Bizi Takip Edin

DOĞU AKDENİZ

Trablus’ta çatışma: Başağa kendi ayağına sıktı

Yayınlanma

Dibeybe ve Başağa arasında aylardır devam eden soğuk savaş, sıcak çatışmaya dönüştü. 23 kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar Başağa’yı destekleyen milis güçlerin Trablus’ta mevzi kaybetmesiyle sonuçlandı.

Libya’nın başkenti Trablus, Abdülhamit Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) denetimindeki orduya bağlı birlikler ile Trablus’a girerek hükümeti devralacağını ilan eden Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar Hükümeti’ne yakın milisler arasında bir süredir tırmanan gerilim dün geniş çaplı çatışmaya dönüştü.

Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) yaklaşık altı ay önce UBH’nin görev süresinin dolduğunu ilan edip Başağa’yı başbakan seçti, ancak Dibeybe liderliğindeki UBH seçimler yapılana kadar göreve devam etme kararı aldı. Misratalı milis kuvvetlerin önemli bir kısmının desteğini arkasına alan Başağa, bir kaç kez Trablus’a girip hükümeti “barış içinde” devralacağını açıkladı ancak yerel ve uluslararası arabuluculuk girişimleri devam ettiği için fiili olarak buna yeltenmedi. Ancak arabuluculuk girişimlerinin sonuç vermemesi üzerine Trablus’taki milisler arasında küçük çaplı silahlı çatışmalar yaşanmaya başlandı.

Açıklama ‘savaşları’

En son Başağa, 24 Ağustos’ta Dibeybe’ye kendi isteğiyle görevinden vazgeçmesi ve başkentteki iktidarı kan dökmeden teslim etmesi çağrısında bulundu: “Demokrasinin prensiplerine saygı ve sizlere güvenoyu vermiş yasama makamlarının kararlarına uyma bağlamında süresi bitmiş yetkinizi gönüllü olarak teslim etmeniz gerekiyor.”

Dibeybe ise “Libyalılara hizmet etmekle meşgul” olduğu için bu çağrıya yanıt vermeyeceğini söyledi ve ekledi: “Eski İçişleri Bakanı (Başağa), savaş çıkarma ve sivilleri hedef alma yönündeki tekrarlanan tehditkar mesajlarına sınırlama getir. Şayet Libyalıların hayatını önemsiyorsan çabalarınla seçimlerin gerçekleşmesine odaklan. Ayrıca geçmişte kalan askeri darbe hayallerini de bırak.”

Yığınak ve çatışma

Açıklamalardan sonra Trablus’un çevresi Dibeybe ve Başağa’ya bağlı güçlerin askeri yığınağına sahne oldu. İddiaya göre, Başağa’ya yakın milislerin UBH’ye bağlı askeri bir konvoya rastgele ateş açması çatışmaların fitilini ateşledi. Trablus’un Bin Gaşir ve Sarim bölgelerinde dün sabaha karşı başlayan çatışmalar ilerleyen saatlerde Cumhuriyet Caddesi ve Dahra gibi kentin merkezi bölgelerine de sıçradı.

İlk çatışmalar, Başağa’ya yakınlığı ile bilinen Haitem Tajouri liderliğindeki milis güçler ile Başkanlık Konseyi’ne bağlı İstikrar Destek Birliği arasında yaşandı. Öğlen saatlerinde Trablus’un 200 kilometre doğusundaki Misrata kentinden Başağa’ya yakın askeri bir konvoy başkentin doğusuna geldi. Güneyde ise Dibeybe’nin geçen 17 Mayıs’ta görevden aldığı Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı Usame Cuveyli’ye bağlı Zintanlı Tugayları kente doğru harekete geçti ve şehir merkezi ile Trablus Havalimanı arasındaki ana yol ve kavşakların kontrolünü ele geçirmeye çalıştı.

Milisler geri çekilmek zorunda kaldı

Misrata’dan Trablus’a ulaşmaya çalışan milislerin hava bombardımanı ile şehre girişi engellenirken İstikrar Destek Birliği’ne bağlı kuvvetler de Haitem Tajouri’nin milislerinin ana karargahlarını ele geçirdi. Cuveyli’nin liderliğindeki milisler ise dün akşama doğru daha güneye çekilmek zorunda kaldı. Küçük çaplı çatışmalar bu sabaha kadar devam etse de, çatışma esas olarak Başağa’ya bağlı güçlerin yenilgisiyle yerini sessizliğe bıraktı. Libya Sağlık Bakanlığı çatışmalarda 23 kişinin hayatını kaybettiğini, 140 kişinin ise yaralandığını duyurdu.

Başbakan Dibeybe de akşam saatlerinde sokağa inerek şehrin güvenliğini sağlayan birlikleri ziyaret etti. Dibeybe ziyarete ilişkin yayınladığı videoda, darbe dönemlerinin kapandığını, isteyenin seçime girebileceğini, başka bir yol deneyenlere karşı da “yiğitlerin meydanda” olduğunu söyledi.

Öte yandan Dibeybe, Trablus’a yönelik saldırıların ardından İçişleri Bakanlığı, Başsavcılığa ve ilgili güvenlik güçlerine yazılı talimat göndererek saldırıya katılan tüm kişilerin milis ya da sivil fark etmeksizin tutuklanması için derhal harekete geçilmesi emrini verdi.

Libya Devlet Yüksek Konseyi de başkentte yaşanan olaylarda, sorumluluğun ilk kurşun sıkan tarafa ait olduğunu açıkladı ve “Devlet kurumlarının tek bir çatı altında birleştirilmesi ve seçimlerin yapılması için çalışmaların bir an önce tamamlanması konusundaki tutumumuz sabittir” dedi.

‘Siyasi süreç riske atılıyor’

Çatışmalarla ilgili Türk Dışişleri Bakanlığı “Tarafları, bunun idrakiyle hareket etmeye, itidal ve sağduyuya davet ediyor; çatışmaları derhal durdurmaya çağırıyoruz” açıklaması yaptı.

Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Şiddetin artması, Libya halkının kalıcı barış ve istikrara kavuşma azmini ve başta seçimlerin düzenlenmesi olmak üzere siyasi sürecin ilerletilmesi vizyonunu da riske atmaktadır. Bu bakımdan, tarafların silahları susturmalarını ve bir an önce sorunlarını barışçıl yollarla çözüme kavuşturmaya odaklanmalarını bekliyoruz.”

Öte yandan Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu, başkent Trablus’ta yaşanan silahlı çatışmalar karşısında derin endişe duyduklarını ifade ederek bunların derhal durdurulması çağrısı yaptı.

Başağa’nın eli zayıfladı

Başağa’nın Nisan ayından sonra ikinci kez denediği Trablus’a girme çabasının yol açtığı sonuçlara bakacak olursak;

*Yapılan tüm çalışmalara rağmen Trablus’un denetimindeki silahlı birlikler arasındaki bölünmüşlük devam ediyor. Bu bölünmüşlük ülkenin güvenliğini tehdit ediyor.

* Başağa’yı destekleyen milis güçlerin çatışma öncesi konumlarına göre Trablus’a daha uzak bölgelere çekilmek zorunda kaldıkları görünüyor.

* Başağa’nın Trablus’ta kaybettiği mevziler, oldukça düşük olan Trablus’a girme ihtimalini artık iyice zayıflatmış gibi duruyor.

 

 

AMERİKA

Trump yönetimi 50’den fazla Çinli teknoloji şirketini kara listeye ekledi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın yönetimi, Çin’in yapay zeka ve gelişmiş bilgi işlemin yanı sıra hipersonik füzeler gibi doğrudan askeri teknolojiler geliştirme yeteneklerini daha da kısıtlamayı amaçlayarak, önceki Joe Biden ekibinden devraldığı ticari kara listeyi önemli ölçüde genişletti.

ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı Sanayi ve Güvenlik Bürosu (BIS), “ABD ulusal güvenliği ve dış politikasına aykırı” eylemleri gerekçesiyle 80 kuruluşu Varlık Listesi’ne ekledi.

Kara listeye eklenenler arasında Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika, İran ve hatta Tayvan’dan kuruluşlar yer alırken, bunların 50’den fazlası Çin ve Hong Kong’dan.

BIS, salı günü Washington’da yayınladığı bir duyuruda, Çin Komünist Partisi’nin “askeri uygulamalar için yüksek performanslı ve exascale hesaplama yeteneklerinin yanı sıra kuantum teknolojilerini edinme ve geliştirme” yeteneğini kazanmasını engellemeyi hedeflediklerini bildirdi.

Exascale hesaplama, yapay zekanın daha da geliştirilmesini sağlayan en son süper bilgisayar teknolojisidir.

Bir başka hedef de “Çin’in hipersonik silah programını geliştirmesini engellemek” olarak ifade edildi. Yani ses hızının beş katı veya daha hızlı hareket eden ve karşı savunmadan kaçmak için gelişmiş manevra kabiliyetine sahip silahlar.

Çin çarşamba günü Trump yönetiminin eylemini kınadı ve Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Guo Jiakun ABD’yi “uluslararası hukuku ve uluslararası ilişkileri düzenleyen temel normları ciddi şekilde ihlal eden, Çinli işletmelerin haklarına ve çıkarlarına zarar veren ve küresel endüstriyel tedarik zincirlerinin güvenliğini ve istikrarını baltalayan tipik hegemonik davranış” ile suçladı.

Guo, Washington’dan “ulusal güvenlik kavramını abartmayı bırakmasını” ve “ticareti siyasallaştırmayı bırakmasını” talep ederek Çin şirketlerinin çıkarlarını koruma sözü verdi.

ABD listesine eklenen şirketler arasında, Çin’in önde gelen bulut bilişim ve büyük veri hizmetleri sağlayıcısı Inspur Group’un iki yıldır listede yer alan altı birimi de bulunuyor. BIS, bu birimlerin, grubun “özellikle Çin hükümeti ve/veya ordusu için süper bilgisayar projelerini desteklemek üzere ABD menşeli ürünler satın alarak veya satın almaya teşebbüs ederek, askeri son kullanım için” süper bilgisayarlar geliştirmesine yaptıkları belirtilen katkılar nedeniyle listeye dahil edildiğini savundu.

Altı birimden biri Inspur Taiwan, diğeri ise Şanghay Borsası’nda işlem gören Inspur Software. Şirket hisseleri çarşamba gününü %0,4 düşüşle 15,68 yuan’dan kapattı.

Pekin Yapay Zeka Akademisi ve Pekin İnovasyon Bilgeliği Teknolojisi de askeri modernizasyon için Amerikan teknolojisini kullanma niyetinde oldukları iddiasıyla kara listeye alındı. Büro, bu iki şirketin savunma amaçlı yapay zeka modelleri ve gelişmiş bilgi işlem çipleri geliştirdiğini özellikle belirtti.

Diğer dört şirketin – Henan Dingxin Information Industry, Nettrix Information Industry, Suma Technology ve Suma-USI Electronics – BIS’in “çok yüksek hızlarda büyük miktarda veriyi işleyebilen ve büyük ölçekli simülasyonlar gerçekleştirebilen” exascale süper bilgisayarların geliştirilmesinde yer aldıkları için eklendiği kaydedildi.

Bu şirketlerin, “askeri son kullanıcılar tarafından kullanılan süper bilgisayarlar ürettiği ve Çin’in istikrarsızlaştırıcı askeri modernizasyon çabalarını desteklediği için” 2019’da kara listeye alınan Şanghay’da listelenen Dawning Information Industry olarak da bilinen Çinli bir sunucu üreticisi olan Sugon’a önemli üretim yetenekleri sağladığı öne sürüldü.

Şirket hisseleri çarşamba günü Şanghay’da %0,3 düşüşle 65,33 yuana geriledi.

Aralarında Hava Kuvvetleri Mühendislik Üniversitesi ve Çin Havacılık Radyo Elektroniği Araştırma Enstitüsü’nün de bulunduğu iki düzineden fazla kuruluş, hipersonik silah geliştirme, hipersonik uçuş yapan araçların tasarımı ve modellenmesi, silah tasarımı ve etkilerini modellemek için özel yazılım kullanma veya “Çin’in askeri-sivil füzyon çabalarını” başka bir şekilde destekleme ile ilgili “kanıtlanabilir bağlara” sahip oldukları gerekçesiyle yeni listeye alındı.

Listeye girenlerden yedisinin “Çin’in kuantum teknolojisi yeteneklerini geliştirmek” için Amerikan teknolojisini edinmeye çalıştıkları iddia edilirken, diğer ikisi de Huawei ve Çinli fabrikasız çip üreticisi HiSilicon da dahil olmak üzere zaten kara listede olan şirketlere ürün sattıkları için listeye eklendi.

Ticaret Bakanlığı’nın sanayi ve güvenlikten sorumlu müsteşarı Jeffrey I. Kessler yaptığı açıklamada “Amerikan teknolojisi asla Amerikan halkına karşı kullanılmamalıdır” dedi. Kessler, Trump yönetiminin “ABD teknolojilerinin ve mallarının ulusal güvenliğimizi tehdit eden yüksek performanslı bilgi işlem, hipersonik füzeler, askeri uçak eğitimi ve İHA’lar için kötüye kullanılmasını önleyerek” ulusal güvenliği korumak için “net ve yankı uyandıran bir mesaj gönderdiğini” vurguladı.

Ticaret Bakanlığı ayrıca Güney Afrika Test Uçuş Akademisi’ni (TFASA) de “ABD ürünlerinin Çin askeri güçlerini eğitmek için” kullanılmasını engellemek amacıyla listeye aldı.

Genişletilen listede Çin’in yanı sıra “İran’ın insansız hava araçları (İHA) ve ilgili savunma kalemleri tedarikini engellemek” ve Pakistan’da kısmen Çinli bir şirket tarafından desteklenen “korumasız nükleer faaliyetlerin ve balistik füze programının gelişimini engellemek” de hedefler arasında yer alıyor.

Kessler, Varlık Listesinin “Amerikan teknolojisini kötü amaçlarla kullanmak isteyen yabancı düşmanları tespit etmek ve önlerini kesmek için elimizdeki birçok güçlü araçtan biri” olduğunu da sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Libya’da Merkez Bankası krizi petrole sıçradı

Yayınlanma

Şu an ülkede finansal sistem çökmüş ve petrol üretimi ile ihracatı durmuş durumda.

Trablus hükümetinin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almasına yanıt olarak Hafter yanlısı Hammad hükümeti, kendi kontrolündeki tüm petrol rafinelerine üretimi ve ihracatını durdurdu.

Libyalı gruplar Merkez Bankası ve petrol gelirlerinin kontrolü konusunda yeni bir güç mücadelesine girişti. Milyarlarca dolarlık petrol gelirinin yöneticisi olan Merkez Bankas’ını kimin yöneteceği konusunda bir haftadan uzun bir süredir devam eden tartışmalar petrol üretimine sıçradı.

Ülkenin batısında uluslararası alanda tanınan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti istifa etmeyi reddeden Merkez Bankası’nın 2011’den bu yana başkanlığını yürüten Sıddık el-Kebir’i değiştirmeye çalışıyor.

Bu kapsamda Trablus merkezli Başkanlık Konseyi, Merkez Bankası Bilgi Teknolojileri Müdürü Musab Muslim’in kimliği belirlenemeyen kişilerce kaçırılması üzerine geçen hafta Merkez Bankası’na yeni başkan seçilmesi ve yeni yönetim kurulu oluşturulmasına ilişkin kararın yürürlüğe konmasına oy birliğiyle karar verdi. Açıklamada, kararın ülkede mali ve ekonomik istikrarın sağlanması, Merkez Bankası’nın görevlerini verimli ve etkili bir şekilde yerine getirmesi ve finansal hizmetlerin sürekliliğinin sağlanması için alındığına işaret edildi.

Karardan sonra hükümet heyeti bugün görevi devralmak üzere Merkez Bankası’nın ofislerine girdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Merkez Bankasında yeni bir yönetime karşı olduklarını ilan etti. Temsilciler Meclisi’nin atadığı Hamdan hükümeti de harekete geçerek “Merkez Bankası’nı ele geçirme girişimi” olarak nitelediği bu olay üzerine yetki alanındaki tüm petrol sahalarının kapandığını, üretim ve ihracatın durduğunu açıkladı.

Bingazi’deki hükümet uluslararası alanda tanınmıyor ancak petrol sahalarının çoğu Libya’nın doğusundaki askeri lider Halife Hafter’in kontrolü altında.

Akdeniz’de önemli bir petrol üreticisi olan Libya, 2011’de NATO destekli ayaklanmadan bu yana iç bölünmelerle boğuşuyor. Ülke 2014 yılından beri birbiriyle savaşan Trablus merkezli hükümet ile Bingazi’deki Temsilciler Meclisi arasında fiilen ikiye bölünmüş durumda. Trablus’taki hükümet Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınırken ülkenin resmi yasama organı olan Temsilciler Meclisi, Halife Hafter ile işbirliği yapıyor ve Trablus’taki hükümetin geçerlilik süresinin sona erdiği duyurarak yeni bir hükümet kurdu.

Temsilciler Meclisi, kurduğu hükümetin başına önce Fethi Başağa’yı atadı ardından geçen yıl mayıs ayında Usame Hammad’ı getirdi.

Öte yandan bir süredir Hafter’e bağlı birliklerin Trablus’u çevreleme yönünde girişimlerde bulunduğu ve buna karşılık Trablus hükümeti kontrolündeki askeri güçlerin hazırlık yaptığı bilgileri geliyor.

Okumaya Devam Et

DOĞU AKDENİZ

Yaptırım tehdidine maruz kalan Dörtyol terminali Rusya’dan petrol alımını durdurdu

Yayınlanma

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde bulunan petrol terminali, ABD’nin artan yaptırım baskısı nedeniyle artık Rusya’dan ithal edilen petrolü kabul etmeyecek.

Terminali yöneten Global Terminal Services (GTS) şirketi, Reuters ajansına yaptığı açıklamada, “GTS, Rus petrolüyle olası tüm bağlarını kesmeye karar vermiştir,” ifadelerini kullandı.

Şirket, sadece Rusya menşeli ürünleri değil, aynı zamanda Rusya’da yüklenmiş tüm ürünleri de reddedeceğini sözlerine ekledi.

Ayrıca Global Terminal Services, G7 ülkeleri tarafından Rusya’dan petrol ithalatına getirilen tavan fiyat uygulamasını da dahil olmak üzere önceki operasyonların yaptırımlara uygun olarak yürütüldüğünü bildirdi.

Şirket, “GTS’nin yeni yaklaşımı, yürürlükteki tüm yaptırımlara uyma çabalarına rağmen ulaşamayacağı ve kontrol edemeyeceği ek bir düzeltici eylemdir,” vurgusunu yaptı.

Batı’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahale nedeniyle Rusya’ya yaptırımları ağırlaştırmasının ardından Türkiye, Rus petrol ve yakıtının en büyük ithalatçılarından biri haline geldi.

Ancak Batı’nın yaptırım baskısı giderek kendini hissettiriyor. Başkan Joe Biden’ın aralık ayında ikincil yaptırımlara ilişkin kararnamesinden sonra şubat ayında ABD’nin tehditlerinin Moskova ile Ankara arasındaki ticareti yavaşlattığı ve Rus tedarikçilerin petrol ödemeleri için haftalarca beklemek zorunda kaldığı bildirilmişti.

Veri analiz firması Kpler’e göre, yakıt ve ham petrol ithal eden, ihraç eden ve depolayan GTS Terminali, geçen yıl Rusya’dan 11,74 milyon varil ham petrol ve yakıt aldı.

Türkiye’nin hacim bakımından en büyük yedinci ithalat terminali olan Dörtyol, 2021’de 10. sıradaydı. 2023 yılında Rusya’dan ham petrol ve yakıt ithalatı, 2021’de tüm menşelerden aldığı toplam hacmin yaklaşık yedi katıydı.

Kpler’e göre terminalden yapılan ihracat da 2023’te 2021’e kıyasla neredeyse beş kat artarak yaklaşık 24,7 milyon varile yükseldi.

Dörtyol’a gelen son tanker, 19 Şubat’ta Rusya’nın Baltık limanı Primorsk’tan 511 bin varillik dizel yükü teslim etti.

Dörtyol’dan ihraç edilen petrolün yaygın varış noktaları arasında Yunanistan’ın Korint, Elefsis ve Selanik limanları ile Kuzeybatı Avrupa’nın petrol ticareti, rafinajı ve depolama merkezleri olan Rotterdam ve Antwerp yer alıyordu.

FT: Dörtyol terminali Rus petrolünün Avrupa’ya ulaşmasına yardımcı oluyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English