Bizi Takip Edin

Diplomasi

Ukrayna, AB’ye Rus petrolü alıcılarına da yaptırım uygulanmasını istedi

Yayınlanma

Ukrayna, ABD Başkanı Trump’ın Moskova’ya yönelik yaptırımları sıkılaştırmaktan geri adım atması üzerine, Avrupa Birliği’ne Rusya’yı tecrit etmek amacıyla Rus varlıklarına el konulması ve Rusya’dan petrol alanlara yaptırım uygulanması gibi yeni ve kapsamlı adımlar önermeye hazırlanıyor. Kiev, Washington’un konuya ilişkin belirsiz tutumu nedeniyle AB’nin yaptırımlar konusunda daha agresif ve bağımsız bir rol üstlenmesini talep ediyor.

Kiev, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Moskova’ya yönelik yaptırımları sıkılaştırma konusunda geri adım atmasının ardından, gelecek hafta Avrupa Birliği’ne (AB) Rusya’yı daha fazla “tecrit etmeyi” amaçlayan yeni ve kapsamlı adımlar önermeye hazırlanıyor.

Reuters haber ajansının gördüğü ve daha önce kamuoyuna yansımayan strateji belgesine göre Ukrayna, Washington’un gelecekteki rolüne ilişkin belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda 27 üyeli ittifakın yaptırımlar konusunda daha agresif ve bağımsız bir tutum sergilemesini talep ediyor.

Ukrayna tarafından AB’ye sunulacak olan 40 sayfalık tavsiye metninde, AB’nin yaptırım uygulanan kişilerin mal varlıklarına el koyma sürecini hızlandıracak ve bu varlıkları Ukrayna’ya gönderecek bir yasal düzenlemeyi kabul etmesi çağrısında bulunuluyor.

Belgede, yaptırım uygulanan kişilerin daha sonra Rusya’dan tazminat talep edebileceği bir mekanizma öneriliyor.

Strateji belgesinde ayrıca, AB’nin yaptırımlarının kendi toprakları dışında daha güçlü bir şekilde uygulanmasını sağlamak için, Rusya’ya yardım etmek amacıyla AB teknolojisini kullanan yabancı şirketlerin hedeflenmesi ve “Rus petrolü alanlara ikincil yaptırımlar getirilmesi” gibi bir dizi adımın değerlendirilmesi isteniyor.

Hindistan ve Çin gibi büyük alıcıları etkileyebilecek bu tür ikincil yaptırımlar, Avrupa’nın şimdiye kadar atmaktan çekindiği büyük bir adım anlamına geliyor.

Başkan Trump, şimdilik harekete geçmeme kararı almadan önce bu konuyu kamuoyunda tartışmaya açmıştı.

Beyaz kitapta ayrıca, AB’nin yaptırımlar konusunda daha fazla çoğunluk kuralıyla karar alma mekanizmasını değerlendirmesi ve böylece bireysel üye devletlerin oy birliği gerektiren tedbirleri engellemesinin önüne geçilmesi çağrısı yapılıyor.

Başkan Trump, pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştükten sonra Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulamama kararı almıştı.

Bu karar, haftalardır Moskova üzerindeki baskının artırılması için lobi faaliyeti yürüten Avrupalı liderler ve Kiev için hüsran yaratmıştı.

Reuters‘a konuşan ve görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, Trump’ın Putin ile yaptığı görüşmenin ardından Ukraynalı ve Avrupalı liderlerle konuştuğunu ve onlara şu anda yaptırım uygulamak istemediğini, görüşmelere zaman tanımak istediğini söylediğini aktardı.

AB ve İngiltere ise dün Rusya’ya karşı ek yaptırımlar uygulayarak Washington’un kendilerine katılmasını hâlâ umut ettiklerini belirtti.

Fakat Avrupalılar, Washington’un artık katılmaya istekli olmaması durumunda Moskova üzerindeki baskıyı sürdürmenin yollarını açıkça tartışıyor.

Ukrayna, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin şubat ayında Beyaz Saray’da Başkan Trump tarafından sert bir şekilde uyarılmasından bu yana Washington’a yönelik herhangi bir eleştiri imasından kaçınmaya çalışıyor.

Yaptırımlarla ilgili beyaz kitap, AB tarafından şimdiye kadar uygulanan “eşi benzeri görülmemiş” yaptırımları vurguluyor ve daha fazlasını yapma potansiyelinden bahsediyor.

Belge aynı zamanda Trump yönetiminin şimdiye kadarki koordinasyon çabalarına olan bağlılığına dair çarpıcı bir değerlendirme içeriyor.

Belgede, “Bugün pratikte Washington, yaptırımlar ve ihracat kontrolüne odaklanan neredeyse tüm hükümetler arası platformlara katılımı durdurmuştur,” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca, Washington’un Rus petrolüne tavan fiyat uygulanmasını denetleyen izleme grubundaki çalışmaları yavaşlattığı, yaptırım ihlallerini soruşturan federal bir görev gücünü lağvettiği ve önemli sayıda yaptırım uzmanını başka sektörlere kaydırdığı belirtildi.

Belgede, biri hükümet diğeri ise Trump yanlısı senatör Lindsey Graham tarafından olmak üzere iki büyük ABD yaptırım paketinin hazırlandığı ancak Başkan Trump’ın bunlardan herhangi birini imzalayıp imzalamayacağının “belirsiz” olduğu kaydedildi.

ABD’nin tutumundaki belirsizliğin ekonomik karşı tedbirlerin ve çok taraflı koordinasyonun hızını yavaşlattığı, ancak bunun “Avrupa Birliği’nin yaptırım baskısını hafifletmesine neden olmaması” gerektiği ifade edildi.

Aksine, “Bu durum, AB’yi bu alanda öncü bir rol üstlenmeye teşvik etmelidir,” denildi.

Kıdemli bir Ukraynalı hükümet yetkilisi Reuters‘a yaptığı açıklamada, “Amerika’nın yaptırım rejiminden çekilmesi, AB’nin birliğine büyük bir darbe olur. Çok büyük,” dedi.

Bunun yanı sıra Harvard Üniversitesi Davis Merkezi’nden Rus enerji uzmanı Craig Kennedy, Avrupa’nın kararlı durması halinde ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları hafifletmesinin yabancı yatırımcıların ve yatırımların önemli ölçüde geri dönüşünü sağlamayacağını belirtti.

Kennedy, “Avrupa, sandığınızdan çok daha fazla karta sahip,” iddiasında bulundu.

Diplomasi

Çin Devlet Başkanı Xi: İsrail’in gerginliği tırmandıran eylemlerinden endişeliyiz

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, devlet haber ajansı Xinhua’ya göre, daha fazla gerginliği önlemek için İsrail-İran çatışmasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunurken, Pekin’in barışın yeniden tesis edilmesinde “yapıcı bir rol oynamaya” hazır olduğunu vurguladı.

Xinhua, Xi’nin salı günü yaptığı açıklamada, “Tüm taraflar, çatışmayı mümkün olan en kısa sürede yatıştırmak ve gerginliğin daha da tırmanmasını önlemek için çalışmalıdır” dediğini bildirdi: “Çin, Orta Doğu’da barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesinde yapıcı bir rol oynamak için tüm taraflarla işbirliği yapmaya hazırdır.”

Çin Devlet Başkanı Xi, Kazakistan’ın Astana kentinde düzenlenen Çin-Orta Asya Zirvesi’nin arasında, Özbekistan’ın Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev ile yaptığı görüşmede, “İsrail’in İran’a yönelik askeri eylemleri Orta Doğu’da gerginliğin aniden tırmanmasına yol açtı ve bu durum Çin’i derinden endişelendiriyor” dedi.

Çin lideri, “Diğer ülkelerin egemenliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne tecavüz eden her türlü eyleme karşıyız. Askeri çatışma sorunların çözümü değildir ve artan bölgesel gerginlikler uluslararası toplumun ortak çıkarlarına uygun değildir” dedi.

Bu arada, Çin Dışişleri Bakanlığı’na göre, Pekin, daha geniş bir bölgesel çatışma endişesinin artmasıyla İran ve İsrail’de yaşayan Çin vatandaşlarını tahliye etmeye başladı.

Bakanlık sözcüsü Guo Jiakun salı günü yaptığı açıklamada, bazı Çin vatandaşlarının komşu ülkelere tahliye edildiğini belirtti ancak ayrıntıları vermedi.

Guo, günlük basın brifinginde, “Bakanlık ve büyükelçilikler, İran ve İsrail’deki Çin vatandaşlarının güvenliğini korumak ve Çin vatandaşlarının tahliyesini hızla organize etmek için her türlü çabayı gösteriyor” dedi.

“Her iki hükümetten de Çin vatandaşlarının ve kurumlarının güvenliğini etkili bir şekilde sağlamalarını, zamanında uyarılar ve yönergeler yayınlamalarını, Çin vatandaşlarıyla yakın temas halinde olmalarını, önlem almaları için onlara rehberlik etmelerini ve tahliye edilenlere aktif olarak yardım etmelerini istedik” ifadelerini kullandı.

Trump’ın İran’ı ABD ile nükleer anlaşma imzalamaya çağıran paylaşımı sorulduğunda Guo, “Ateşi körüklemek, tehditler savurmak ve baskı yapmak durumun yatışmasına yardımcı olmayacak, sadece çatışmayı şiddetlendirecek ve genişletecektir. Çin, tüm ilgili tarafları, özellikle İsrail üzerinde özel etkisi olan ülkeleri, sorumluluklarını üstlenmeye, gerilimi azaltmak ve çatışmanın genişlemesini ve yayılmasını önlemek için acil önlemler almaya çağırıyor” dedi.

Geçen hafta her iki tarafın dışişleri bakanlarıyla telefon görüşmeleri yapan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, İsrail’in İran’a yönelik saldırısını “kabul edilemez” bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirdi ve iki ülkeye gerilimi azaltma çağrısında bulundu.

Çin Dışişleri Bakanlığı da bu tutumunu defalarca dile getirerek İsrail ve İran’ı “farklılıklarını diyalog yoluyla çözmeye ve barış içinde bir arada yaşamanın yolunu aramaya” çağırdı.

Salı günü, Çin’in İsrail Büyükelçiliği, Çin vatandaşlarına mümkün olan en kısa sürede kara sınır kapılarından ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu. Büyükelçilik, kişisel güvenliğin sağlanmasının önemini vurgulayarak Ürdün üzerinden seyahat edilmesini tavsiye etti.

İsrail makamlarına atıfta bulunarak, Ürdün ve Mısır sınır kapılarının açık olduğunu da ekledi.

Büyükelçilik, sosyal medyada yayınladığı güvenlik duyurusunda, “Son günlerde, İsrail’deki birçok Çin vatandaşı, havaalanının ne zaman yeniden açılacağı ve [Çin’in] Hainan Havayolları’nın uçuşlarının ne zaman yeniden başlayacağı hakkında bilgi almak için büyükelçiliğimize telefon veya e-posta yoluyla başvurdu” dedi.

“İsrail hava sahası kapalıdır ve hükümet olağanüstü halin süresini 30 Haziran’a kadar uzattı.

Büyükelçiliğimiz, evlerine dönmek veya ülkeyi terk etmek isteyen Çin vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılamak için konsolosluk hizmetlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesi için her türlü çabayı gösterecektir” ifadeleri kullanıldı.

Bu arada, İran’daki büyükelçilik, Çin vatandaşlarına Türkiye, Ermenistan veya Türkmenistan ile kara sınırlarından mümkün olan en kısa sürede ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.

İsrail-İran savaşı, Çin’in enerji güvenliği ve diplomasisi için bir sınav olabilir

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Fransa, Paris fuarına İsrailli silah üreticilerinin katılımını engelledi

Yayınlanma

Fransa, İsrailli dört silah üreticisinin Paris Havacılık Fuarına katılımını engelledi.

Bu karar, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgali ve ablukası nedeniyle iki ülke arasında artan gerginliğin son göstergesi oldu.

Elbit Systems, Rafael, Israel Aerospace Industries (IAI) ve Uvision’un stantları, Fransız hükümetinin saldırı silahlarının sergilenmemesi yönündeki talimatına uymayı reddettikten sonra pazartesi günü siyah bariyerlerle kapatıldı.

İsrail Savunma Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Bu çirkin ve eşi görülmemiş karar, politik ve ticari kaygıların ürünü” diyerek Fransa’yı “Fransız sanayisine rakip olan silahları” fuardan çıkarmaya çalışmakla suçladı.

Açıklamada, “Bu karar, İsrail’in Orta Doğu, Avrupa ve tüm dünyayı tehdit eden nükleer ve balistik tehdidi ortadan kaldırmak için gerekli ve adil bir savaş verdiği bir dönemde alındı,” denildi.

İsrail ile Fransa arasındaki diplomatik ilişkiler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Gazze’de süren savaşa yönelik eleştirilerini sertleştirmesi nedeniyle son aylarda kötüleşti.

Macron, İsrail’in sağcı hükümetinin engellemeye kararlı olduğu Filistin devletinin tanınması için uluslararası bir girişimde de öncülük ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bu girişimi kınadı.

Öte yandan Macron, İran’ın nükleer tehdidinden kendini savunma hakkı olduğunu söyleyerek İsrail’in İran’a saldırısını destekledi.

Fransız yetkililere göre, Fransız hükümeti son birkaç hafta içinde İsrail’e temel kuralları defalarca bildirdi. Paris Havacılık Fuarına katılan dokuz İsrail şirketinden dördü, saldırı silahlarını sergilememe emrine uydu ve stantları açık kaldı. İsrail Savunma Bakanlığının standları da pazartesi günü açıktı.

Fransız yetkili, insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine, füzelerden uçaklara kadar her şeyi üreten ve tasarlayan İsrail şirketlerinin sergilerini değiştirirlerse yeniden açılmalarına izin verileceğini söyledi.

IAI’ın CEO’su Boaz Levy, şirketin organizatörlerle müzakere etmeye çalıştığını ama pazartesi sabahı standının “gece boyunca inşa edilen siyah duvarlarla kapatıldığını” gördüğünü söyledi.

Levy, “Bu tür davranışlar kabul edilemez ve bu hava gösterisine katılan diğer tüm katılımcılar bu kısıtlamalara tabi tutulmadığı için İsrailliler ve Yahudiler olarak bize ayrımcılık yapmaktadır,” diye ekledi.

7 Ekim 2023 Aksa Tufanı operasyonundan bu yana Fransa ve İsrail, havacılık ve savunma fuarları konusunda ilk kez çatışmıyor. Fransız hükümeti, İsrail şirketlerinin saldırı amaçlı silahları sergilememesi kararını aldıktan sonra, Haziran 2024’teki Eurosatory fuarından ve Kasım 2024’teki Euronaval fuarından onlarca İsrail şirketi dışlandı.

Fuarın organizatörleri, “duruma uygun bir çözüm bulmak” için çeşitli taraflarla görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.

Fuarı düzenleyen Fransız Havacılık ve Uzay Sanayii Derneğinin iştiraki SIAE, yaptığı açıklamada, etkinlik öncesinde “İsrail stantlarında sergilenen belirli ekipmanların kaldırılmasına ilişkin ilgili Fransız makamlarının talimatına” uyduğunu belirtti.

SIAE, söz konusu şirketlerin “yine de fuarda sergi açma izni aldığını” ekledi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump’ın Ukrayna elçisi Kellogg, Lukaşenko ile bir araya gelecek

Yayınlanma

Trump yönetiminden üst düzey bir yetkili olan Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un, önümüzdeki günlerde Belarus’a giderek Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile görüşmesi planlanıyor.

Reuters ajansına konuşan konu hakkında bilgi sahibi dört kaynağa göre, Trump yönetiminin Ukrayna Özel Temsilcisi olan Keith Kellogg, önümüzdeki günlerde Belarus’a giderek Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile görüşmeyi planlıyor.

Ukrayna ve Rusya arasındaki ateşkes görüşmelerinin durma noktasına geldiği bir dönemde gerçekleşmesi planlanan bu ziyaret, gerçekleşirse, yıllardır Minsk’e yapılan en üst düzey Amerikalı yetkili ziyareti olacak.

Görüşmenin gündemi belirsiz

Görüşmenin kesin gündemi belirsizliğini korurken, isminin gizli kalmasını isteyen iki kaynak, Kellogg’un özel çevresinde bu geziyi, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşı sona erdirmeyi amaçlayan barış görüşmelerini yeniden başlatmaya yardımcı olabilecek bir adım olarak nitelendirdiğini belirtti.

Bu tür gezilerin planlamasının dikkatli müzakereler gerektirdiği ve son anda iptal edilebileceği veya değiştirilebileceği de ifade edildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı ve Belarus’un Washington’daki büyükelçiliği konuyla ilgili yorum yapmadı.

Trump ve Biden yönetimlerinin farklı yaklaşımları

Trump’ın ilk döneminde, 2020 yılında, o zamanki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Belarus’u ziyaret etmişti. Bu ziyaret, 20 yılı aşkın bir süredir ülkeye yapılan en üst düzey ABD ziyaretiydi.

Ziyaret, Minsk ve Moskova arasındaki ilişkilerin en düşük seviyede olduğu bir zamanda, ilk Trump yönetiminin Belarus ile ilişkileri geliştirme hamlesinin bir parçasıydı.

Ancak Trump’ın halefi Demokrat Başkan Joe Biden,2020 Belarus seçimlerinden sonra rotayı değiştirdi. ABD, 2022’de ülkenin Ukrayna’ya askeri müdahalesinde Rusya’yı destekleyeceği iddiasıyla büyükelçiliğindeki faaliyetlerini askıya almıştı.

Belarus, Rusya ile ortak ‘Batı-2025’ tatbikatını sınırdan iç bölgelere kaydırıyor

Washington’ın Minsk’i yanına çekme çabası

Trump’ın ikinci döneminde ise yönetimin, Belarus ile işleyen bir ilişki kurma çabalarını yenilediği görülüyor.

Bir Amerikalı yetkili, Reuters‘a yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin, marjinal de olsa Minsk’i Moskova’nın etki alanından çıkarıp Washington’ın yörüngesine çekmenin yollarını kendi içinde tartıştığını söyledi.

Şubat ayında New York Times tarafından, Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Smith ve diğer iki Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin üç siyasi mahkumu almak için Belarus’a gittiği o dönemde bildirilmişti.

Habere göre Smith, bu geziyi özel olarak, ABD yaptırımlarının hafifletilmesi karşılığında çok sayıda siyasi mahkumun serbest bırakılmasını sağlayacak olası bir anlaşmanın ilk adımı olarak tanımlamıştı.

Ayrı bir üst düzey ABD’li yetkili ise Belarus’un 30 Nisan’da ABD vatandaşı olan 47 yaşındaki Youras Ziankovich’i serbest bırakmasını, Lukaşenko’nun Washington ile ilişkileri geliştirmek istediğinin bir işareti olarak göstermişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English