Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

UAEA: İran, zenginleştirilmiş uranyum stokunu ciddi oranda artırdı

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran’ın 2015’te imzalanan nükleer anlaşmada yaklaşık 300 kilogramla sınırlanan zenginleştirilmiş uranyum kapasitesini 6 bin 201,3 kilograma yükselttiğini bildirildi.

UAEA’nın her 3 ayda bir İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin yönetim kurulu üyeleriyle paylaştığı raporda, bu ülkenin zenginleştirilmiş uranyum kapasitesine ilişkin verilere yer verildi. Raporda, İran’ın 2015’te imzalanan İran nükleer anlaşması olarak anılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nda (KOEP) belirlenen zenginleştirilmiş uranyum seviyesinin çok üstüne çıktığı belirtildi.

İran’ın 11 Mayıs itibariyle zenginleştirilmiş uranyum stokunun 6 bin 201,3 kilograma yükseldiği, önceki 3 aylık rapora oranla 675,8 kilogram artış görüldüğü bildirildi.

Raporda, Tahran yönetiminin yüzde 60 saflıkta uranyum üretimini sürdürdüğü, İran’ın yüzde 60 saflıkta 142 kilogram zenginleştirilmiş uranyum stokuna sahip olduğu, önceki rapora kıyasla üretimini 20 kilogramdan fazla artırdığına işaret edildi.

WSJ: ABD’yle Avrupa “İran” konusunda karşı karşıya geldi

İran nükleer anlaşması

İran ile P5+1 ülkeleri olarak adlandırılan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya’nın yanı sıra Avrupa Birliği arasında yaklaşık 3 yıl süren müzakereler sonucunda Temmuz 2015’te nükleer anlaşma sağlanmıştı.

2016’da uygulanmaya başlayan nükleer anlaşma, İran’a uranyumu yüzde 3,67 zenginleştirmesi ve zenginleştirilmiş uranyum stokunu da 300 kilogram ile tutma sınırı getirmişti.

ABD’nin 2018’de anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve bu ülkeye yönelik yaptırımlarını yeniden hayata geçirmesiyle anlaşmanın uygulanmasında sorunlar başladı.

Anlaşmanın sürdürülmesi için girişimler olsa da ilerleme kaydedilemedi ve İran 2019’da düşük seviyede zenginleştirilmiş uranyum stokunu artırmaya başladı.

Özellikle 2020’de İranlı General Kasım Süleymani’nin öldürülmesi sonrasında Tahran yönetimi, anlaşmada belirlenen sınırlara uymayacağını, ancak attığı adımlara ilişkin UAEA’yı bilgilendireceğini duyurmuştu.

İran bu süreçte anlaşma kapsamında 3,67 ile sınırlanan zenginleştirme oranını yüzde 60’a yükseltirken, uranyum zenginleştirilmesinde kullanılan basit santrifüjleri ileri düzeyde gelişmiş modern santrifüjlerle değiştirerek hem zenginleştirme seviyesini yükseltmiş hem de kapasitesini artırmıştı.

ORTADOĞU

İran ile Suudi Arabistan “hava”dan da bağlandı

Yayınlanma

İran ile Suudi Arabistan arasında yaklaşık 9 yıl önce durdurulan uçak seferleri Meşhed-Demmam seferiyle yeniden başladı.

İranlı Öğrenciler Haber Ajansına (ISNA) göre, Meşhed kentinden havalanan yolcu uçağı Suudi Arabistan’ın Demmam Uluslararası Havalimanı olarak da bilinen Kral Fahd Uluslararası Havalimanı’na iniş yaptı. Varılan anlaşma kapsamında Demmam ve Meşhed arasında haftada iki kez uçuş gerçekleştirilecek.

Suudi Arabistan’da 2 Ocak 2016’da aralarında Şii din adamı Nimr en-Nimr’in de bulunduğu 47 kişinin “terör” suçlamasıyla idam edilmesinin ardından iki ülke arasındaki ilişkiler kesilmişti.

İdamlara tepki gösteren İranlı yetkililerin peş peşe yaptığı açıklamaların ardından Suudi Arabistan’ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binası, İran’daki göstericiler tarafından ateşe verilmişti.

Bu saldırıların ardından Suudi Arabistan yönetimi, 3 Ocak’ta İran ile diplomatik ilişkilerini kesmişti.

Mart 2015’te başlayan Yemen’deki kriz nedeniyle iki ülke arasındaki gergin diplomatik ilişkiler tamamen durmuştu.

Irak ve Çin’in girişimleriyle, İran ile Suudi Arabistan, 10 Mart 2023’te ilişkileri normalleştirme kararı almış ve karşılıklı büyükelçiliklerinin yeniden açılması, iki ülke arasındaki uçuşların yeniden başlatılması ve vizelerin kolaylaştırılması konusunda anlaşmaya varmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Ukraynalı gazete yazdı: Halep’e saldıran HTŞ’nin Ukrayna bağlantısı

Yayınlanma

27 Kasım’da Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) öncülük ettiği silahlı gruplar koalisyonu, Suriye’nin Halep vilayetine saldırı başlattı.

Bazı sosyal medya kaynaklarına göre, bu gruplar İdlib bölgesinde konuşlanmış durumda.

Türkistan İslam Partisi (TİP) üyelerinin de yer aldığı bu grupların, Ukrayna’nın Ana İstihbarat Müdürlüğü’ne (GUR) bağlı Hımik biriminden operasyonel eğitim aldığı bildirildi.

Eğitimlerde, özellikle insansız hava araçlarının kullanımı ve Ukrayna savaşında geliştirilen taktikler üzerinde durulduğu belirtiliyor.

Ukraynalı Kyiv Post gazetesinin askeri istihbarat kaynaklarına göre, GUR’un Hımik birimi, 15 Eylül’de Halep’in güneydoğusundaki bir Rus askeri üssüne düzenlenen saldırının arkasında yer alıyor.

Ukraynalı özel kuvvet danışmanlarının da mevcut saldırılara destek verdiği iddia edilse de bu iddialar henüz doğrulanmış değil.

Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Lavrentyev: İdlib’deki teröristler Ukrayna’nın safında savaşıyor

Ukrayna’nın bu tür müdahaleleri, Kiev’in yurt dışındaki Rus güçlerini hedef alma stratejisinin bir parçası.

Örneğin, 26 Temmuz’da Mali’de İslamcı milislerin Wagner şirketine yönelik saldırısına Ukrayna’nın destek verdiği öğrenilmişti. GUR Başkanı Tümgeneral Kirill Budanov, Mayıs 2023’te yaptığı açıklamada, “Ukrayna’nın mutlak zaferine kadar Rusları her yerde ve her zaman öldürmeye devam edeceğiz,” ifadelerini kullanmıştı.

Şimdiye kadar Halep vilayetinde 20’den fazla köy ve küçük yerleşim yerinin ele geçirildiği bildiriliyor. Ayrıca, ele geçirilen Suriye ve Rus askeri teçhizatına dair görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.

Reuters, cumartesi akşamı Rusya’nın Suriye’ye ek askeri teçhizat göndermeye hazırlandığını bildirdi.

Gönderilecek teçhizat arasında Su-34 savaş uçaklarının da bulunduğu, bunların çoğunun Batı Rusya’daki askeri üslerden sevk edileceği belirtildi.

Ukrayna, Rusya’nın Suriye’deki askeri üssüne saldırdığını iddia etti

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

HTŞ-ÖSO kavgası erken başladı

Yayınlanma

27 Kasım’da bir araya gelerek Suriye ordusuna saldırı başlatan Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) ile Türkiye destekli ÖSO(SMO) arasında kavga başladı. SMO, kendi ele geçirdikleri yerleri HTŞ’nin yeniden ele geçirdiğini, silah ve zırhlı araçlarına el koyduğunu duyurdu.

HTŞ ve Türkiye destekli SMO’dan bazı örgütlerin katılımıyla oluşturulan Fethu’l Mubin Operasyon Odası, 27 Kasım’da Suriye ordusuna saldırıya geçti. İdlib ilinin tamamı ve Halep kent merkezini ele geçirken örgütler Hama’ya yöneldi. HTŞ’nin operasyonuna katılmayan Türkiye destekli SMO’nun diğer unsurları ise YPG’nin ağırlıkta olduğu bölgelere yöneldi.

Suriye ordusuna savaş açan örgütler: Kimin desteklediği hangi örgüt, nerede saldırıyor?

Geçmişte defalarca birbirlerine karşı savaşan bu örgütlerin uzlaşısı kısa sürdü. SMO’dan yayımlanan açıklamaya göre, HTŞ militanları SMO’nun ele geçirdiği yerlere girerek SMO militanlarını alıkoydu.

Açıklamada, HTŞ militanlarının SMO’nun kurtardığı bölgeleri ‘yeniden kurtardığı’, ağır silah ve zırhlı araçlar aldığı ve bazı milislerini zorla alıkoyduğu belirtildi.  SMO, bu eylemlerin “HTŞ’nin kötü niyetlerini açığa çıkardığını” ve HTŞ’nin “Suriye’deki operasyonları tek eline almaya çalıştığını” belirtti.

HTŞ’ye “ortak düşmanlara” yönelme çağrısında bulunan SMO, HTŞ’den kendilerinin “kurtardığı” bölgelerden çekilmesini ve “kabileci düşünceden uzak, milli bir sorumlulukla” hareket etmesini istedi.

El Kaide ile bağlantılı HTŞ, İdlib’i kontrol eden en büyük güç konumunda. HTŞ’nin bu kadar güçlenmesinde Ocak 2017’de Astana kapsamında ilan edilen İdlib ateşkesi büyük rol oynadı. Ateşkesten hemen sonra İdlib’in diğer büyük grubu Ahraru’ş-Şam’la savaşan örgüt ve bu örgütü ağır biçimde ezen HTŞ diğer örgütleri bünyesine zorla ya da gönüllü olarak katarak, 2019’da İdlib’in yüzde 95’ine hâkim oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English