Bizi Takip Edin

AMERİKA

Trump’ın yeni “sınır çarı” Tom Homan

Yayınlanma

ABD’de seçilmiş başkan Donald Trump tarafından yeni yönetimin “sınır çarı” “şahin” göçmen karşıtı tutumuyla bilinen eski polis şefi Tom Homan oldu.

Bir zamanlar New York eyaletinde polis memuru ve Sınır Devriyesi ajanı olan Homan, Obama yönetimi tarafından 2013 yılında Göçmenlik ve Gümrük Muhafazanın (ICE) sınır dışı etme şubesinin başına getirilmişti.

Homan’ın Başkan Obama döneminde ICE’de görev yaptığı süre boyunca kurum rekor sayıda resmi sınır dışı işlemi gerçekleştirdi. Obama, Homan’a en yüksek kamu hizmeti beratı olan Başkanlık Rütbe Ödülü vermişti.

İlginç bir nokta, Obama yönetiminde ılımlı bir isim olarak tanınan Homan, Trump yönetiminin ilk dönemlerinde bazı sertlik yanlılarının eleştirilerine maruz kalmıştı. Fakat Homan, Trump yönetiminin en şahin göçmenlik politikalarının yüzü haline geldi.

Öte yandan The Atlantic‘e göre Homan, 2014 yılında Obama’nın İç Güvenlik Bakanı Jeh Johnson’a caydırıcı bir önlem olarak aileleri ayırmayı önermiş, Johnson ise bu fikri “kalpsiz ve pratik değil” diyerek reddetmişti.

Trump ilk döneminin başlarında Homan’ı ICE’nin direktör vekili olarak atadı. Homan, belgesiz göçmenlerin Trump yönetimi altında “korkmaları gerektiğini” söylediğinde tartışma yaratmıştı.

Homan, Trump yönetiminin ilk döneminde binlerce göçmen çocuğun ebeveynlerinden ayrılmasına yol açan meşhur “sıfır tolerans” politikasının fikir babalarından biriydi.

Bu kapsamda ebeveynler yasadışı girişten yargılanırken, çocuklar, onları yeniden bir araya getirme planı olmadan refakatsiz çocuklar için barınaklara gönderildi.

Homan, dönemin İç Güvenlik Bakanı Kirstjen Nielsen’in aile bölünmelerine yeşil ışık yakmak için onayladığı politika notunu imzalayan üç yetkiliden biriydi. Homan Haziran 2018’de ICE’den ayrıldı.

Ekim ayında CBS News’in “60 Minutes” programına verdiği bir röportajda Homan, Trump’ın seçim kampanyasındaki önemli vaatlerinden biri olan Amerikan tarihindeki en büyük sınır dışı operasyonunun ABD hükümeti tarafından nasıl gerçekleştirileceğini özetlemişti.

Homan, Trump’ın kampanya vaadi için “Göçmen toplumu için tehdit edici değil. Yasadışı göçmen toplumu için tehdit edici olmalı. Ama tarihi bir yasadışı göç krizinin hemen ardından. Bunun yapılması gerekiyor,” demişti.

CBS News muhabiri Cecilia Vega’ya, önce suçluları ve ulusal güvenlik tehditlerini hedef alacağını ve daha sonra ülkede yasadışı olarak bulunan ve sınır dışı edilmesine karar verilen suçlu olmayan göçmenleri sınır dışı etmeye çalışacağını söyledi.

Biden yönetimi şu anda ICE’ye ciddi suçluları, ulusal güvenlik tehditlerini ve sınırı yeni geçenleri tutuklamaya ve sınır dışı etmeye odaklanma talimatı vermiş durumda ve ciddi suçlar işlemeden uzun süredir ABD’de yaşayan belgesiz göçmenleri sınır dışı edilmekten koruyor.

Homan ayrıca, Biden yönetiminin 2021’de sonlandırdığı işyerlerinde geniş çaplı göçmen gözaltılarını yeniden devreye sokacağını belirtti. Homan, işyeri göçmenlik uygulamaları için, “Bu gerekli olacak,” dedi.

Bununla birlikte Homan, sınır dışı etme operasyonunun “toplama kampları” veya “mahallelerin toplu olarak taranmasını” içermeyeceğini ileri sürdü.

Homan, toplu sınır dışı işlemlerinin aileleri ayırmadan yapılıp yapılamayacağı sorusuna ise, “Elbette yapılabilir. Aileler birlikte sınır dışı edilebilir,” cevabını verdi.

Bir araştırma, yaklaşık 4 milyon ABD vatandaşı çocuğun belgesiz bir ebeveynle yaşadığını gösteriyor.

Homan ayrıca Heritage Foundation’ın muhafazakâr hükümet vizyonunun bir taslağı olan “Project 2025”e katkıda bulunanlar arasında yer alıyor.

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Teksas, toplu sınır dışı prosedürü için Trump’a 1.400 dönüm arazi teklif etti

Yayınlanma

Teksas Arazi Komiserinin Starr County’de 1.402 dönümlük bir araziyi ABD için “sınır dışı etme tesisleri” inşa etmek üzere teklif ettiği belirtiliyor.

Bloomberg’in aktardığına göre Komisyon Üyesi Dawn Buckingham Trump’a gönderdiği mektupta araziyi geçen ay satın aldığını ve Rio Grande City yakınlarındaki ABD-Meksika sınırı boyunca yer aldığını belirtti. Parsel New York’taki Central Park’ın neredeyse iki katı büyüklüğünde.

Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago kulübüne 19 Kasım’’da gönderdiği mektupta, “Ofisim, ülke tarihindeki en büyük şiddet suçlularının sınır dışı edilmesinin işlenmesi, alıkonulması ve koordinasyonu için bir tesis inşa edilmesine izin vermek üzere İç Güvenlik Bakanlığı, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza veya Birleşik Devletler Sınır Devriyesi ile bir anlaşma yapmaya tamamen hazırdır,” diye yazdı.

Trump seçim kampanyasını ABD-Meksika sınırını bir duvar inşasını tamamlayarak ve toplu sınır dışılar yoluyla güvence altına alma vaadiyle yürüttü. Göçmenlik, Teksas Valisi Greg Abbott’un binlerce göçmeni New York ve Chicago gibi Demokratlar tarafından yönetilen şehirlere taşımasının ardından 2024 seçimlerinin parlama noktalarından biri haline geldi ve daha sonra bu akınla başa çıkmak için mali ve lojistik olarak mücadele etti.

Cumhuriyetçiler ayrıca Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Başkan Joe Biden’ın yönetimi sırasında göçmenlik konularını denetleyen rolünü de vurguladılar.

Trump, İç Güvenlik Bakanlığının başına Güney Dakota Valisi Kristi Noem’i ve “sınır çarı” olarak da ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi’nin eski başkan vekili Tom Homan’ı seçti.

Yeni yönetimin sınır dışı etme planlarının, ABD’de suç işledikleri ya da temyiz yollarını tükettikleri için ülkede kalmak için yasal dayanağı olmayan 1 milyondan fazla kişiyi hedef alarak başlaması bekleniyor. Her türlü çaba önemli miktarda finansman gerektirecek ve lojistik engellerle karşılaşacak.

Buckingham, mülkü satın aldıktan 24 saat sonra sınır duvarının inşa edilebilmesi için bir irtifak hakkı verdiğini söyledi; önceki mal sahibinin “duvarın inşa edilmesine izin vermeyi reddettiğini ve kolluk kuvvetlerinin mülke erişimini aktif olarak engellediğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Biden, Trump gelmeden önce Ukrayna’nın 4,6 milyar dolarlık borcunu silmeyi planlıyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Ukrayna’nın 4,65 milyar dolarlık borcunu silme niyetini Kongre’ye resmen bildirdi.

Söz konusu miktar, Washington’un nisan ayında onayladığı 61 milyar dolarlık yardım paketinin bir parçası olarak Kiev’e sağlanan 9 milyar doların yarısını oluşturuyor.

Bu yardımlar, diğer yardımlardan farklı olarak, şartlı geri ödenebilir kredi şeklinde verilmişti. ABD Başkanı’nın, gerekirse bu kredinin yüzde 50’sini iptal etme yetkisine sahip olduğu belirtilmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, borcun iptal edilmesinin “Ukrayna’nın kazanmasına yardımcı olacağı ve ABD’nin yanı sıra AB, G7+ ve NATO’daki ortaklarının ulusal çıkarlarına uygun olduğu” ifade edildi.

Bloomberg‘in haberine göre Biden, seçilmiş Başkan Donald Trump’ın Beyaz Saray’a girmesinden önce Ukrayna’ya mümkün olduğunca fazla yardım sağlamaya kararlı. Fakat, borcun silinmesi önerisi Cumhuriyetçilerden tepki gördü.

Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul, Biden yönetiminin bu borcun yükünü Amerikan halkının omuzlarına yıkmaması gerektiğini savundu ve Kongre’nin üst kanadında bir oylama talep edeceğini söyledi.

Bununla birlikte, Bloomberg’e göre Paul’un önerisinin Kongre’nin her iki kanadından da onay alması gerekiyor.

Ancak, Senato’nun Demokratlar tarafından kontrol edilmesi nedeniyle bu durumun pek olası olmadığı belirtiliyor. Ayrıca Biden, tasarıyı veto etme yetkisini de elinde tutuyor.

Daha önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Beyaz Saray’ın, Kongre tarafından onaylanan yardımın “her bir dolarını” Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasından önce harcamayı planladığını açıklamıştı.

Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ise Biden yönetiminin kalan aylardaki öncelikli hedeflerinden birinin, “Ukrayna’yı savaş alanında mümkün olan en güçlü konuma getirmek ve müzakere masasında elini güçlendirmek” olduğunu ifade etmişti.

Pentagon yetkilileri, şu anda Ukrayna için 9,3 milyar dolarlık askeri yardım üzerinde çalışıldığını bildirdi. Sözcü Sabrina Singh, Trump göreve başlamadan önce bu yardımların harcanması için Kiev’e haftalık olarak silah sevkiyatlarının planlandığını açıkladı.

Ayrıca 20 Kasım’da Pentagon, Ukrayna’ya 275 milyon dolarlık ek bir askeri yardım paketi daha göndereceğini duyurdu.

İsviçreli askeri uzman Bosshard ile mülakat: Rusya’dan hangi karşılık beklenebilir?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English