Komitenin Gazze’yi tamamen yerel bir şekilde yönetmesi ve oradaki günlük hayata dair her şeyi denetlemesi şartıyla bu öneriyi kabul ediyoruz” dedi.

Çin’de bir araya gelen Hamas ve El Fetih birleşme için diyaloğu sürdürme sözü verdi

Hamas ve Fetih hareketleri, bu ayın başında Gazze’nin yönetimi için bir komite kurulması ve ateşkes görüşmeleri çerçevesinde Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelmişti.

Hayye, Hamas ve İsrail arasında dolaylı olarak yürütülen ateşkes ve esir takası müzakerelerine ilişkin de “İsrail soykırımı durmadan esir takası olmayacak. Nitekim bu birbirine bağlı bir denklem. Biz tüm açıklıkla şunu söylüyoruz. Bu saldırganlığın durmasını istiyoruz. Herhangi bir esir takası olması için önce bu saldırılar durmalı” ifadelerini kullandı.

“Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkesi engelliyor”

Ateşkes anlaşmasına hazır olduklarını ancak İsrail’in de bu konuda gerçekten istekli olması gerektiğini belirten Hayye, “Ateşkes müzakerelerini harekete geçirmek için arabulucu ülkelerle temaslarımız sürüyor. Ancak Netanyahu, siyasi nedenlerle ateşkes müzakerelerinde ilerlemeyi engelliyor” diye konuştu.

İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’nde süren saldırılarının durdurulması için taraflar arasında uzun süredir dolaylı müzakereler yürütülüyor. Katar, ABD ve Mısır’la İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve esir takası anlaşmalarına arabuluculuk ediyor.

“Ya Philadelphia ya anlaşma”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda, siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor. İsrail’in anlaşma taslağına eklediği maddelerin özellikle Mısır-Gazze sınır hattı Philadelphia Koridoru’nda kontrolünü sürdürme ısrarının müzakereleri zora soktuğu vurgulanıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail Meclis kürsüsünden Netanyahu’ya “seri katil” dedi

Yayınlanma

Ayman Ode

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya Gazze’deki sivil ölümlerinden ötürü “barışın seri katilisin” diyen Filistin asıllı İsrail Meclisi (Knesset) üyesi Ayman Odeh zorla kürsüden uzaklaştırıldı.

Odeh, Knesset’teki konuşmasında, İsrail ordusunun Gazze’de, sivil ayırt etmeksizin düzenlediği saldırılardan dolayı Netanyahu’yu eleştirdi.

İsrail saldırılarında henüz yeni doğmuş ikiz bebeğini ve eşini, doğum belgesini almaya gittiği esnada düzenlenen saldırıda kaybeden Muhammed Ebu el-Kumsan’ın hikayesini anlatan Odeh, “Gazze’de sisteminizin öldürdüğü 17 bin 385 bebek var; bunların 825’i bir yaşın altında” dedi.

Netanyahu’ya Gazze öldürülen sivil, kadın ve çocuklara ilişkin sert eleştiriler yönelten Odeh sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de 35 bin 55 yetim bebek var. Hepsinin kanı peşinizi bırakmayacak ve yine de küstahlığınızla Uluslararası Ceza Mahkemesinde nasıl suçlandığınızı merak edeceksiniz. Binyamin Netanyahu senin düşüncen nedir? Düşüncen nedir? 30 yıldır barışın seri katili oldun.”

Konuşması yarıda kesilen Odeh’in Knesset’te bulunanlarca kürsüden uzaklaştırıldığı görüldü.

Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah’ta üç günlük ikiz bebeklerinin doğum belgesini almak için evinden çıkan Filistinli Muhammed Ebu el-Kumsan, eşini ve çocuklarını 13 Ağustos’ta İsrail saldırısında kaybetmişti.

Filistinli baba, bebeklerinin doğum belgesini almak için dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra, İsrail ordusu sığındıkları evi bombalamıştı. Evde bulunan eşi ile Aysel ve Aser ismini verdikleri ikiz bebekleri ve kayınvalidesi saldırıda yaşamını yitirmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English