Amerika
Trump ve ‘Kurtuluş Günü’: Gümrük vergilerinden ötesi

ABD Başkanı Donald Trump küresel ticaret düzenine karşı bir saldırı başlattı ve ABD’ye ithal edilen mallara gümrük vergisi getirdi.
Başkan çarşamba günü yaptığı açıklamada, ABD ekonomisini “özgürleştirmenin” bir yolu olarak nitelendirdiği önlemlerle, 5 Nisan’dan itibaren neredeyse ABD’ye gelen tüm ithalata yüzde 10’luk bir vergi uygulanacağını söyledi.
Beyaz Saray ayrıca, Trump’ın ABD’yi on yıllardır “kazıkladığını” söylediği küresel ticaret sistemini hedef alırken, Amerika’nın en büyük ticaret ortaklarının mallarına yönelik kapsamlı “karşılıklı” tarifeleri de açıkladı.
“Karşılıklı” terimi ticaret bağlamında kullanıldığında, tarihsel olarak iki taraflı ticarette adaleti sağlamak için her iki tarafça alınan önlemlere atıfta bulunur. Son 90 yılın büyük bir bölümünde bu, genellikle ticaret engellerinin azaltılması anlamına geliyordu. ABD’de 1934 tarihli Karşılıklı Ticaret Anlaşmaları Yasası, Amerikan korumacılığı döneminin sonunu getirmiş ve ABD ile ortak ülkelerin birbirlerinin malları için daha düşük gümrük tarifeleri müzakere etmelerine olanak tanımıştı.
Dünyanın en büyük mal ihracatçısı olan Çin’e uygulanan gümrük vergileri, Trump’ın bu yıl Asya ülkesine uyguladığı yüzde 20’lik vergiye ek olarak yüzde 34 daha vergi koymasının ardından yüzde 54’ün üzerine çıkacak.
AB toplamda yüzde 20’ye varan gümrük vergileriyle karşı karşıya kalırken, Washington’un en yakın müttefiklerinden biri olan Japonya’dan yapılan ithalat yüzde 24’lük gümrük vergisiyle karşı karşıya kalacak. Birleşik Krallık’ın ihracatında yüzde 10’luk bir gümrük vergisi var.
Asya ülkelerine sert yaptırımlar
Tüm ülkelerden yapılan ithalat için yüzde 10 temel tarife olarak görülüyor. Bunun ötesinde, ABD’nin en büyük ticaret açığı verdiğini söylediği 60 “en kötü niyetli” ülke için ise “bireyselleştirilmiş karşılıklı daha yüksek tarife” gündemde. Karşılıklı tarifeler yüzde 10 ila yüzde 50 arasında değişecek.
Kesin vergi, Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi’nin ABD malları üzerindeki gümrük vergileri ve tarife dışı engellerin toplamı olduğunu düşündüğü miktara dayanıyor. Bu seviyenin yarısı 60 ülkeden yapılacak ithalata uygulanacak.
Güneydoğu Asya’nın ihracat merkezlerinden bazıları neredeyse yüzde 50’lik gümrük vergileriyle karşı karşıya. Kamboçya’ya yüzde 49’luk bir karşılık oranı verilirken, onu yüzde 48 ile Laos ve yüzde 46 ile Vietnam takip etti.
Tarifeleri yüzde 40’ın üzerinde olan diğer ülkeler arasında yüzde 44 ile Sri Lanka, yüzde 47 ile Madagaskar ve yüzde 44 ile Myanmar yer alıyor. Kanada’nın Newfoundland kıyısındaki küçük Fransız bölgesi Saint Pierre ve Miquelon’a yüzde 50 vergi uygulandı.
Asya’daki ülkelere yönelik bu sert tepkinin, Çin’in üretimi buralara kaydırarak bu ülkeler aracılığıyla ABD’ye ithalata devam etmesinin payı var.
Son haftalarda sık sık Trump’ın saldırılarına hedef olan Meksika ve Kanada, karşılıklı gümrük vergilerinden kaçınacak. ABD ile 2020’de imzaladıkları ticaret anlaşmasının şartlarına uymayan mallar için yüzde 25’lik gümrük vergisi yürürlükte kalacak.
Beyaz Saray, geçen hafta açıklanan yüzde 25’lik gümrük vergilerinden etkilenen otomobil ve otomobil parçalarının karşılıklı ek gümrük vergilerinden muaf tutulacağını söyledi.
Külçe, enerji ve ABD’de bulunmayan mineraller de karşılıklı tarifelerden muaf tutulacak. Yarı iletkenler, eczacılık ürünleri, bakır ve kereste karşılıklı tarifelerden etkilenmeyecek.
Fakat Trump daha önce bakır ve keresteye gümrük vergisi getirilebileceğini açıklamış ve aynı şeyi ilaç ve bilgisayar çipleri için de yapacağının sinyalini vermişti.
Trump ulusal acil durum ilan etti
ABD Başkanı yeni gümrük vergilerini uygulamak için acil durum yetkilerini kullandı. Yönetim, “büyük ve kalıcı yıllık ABD mal ticareti açıklarının yansıttığı koşullardan kaynaklanan ulusal güvenlik ve ekonomik güvenlik endişeleri nedeniyle” ulusal acil durum ilan etti.
İlk tarifeler birkaç gün içinde uygulamaya konulacak. ABD’li yetkililer, yüzde 10’luk temel tarifenin 5 Nisan Cumartesi günü saat 00:01’den itibaren yürürlüğe gireceğini, daha yüksek karşılıklı tarifelerin ise 9 Nisan Perşembe günü saat 00:01’den itibaren uygulanacağını söyledi.
ABD ile anlaşmalar mümkün olabilir fakat bu Trump’a bağlı olacak. Yeni gümrük vergilerini açıklayan kararnamede, “herhangi bir ticaret ortağının karşılıklı olmayan ticaret düzenlemelerini düzeltmek ve ekonomik ve ulusal güvenlik konularında ABD ile yeterince uyum sağlamak için önemli adımlar atması” halinde başkanın vergileri “azaltabileceği veya kapsamını sınırlayabileceği” belirtiliyor.
Fakat ABD’li yetkililer şu anda yalnızca gümrük vergilerini uygulamaya odaklandıklarının sinyalini veriyor. Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi FT’ye verdiği demeçte, “Elbette ülkeler daha fazla karşılıklı ticaret için neler yapabileceklerini görmek istiyorlar. Şu an için gümrük tarifesi rejimini yürürlüğe koymaya odaklanmış durumdayız,” dedi.
Gümrük vergilerinin amacı nedir?
Trump’ın uzun süredir hedefi ABD’nin ticaret açığını azaltmak. Başkan, Rose Garden’da yaptığı konuşmada 40 yılı aşkın süredir bunu savunduğunu da söyledi.
Yetkililer, ABD’nin “devasa” ve “kronik” ticaret açıklarını üretim kabiliyetlerini aşındırmak, ücretleri baskılamak ve “varlıkları yabancı ellere aktarmakla” suçluyor.
Bir diğer hedef şirketleri üretimi ABD’ye taşımaya zorlamak. Trump, işletmelerin gümrük vergilerinden kaçınmak için ülkede tesis açacağını ve daha fazla istihdam yaratacağını umuyor.
ABD’li bir yetkili, “Amaç, Amerikan büyüklüğünü ve refahını kendi toplumlarındaki gündelik Amerikalı işçiler için yeniden tesis etmek,” dedi.
Bir diğer hedef, “adil olmayan ticaret uygulamalarını düzeltmek.” Beyaz Saray yetkilileri, Trump’ın “hem dost hem de düşman yabancı ticaret ortaklarının haksız ticaret uygulamalarını düzeltme taahhüdü konusunda onlarca yıldır açık olduğunu” söyledi.
Sert vergi indirimleri için ABD’nin gelirlerini artırmak. ABD’li yetkililer gümrük vergilerinin gerekçesi olarak bunu göstermezken, vergilerin “herhangi bir yılda yüz milyarlarca dolar” ya da “10 yıllık bir dönemde trilyonlarca” gelir getireceğini söylediler.
Tarife ve ötesi: Sistemik bir değişim
Trump’ın kritik konuşmasında tüm dikkatler gümrük tarifelerine ve olası ticaret savaşlarına çevrilse de, ilk Trump döneminde başlayan ve Joe Biden yönetiminde de kısmen devam eden bir eğilimin kuvvetlendiği görülüyor.
Esas olarak “Washington Konsensüsü” olarak bilinen ve serbest pazarlar ve küreselleşme ile tanımlanan dönemin artık ABD’nin zararına işlediğine yönelik inanç, Trump’ın “korumacı” iktisadi politikalarına damga vuruyor.
Nitekim Trump da konuşmasında ABD’nin bugünden itibaren “iktisadi bağımsızlığını” elde ettiğini savundu ve “Dış ticaret ve iktisadi uygulamalar ulusal bir acil durum yaratmıştır,” diyerek ABD’nin uluslararası iktisadi pozisyonunu güçlendirmeyi ve Amerikan işçilerini korumayı hedeflediğini söyledi.
Trump’ın başkanlık emri, ABD’nin büyük ve sürekli yıllık ticaret açıklarının imalat sektörünün içini boşalttığını; gelişmiş yerli imalat kapasitesinin artırılması için teşvik eksikliğine neden olduğunu; kritik tedarik zincirlerini zayıflattığını ve savunma sanayiini yabancı düşmanlara bağımlı hale getirdiğini öne sürüyor.
Ticaret dengesizliğinin hem sanayi hem de tarım ürünlerinde büyük ve kalıcı bir ticaret açığını körüklediğini, üretimin denizaşırı ülkelere kaymasına yol açtığını ve Çin gibi “piyasa dışı ekonomileri güçlendirdiğini” savunan Trump, tüm bunların Amerikan orta sınıfına ve küçük kasabalarına zarar verdiğini vurguladı.
Emirde, “Bu tarifeler küresel ticaretteki adaletsizlikleri gidermeyi, üretimi yeniden ülkeye taşımayı ve Amerikan halkı için ekonomik büyümeyi teşvik etmeyi amaçlamaktadır,” deniyor.
2023 yılında ABD imalat çıktısının küresel imalat çıktısı içindeki payının 2001 yılındaki %28,4 seviyesinden %17,4’e düştüğünü hatırlatan Trump, “İmalat üretimindeki düşüş ABD’nin imalat kapasitesini azaltmıştır. Dayanıklı bir yerli imalat kapasitesini sürdürme ihtiyacı, özellikle kapasite kaybının ABD’nin rekabet gücünü kalıcı olarak zayıflatabileceği otomobil, gemi yapımı, ilaç, ulaşım ekipmanları, teknoloji ürünleri, makine aletleri ve temel ve fabrikasyon metaller gibi gelişmiş sektörlerde ciddi boyutlardadır,” dedi.
Bu kapsamda, başkanlık emri “Altın Çağın Altın Kuralları”nı şöyle sıralıyor:
- Amerikan pazarına erişim bir hak değil, bir ayrıcalıktır.
- ABD artık boş vaatler karşılığında uluslararası ticaret konularında kendisini son sıraya koymayacaktır.
- Karşılıklı gümrük vergileri Amerikalıların Başkan Trump’a oy vermelerinin en önemli nedenlerinden biriydi; başından beri kampanyasının temel taşlarından biriydi.
- Göreve gelir gelmez bu konuda bastıracağını herkes biliyordu; tam olarak söz verdiği şey buydu ve seçimi kazanmasının temel nedenlerinden biri de buydu.
- Bu gümrük vergileri, Başkan Trump’ın Başkan Biden’ın bıraktığı ekonomik hasarı tersine çevirme ve Amerika’yı yeni bir altın çağ yoluna sokma planının merkezinde yer alıyor.
- Bu plan, enerji rekabetçiliği, vergi indirimleri, bahşişlerden vergi alınmaması, Sosyal Güvenlik yardımlarından vergi alınmaması ve Amerikan refahını artırmak için deregülasyondan oluşan daha geniş ekonomik gündemine dayanmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan düzenin iflasının ilanı
Başkan, dokuz dev ABD bayrağı fonunda yaptığı konuşmada, “Ülkemiz onlarca yıldır hem dost hem de düşman, yakın ve uzak uluslar tarafından yağmalandı, talan edildi, tecavüze uğradı ve talan edildi. Yabancı dolandırıcılar fabrikalarımızı yağmaladı ve yabancı leş yiyiciler bir zamanlar güzel olan Amerikan rüyamızı parçaladı,” dedi.
İzleyiciler arasında bulunan Amerikalı çelik işçilerini, araba işçilerini, çiftçileri ve zanaatkârları da selamladı.
“Bu bence Amerikan tarihinin en önemli günlerinden biri. Bu bizim ekonomik bağımsızlık ilanımızdır,” diyen Trump, yıllar boyunca, diğer uluslar zenginleşip güçlenirken, “çalışkan Amerikan vatandaşlarının” bir kenarda oturmak zorunda bırakıldığını, fakat şimdi zenginleşme sırasının ABD’de olduğunu savundu ve “Bugün Amerikan işçisi için ayağa kalkıyoruz ve nihayet Amerika’yı ilk sıraya koyuyoruz,” dedi.
Amerikan rüyası söylemleri ile bezeli konuşmasında Başkan, “2 Nisan 2025, Amerikan sanayisinin yeniden doğduğu, Amerika’nın kaderinin geri kazanıldığı ve Amerika’yı yeniden zenginleştirmeye başladığımız gün olarak sonsuza dek hatırlanacak,” ifadelerini de kullandı.
ABD büyükelçiliklerinden Avrupalı şirketlere ültimatomlar
Trump’ın gümrük tarifelerini açıklamasından önce, ABD’nin başka ülkelerle olan ticaretine yönelik siyasi müdahaleleri başlamıştı.
Geçtiğimiz hafta Trump yönetimi ilk kez Avrupa’da yerleşik şirketleri ABD’nin iç politika yasalarına uyum sağlamaya zorlamaya çalıştı. İşaret fişeği, Fransa’daki ABD büyükelçiliği tarafından buradaki şirketlere gönderilen bir mektupla yakıldı.
ABD’nin Paris Büyükelçiliği tarafından ABD’de ticari faaliyetleri bulunan onlarca büyük Fransız şirketine gönderilen mektup ilk olarak cuma günü Fransız ekonomi gazetesi Les Echos tarafından haberleştirildi.
Mektupta ABD Büyükelçiliği, “yasadışı ayrımcılığa son vermeyi” ve ticari faaliyetleri yeniden “liyakate” dayandırmayı amaçlayan “14.173 sayılı Kararname”nin, Fransa’dan şirketler de dahil olmak üzere, uyruklarına ve nerede çalıştıklarına bakılmaksızın “Amerikan hükümetinin tüm tedarikçileri ve hizmet sağlayıcıları için eşit derecede bağlayıcı” olduğunu ültimatom tonunda ifade etti.
Trump yönetimi “yasadışı ayrımcılık” ile ABD’de sona erdirdiği ve şimdi de diğer kıtalardaki şirketleri sona erdirmeye zorlamak istediği tüm kapsayıcılık programlarını (DEI – Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık) kastediyor.
Mektuba, etkilenen şirketlerden kararnameyi nasıl uygulayacaklarını açıklamalarının istendiği bir form eşlik etti.
Financial Times (FT) da cuma günü Belçika ve doğu Avrupa ülkelerindeki ABD büyükelçiliklerinin de muhtemelen aynı ifadeleri içeren bir mektubu ev sahibi ülkelerdeki şirketlere gönderdiklerini bildirdi.
ABD’nin girişimi şiddetli tepkilere yol açtı. Fransız Ticaret Bakanlığı’ndan geçen hafta sonunda yapılan açıklamada “Fransız şirketlerinin kapsayıcılık politikalarına Amerikan müdahalesi kabul edilemez” denilmişti; kapsayıcılık konuları da dahil olmak üzere Fransa’da Fransız yasaları uygulanmaya devam edecekti.
Pazartesi sabahı Ticaret Bakanı Laurent Saint-Martin “derin şokunu” ifade ederek Fransa’nın yasalarının ve “değerlerinin” ihlal edilmemesi konusunda uyarıda bulundu.
İş dünyası derneği Medef (Mouvement des entreprises de France) Başkanı Patrick Martin de daha önce mevcut kapsayıcılık kurallarından feragat edilmesinin “söz konusu olmadığını” ifade etmişti.
Confédération des petites et moyennes entreprises (CPME) Başkanı Amir Reza-Tofighi, Fransız devletinin “egemenliğine yönelik bir saldırıdan” söz etti ve tüm sorumluları ABD’nin tecavüzüne karşı “birlikte ayağa kalkmaya” çağırdı.
Bu hareket Belçika’da da protestolara neden oldu. Dışişleri Bakanı Maxime Prévot, ABD mektubunda ifade edilen tutumun “derin üzüntü verici” olduğunu belirterek, Belçika’nın toplumsal çeşitlilik ilkesi söz konusu olduğunda “bir milim bile geri adım atmayacağını” açıkladı.
Washington’un Avrupa ülkelerini belirli düzenlemeleri kabul etmeye zorlamaya çalışması prensipte yeni bir durum değil. ABD yıllardır, üçüncü ülkelerdeki şirketlerin de yaptırımlara maruz kalmak istemedikleri takdirde uymak zorunda oldukları zorlayıcı tedbirler olarak adlandırılan bölge dışı yaptırımları defalarca uygulamıştı.
Fakat yeni olan, bir ABD yönetiminin Avrupa’da, özellikle de ABD’de oldukça tartışmalı olan ve oradaki sosyal bölünmeleri derinleştiren yerel düzenlemelerin kabul edilmesini zorlamak istemesi.
Amerika
Temyiz mahkemesinden Trump’a Ulusal Muhafızlar desteği

ABD’de temyiz mahkemesi, Donald Trump’a Kaliforniya Ulusal Muhafızlar kontrolünü eyalet valisine iade etmesini emreden bir kararı geçici olarak durdurdu.
ABD Dokuzuncu Daire Temyiz Mahkemesi, daha önce federal hükümetin Ulusal Muhafız birliklerini Los Angeles’a sevk etmesini geçici olarak yasaklayan bir alt mahkeme kararını durdurdu.
Temyiz mahkemesi, Trump’ın göçü durdurma ve Kaliforniya’daki Ulusal Muhafızları federalleştirerek protestoları bastırma çabalarını baltalamakla tehdit eden bir kararı askıya aldı.
Alt mahkemenin kararının geçerli olup olmayacağına karar vermek için 17 Haziran’da başka bir duruşma yapılacak.
Ulusal Muhafızların federalleştirilmesini kısa süreliğine yasaklayan San Francisco bölge mahkemesi yargıcı Charles Breyer, ABD başkanının “eylemlerinin yasadışı olduğunu, hem yasal yetkisini aştığını hem de federalizm kavramını tanımlayan ABD Anayasası’nın Onuncu Maddesini ihlal ettiğini” söylemişti.
Trump’ın emirlerine şiddetle karşı çıkan Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, temyiz mahkemesinin kararının ardından gazetecilere, Breyer’in kararının kalacağından “emin” olduğunu savunmuştu.
Newsom, daha önce başkanın “orduyu kendi vatandaşlarına karşı kullanma eyleminin demokrasimizi tehdit ettiğini ve bizi otoriterliğe tehlikeli bir şekilde yaklaştırdığını” uyarmıştı.
Temyiz mahkemesinin kararı, mahkemenin nihai olarak Trump’ın görüşüne katıldığı anlamına gelmiyor ama şimdilik Ulusal Muhafızların komutasını başkanın elinde bırakıyor.
Trump, göçmen baskınları nedeniyle çıkan protestolara yanıt olarak geçen cumartesi günü Ulusal Muhafızları çağırmış, ardından pazartesi günü de ABD Deniz Piyadelerine, Muhafızları destekleme emri vermişti.
700 kişilik bir ABD Deniz Piyade taburunun bugün (13 Haziran) gelmesi bekleniyor. Bu, ABD içinde sivil polis operasyonlarını desteklemek için askeri güçlerin olağanüstü bir şekilde kullanılması anlamına geliyor.
Amerika
‘Büyük, harika yasa’: Şirketlere vergi teşvikleri artacak

Senato Finans Komitesi Başkanı Mike Crapo, Cumhuriyetçilerin “büyük, harika yasa” tasarısında üç önemli işletme vergi hükmünün kalıcı hale getirileceğini söyledi.
Brifinge katılan senatörler, bireysel vergi mükellefleri için önemli bir indirimin ise azaltılacağını belirtti.
Araştırma ve geliştirme maliyetleri, işletme ekipmanı alımları ve borç faizleri için daha büyük vergi indirimlerini geri getirme taahhüdü, Crapo ve komite üyeleri için önemli bir öncelik. Bu indirimler, ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olarak görülüyor.
Ne var ki bu indirimleri kalıcı hale getirmek maliyetli ve Cumhuriyetçi liderlerinin önümüzdeki haftalarda tasarı üzerindeki çalışmaları tamamlamaya çalışırken siyasi sorunlara yol açabilecek tavizler gerektirecek.
Crapo, bu tür bir adımın, eyalet ve yerel vergi indirimlerine ilişkin Temsilciler Meclisi’nde uzlaşılan anlaşmanın geri çekilmesi olacağını söyledi.
İşletme vergisi kesintilerini destekleyen Montana Senatörü Steve Daines ve Kuzey Dakota Senatörü John Hoeven, Crapo’nun açıklamalarını doğruladı. Hoeven, “Evet, işletme vergilerinin kalıcı olacağını garanti etti. Başından beri kararlıydım ve o da başından beri kararlıydı,” dedi.
Temsilciler Meclisi’nden geçen yasa tasarısı, üç vergi teşvikini 2029’a kadar geri getiriyor; bunların kalıcı hale getirilmesi, tasarıya muhtemelen yüz milyarlarca dolarlık ek maliyet getirecek.
Kalıcılık, esas olarak Senato’nun önceliği. Başkan Donald Trump, işletme vergisi indirimlerinin kısa süreli uzatılmasına sıcak baktığını işaret etti. Ek maliyetleri dengelemek için Crapo, SALT indirimi konusunda Temsilciler Meclisi’nin öncelikli gündem maddelerinden birini hedef alıyor.
Cumhuriyetçi Parti senatörlerine, SALT’ı Meclis Başkanı Mike Johnson’ın kendi üyeleriyle yaptığı 40.000 dolarlık anlaşmadan daha düşük bir seviyede sınırlamayı planladığını söyledi.
“Mavi” rengiyle bilinen Demokrat eyaletlerdeki Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Senato Çoğunluk Lideri John Thune’un POLITICO‘ya ilk kez özetlediği plan hakkında şimdiden uyarı sinyalleri veriyor.
Katılımcılar, Crapo’nun toplantıda SALT için kesin bir rakam vermediğini, fakat bazı Cumhuriyetçi senatörlerin 20.000 dolara düşürmeyi önerirken, diğerlerinin Johnson’ın başlangıçta direnen üyelerine teklif ettiği 30.000 doları Temsilciler Meclisi’ne de teklif etmeleri gerektiğini savunduğunu söyledi.
Hoeven, “Temsilciler Meclisi 40.000 dolar teklif etti; biz daha azını yapacağız. Orada 350 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu biliyoruz, ancak henüz bir rakam üzerinde karar vermedik,” dedi.
SALT ile ilgili bu hamle, Thune’dan Temsilciler Meclisi tasarısında mümkün olduğunca az değişiklik yapmasını isteyen Johnson ve diğer Cumhuriyetçi milletvekilleri için bir darbe oldu.
Senato tasarısı Temsilciler Meclisi’nin tasarısının büyük bir bölümünü yansıtacak gibi görünse de, Crapo’nun sunumu, Senato’nun tasarıdaki en hassas siyasi alanlardan bazılarını değiştireceğine dair en önemli işaret.
Johnson, Senato toplantısının ardından gazetecilere verdiği demeçte, “SALT rakamı ve tasarıdaki bazı hükümler konusunda ne yapabilecekleri konusunda çok, çok endişeliyim. Umarım mümkün olduğunca az değişiklik yaparlar,” dedi.
Cumhuriyetçi Temsilci Nicole Malliotakois, Senato Cumhuriyetçilerinin Temsilciler Meclisi’nin SALT anlaşmasını değiştirirlerse “tüm tasarıyı çökertme riskiyle karşı karşıya olduklarını” söyledi ve “Amerikan halkına uygulanan en büyük vergi artışından sorumlu olacaklarını” savundu.
Crapo ve Thune, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya gelerek vergi planını ona anlatacak. Crapo’nun önümüzdeki hafta başında Senato Cumhuriyetçilerine daha ayrıntılı bilgi vermesi bekleniyor.
Vergi diline ek olarak, Crapo tasarıdaki Medicaid hükümlerinin taslağını hazırlamaktan da sorumlu ve senatörler, bu konuda ne gibi değişiklikler düşündüğü konusunda çok daha az ayrıntı verdiğini söyledi. Tasarıda programın ele alınışından endişe duyan birçok Cumhuriyetçi senatör, Finans Komitesi’nde yer almıyor.
Eyaletindeki kırsal hastaneleri korumaya çalışan Maine Senatörü Susan Collins, toplantı sonrası gazetecilere Medicaid’de bazı değişiklikler önerdiğini ancak ayrıntılara girmeyeceğini söyledi. Kuzey Dakota Senatörü Kevin Cramer ise “Medicaid ile ilgili bazı hususların çıkarılması gerekecek” diyerek, bu konuda daha fazla değişiklik olabileceğini ima etti.
Amerika
Bezos, Washington Post’un görüş bölümünü yeniden yapılandırdı

Washington Post‘un (WP) sahibi Jeff Bezos tarafından istendiği şekliyle, görüş bölümünü yenilemesi kapsamında yeni görüş editörünü atadığını duyurdu.
Bezos şubat ayında, WP’nin geleneksel geniş görüş programını kaldırarak, “kişisel özgürlükler ve serbest piyasa” yanlısı başyazılara odaklanan bir bölüme geçeceğini duyurmuştu.
Bezos, haber yayıncılığının kamuoyundaki tartışmaların gündemini belirleme rolünün değiştiğini ileri sürmüştü.
Bezos, çalışanlarına yazdığı notta, “Bir zamanlar, özellikle yerel bir tekel olan gazeteler, her sabah okuyucuların kapısına tüm görüşleri kapsayan geniş bir köşe yazısı bölümü sunmayı bir hizmet olarak görebilirdi. Bugün ise bu işi internet yapıyor,” dedi.
The Economist’in Washington muhabiri ve The Dispatch’in eski genel yayın yönetmeni Adam O’Neal, yenilenen bölümün başına geçecek.
O’Neal, mesajında yeni patronunun hedeflerini yineledi ve “Felsefemiz, bu ülkenin geleceğine dair temel bir iyimserliğe dayanacak. İdeoloji hakkında ders veren veya politikalar hakkında belirli şekillerde düşünmenizi talep eden insanlar olmayacağız,” dedi.
Gazete çalışanları, Bezos’un gazetenin haber içeriğini değiştirmeye çalışmadığını vurguladı fakat bu ilk kez olmuyor.
Geçen ekim ayında Bezos, WP’nin başkan adaylarını destekleme uygulamasını durdurarak, genel seçimler öncesinde eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e destek vermesini engellemişti.
Bu hamle, gazetenin birçok köşe yazarı ve eski baş editörü Marty Baron’un tepkisini çekmiş ve editörler kurulunun birkaç üyesi protesto için istifa etmişti.
Kararın ardından gazetenin okurları da isyan etmiş ve yaklaşık 250.000 kişinin aboneliklerini iptal ettiği bildirilmişti.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya4 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını6 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’