Bizi Takip Edin

Amerika

Trump, ticaret savaşından önce vergi savaşını başlattı: OECD’ye darbe

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, vergi rejimleri konusunda küresel bir çatışmayı tetikleme tehdidiyle, yetkililere ABD’li çokuluslu şirketlere “bölge dışı” vergi uygulayan ülkelere karşı misilleme tedbirleri hazırlama talimatı verdi.

ABD Başkanı bugün yayınladığı bir kararnameyle, geçen yıl OECD’de kabul edilen ve diğer ülkelerin ABD merkezli çokuluslu şirketlerden ek vergi almasına olanak tanıyan küresel vergi anlaşmasına verdiği desteği geri çekti.

Koruyucu önlemler için seçenekler listesinin 60 gün içinde hazırlanması gerektiğini de sözlerine ekleyen Trump, AB üye ülkeleri, Birleşik Krallık, Güney Kore, Japonya ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu OECD anlaşmasını imzalayan ülkeleri, Washington’un küresel vergi kurallarına geniş kapsamlı meydan okumalar getirme niyetinde olduğu konusunda uyardı.

Trump, ABD Hazine Bakanına gönderdiği iki bölümlük notta, önce Joe Biden yönetiminin OECD anlaşmasına verdiği taahhütlerin iptal edilmesini emretti fakat daha sonra saldırının kapsamını genişletti.

Trump, başkan olarak ilk döneminde Apple ve Google’ın sahibi Alphabet gibi büyük ABD teknoloji gruplarını etkileyecek dijital vergi önerileri nedeniyle Avrupalı liderlerle çatışmış ve bir noktada Fransa’yı gümrük vergileriyle tehdit etmişti.

Kanada da geçen yıl ABD’nin Amerikan şirketlerine karşı “ayrımcı” olduğu gerekçesiyle karşı çıktığı bir “dijital hizmetler vergisi” getirmişti.

Trump’ın pazartesi günkü başkanlık emri, “herhangi bir yabancı ülkenin ABD ile herhangi bir vergi anlaşmasına uyup uymadığının ya da Amerikan şirketlerini orantısız bir şekilde etkileyen vergi kurallarına sahip olup olmadığının ya da vergi kuralları koyup koymayacağının” araştırılmasını içeriyor.

Şu anda SEC Newgate danışmanlık şirketinde çalışan ve Financial Times’a konuşan eski Birleşik Krallık Ticaret Bakanlığı yetkilisi Allie Renison, bu hamlenin Trump’ın ABD’nin diğer ülkelerin ayrımcı uygulamaları olarak gördüğü şeylere karşılık olarak “ekonomik savaş” ağını tarifelerin çok ötesine genişlettiğini gösterdiğini söyledi.

Renison, “Şimdiye kadarki küresel taahhütlerin arkasından bu ülkelerin yerel vergi rejimlerinin peşine düşmek, Trump’ın ‘Önce Amerika’ mücadelesinde yaratıcı olmaya başladığını gösteriyor. Ekonomik savaş ağı gümrük vergilerinin ötesine geçerek giderek genişliyor ve hükümetler verecekleri yanıtı düşünmeye başladıkça, endişeler de misilleme olarak başka nelerin hedef alınabileceğine ve bunun kaçınılmaz maliyetlerine yönelecek,” dedi.

Paris merkezli OECD’de 2021 yılında kabul edilen ve geçen yıl bazı ülkeler tarafından kısmen uygulamaya konulan küresel anlaşmanın, dünyanın en büyük çokuluslu şirketlerinden alınan vergiyi yılda 192 milyar dolara kadar yükseltmesi bekleniyordu.

OECD anlaşmasının “ikinci sütunu” uyarınca, şirket kârlarının çokuluslu şirketin merkezinin bulunduğu ülkede yüzde 15’in altında vergilendirilmesi halinde, imzacı ülkeler potansiyel olarak ek vergi talep edebilecekti. 

Fakat birbirine bağlanan önlemlerin bir parçası olan ve düşük vergilendirilmiş kârlar kuralı olarak bilinen kural, Cumhuriyetçilerin uzun süredir öfkesini çekiyor ve parti tarafından “ayrımcı” olarak nitelendiriliyor.

KPMG’nin küresel vergi politikası başkanı Grant Wardell-Johnson, ABD’nin vereceği yanıtlar arasında ülkede faaliyet gösteren yabancı sermayeli işletmelere ek vergi uygulanması ya da bu ülkelere yapılan ödemelerden vergi kesilmesinin yer alabileceğini söyledi.

Üst düzey bir AB yetkilisi Trump’ın milyarder teknoloji girişimcilerinin onu ticaretten ziyade vergi konusunda harekete geçmeye zorladığını söyledi.

Yetkili, “Gümrük tarifeleriyle ilgili konuşma alışverişe dayalı olacak ama asıl mücadele servetlerin tehlikede olduğu ve büyük teknolojinin çıkarının olduğu yerlere taşınacak,” diye ekledi.

OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann ise, “Uluslararası vergi anlaşmamızın çeşitli yönleri hakkında ABD temsilcileri tarafından bize iletilen endişeler var,” dedi.

Cormann, örgütün “kesinliği teşvik eden, çifte vergilendirmeyi önleyen ve vergi tabanlarını koruyan uluslararası işbirliğini desteklemek için ABD ve masadaki tüm ülkelerle birlikte çalışmaya devam edeceğini” sözlerine ekledi.

AB’nin ekonomiden sorumlu komiseri Valdis Dombrovskis ise Avrupa Komisyonunun vergi duyurusundan “üzüntü duyduğunu” ama “bu konuyu yeni ABD vergi idaresiyle görüşmek için zaman ayırmak istediğini” söyledi.

Amerika

ABD’den İran’a ‘teklif’: Uranyum zenginleştirmeden vazgeç, 30 milyar doları al

Yayınlanma

Trump yönetimi, nükleer silah elde etmesini engellemek amacıyla İran’a uranyum zenginleştirmeyi durdurması karşılığında 30 milyar dolarlık bir teklif sunmayı değerlendiriyor. CNN’in haberine göre, barışçıl nükleer program için kullanılacak bu fonun ABD yerine Arap ülkeleri tarafından sağlanması ve Washington’un müzakerelere liderlik etmesi planlanıyor.

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Tahran ile müzakerelere geri dönme çabaları kapsamında, İran’a barışçıl nükleer programını geliştirmesi için 30 milyar dolara kadar finansal erişim sağlama olasılığını tartıştığı bildirildi.

CNN‘in konuya vakıf kaynaklara dayandırdığı haberine göre, bu teklifin karşılığında Tahran’ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurması talep ediliyor ve bu maddenin “müzakereye açık olmadığı” vurgulanıyor.

Plana göre, paranın ABD tarafından değil, Arap ülkeleri tarafından sağlanması öngörülüyor. Bir yönetim yetkilisi, “ABD bu müzakerelere liderlik etmeye hazır. Birilerinin nükleer programın uygulanması için ödeme yapması gerekecek, ancak biz böyle bir taahhüt altına girmeyeceğiz,” dedi.

AB, İran’ın ABD saldırılarından önce Fordo’dan uranyum stoklarını çıkardığına inanıyor

Masadaki diğer teklifler

Amerikalı yetkililer, masada başka tekliflerin de olduğunu belirtti. Bu teklifler arasında İran’a yönelik bazı yaptırımların potansiyel olarak kaldırılması ve Tahran’ın yabancı bankalardaki 6 milyar dolarlık dondurulan varlıklarına erişim hakkı tanınması yer alıyor.

Bir diğer fikir ise ABD’nin Basra Körfezi’ndeki müttefiklerinin, ABD saldırılarında hasar gören Fordo nükleer tesisinin yerine, yine uranyum zenginleştirme kabiliyeti olmayacak şekilde yeni bir altyapı inşa etmesinin maliyetini karşılaması.

Washington’dan ‘kapsamlı barış’ hamlesi

Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, CNBC‘ye yaptığı açıklamada ABD’nin “kapsamlı bir barış anlaşması” yapmayı hedeflediğini söyledi.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, tüm tekliflerin İran’ın nükleer silah elde etmesini engellemeye yönelik olduğu vurgulandı.

Beyaz Saray, son iki haftada yaşanan olayların, yani İsrail ile karşılıklı saldırılar ve ABD’nin İran’ın nükleer merkezlerine yönelik saldırısının ardından Tahran’ın Washington’un şartlarını kabul edeceğini umuyor.

Uzmanlar şüpheli: Teklif ters tepebilir

CNN‘in aktardığına göre, İran uzmanları ise tam tersine, yaşananların ülke yönetimini nükleer silaha sahip olmaları gerektiği konusunda daha da ikna edeceğini düşünüyor.

Bu hafta başında İran parlamentosu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile işbirliğinin askıya alınmasını onaylamıştı. İran yönetimi, 22 Haziran gecesi gerçekleşen ABD saldırısından önce de ajans yetkililerinin tesislerine erişimini önemli ölçüde kısıtlamıştı.

UAEA’nın mayıs ortası verilerine göre, İran’ın elinde yaklaşık 409 kilogram yüksek düzeyde zenginleştirilmiş uranyum bulunuyordu.

Bloomberg, bu miktarın teorik olarak on adet nükleer savaş başlığı üretmek için yeterli olduğunu yazmıştı. Ajansın Genel Direktörü Rafael Grossi, bu maddenin yerinin bilinmediğini bildirdi.

Tahran, saldırıya uğrayan tesislerdeki uranyum stoklarını önceden taşıdığını iddia ederken, UAEA ise stokların önemli bir kısmının saldırıdan kurtulmuş olabileceğini değerlendiriyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD’nin borç yükü uzun vadeli tahvillerden kaçışa neden oluyor

Yayınlanma

Yatırımcılar, ABD’nin artan borç yükünün dünyanın en önemli pazarlarından birinin cazibesini gölgelemesi nedeniyle, uzun vadeli ABD tahvil fonlarından kaçıyor.

EPFR verilerine dayanan Financial Times (FT) hesaplamalarına göre, devlet ve şirket borçlarını kapsayan uzun vadeli ABD tahvil fonlarından ikinci çeyrekteki net çıkışlar şu ana kadar yaklaşık 11 milyar dolara ulaştı.

İkinci çeyrekteki bu çıkış, 2020’nin başındaki şiddetli piyasa türbülansından bu yana en ağır çıkış olarak kayıtlara geçecek ve önceki 12 çeyrekteki ortalama 20 milyar dolarlık girişlerin ardından güçlü bir değişim işaret ediyor.

Kurumsal yatırımcılar tarafından yaygın olarak kullanılan uzun vadeli tahvil fonlarından yapılan itfa işlemleri, Amerika’nın borç geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Fon akışları, devasa ABD tahvil piyasasının sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor, fakat yatırımcı duyarlılığının bir göstergesi niteliğinde.

Tahvil odaklı yatırım şirketi DoubleLine’dan Bill Campbell, fon akışlarına atıfta bulunarak, “Bu, çok daha büyük bir sorunun belirtisi. Yurt içinde ve yabancı yatırımcı topluluğu arasında, Hazine tahvillerinin uzun vadeli kısmına sahip olma konusunda büyük endişe var,” dedi.

Kongrede görüşülmekte olan Başkan Donald Trump’ın “büyük ve harika” vergi tasarısının, bağımsız analistlere göre önümüzdeki on yıl içinde ABD’nin borç tutarına trilyonlarca dolar ekleyeceği ve bu durumun Hazineyi büyük miktarda tahvil satmaya zorlayacağı tahmin ediliyor.

Beyaz Saray ise gümrük vergileri ve daha yüksek büyümenin borç yükünü azaltacağını savunuyor.

Aynı zamanda, piyasa katılımcıları, tahvil yatırımcıları için en büyük belalardan biri olan enflasyonu körüklemek için yönetimin başlıca ticaret ortaklarına uygulayacağı gümrük vergilerine hazırlık yapıyor.

Goldman Sachs’ın baş kredi stratejisti Lotfi Karoui, bu çıkışın “mali sürdürülebilirliğin uzun vadeli görünümüne ilişkin endişeleri yansıttığını” söyledi.

Varlık yönetimi şirketi PGIM’in küresel tahvil başkanı Robert Tipp, Fed’in %2’lik enflasyon hedefine atıfta bulunarak, “Enflasyonun hâlâ hedefin üzerinde olduğu ve gözle görülür bir şekilde devlet arzının yüksek olduğu, dalgalı bir ortam var. Bu durum, getiri eğrisinin uzun vadeli kısmında tedirginlik ve genel bir huzursuzluk yaratıyor,” dedi.

Uzun vadeli tahviller enflasyona özellikle duyarlıdır, çünkü fiyatlardaki yüksek büyüme, uzun vadede ödenen sabit faiz ödemelerinin değerini eritir.

Bloomberg’in geniş endeksine göre, bu tedirginlik, uzun vadeli ABD tahvillerinin fiyat performansına da yansıdı. Bu tahviller, Trump’ın nisan ayında yaptığı gümrük vergisi açıklamalarının piyasaları sarsmasının ardından, bu çeyrekte yaklaşık %1 değer kaybetti.

Buna karşılık, EPFR rakamlarına göre, yakın vadede vadesi dolacak ABD tahvillerini elinde bulunduran fonlara para akışı devam etti ve bu çeyrekte kısa vadeli stratejilere 39 milyar dolardan fazla para akışı oldu.

Fed’in bu yıl şimdiye kadar kısa vadeli faizleri yüksek seviyelerde tutması nedeniyle, bu fonlar cazip getiriler sağlıyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

Dolar 3 yılın en düşük seviyesine geriledi

Yayınlanma

Donald Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’ın halefini erken açıklamayı düşündüğü haberinin ardından dolar üç yılın en düşük seviyesine geriledi.

ABD Başkanı, Powell ile defalarca çatışmış ve merkez bankası başkanını faiz indiriminde çok yavaş olmakla suçlayarak salı günü yaptığı son açıklamasında onu “çok aptal” olarak nitelendirmişti.

Powell’ın başkanlık görevi önümüzdeki Mayıs 2025’e kadar 11 ay daha sürecek ve geleneksel olarak halefinin adı üç veya dört ay önceden açıklanıyor.

Fakat Wall Street Journal, Trump’ın Powell’ın yerine geçecek kişiyi eylül veya ekim ayında seçip açıklamayı düşündüğünü bildirdi.

Bu haber üzerine dolar, diğer para birimlerinden oluşan sepet karşısında %0,5 değer kaybederek Mart 2022’nin başından bu yana en düşük seviyesine geriledi.

WSJ, Trump’ın Powell ve Fed’e yönelik hayal kırıklığı göz önüne alındığında, halefinin bu yaz erken saatlerde açıklanabileceğini bildirdi. Fed, Trump’ın faiz indirim çağrılarına direniyor.

Fed başkanının erken açıklanması, Trump’ın seçeceği kişinin faiz oranlarının gidişatına ilişkin beklentileri etkilemesine olanak tanıyabilir ve bu da Powell’ın görev süresinin son aylarında zayıflamasına neden olabilir.

Trump, Powell’a defalarca küçümseyle yaklaştı ve geçen hafta merkez bankasının faiz kararını açıklamadan önce onu “aptal” olarak nitelendirdi.

Başkan çarşamba günü Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Powell’ın halefini seçip seçmediğini sorması üzerine, “Seçeceğim üç veya dört kişi var,” dedi.

Trump’ın eski Fed yöneticisi Kevin Warsh, Ulusal Ekonomi Konseyi direktörü Kevin Hassett ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’i düşündüğü bildiriliyor.

Trump daha önce Powell hakkında, “Akıllı biri değil, politikacı bir adam, ama ülkeye bir servete mal oluyor,” demişti.

Powell’a yönelik saldırıları ve Fed’in para politikasını gevşetmesi yönündeki çağrıları, merkez bankasının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yarattı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English