Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump: Cihada kapılarını açınca Londra ve Paris tanınmaz hale geldi

Yayınlanma

Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçilerin 2024 seçimlerindeki başkan adayı Donald Trump, Wisconsin’deki seçim mitinginde Avrupa’yı eleştirdi.

Beyaz Saray’a geri dönmek için kampanya yürüten eski ABD Başkanı, “Avrupa kapılarını cihada açtığında neler olduğunu gördük. Paris’e bakın, Londra’ya bakın; artık tanınmaz haldeler,” dedi.

Cumhuriyetçi aday Trump, “Paris’teki ve Londra’daki insanlarla başımı çok derde sokacağım ama biliyor musunuz, gerçek bu. Onlar artık tanınmıyor ve bunun ülkemize olmasına izin veremeyiz. Bizim inanılmaz bir kültürümüz, geleneğimiz var, onların kültüründe, geleneklerinde yanlış bir şey yok, bunun burada olmasına izin veremeyiz ve bunun ABD’de olmasına asla izin vermeyeceğim,” diye ekledi.

Trump daha önce de Avrupa ülkelerini bu konuda eleştirmişti. Aralık 2015’te, Paris’teki IŞİD saldırısından kısa bir süre sonra, Paris ve Londra’daki mahallelerin çok tehlikeli olduğunu ve polisin buralara gitmeyi reddettiğini söylemişti. Trump o sırada ‘Müslümanların ABD’ye girişinin tamamen durdurulması’ planını savunuyordu.

Bu sözleri nedeniyle eleştirilmesine rağmen Trump, ‘Good Morning America’dan George Stephanopoulos’a verdiği demeçte sözlerini savunmuş ve “Gerçek Paris, hakkında okuduğunuz Işık Şehrinden farklı bir Paris’tir. Paris’te o kadar radikalleşmiş ve o kadar vahşi bölgeler var ki… polis oraya gitmeyi reddediyor. Oraya gitmeyecekler. Bizim ülkemizde de olacak olan budur,” demişti.

Eski başkandan kampüslere giren polise destek

Donald Trump ayrıca çarşamba günü New York Polis Departmanını (NYPD), Filistin yanlısı öğrencilerin üniversite yönetimine İsrail’e desteğini kesme çağrısında bulunmak üzere kamp kurdukları Columbia Üniversitesi kampüsüne yaptığı baskın nedeniyle övdü.

Trump destekçilerine, “New York’un en iyilerini izlemek çok güzeldi,” dedi ve polisi överek ‘tam iki saat içinde her şeyin bittiğini’ söyledi.

“Ve onlar (polis) içeri girdiler, her şeyi hallettiler ve inanılmazlardı. Harika bir iş çıkardılar. Büyük polisimize gücünü geri vereceğiz,” diyen Trump, Columbia Üniversitesi’ndeki Filistin yanlısı protestoyla ilgili olarak da, “New York dün gece kuşatma altındaydı,” ifadelerini kullandı.

Ayrıca Columbia Üniversitesi Rektörü Minouche Shafik’i polisi aramak için ‘çok uzun süre’ beklediği ve ‘zayıf’, ‘korkak’ ve ‘kötü’ olduğu için eleştirdi.

Salı günü Fox News’e verdiği bir mülakatta da Trump, Columbia Üniversitesi’ndeki Filistin yanlısı protestocuların ‘paralı ajitatörler’ içerdiğini iddia etmişti.

Trump, “Gerçekten de burada çok sayıda paralı ajitatör, profesyonel kışkırtıcı olduğunu düşünüyorum ve bunu her yerde görüyorum. Bilirsiniz, pankartlar gördüğünüzde ve hepsi birbirinin aynısı olduğunda, bu bir kaynaktan para aldıkları anlamına gelir,” demişti.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English