ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio pazar günü yaptığı ziyarette Orta Amerika ülkesi Panama’nın liderlerini uyararak, Başkan Donald Trump’ın Çin etkisinin Panama Kanalının tarafsızlığını güvence altına alan bir anlaşmayı ihlal ettiğine dair bir “ön tespit” yaptığını söyledi.
Bu “tespit”, Trump’ın 1970’lerde Başkan Jimmy Carter tarafından imzalanan ve uzun süredir yürürlükte olan anlaşma uyarınca ABD’nin hakkı olan kritik geçiş yolunu korumak için ülkeyi işgal etme tehdidi anlamına geliyor.
Amerika’nın en üst düzey diplomatı olarak ilk yurtdışı gezisine çıkan Rubio, Panama’nın küresel ticaret için hayati önem taşıyan su yolunu yönetmesi konusunda yeni ABD hükümetinin baskılarına direnen Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino ile yüz yüze görüştü.
Mulino görüşmeden sonra gazetecilere Rubio’nun “kanalı geri almak ya da güç kullanmak gibi gerçek bir tehditte bulunmadığını” söyledi.
Panama Kanalı 1999 yılında Panama’ya devredilmişti. Bu devri sağlayan anlaşma Amerikan yapımı kanalın daimi tarafsızlığını öngörüyor, fakat tarafsızlığı neyin oluşturduğu net olarak tanımlanmıyor.
Dışişleri Bakanlığı toplantının özetinde, “Bakan Rubio bu statükonun kabul edilemez olduğunu ve acil değişiklikler yapılmadığı takdirde ABD’nin anlaşma kapsamındaki haklarını korumak için gerekli tedbirleri almasını gerektireceğini açıkça ifade etti,” dedi.
Açıklama diplomatik açıdan alışılmadık derecede açık sözlü olmakla birlikte, Trump’ın dış politikada belirlediği ton ve üslupla uyumlu görülüyor.
Bu arada Mulino, Rubio ile yaptığı görüşmeleri “saygılı” ve “olumlu” olarak nitelendirdi ve “anlaşmaya ve geçerliliğine karşı gerçek bir tehdit olduğunu hissetmediğini” söyledi.
Trump’ın Panama Kanalı hamlesinde Çin’in rolü: Öne çıkan 5 başlık
Panama lideri Çin’in kanalın her iki ucundaki limanlarda oynadığı rolün Washington’da endişe yarattığını kabul etti fakat bu limanları kontrol eden konsorsiyumun denetlendiğini ve kanal otoritesinin Rubio’ya daha detaylı bir açıklama yapacağını söyledi.
Ayrıca Mulino, Panama’nın Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) ile olan anlaşmasını süresi dolduğunda yenilemeyeceğini söyledi. Panama, KYG’ye Tayvan’ı diplomatik olarak tanımaktan vazgeçtikten sonra katıldı.
Pazar günü başkentte yaklaşık 200 kişi Panama bayrakları taşıyarak “Marco Rubio Panama’dan defol”, “Yaşasın ulusal egemenlik” ve “Tek bölge, tek bayrak” sloganları atarak yürüdü. Göstericilerden bazıları, çevik kuvvet polisi tarafından başkanlık sarayının yakınında durdurulduktan sonra Trump ve Rubio’nun resimlerinin bulunduğu bir pankartı yaktı.
Rubio ayrıca Trump’ın en çok üzerinde durduğu konu olan “yasadışı göçü engelleme” konusunda Panama başkanına işbirliği yapmanın önemli olduğunu söyledi ve göçmenleri geri aldığı için teşekkür etti.
Rubio, cuma günü Wall Street Journal’da yayınlanan bir köşe yazısında, kitlesel göç, uyuşturucu ve Küba, Nikaragua ve Venezuela’nın izlediği “düşmanca politikaların” tahribata yol açtığını ve kanalın her iki ucundaki liman tesislerinin Çin merkezli bir şirket tarafından işletildiğini, bunun da su yolunu Pekin hükümetinin baskısına açık hale getirdiğini ileri sürdü.
Rubio perşembe günü yaptığı açıklamada da, “Başkan kanalı yeniden yönetmek istediğini açıkça ifade etti. Açıkçası, Panamalılar bu fikrin büyük hayranı değiller. Bu mesaj çok net bir şekilde iletildi,” demişti.