Bizi Takip Edin

Ortadoğu

UCM Hakiminden İsrail’in “tarafsızlık” sorgusuna yanıt

Yayınlanma

Beti Hohler

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail’in kendisi hakkındaki tarafsızlık sorgulamasına ilişkin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararını verecek dairenin yeni atanan üyesi Hâkim Beti Hohler’in yanıtını yayınladı.

İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkındaki tutuklama talebi kararını verecek hâkim heyetine yeni atanan Hohler, savcılıktaki geçmiş görevine ilişkin İsrail’in sorularını yanıtladı.

UCM Hakimi Hohler’in sunduğu detaylı yanıtla, İsrail’in yargı sürecini geciktirmeye ve hakimin tarafsızlığını sorgulama yönelik girişimi temelsiz kaldı.

Tarafsızlık tartışması

Hohler’in UCM hakimliğine seçilmeden önce UCM Savcılık Ofisinde çalışmış olmasının, tarafsızlığına gölge düşürebileceğini öne süren İsrail Başsavcılığının UCM’ye yönelttiği sorulara verilen yanıtta, Filistin soruşturmasında görev almadığını belirtti. Hohler, savcılık bürosunda çalıştığı dönemde Filistin soruşturmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılmadığını ve soruşturmada görev alan personelle çalışmadığını kaydetti.

Eski Mossad şefi savaş suçları soruşturması nedeniyle eski UCM savcısını tehdit etmiş

İsrailli yetkililer hakkında yürütülen soruşturmanın belgelerine, soruşturma planlarına, evraklarına, delillerine veya gizli belgelere hiçbir şekilde erişmediğini aktaran Hohler, bu bilgi ve belgelerin kendisine başka şekilde de getirilmediğini ifade etti.

Yanıtında UCM’deki tüm soruşturmalara erişim sağlayan bir konumda çalışmadığını anlatan Hohler, Savcılıktaki görevinde kendisine danışılan ve görüş bildirdiği konular içinde Filistin soruşturmasının yer almadığını vurguladı.

Hohler, ağırlıklı olarak Filipinler’deki olayların soruşturulmasında görev aldığını ve etkileşime girdiği soruşturmalar içinde Filistin’in yer almadığını belirtti.

ABD Temsilciler Meclisi, UCM’ye yaptırım yasasını geçirdi

Tarafsızlığından makul gerekçelerle şüphelenilen bir hâkimin görevinden çekilmesi gerektiğine inandığını aktaran Hohler, görevinin gerektirdiği özelliklerin farkında olduğunu kaydetti. Hohler, Savcılık Ofisini de konuya ilişkin elindeki bilgileri mahkemeye sunmaya davet etti.

UCM’deki süreci geciktirme çabaları

Önceki UCM Başsavcısı Fatou Bensouda 16 Ocak 2015’te, Filistin’deki duruma ilişkin ön inceleme başlattığını duyurmasının ardından, Aralık 2019’da soruşturma için gerekli kriterlerin karşılandığını açıklamasına rağmen, Filistin topraklarının nereyi kapsadığı ve mahkemenin hangi topraklarda işlenen suçlara bakabileceğinin tespit edilmesi için ön yargılama dairesinden görüş istemişti.

Söz konusu görüşün verilmesi sırasında birçok UCM ülkesi ve sivil toplum kuruluşunun (STK) sürece dahil olmasıyla yaklaşık 2 yıl sonunda, ön inceleme tamamlanmış ve soruşturma ancak 3 Mart 2021’de başlatılmıştı.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

UCM Başsavcılığının 20 Mayıs’ta Binyamin Netanyahu, Yoav Gallant ve üç Hamas lideri hakkında istediği tutuklama kararı talebi, İsrail ve müttefiklerinin sistematik engelleme çabalarıyla karşılaşmaya devam etti.

İngiltere’nin temmuzda başlattığı yetki itirazıyla yeni bir gecikme süreci başlamıştı. İngiltere’nin Filistin’in devlet statüsünü sorgulayarak UCM’nin yargı yetkisine itiraz etmesi ve daha sonra 64 ülke, kuruluş ve kişinin beyanlarının da sürece dahil edilmesiyle birlikte, tutuklama kararından önce yargılama yetkisi tartışmalarına girilmişti.

Bunun yanında Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı talebini incelemekle görevli bir numaralı Ön Yargılama Dairesinin başkanı Hâkim Julia Motoc’un “sağlık nedenleri ve adaletin düzgün işleyişini koruma ihtiyacı” gerekçesiyle görevinden çekildiği açıklanmıştı.

UCM, Motoc’un yerine Sloven Hâkim Beti Hohler’in atandığını bildirmişti.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

UCM’deki Filistin süreci devam ederken, Mahkeme Taraf Devletler Meclisi Başkanlığından yapılan açıklamada, Başsavcı Kerim Han hakkında Savcılık Ofisi çalışanlarından birine yönelik “uygunsuz davranış” iddialarının bağımsız bir komisyon tarafından incelendiği duyurulmuştu.

Ortadoğu

Suriye’deki Filistin direnişi kıskaca alındı

Yayınlanma

ABD’nin talebiyle Suriye’deki Filistin direnişi ve üyelerine karşı harekete geçen Şam yönetimi, bu örgütlere ait ofis ve askeri tesislere el koyma sürecini başlattı. Bir zamanlar Suriye yönetimince desteklenen Filistinli direniş örgütleri şimdi belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (Genel Komutanlık) Genel Sekreteri Talal Naci’nin Suriye makamları tarafından kısa süreliğine gözaltına alınması sonrası Suriye’de hâlâ faaliyet gösteren Filistinli örgütlerin Suriye’deki geleceği tartışılıyor.

ABD’den Şam’a normalleşme şartı: Filistinli gruplar sınır dışı edilsin

Adının açıklanmasını istemeyen Filistinli bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni Suriye yönetiminin, Filistinli gruplar dosyasından sorumlu olmak üzere Ebu Abdul Rahman el-Şami isimli bir kişiyi görevlendirdiğini belirtti. El-Şami’nin göreve gelmesinden bu yana FHKC-GK temsilcilerinin de düzenli katıldığı birçok toplantı yapıldığı ve bu toplantılarda savaşçılar, silahlar, mal varlıkları ve askeri altyapının ele alındığı aktarıldı.

FHKC-GK Şam’ın taleplerini yerine getiriyor

Kaynağa göre, el-Şami açıkça, yeni hükümetin iç savaş sırasında Suriyeli sivillere karşı işlenen suçlara karıştığı öne sürülen kişi ya da gruplardan hesap soracağını belirtti. Filistinli gruplara, tüm silahlarını ve askeri ekipmanlarını teslim etmeleri, faaliyetlerini insani yardım çalışmalarıyla sınırlamaları talimatı verildi. Kaynağın aktardığına göre FHKC-GK büyük oranda bu taleplere uyum sağladı.

Bazı liderler Lübnan’a sığındı

Esad yönetiminin düşmesine rağmen, Naci ve FHKC-GK’nin ikinci ve üçüncü kademe yöneticilerinin büyük kısmı hâlâ Suriye’de bulunuyor. Şam’daki ofislerinin faaliyetlerini sürdürdüğü, ancak daha sıkı denetim altında olduğu bildiriliyor. Diğer bazı grupların liderleri ise ülkeyi terk etti. Bu kişiler arasında Halk Mücadele Cephesi’nden Halid Abdul Mecid, Fetih-İntifada’dan Ziyad es-Sağir, Kudüs Tugayları’ndan Muhammed es-Said ve Özgür Filistin Hareketi’nden Said Abdul Al yer alıyor. Çoğunun Lübnan’a sığındığı düşünülüyor.

Ofislere ve tesislere el konuyor

Kaynaklar, FHKC-GK’ye bağlı bazı isimlerin son haftalarda Esad güçleriyle işbirliği sırasında işledikleri iddia edilen savaş suçları nedeniyle gözaltına alındığını doğruladı. Suriye yönetimi ayrıca ülkedeki birçok Filistinli grubun ofisleri ve askeri tesislerine el koyma sürecini başlattı. El konulan mülkler arasında Fetih-İntifada, Özgür Filistin Hareketi ve Es-Saike Güçleri’ne ait yerleşkeler de bulunuyor. Saike lideri Muhammed Kays’ın hâlâ Suriye’de olduğu bildiriliyor.

Bir diğer ağır darbe ise bazı Filistinli gruplara ait banka hesaplarının dondurulması oldu. Ancak FHKC-GK’ye ait hesapların bu hesaplar arasında olup olmadığı henüz netlik kazanmadı.

Ayrıca FHKC-GK’nin daha önce Şam kırsalı, Dera, Halep ve Süveyda’da bulunan askeri eğitim kamplarını yeni yönetime teslim ettiği düşünülüyor. Filistinli bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Durum son derece hassas ve herkes endişeli. Bu kampların teslim edildiği büyük olasılıkla doğru” dedi.

ABD’nin normalleşme şartlarından biri

Geçen ay, Suriye makamlarının İslami Cihad’a bağlı iki üst düzey yetkiliyi Şam’da gözaltına almasıyla endişe daha da arttı. Gözaltına alınan isimler arasında örgütün Suriye büro sorumlusu Halid Halid ve örgütsel işler sorumlusu Ebu Ali Yasir yer aldı. Her iki isim de hâlâ gözaltında tutuluyor ve haklarında henüz resmî bir suçlama yapılmadı.

“İslami Cihad yöneticileri Suriye’de tutuklandı”

Bu göz altılardan birkaç gün önce Wall Street Journal (WSJ) ABD yönetiminin yaptırımları kaldırma ve olası normalleşme sürecini başlatmak için Şam’dan bir dizi talepte bulunduğu, o taleplerden birinin de Filistinli örgütlerin sınır dışı edilmesi ve finansal faaliyetlerinin yasaklanması olduğunu duyurmuştu.

Hâlihazırdaki korku ve belirsizlik ortamı, grup liderlerini kamuoyu önünde yorum yapmaktan kaçınmaya sevk ediyor. Çoğu, yerel ya da uluslararası medyayla konuşurken isimlerinin gizli kalmasını talep ediyor.

Mart 2011’de başlayan Suriye savaşından önce, ülkede bir düzineden fazla Filistinli direniş örgütü bulunuyordu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Ahmed Şara Bağdat’a gitmek için ABD’den güvence istedi

Yayınlanma

Ahmed Şara

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara Bağdat’ta düzenlenecek Arap Birliği Zirvesi sırasında ABD destekli özel bir güvenlik şirketinden kendisini korumasını talep etti.

Şafak News Ajansı’na konuşan bir hükümet kaynağı, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın, Bağdat’ta düzenlenecek Arap Zirvesi’ne katılmak için ABD’den güvenlik garantisi talep ettiğini açıkladı. Şara’nın, kendisine özel bir Amerikan güvenlik şirketi tarafından koruma sağlanmasını istediği belirtildi.

Suriye yönetimi garantileri yetersiz buldu

Kaynak, “Bağdat, Ahmed Şara’nın zirveye katılımını sağlamak için çeşitli güvenlik garantileri sundu, ancak Suriye yönetimi bunları yetersiz buluyor” dedi. Suriye tarafının, Irak’ta olası bir saldırıdan endişe ettiği ve bu nedenle ABD güvencesine ihtiyaç duyduğu ifade edildi.

Ahmed Şara’nın Irak’a daveti ülkeyi karıştırdı

Katar’ın, Şara ile Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani arasındaki görüşmede arabulucu rolü üstlendiği ve Şara’nın Irak ziyareti konusunda destek verdiği ancak ülkede faaliyet gösteren bir güvenlik şirketine sahip olmadığı bildirildi.

İran’ın, Şara’nın Irak ziyareti konusunda sessiz kalmasının da Şam yönetimini tedirgin ettiği ifade edilirken, Şara’nın zirveye katılımının tamamen güvenlik önlemlerine bağlı olduğu vurgulandı.

Ahmed Şara 2011’e kadar Irak’taydı

Irak, Arap Zirvesi’ne katılım için Ahmed Şara’ya resmi davet göndermişti. Bu davet, ülkede geniş çaplı siyasi tartışmalara neden olmuştu. Şara, 2003’teki ABD işgalinden sonra Irak’a Suriye üzerinden gelen binlerce yabancı savaşçıdan biriydi. 2005’te ABD kuvvetleri tarafından tutuklandı ve 2011’e kadar cezaevinde kaldı. Bu tarihte cezaevinden çıktı ve 2011’de IŞİD’in 2019’da öldürülen lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin görevlendirmesiyle IŞİD’in Suriye kolunu kurmak üzere Suriye’ye döndü. Ocak 2012’de Nusra Cephesi’ni kuran Colani, Nisan 2013’te Kaide’ye bağlılığını açıkladıysa da Temmuz 2016’da Kaide’den ayrıldığını bildirerek zamanla örgütünü Heyet Tahrir Şam’a dönüştürdü. HTŞ liderliğinde geçen aralık ayında başlayan saldırılar sonucu Esad yönetimi devrildi.

Bağdat’a davet edilen Ahmed Şara hakkında “terör” davası

Pek çok Iraklının hafızasında, 2003’teki ABD işgalinin ardından başlayan ve Şara’nın da içinde yer aldığı örgütün sistematik saldırıları hala tazeliğini koruyor. Şara’nın o dönemde bağlı olduğu El Kaide’nin Irak kolu, özellikle Şii nüfusa yönelik çok sayıda saldırıyla anılıyor. Necef, Kerbela ve Sadr şehri gibi Şii yoğunluklu bölgelerde düzenlenen bombalı saldırılarda yüzlerce sivil yaşamını yitirmiş, 2006’da Samarra’daki Askeriyye Türbesi’ne yapılan saldırı mezhep çatışmasını derinleştirmişti. Bu geçmiş nedeniyle, Şara’nın Bağdat’a davet edilmesi Irak’ta özellikle Şii gruplar açısından ciddi bir hassasiyet yaratıyor.

“Diplomatik dokunulmazlık” hatırlatması

Şara hakkında Irak yargısı tarafından 2024’ün sonlarında çıkarılan bir tutuklama emri bulunuyor. Ayrıca Iraklı bir milletvekili de geçen hafta Şara hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Ancak Iraklı hukuk uzmanı Muhammed Cuma, Şara’nın şu an devlet başkanı statüsünde olduğunu ve bu nedenle ulusal ve uluslararası yasalara göre dokunulmazlığına sahip olduğunu belirtti. Cumaa, “Solayısıyla geçmişe yönelik suçlamalar artık geçersizdir” ifadelerini kullandı.

Irak’ta iktidardaki Koordinasyon Çerçevesi bloğu ise son toplantısında, Şara’nın davet edilip edilmemesi konusunda karar yetkisini başbakana bıraktı. Blok resmi olarak davete karşı çıkmazken, bazı bileşenler ise açıkça karşı olduklarını belirtti.

17 Mayıs’ta düzenlenecek olan Arap Birliği Zirvesi, Irak’ın 2012’den bu yana ev sahipliği yaptığı ilk zirve olacak.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Ahmed Şara yarın Fransa’da Macron’la görüşecek

Yayınlanma

Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara Avrupa’ya yapacağı ilk resmi ziyaret kapsamında yarın Paris’e gidiyor. Şara’nın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la yapacağı görüşmede Suriye’nin yeniden inşası, bölgesel istikrar ve terörle mücadele öne çıkacak.

HTŞ’nin Colani adıyla tanınan lideri Ahmed Şara, yarın Fransa’ya giderek Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile bir araya gelecek. Bu ziyaret, Ahmed Şara’nın Avrupa’ya yapacağı ilk resmi ziyaret olacak.

Fransa Cumhurbaşkanlığının AFP’ye yaptığı açıklamada, Macron’un görüşmede “özgür, istikrarlı ve egemen bir Suriye inşasına yönelik Fransa’nın desteğini” yineleyeceği belirtildi. Açıklamada ayrıca, “Bu buluşma, barış ve demokrasi arzusu taşıyan Suriye halkına yönelik Fransa’nın tarihi bağlılığının bir parçasıdır” denildi.

Trump normalleşme için Şam’a haham ve pastör gönderiyor

Ahmed Şara daha önce davet edilmişti

Fransa liderinin, Suriye yönetimine yönelik taleplerini açık şekilde dile getirmesi bekleniyor. Özellikle Lübnan başta olmak üzere bölgesel istikrar ve terörle mücadele gündemin ilk sıralarında yer alacak.

Macron, geçici hükümetin göreve başlamasının ardından şubat ayında Ahmed Şara’yı davet etmiş, mart ayında davetini yinelemişti. Ancak bu davet, tüm toplumsal kesimleri kapsayacak bir hükümetin kurulması şartına bağlanmıştı. Yeni Suriye yönetimi ise, etnik ve mezhebi çeşitliliğe dayalı bir yönetim sözü vermiş, dini azınlıkların korunacağı ve toplumsal temsiliyetin sağlanacağı taahhüdünde bulunmuştu.

Yine de birçok ülke, yaptırımların kaldırılması konusunda temkinli davranıyor ve bu vaatlerin hayata geçirilip geçirilmeyeceğini izlemeye devam edeceklerini belirtiyor.

Avrupa Birliği (AB) de şubat ayında Suriye’ye yönelik bankacılık, enerji ve ulaşım gibi sektörleri hedef alan yaptırımları askıya almıştı. 

Öte yandan, mart ayında Suriye’nin kıyı bölgelerinde çoğu Alevi bin 700’den fazla kişinin hayatını kaybettiği katliamlar uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Son dönemde Dürzi savaşçıların dahil olduğu yeni çatışmalar ve insan hakları örgütlerinin raporladığı ihlaller, geçici hükümetin kendi içindeki radikal unsurlar üzerindeki denetimini sorgulatıyor.

Suriye İnsan Hakları Takip Komitesi: Sahil bölgesinde soykırım işlendi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English