Amerika
Trump’tan Zelenskiy’e ağır sözler

ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i “seçimsiz diktatör” olarak nitelendirerek, savaşı uzatmakla ve yolsuzlukla suçladı. Trump, Zelenskiy’in ülkesini kaybedebileceğini ima ederken, kendi yönetiminin Rusya ile müzakerelerde başarılı olduğunu iddia etti.
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i “seçimsiz diktatör” olarak tanımlayarak eleştirdi ve mali yardım akışını sürdürmek için savaşı uzatma çabası içinde olduğunu belirtti.
Trump ayrıca Zelenskiy’in “ülkesiz kalabileceğini” ima etti. Truth Social adlı sosyal medya platformundan açıklama yapan Trump, ABD’nin Ukrayna’ya 350 milyar dolar yardım sağladığını, Avrupa’nın ise yalnızca 150 milyar dolar verdiğini belirtti.
ABD Başkanı, “mütevazı derecede başarılı bir komedyen” olarak tanımladığı Zelenskiy’in bu fonların yarısının “kaybolduğunu” kabul ettiğini vurguladı.
Trump, “Zelenskiy, ABD’yi kazanılması mümkün olmayan, başlanmaması gereken ancak kendisinin, ABD ve Trump olmadan asla çözemeyeceği bir savaş için 350 milyar dolar harcamaya ikna etti. ABD, Avrupa’dan 200 milyar dolar daha fazla harcadı, ancak Avrupa’nın parası garanti altında iken, ABD karşılığında hiçbir şey almıyor. Bu savaş bizim için olduğundan çok daha önemli olan Avrupa içinse, neden uykucu Joe Biden harcamaların eşitlenmesi konusunda ısrar etmedi? Bizi büyük bir okyanus ayırıyor,” ifadelerini kullandı.
Zelenskiy’in seçimleri yapmaktan kaçındığını ve Ukrayna’daki popülaritesinin “çok düşük” olduğunu öne süren Trump, “Tek başarabildiği şey, Biden’ı ‘keman gibi çalmak’ oldu. Seçimsiz diktatör Zelenskiy acele etmeli, aksi takdirde ülkesi kalmayacak,” diye ekledi.
Trump ayrıca, Washington’ın Moskova ile savaşın sona erdirilmesi konusunda “başarılı bir şekilde müzakereler yürüttüğünü” ve “herkesin sadece Trump yönetiminin bunu başarabileceğini kabul ettiğini” ifade etti.
Trump, “Biden denemedi bile, Avrupa barışı sağlayamadı ve Zelenskiy muhtemelen sadece ‘yağdanlığı’ korumak istiyor. Ukrayna’yı seviyorum, ancak Zelenskiy işleri korkunç yönetti; ülke yıkıldı, milyonlarca insan öldü ve bu devam ediyor,” diye konuştu.
Trump benzer söylemleri ilk kez dile getirmiyor. Daha önce de Ukrayna’da devlet başkanlığı seçimlerinin yapılması gerektiğini, böylece ülkenin mevcut liderinin onay oranının yüzde 4 gibi düşük olduğu gerekçesiyle yetkililerin barış görüşmeleri yürütebileceğini söylemişti.
‘Ukrayna anlaşmayı bozdu, bedelini ödeyecek’
Öte yandan Trump, Zelenskiy’i, askeri yardımın devamı karşılığında maden çıkarılması konusunda Washington ile yapılan anlaşmayı bozmakla suçladı ve “nahoş” sonuçları olacağı tehdidinde bulundu.
Trump, Miami’deki bir yatırım forumunda yaptığı açıklamada, “Nadir toprak elementleri ve diğer konularda bir anlaşmamız vardı, ancak bu anlaşmayı iki gün önce bozdular,” dedi.
Anlaşmanın, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği destek için harcanan parayı geri alabilmesi için gerekli olduğunu savunan Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i “çok başarılı olmayan bir komedyen” olarak nitelendirdi. ABD’nin Ukrayna’ya “savaş için 350 milyar dolar” verdiğini ancak bu savaşın “kazanılamayacağını” söyledi.
Trump, Avrupa’nın Ukrayna’ya “garantiler karşılığında” fon sağladığını ve bu fonları geri aldığını, ancak ABD’nin “parayı öylece verdiğini” belirtti.
Trump, gazetecilerle yaptığı görüşmede, Ukrayna ile maden çıkarma anlaşmasını “yeniden canlandırma” niyetinde olduğunu söyledi.
ABD Başkanı, “Ne olacağını göreceğiz. Ancak onu yeniden canlandıracağım, yoksa pek hoş olmaz,” uyarısında bulundu.
Reuters‘ın konuya aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Trump yönetimi, Kiev ile basitleştirilmiş bir anlaşma yapmayı ve ardından Ukrayna kaynaklarının ne kadarının ABD’nin kontrolünde olacağı da dahil olmak üzere ayrıntılı koşulları görüşmeyi planlıyor.
Kaynakların aktardığına göre, kaynakların ortak geliştirilmesi fikri ilk olarak Zelenskiy tarafından ortaya atıldı.
Bu teklif, Zelenskiy’in sonbaharda Trump’a sunduğu “zafer planının” bir parçasıydı. Daha sonra ABD Başkanı, anlaşmanın hacmini 500 milyar dolar olarak değerlendirmiş ve Washington’ın Ukrayna kaynaklarına erişiminin, olası bir barış anlaşmasında güvenlik garantisi olacağını vurgulamıştı.
14 Şubat’ta Münih Güvenlik Konferansı’nda Trump yönetiminin temsilcileri, Zelenskiy’e, ABD’nin Ukrayna’daki tüm madenlerin çıkarılmasından elde edilen gelirin yüzde 50’sini ve bunların geliştirilmesi için “üçüncü şahıslara verilen tüm yeni lisansların” değerinin yüzde 50’sini alacağı bir anlaşma imzalamayı teklif etti.
Zelenskiy, Kiev için güvenlik garantilerinden bahsedilmediğini gerekçe göstererek bu şartlardaki anlaşmayı imzalamayı reddetti.
Aynı zamanda, Bloomberg emtia piyasaları köşe yazarı Javier Blas’ın belirttiği üzere, ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nun verileri, Ukrayna’da büyük nadir toprak elementleri rezervlerinin bulunduğunu doğrulamıyor.
Dünya genelinde bu tür madenlerin üretiminin yıllık 15 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle, Ukrayna bir şekilde dünya nadir toprak elementleri üretiminin yüzde 20’sini çıkarmaya başlasa bile, bundan elde edeceği gelir yıllık 3 milyar dolar olacaktır.
Blas, “Trump’ın bahsettiği 500 milyar dolara ulaşmak için ABD’nin Ukrayna’da 150 yıldan fazla madencilik yapması gerekecek,” değerlendirmesinde bulundu.
Amerika
ABD’li senatörlerden Rusya’ya ‘ezici’ yaptırım tasarısına destek

ABD Senatosunda, Ukrayna’ya dönük askeri müdahaleyi sona erdirmeyi reddetmesi halinde Moskova’ya yönelik ‘ezici’ yaptırımlar içeren yasa tasarısı yeterli desteği buldu. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın öncülük ettiği tasarı, Rusya’dan enerji alan ülkelere de ağır gümrük vergileri öngörüyor.
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sona erdirmeyi reddetmesi durumunda uygulanacak “ezici” Amerikan yaptırımlarını içeren paketin, Senato’da onay için gerekli desteği aldığını bildirdi.
Graham’a göre, tasarı hem doğrudan Rusya Federasyonu’na yönelik önlemleri hem de Rusya’dan petrol, doğalgaz ve uranyum satın alan ülkelere yüzde 500’lük gümrük vergilerini içeriyor ve 72 senatör tasarı lehine oy vermeye hazır.
Bu sayı, sadece gerekli 60 oy barajını aşmakla kalmıyor, aynı zamanda Donald Trump’ın olası vetosunu geçersiz kılmak için gereken 67 senatör sınırını da aşıyor.
Bloomberg‘in aktardığına göre Graham, açıklamasında “Amaç başkana yardım etmek,” dedi.
Senatör, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Trump ile oynamaya çalışırsa büyük hata yapacağını” ve yeni yaptırımların yönetimin Kremlin’i müzakere masasına oturtmak için bir aracı olacağını da sözlerine ekledi.
Graham, yasanın Temsilciler Meclisi’nde de yeterli desteğe sahip olduğunu belirtti. Senatör, Putin’in eninde sonunda müzakere etmek zorunda kalacağını, aksi takdirde Rusya ekonomisinin “ezileceğini” ifade etti.
The Wall Street Journal‘ın aktardığı yasa tasarısına göre, birincil ve ikincil yaptırımlar, Moskova’nın ateşkes müzakerelerini reddetmesi, ateşkese uymaması veya Ukrayna’ya yeniden saldırmaya çalışması durumunda yürürlüğe girecek.
Graham’ın ofisinden yapılan açıklamada, yaptırım niteliğindeki gümrük vergilerinden en büyük darbeyi Rus hidrokarbonlarının kilit alıcıları olan Çin ve Hindistan’ın alacağı belirtildi.
Seçim kampanyası sırasında savaşı 24 saatte bitirme sözü veren Trump’ın, nisan ayı sonuna kadar Ukrayna’da tam teşekküllü bir ateşkes sağlamayı umduğu belirtiliyordu.
Ancak “cömert” diye nitelendirilen tavizlere rağmen, başkanlık görevindeki 100 gününde sadece Paskalya’da kısa süreli bir ateşkes sağlayabildi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt ise hafta başında yaptığı açıklamada, Trump’ın hem Putin hem de Vladimir Zelenskiy nedeniyle “giderek daha fazla hayal kırıklığına uğradığını” söyledi.
Bloomberg‘in daha önce duruma aşina kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Rus diplomatların ve bizzat Putin’in katıldığı bir dizi yüz yüze görüşmenin ardından ABD, Kremlin ile müzakerelerin çıkmaza girdiği sonucuna vardı.
Kaynaklara göre Moskova, mevcut cephe hattı boyunca çatışmaları durdurmak istemiyor ve hâlâ dört Ukrayna oblastını (Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporojye) idari sınırları içinde talep ediyor, ancak Rusya ordusu bu bölgelerin hiçbirini tam olarak kontrol etmiyor.
Rusya ayrıca Ukrayna ordusunun radikal bir şekilde küçültülmesi konusunda ısrar etmeye devam ediyor, ancak bu talep Beyaz Saray tarafından desteklenmiyor.
Amerikalı diplomatlar, Kremlin ile müzakerelerin sonuç vermediği konusunda Avrupalı ve Ukraynalı mevkidaşlarını bilgilendirdi ve bu durum, müttefikler arasında Trump’ın barış sürecinden çekilebileceği yönünde ciddi endişelere yol açtı.
Financial Times‘a konuşan Avrupalı kaynaklara göre, Amerikan başkanı, başlangıçtaki hedeflerinden daha mütevazı olsa bile, Ukrayna konusunda mümkün olan en kısa sürede anlaşma yapmaya çalışıyor.
Trump: Rusya ve Ukrayna anlaşırsa ABD ile büyük iş yapacaklar
Amerika
Trump, ABD’nin savunma bütçesini 1 trilyon dolara çıkarmayı planlıyor

Donald Trump yönetimi, 2026 mali yılı için ABD savunma harcamalarını rekor seviyeye çıkararak 1,01 trilyon dolara yükseltmeyi planlıyor. Bloomberg’in haberine göre bu artış, sivil programlarda yapılacak büyük kesintilerle finanse edilecek ve bütçe açığı endişeleriyle gündeme geldi.
Bloomberg‘in Beyaz Saray tarafından Kongre’ye sunulmak üzere hazırlanan bütçe taslağına aşina bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Donald Trump yönetimi ABD’nin savunma harcamalarında keskin bir artış planlıyor.
Taslağa göre Trump, 1 Ekim’de başlayacak 2026 mali yılında ulusal güvenlikle ilgili kalemlere, bu yıla kıyasla yüzde 13’lük artışla 1,01 trilyon dolar harcanmasını öneriyor.
Bu rakam, ABD tarihinde güvenlik harcamalarının ilk kez 1 trilyon dolar sınırını aşacağı anlamına geliyor ve Kongre’de şok etkisi yaratması muhtemel.
Beyaz Saray yetkilisi, Bloomberg‘e yaptığı açıklamada, savunma harcamalarındaki artışın, 1980’lerde “yıldız savaşları” programını başlatan ve Avrupa’ya nükleer füzeler yerleştiren Ronald Reagan’ın attığı adımlarla kıyaslanabilir olacağını söyledi.
Pentagon’un doğrudan bütçesi ise 961 milyar dolara yükselecek.
Söz konusu miktar, mevcut yıla göre 112,7 milyar dolar, Joe Biden yönetiminin 2026 yılı için öngördüğü rakamdan ise 84,2 milyar dolar daha fazla.
Trump’ın bütçe projesinde, “altın kubbe” adı verilen füze savunma sistemi kurulması, askeri gemi inşası, nükleer üçlünün modernizasyonu ve askeri personelin maaşlarına yüzde 3,8 zam yapılması gibi kalemler yer alıyor.
Buna karşılık Trump, yurt içi sivil harcamalarda 2025 bütçesine kıyasla yüzde 22,6 oranında (163 milyar dolar) kesinti yapılmasını teklif ediyor.
Kesintiden etkilenecek alanlar arasında yenilenebilir enerji geliştirme programları, çevre koruma ve ırksal eşitsizliği gidermeye yönelik programlar bulunuyor.
Ayrıca, ABD’nin uluslararası yardım programları, National Science Foundation bünyesindeki bilimsel harcamalar, Eğitim Bakanlığı ile Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı’nın bütçelerinde de radikal kesintiler ve finansmanın tamamen sıfırlanması öngörülüyor.
Başlangıçta Trump yönetimi, Elon Musk ve onun Hükümet Verimliliği Dairesi (DOGE) aracılığıyla bütçe harcamalarını 2 trilyon dolar azaltmayı planlıyordu.
Fakat Musk tarafından devreye konulan pek çok önlemin daha sonra mahkemeler tarafından engellenmesiyle, yönetimin hedefleri 13 kat küçülerek kesinti miktarı sadece 150 milyar dolara indi.
Trump’ı harcamaları kısmaya iten temel neden ise Amerikan bütçesindeki açık.
Geçen yıl 3 trilyon doları aşan bütçe açığı, bu yıl şubat ayı itibarıyla 1 trilyon doları geçerek rekor kırmaya devam ediyor. Açığı finanse etmek için borçlanmak ABD hükümetine giderek daha pahalıya mal oluyor.
Borç yükümlülükleri için yapılan faiz ödemeleri Beyaz Saray’a yılda 1,2 trilyon dolara mal oluyor ve bu rakam bütçenin yaklaşık yüzde 20’sini tüketiyor.
ABD’nin borç servisi harcamaları 2020 yılına kıyasla neredeyse üç katına çıkmış durumda.
Amerika
Trump, ulusal güvenlik danışmanı Waltz’ı görevden aldı

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz görevinden ayrılıyor. Başkan Donald Trump, Waltz’ı ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğine aday göstereceğini açıklarken, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçici olarak ulusal güvenlik danışmanlığı görevini yürüteceğini belirtti. Değişikliğin ardında Waltz’ın Signal mesajlaşma skandalı ve ekiple uyumsuzluğu gibi faktörlerin yattığı bildiriliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’ın Beyaz Saray’daki görevinden ayrıldığını ancak kendisini ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliğine aday göstermeyi planladığını duyurdu.
Trump, bu süreçte Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçici olarak ulusal güvenlik danışmanlığı görevini üstleneceğini belirtti.
CBS News‘e konuşan kaynaklar, perşembe öğleden sonra itibarıyla Waltz’ın yardımcısı Alex Wong’un Ulusal Güvenlik Konseyi’nde (UGK) kalıp kalmayacağının henüz netlik kazanmadığını ifade etti.
Waltz’ın BM daimi temsilciliği görevi için Senato tarafından onaylanması gerekiyor.
Başkan Trump, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Mike Waltz’ı bir sonraki ABD’nin BM Daimi Temsilcisi olarak aday göstereceğimi duyurmaktan memnuniyet duyuyorum,” ifadelerini kullandı.
Trump, “Askerlik görevinden savaş alanına, Kongre’ye ve Ulusal Güvenlik Danışmanım olarak görev yaptığı süre boyunca Mike Waltz, ulusumuzun çıkarlarını ön planda tutmak için çok çalıştı. Yeni görevinde de aynısını yapacağını biliyorum. Bu arada, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Dışişleri Bakanlığı’ndaki güçlü liderliğini sürdürürken Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapacak,” diye ekledi.
Waltz ise X hesabından yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’a ve büyük ulusumuza hizmet etmeye devam etmekten derin onur duyuyorum,” dedi.
Öte yandan kaynaklar, Waltz’ı BM daimi temsilciliğine aday gösterme kararının son dakikada alındığını söyledi.
Kaynaklara göre Trump bu kararı Perşembe sabahı verdi ancak daha önce Waltz’ın UGK’den ayrılması yönünde görüşmeler yapılmıştı.
Birden fazla kaynak CBS News‘e, Rubio ve Waltz’ın Perşembe günü görev devrini görüşmek üzere bir araya geldiğini aktardı.
Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray’daki bazı üst düzey danışmanlar bile Rubio’nun geçici ulusal güvenlik danışmanlığı görevini tam olarak ne zaman devralacağından emin değildi.
Kaynaklar, Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Landau’nun, Waltz’ın UGK’den ayrılacağı haberi çıkmadan önce bilgilendirilmediğini ve Waltz’ın ayrılacağını bilenlerin sayısının çok az olduğunu belirtti.
Bu değişikliğe yol açan birkaç faktör bulunuyor. Kaynaklara göre, Beyaz Saray’da Waltz’ın UGK personelini yeterince incelemediği algısı vardı.
Signal skandalı tetikleyici oldu
Ayrıca Signal mesajlaşma skandalı ve Waltz ile üst düzey ekip arasındaki uyumsuzluk da diğer etkenler arasındaydı.
Ancak kaynaklar, Trump’ın Waltz’a saygı duyduğunu ve Trump’ın ilk dönemindeki bazı isimlerin aksine Waltz’ın apar topar görevden alınmadığını belirtti.
Bunun yerine kendisine yüksek profilli yeni bir görev verildi. Görevden ayrılma haberini ilk olarak gazeteci Mark Halperin duyurdu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tammy Bruce, Başkan’ın Rubio’yu geçici ulusal güvenlik danışmanı olarak atama kararını Perşembe günü verdiği basın toplantısı sırasında öğrendi.
Bir muhabirin Rubio’nun bu görevde ne kadar kalabileceği sorusuna Bruce, “Bunu sizden yeni duyduğum açık,” yanıtını verdi.
Kaynaklar, Başkan’ın Özel Kalem Müdürü Susie Wiles’ın Perşembe günü Waltz meselesiyle ilgili birden fazla görüşme yaptığını söyledi.
Waltz, mart ayında bir Signal sohbet grubu kurup yanlışlıkla The Atlantic yazarı Jeffrey Goldberg’ü dahil etmesiyle eleştirilerin hedefi olmuştu.
Bu olayda, Yemen’deki hedeflere yönelik askeri saldırı planları hakkındaki üst düzey ulusal güvenlik yetkilileriyle yapılan görüşmeler ifşa olmuştu.
Goldberg, yaşadıklarını yayınlamış ve başlangıçta operasyonel detayları gizlemişti.
Fakat Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve CIA Direktörü John Ratcliffe’in sohbette herhangi gizli bilginin paylaşıldığını reddetmesinin ardından Goldberg, saldırıların zamanlaması ve kullanılan silah paketlerini içeren bu bilgileri de yayımlamıştı.
Waltz’ın kapalı kapılar ardında haberin doğruluğunu kabul etmesinin ardından Beyaz Saray yetkilileri istifa edip etmemesi gerektiğini tartışmış, ancak Waltz istifasını sunmamış ve Trump da o sırada görevden ayrılmasını istememişti.
Başkan Trump, kamuoyu önünde Waltz’ı “dersini almış iyi bir adam” olarak nitelendirerek desteğini göstermişti.
Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki duruma aşina kaynak, Başkan’ın Signal olayından bu yana yeterli zamanın geçtiğini düşündüğünü ve Waltz ile Wong’un ayrılıklarının yeniden yapılanmanın parçası olarak gösterilebileceğini belirtti.
Başkan, Waltz’ı görevden almanın dış baskıya boyun eğmek olarak algılanabileceği endişesiyle tereddüt etmişti.
Senato’nun onay sürecinden geçecek
Trump’ın BM daimi temsilcisi adayı olarak Waltz, Senato onay sürecinden geçecek.
Virginia’dan Demokrat Senatör Mark Warner, Waltz ve Signal olayı hakkında, “O çok hassas bilginin dışarı sızması durumunda pilotlarımızı kaybedebileceğimiz büyük hatayı kabul ettiği için hakkını teslim ediyorum,” dedi.
Bununla birlikte, bir muhabirin Waltz’ın aday olarak karşılaşacağı Senato onay oturumu hakkındaki sorusuna Warner, “Oldukça acımasız olacağını düşünüyorum. Neler olacağını görelim,” yanıtını verdi.
Teksas’tan Cumhuriyetçi Senatör John Cornyn ise Waltz’ın onaylanacağından emin olduğunu ifade ederek gazetecilere, “Hâlâ yönetimin parçası olmaya devam edeceği için memnunum,” diye konuştu.
Wong, ilk Trump yönetiminde Kuzey Kore Özel Temsilci Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı’nda Doğu Asya ve Pasifik İşleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapmıştı.
Trump, Wong’un atanmasını duyururken, onun Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile yaptığı zirvenin müzakerelerine yardımcı olduğunu söylemişti.
İki kaynak, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un kalıcı ulusal güvenlik danışmanlığı görevi için seçilmesinin pek olası olmadığını belirtti.
Dün Trump’ın müttefikleri arasında, Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller veya Başkan Yardımcısı Asistanı ve Terörle Mücadele Kıdemli Direktörü Seb Gorka’nın, Trump’ın misyonuna sıkı sıkıya bağlı oldukları için düşünülebileceği yönünde spekülasyonlar vardı.
Trump’ın Özel Görevler Özel Temsilcisi Ric Grenell ise kamuoyuna bu görevi istemediğini açıklamıştı.
Waltz ve Wong’un ayrılıkları, nisan ayı başlarında en az altı UGK personelinin işten çıkarılmasının ardından geldi.
Kaynak, bu önceki işten çıkarmaların, sağcı aktivist Laura Loomer’ın Oval Ofis’i ziyaret edip Trump’a, neocon veya başkana yeterince sadık olmadığını düşündüğü UGK personeli hakkında topladığı muhalif araştırmaları sunmasından kısa süre sonra gerçekleştiğini ifade etti.
-
Avrupa1 hafta önce
Almanya’da tren fabrikası tank üretimine başlıyor
-
Dünya Basını2 hafta önce
Şin-Bet Direktörü’nün yeminli beyanı ne anlama geliyor?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Chatham House: Dolar küresel istikrarsızlık kaynağı haline gelebilir
-
Görüş2 hafta önce
Antalya’dan notlar: En azından diyalog var!
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de çöküş sürüyor: Dow, 1932’den bu yana en kötü nisan ayını yaşıyor
-
Diplomasi2 hafta önce
Çin’in ABD’den enerji ithalatındaki düşüş Rusya’ya kapı açtı
-
Avrupa2 hafta önce
Alman eyaletleri silahlanma yarışına son sürat dahil oluyor
-
Ortadoğu2 hafta önce
ABD’den Suriye’ye “İran” baskısı: DMO terör örgütü ilan edilsin